340.Bölüm - Kan İmparatorunun Şarap Kasesi

avatar
6628 26

Kara Büyücü - 340.Bölüm - Kan İmparatorunun Şarap Kasesi


Şeytani Ruh Akademisinin Yaşlı Lideri gülümserken diğer okullardaki bazıları iç çekmişlerdi. Paul’ün gösterdiği savaş gücü oldukça yüksekti ve onu gerçekten kendi taraflarına çekmek istemişlerdi. Ancak Paul’ün Şeytani Ruh Akademisi ile bir bağlantısı olduğunu zaten düşünüyorlardı.

 

Şeytani Ruh Akademisinin Yaşlı Lideri diğer okulların liderleri arasında bile kurnaz biri olarak tanınırdı. Onun direkt olarak çekilmesi diğerlerinin bir şeyler olduğunu düşünmesine neden olmuştu.

 

“Ama bu kadar Aziz seviyenin ölmesi…”

 

Işık grubundan bir kıdemli yavaşça iç çekti. Pura kıtasındaki on büyük okulun burada toplandıkları düşünüldüğünde Aziz seviyelerin bulunması da garip değildi. Ancak tek seferde kendi Işık Gruplarından beş, hayır, dört Aziz seviyenin ölmesi onların grubuna büyük zarar verebilecek bir şeydi.

 

O anda Işık Grubu okullarından birçok kişi Işık Grubunun savaş yöntemleri ile Karanlık Grubun acımasızlığına sahip olan bu Altın Ruh’u ve geldiğini söylediği Kan Kızılı Saray’ı akıllarına kazımışlardı. Böyle bir Aziz seviye öğrenci sayılıyorsa bu yerin gücü de ayrı bir seviyede olmalıydı. Zamanı geldiğinde düşman olabilirlerdi.

 

Şeytani Ruh Akademisinin tarafına geçtikten sonra Yaşlı Lidere yaklaşan Paul onun yanına oturmuştu. Yaşlı Lider onu mutlulukla kabul ederken ikisi birlikte konuşmaya başlamışlardı.

 

Yaşlı Lider Paul ile bir süre boyunca normal bir şekilde muhabbet ettikten sonra Yaşlı Lider en sonunda Bin Miras Mezarı konusunu açmıştı. Paul onu dikkatle dinlemeye başlamıştı.

 

“Bin Miras Mezarı birbiri üzerine gelen testler gibidir. Testleri tamamladığında bir miras kazanırsan mirasçısı olacağın kişinin mezarına ışınlanırsın. Eğer kazanamazsan mezardaki hazineler için diğerleriyle yarışabilirsin. Aslında, mirası alıp hemen diğerleriyle dövüşebilirsin ama mirasın bırakılacağı kitabı çaldırma riskini alırsın.”

 

Paul başını sallarken Yaşlı Lider biraz daha anlatacaktı ancak o anda, yeryüzü birden titremeye başladı.

 

“Zamanı geldi.”

 

Yaşlı Lider ciddi bir şekilde konuştuğunda Paul hafifçe yutkunmuştu. Aynı zamanda, ortada bırakılan çember alan tamamen boşaltılmıştı ve on okulun katılımcıları da oraya bakıyorlardı. Giriş orada açılacaktı.

 

“Krak!”

 

Alanın hemen ortasında, çimlerin sakladığı toprakta ufak bir kırık oluşmuş ve bu kırık hızla büyüyerek tüm daire alanın ortasından geçen bir çizgi şekline geçmiş ve daireyi ikiye bölmüştü.

 

“Rumble!”

 

Bir anda, ikiye ayrılmış daire alanın iki yanı da birbirine ters yöne hareket etmeye başlamışlardı. Devasa bir canavarın ağzını açmasına benzer bir olay gerçekleşirken Paul açılan yerden akan mana ve yasa enerjisini hissedebiliyordu.

 

Bu mana ve yasa enerjisi oldukça yüksek saflıktaydı ve oldukça da yoğun sayılırlardı. İçeride gerçekten oldukça değerli hazineler olduğu belliydi. Bir miras kazanamasa bile birkaç hazineyi ele geçirmeye çalışacaktı. Onlar kendi gelişimine de yarayabilirlerdi.

 

Daire alan tamamen açıldığında, içeriden titreyerek yükselen bir kâse fırladı. Taştan yapılmış gibi görünen ve üzerinde birçok kırık olan bu kâse oldukça normal, hatta kötü görünse de içinden yayılan enerji dalgalanmaları Paul’ün kalbini hızlandırabilecek bir seviyedeydi. Bu kâse üst seviyeli bir büyülü hazineydi.

 

“Bu sene…”

 

Yaşlı Lider kâseye bakarken kaşlarını çatmıştı. Vücudunun hafifçe titrediği belli oluyordu. Diğer okulların liderleri de aynılardı.

 

“Yaşlı Lider, bu kâse de ne?”

 

Paul sorma önceliğini alınca Yaşlı Lider derin bir nefes aldı ve konuştu.

 

“Sana hazineler için yarışma şansın olacak demiştim değil mi? Hazineler için basitçe diğerleriyle dövüşemezsin ve yarışma türünü mezar belirler. Nasıl bir yarışma olacağı ise en başta çıkan eşya ile belirlenir. Karşımızdaki kâse normal bir kâse değil.”

 

Gözlerinde belirgin bir arzu belirirken konuşmaya devam etti.

 

“Kan İmparatorunun Şarap Kâsesi, bu anda böyle görünse de bu sadece bir sahibe sahip olmadığı için böyle. Kan İmparatorunun elindeyken bu kâse deri bir şişe şeklindeydi ve diğer İmparatorların onu kıskanmasına neden olan bir özelliğe sahipti. Bu kâse içine damlatılan kanın içindeki kan soyu, mana ve yasa enerjisini yoğunlaştırıp şaraba dönüştürebilir. Bu sayede aslında herhangi bir kan soyuna sahip olmayan Kan İmparatoru birçok antik kan soyuna sahip kişiden daha güçlü bir fiziğe sahip olmuştu.”

 

Paul’ün gözlerindeki parlaklık biraz sönmüştü. Kendi kan soyu zaten zirve kan soylarından birisiydi ve bu kâse o kadar işine yarayabilecek bir şey değildi. Ancak aklına gelen bir fikirle birden yeniden heyecanlandı.

 

Kendi kan soyu zirve kan soylarından birisiydi. Eğer kendi kanından birkaç damlayı şaraba dönüştürüp onları Semia ve Simon’ı geliştirmek için kullansaydı bu onları güçlendirmez miydi?

 

Şarap Kâsesine istekli bakışlar atan Paul’ü gören Yaşlı Lider hafifçe iç çekmişti. Bu hazineyi almak imkânsız değildi ancak hiç de kolay sayılmazdı. Aldıktan sonra elinde tutabilmek de ayrı bir yetenek istiyordu.

 

“Bu şarap kâsesinin ortaya çıkması hazineler için olacak yarışmanın bir dövüş yarışması olacağını gösteriyor. Ayrıca, Bin Miras Mezarına katılmak isteyen herkes kâseye bir damla kan damlatmak zorunda olmalı. Bu sayede en sonunda Kâsenin oluşturacağı şarap da ödül olarak sunulacak.”

 

Başını sallayan Paul birçok kişinin çoktan ileri çıkıp kanlarını damlatmaya başladıklarını görebiliyordu. Kâsenin içinde kan birikirken kâse bazen aşırı tepkiler veriyordu.

 

Aleena ileri çıkıp kanını damlattığında ışınlanarak mezarın içine ışınlanmadan önce kâse sertçe titremiş ve etrafındaki bazı şeyleri de sarsmıştı. Yüksek Ağaç Sarayından bir kız geçerken ise etrafa oldukça sıcak bir hava yaymış ve bir süre kimsenin katılmasını onaylamamıştı.

 

Diğerlerini bir süre inceleyen Paul en sonunda ileri çıktığında Şeytani Ruh Akademisinden diğerleri de onu takip etmeye başlamışlardı. Paul Şeytani Ruh Akademisi dışında herhangi bir okulun kalmadığını gördüğünde rahatlamıştı. Kan soyunun büyük bir sıkıntı çıkarabileceğinden biraz endişeliydi.

 

Gücü diğerlerini bastırmak için yeterliydi. Ancak ileride kan soyunu kullandığında bu Altın Ruh’un kendisi olduğunu gösterirdi. Bunu istemiyordu. Bu kimliği basit bir yan kimlikti.

 

Şeytani Ruh Akademisinin tüm öğrencileri girdikten sonra girmeyen okul kıdemlilerinin gözleri üzerine düşmüştü ve kendisi de kanındaki soy gücünü yapabildiği kadar bastırmış ve en sonunda kanından bir damlayı kâseye damlatmıştı. Bir anda başka bir yere ışınlanana kadar başka bir şey olmayınca biraz rahatlamıştı.

 

Aynı zamanda diğer liderler de rahatlamış ancak şüpheli kalmışlardı. Daha önceden Paul’ün savaş gücünü sahip olabileceği anormal bir kan soyuna bağlayanlar vardı. Ancak şimdi kâse herhangi bir tepki vermemişti ve onlar bu gücün nereden geldiğini anlayamıyorlardı.

 

Ancak asıl önemli noktayı bilmiyorlardı çünkü Paul en son giden kişiydi. Eğer ondan sonra bir başkasını göndermeye kalksalardı, bir daha gönderemeyeceklerdi. Çünkü kâse tamamen işlevini durdurmuştu.

 

Paul’ün kan damlası kâseye damladığı anda içindeki kan soyu kâseyi sınırlarına kadar zorlamış ve tüm işlevini elinden almıştı. Büyük ihtimalle, birkaç gün boyunca bu devam edecekti.

 

--

 

Bir anda kâsenin önünden ışınlanıp bambaşka bir yere gelen Paul etrafını incelemeye başlamıştı. Olduğu yer diğer taraflardan gelen öğrencilerle dolu olsa da Şeytani Ruh Akademisinin öğrencileri de uzakta değillerdi.

 

Onların yanına vardıktan sonra olduğu yeri iyice inceleyen Paul beyaz duvarlara sahip mağara tarzı bir yerde olduklarını anlayabilmişti. O anda boş mağaradan başka bir şey yoktu.

 

Bir anda, mağaranın duvarlarından birisi sarsılarak yükseldi ve arkasında belli olan görüntüyü bıraktı. Yirmi yedi basamağa sahip bir merdiven ve merdivenlerin en üzerindeki yerde duran üzerinde birçok ismin kazındığı bir sütun ortaya çıktığında öğrencilerin çoğu hafifçe yutkunmuşlardı.

 

İlk testin ne olduğu kolayca anlaşılabiliyordu. Ancak kim ilk denemeye cüret edebilirdi? Birçok kişi ilk denek olmak istemiyordu. Ne de olsa ne kadar tehlikeli olduğunu bilmiyorlardı.

 

O sırada, Alev Ruhu Sarayından bir öğrenci ileri çıktı ve hızla ilerlemeye başladı. Görünüşe göre kimsenin ileri çıkmaya cüret edemediğini görünce öncü olup hızlıca geçmek istemişti.

 

Merdivenlere ilk adımını attığı anda, tüm vücudu bir anda yere çekildi. Eti parçalandı, kemikleri kırıldı ve kanı her yere dağıldı. İlk adımda ölümüyle karşılaşmıştı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr