379.Bölüm - Amelia'nın Dövüşü

avatar
5950 25

Kara Büyücü - 379.Bölüm - Amelia'nın Dövüşü


“Hmph.”

 

Paul bayılmış Su Ejderi’ne bir bakış daha attıktan sonra gözlerini ekranlara geri çevirmişti. O anda Aurora 1.sıradan düşmüştü. Yerine ise Amelia geçmişti. Amelia’nın altı kuklası oldukça güçlülerdi ve dakikalar içinde birçok kişiyi avlayabiliyorlardı. Hem yaralanma korkuları da yoktu.

 

O anda Amelia kılıçlarını bir kez bile çekmemiş ve her şeyi kuklalarla halletmişti. Onun kukla tekniği sayesinde savaş gücü seviyesinin sınırlarını aşıyordu. Bu yüzden Aurora’nın katliamından sonra bile ilk sıraya yerleşebilmişti.

 

Amelia o sırada bir savaşın içerisindeydi. Etrafında yirmi kadar öğrenci vardı ve hepsi ona saldırıyorlardı. Ancak saldırıları siyah ve beyaz kuklalar tarafından engelleniyordu. Diğer kuklalar ise saldırı işini hallediyorlardı. Bu sayede, yaklaşık on dakika içerisinde yirmi öğrenci de ya pes etmiş ya da ölmüşlerdi.

 

“Bu kadar puan yeterli… değil. Daha fazla toplamalıyım. Gidelim.”

 

Amelia rozetine bir süre baktıktan sonra turuncu gözlerini çevirmiş ve kuklalarıyla birlikte oradan ayrılmaya başlamıştı. Ancak o anda, birden önüne bir şey saplanmıştı.

 

Bu şey gümüş saplı bir bayraktı. Kızıl bir renge sahip olan bayrağın üzerinde bir kalkan şekli vardı.

 

“Bam! Bam!”

 

Aynı bayraklar başka iki yere daha saplanırken Amelia hızla geri çekilmiş ve altı kuklayı da vücuduna yaklaştırmıştı. Düşmanının nerede olduğunu hissedemiyordu ve o anda tehlikede sayılırdı.

 

“Bam!”

 

Dördüncü bayrak da saplandığında birden dördü de açılmış ve dalgalanmaya başlamışlardı. Aynı anda, yarı-saydam kızıl renkli duvarlar dört bayrağın arasında oluşmuştu. Tavan da kapandığında Amelia o yerde kısılı kalmıştı.

 

“Bu şey de ne böyle?”

 

Amelia tek parmağıyla yarı saydam kızıl duvara tıklattığında oldukça sert olduğunu fark etmişti. Büyük ihtimalle kolayca kırılamazdı. Hayır, tüm kuklaları aynı anda saldırmadığı sürece kırılacağını düşünmüyordu.

 

“Haha… Benim Dört Kalkan Bariyerimi kıramazsın küçük kız.”

 

Yukarıdan gülen bir ses geldiğinde Amelia başını kaldırmış ve oraya bakmıştı. Orada, kırmızı bir halının üzerinde oturan oldukça şişman bir genç vardı. Gencin üzerinde pahalı olduğu belli olan mor kıyafetler vardı ve mavi gözleri yüzünde ufak bir bölgeyi kaplıyorlardı. Ağzı tam bir tavuğun kolayca sığabileceği kadar büyüktü.

 

“Duruşa geçin.”

 

Amelia konuştuğunda kuklalar anında hareketlenmiş ve duruşlarını almışlardı. Savaşa hazır duruyorlardı. Şişman genç ise kahkaha atıyordu.

 

“Hahaha… O kuklalar bana dokunamaz. Uçamadıkları sürece tabi. Ancak ben onlara dokunabilirim.”

 

Şişman genç mor kıyafetlerinin içinden tılsımlar çıkarmış ve hepsini aynı anda fırlatmıştı. Bu tılsımlar direkt olarak kuklaların üzerine yapıştıktan sonra üzerlerindeki yazılar kırmızı bir ışıkla parlamaya başlamışlardı.

 

“Booom!!!”

 

Tüm tılsımlar gür bir sesle patladıklarında yerde bir duman bulutu oluşmuştu. Şişman genç gülerek halısını indirmeye başlasa da birkaç saniye sonra gözleri sonuna kadar açılmış ve halısını yeniden yükseltmişti.

 

“Vay… O kuklalar gerçekten iyi yapılmışlar.”

 

Duman bulutu dağıldığında altı kukla üzerlerinde herhangi bir çizik bile olmadan duruyorlardı. Bunu gören Şişman genç gerçekten şaşırmıştı.

 

“Ben Haznedar olarak bilinsem de daha önce böyle kuklalar görmedim. Bu yarışmada hazinelere benden daha çok para harcayan birisini görebileceğimi sanmıyordum. Haha…”

 

Şişman genç hafifçe güldükten sonra bağırarak konuştu.

 

“Madem böyle hazinelere sahipsin, adımı öğrenebilirsin küçük kız! Ben Brandon! Senin puanlarını ele geçirecek kişiyim!”

 

Brandon ellerini havaya kaldırdığında evren yüzükleri ışıldamış ve birçok kılıç tipi hazine havada belirmişlerdi. Bu kılıçlar hızla Amelia’ya doğru akın ederlerken Amelia anında koşmaya başlamıştı. Kuklaların gücü ve hızı oldukça yüksekti ancak çok fazla kılıç vardı!

 

“Kaçamazsın, küçük kız!”

 

Kılıçlar hedeflerini takip ederlerken Brandon evren yüzüklerinden daha da fazlasını çıkarmaya devam ediyordu. Haznedar olarak bilinmesi normal olmalıydı. Elinde birçok hazine vardı!

 

“Eğer kuklaların kaliteliyse onları sayıyla ezeceğim! Daha çok!”

 

Brandon’ın yüzüklerinden kılıçlar çıkmayı kestiğinde Brandon basitçe yüzükleri çıkarmış ve yenilerini takmıştı. Bu yüzüklerden ise farklı çeşit silahlar çıkıyordu.

 

Sabreler, mızraklar… Hepsi o anda Amelia’nın arkasından uçuyorlardı!

 

“Hah…”

 

O kadar şeyden kaçmanın zorluğunu fark eden Amelia derin bir nefes alırken bariyere oldukça yaklaşmıştı. Aynı anda, üzerine yaklaşan silah topluluğuna bakıyordu. Bir şekilde Brandon’ın hızını kesmeliydi.

 

“Geliyorum!”

 

Aklına gelen bir fikirle hızla ileriye fırlayan Amelia siyah ve beyaz kuklaları kontrol etmiş ve ikisinin de eğilmelerini sağlamıştı. Sonrasında, silah akını onlara varmadan hemen önce iki kukla Amelia’yı hızla yukarıya fırlatmışlardı.

 

“Jing…”

 

İki kılıcını kınlarından çektiğinde metalik bir sesin yankılanmasına neden olan Amelia altında onu kaçırıp kuklalara akın eden silahlara bakarken hızla aşağıya inmeye başlamıştı. Ancak tam olarak inmeden önce derin bir nefes almış ve duruşunu düzeltmişti.

 

“Ha!”

 

Hareketli kılıçlardan birinin üzerine basıp anında atlayan Amelia sonrasında başka bir kılıçtan destek alıp Brandon’ın üzerine fırlamıştı. Üzerinde ona yaklaşan kıza ve elindeki bir çift kılıca bakan Brandon’un yüzü hızla solarken kendisi birden geriye fırlamıştı.

 

“Slash!”

 

İki kılıç bir anda savrulurken büyülü bir eşya olan halı herhangi bir savunması yokmuşçasına dört parçaya bölünmüştü. Brandon’ın vücudu yere devrilirken yüzü kızarmıştı. Ani heyecanı yüzünden kılıçları üzerindeki kontrolü kaybetmişti ve altı kukla bu anı kullanıp aşağıya inen Amelia’yı tutmuşlardı.

 

“Daha bitmedi!”

 

Brandon ellerini öne çevirirken az önce yere düşen kılıçlar bir kez daha havalanmaya başlamışlardı. Ancak eskisi gibi düzgün hareket etmiyorlardı. Havada yönlerini bulamayıp birbirlerine çarpan birçok silah vardı ve hareket hızları da düşmüştü.

 

“Saldırın.”

 

Amelia bu sefer ana saldırı şekli yerine dört kuklayı yanında tutmuş ve beyaz ile siyah kuklaları saldırmaları için göndermişti. İki kukla hızla Brandon’a doğru ilerlerken Brandon’ın önünde büyük, mavi renkli bir kalkan belirmişti.

 

Dikdörtgen şeklindeki bu kalkan özenle yapılmış gibi görünüyordu ve yüzeyi parlıyordu. Üzerindeki işlemelerden mana hissedilebiliyordu. Oldukça pahalı bir büyülü eşya olduğu belliydi.

 

“Bam!”

 

Siyah kukla kalkana sert bir yumruk attığı anda kalkanın üzerindeki mavi işlemeler parıldamışlardı. Kalkanın üzerinde herhangi bir hasar oluşmamıştı ve bunu gören Amelia derin bir nefes almıştı. Brandon gerçekten birçok iyi hazineye sahipti!

 

“Bam! Bam! Bam!”

 

Siyah ve beyaz kuklalar hızla saldırırlarken silah akını Amelia’ya ulaşmak üzereydi. Amelia yanındaki dört kuklanın tüm silahları durduramayacaklarını bildiğinden onları da Brandon’ın üzerine göndermiş ve kendisi hızla koşmaya başlamıştı.

 

“Bam! Bam! Krak!!!”

 

Kalkanın üzerinde bir kırık oluştuğu anda Brandon kalkanı bırakmış ve geriye doğru fırlamıştı. Aynı anda, yüzüklerinden birinden devasa bir ağır kılıç çıkarmıştı. Gümüş bir bıçağa sahip olan ağır kılıcı iki eliyle birlikte kavrayan Brandon o anda altı kuklaya bakıyor ve bir yandan da hazinelerini hızla yaklaşan Amelia’ya doğru ilerletiyordu. Yalnızca bu ikisini aynı anda yapabilmesinden onun da oldukça yetenekli olduğu anlaşılabiliyordu.

 

“Hazinelerim tek gücüm değil!”

 

O anda, birden hareketleri değişmişti. Kılıçlar hızlarını artırıp altı kuklayı sararken Brandon birden Amelia’nın karşısında belirmişti. Ağır kılıcını havaya kaldırmıştı ve beyaz bir enerji kılıcı sarıyordu. Amelia bile bu saldırıyı beklemediğinden şok olmuştu.

 

“Yıkım!”

 

Brandon’ın gümüş kılıcı aşağıya inerken Amelia kendi kılıçlarını kaldıracak zamanı bulamamıştı. O anda saldırıyı direkt olarak karşılamak zorundaydı ve bunun onu ağır yaralayacağı belliydi.

 

Dış tarafta, aynı anda, Paul’ün oturduğu yeri sessizlik kaplamıştı. Az önce Rüzgar Ejderi bu öğrencisi hakkında övünüyordu ve o anda Paul’ün tek öğrencisi olarak kabul ettiği kişi ölümün kenarındaydı. Rüzgar Ejderi bir kenarda hâlâ baygın duran Su Ejderine bakarken yutkunmuştu.

 

“Rüzgar Ejderi.”

 

Paul’ün sesini duyduğunda ve kendisini çağırdığını kavradığında Rüzgar Ejderinin vücudu titremişti. Ancak Paul’e cevap vermemek daha tehlikeli olabilirdi. Çünkü bu saygısızlık olurdu.

 

“Büyük Kardeş.”

 

“Senden şimdiden özür diliyorum.”

 

Paul bunu söylediğinde Rüzgar Ejderi şaşırmıştı. Onun neden özür dilediğini anlayamıyordu. Şimdiden dediğine göre, ileride yapacaklarından mı bahsediyordu?

 

“Booom!!!”

 

Ancak bir saniyeden bile kısa bir süre içinde, anlamıştı. Amelia ve Brandon’ın dövüştüğü yerde Brandon’ın ağır kılıcı Amelia’ya temas ettiği anda Amelia’nın bileğindeki bileklik hafifçe parlamış ve birden kan kızılı bir alev dalgası ortaya çıkmıştı.

 

Bu bileklik Paul’ün Amelia için yaptığı koruyucu eşyaydı. Paul’ün Aziz seviyedeki en güçlü saldırısının gücünde alev dalgaları taşıyordu ve Amelia ölümcül bir anda olduğu anda aktifleşiyordu.

 

Alev dalgası ortaya çıktıktan sonra Brandon’ın tüm hazineleri yok olmuş, vücudundan bir kül bile kalmamıştı!

 

“…”

 

O anda, Paul’ün bulunduğu yer sessizleşmişti. Rüzgar Ejderi ekranı bir süre izledikten sonra derince iç çekmişti. Brandon’ın ölümü elbette sinirlerini bozan bir şeydi ancak nedense rahatlamış hissediyordu. Bu bir usta olarak kötü bir şey olabilirdi ancak yapabileceği bir şey yoktu.

 

Kendi hayatıyla kurtulabilmesi zaten oldukça iyi bir sonuçtu.

 

Bu dövüşlerden sonra, Paul’ün öğrencileri özel olarak güçlü birisiyle karşılaşmamış ve sınavı bitirmişlerdi. Sınav bittiğinde listedeki ilk kişi Amelia, ikinci kişi Aurora, üçüncü kişi Jessie, dört ve beş ise Vales ve Petra’ydı.

 

Kan Kızılı Saray üst sıraları tamamen kendilerine almıştı!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46884 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr