396.Bölüm - Lea ve Usta

avatar
5688 25

Kara Büyücü - 396.Bölüm - Lea ve Usta


“Bu mana akışı… imkansız!”

 

Papaz’la birlikte aşağıya inen öğrencisi de mana akışını hissetmiş ve mana akışının kaynağını gördüğünde gözleri şok ile sonuna kadar açılmıştı. Papaz da onunla aynı ifadeyi taşıyordu.

 

Mana akışının kaynağı ufak bir dükkanın bahçesindeki 10-11 yaşlarındaki bir kızdı. Beyaz kıyafetlere bürünmüş bu kız parlak gümüş saçlara sahipti. Etrafa yaydığı aura o kadar saftı ki kilisenin en güçlü kıdemlilerinin auraları bile yanında sönük kalırdı.

 

Papaz genç kıza bakarken içinde bir heyecan duygusu kabarmıştı. O kadar uzun süredir bir sonraki Papaz için bir mirasçı arıyordu. Ancak kendi öğrencisi de dahil hiç kimse onun istediği yeteneğe sahip değildi. Bu yüzden ne kadar ararsa arasın birisini bulamamıştı.

 

Ancak o anda, bu kızın aurasını hissettiğinde, bu yeteneği bulduğunu anlamıştı. Kız henüz genç ve güçsüz olsa da bu geliştirilebilirdi. Aslında, yaşına göre bu gelişime sahip olması oldukça iyi sayılırdı.

 

“Usta…”

 

“Girelim.”

 

Genç rahibe bir şey diyemeden önce Papaz bahçeye girmişti. Genç Rahibe de onu takip ediyordu. Bu genç kızın ustasının ilgisini çektiğini anlayabilmişti.

 

Aynı anda, genç kız gözlerini açmıştı. Sarı bir tona sahip olan turuncu gözleri Papaz’ın üzerine düştüğünde korkudan çok merak belirgindi.

 

“Siz kimsiniz acaba?”

 

Genç kız sakin bir sesle konuştuğunda Papaz gülümsemiş ve başını sallamıştı. Bu kadar genç olmasına rağmen bu kadar saygılı… gerçekten iyi bir tohumdu!

 

“Genç kız, adım unutulmuş olduğundan sana kendimi yalnızca Yüce Maria’ya tapan bir Papaz olarak tanıtabilirim.”

 

“Lord Papaz.”

 

Papaz kendisini tanıttığı anda genç kız ayaklanmış ve hafifçe eğilmişti. Ancak verdiği selam kilisenin diğer üyelerinin aksine basitçe saygıdan verilen bir selamdı. Bu Papaz’ın öğrencisini kızdırmıştı.

 

“Lord Papaz’ın karşısında-”

 

“Sessizlik.”

 

Papaz onun sözünü kestiğinde öğrencisi kırmızı bir yüzle geriye doğru çekilse bile yüzünde öfke okunuyordu. Papaz ise sakin bir şekilde küçük kıza geri dönmüştü.

 

“Genç kız, adın nedir?”

 

“Adım Lea, Lord Papaz.”

 

Genç kız cevap verdiği anda Papaz başını sallamıştı. Sonrasında ise direkt olarak konuya girmişti.

 

“Lea, mana yoğunluğun ve gelişimin normal bir vatandaşın sahip olması gereken bir şey değil. Bana bunları nereden öğrendiğini söyleyebilir misin?”

 

Papaz Lea isimli bu kızı öğrenci olarak almak istese de bundan önce onu eğiten kişiyi öğrenmeliydi. Kilise dışında büyü ve savaşçı tekniklerinin dağıtımı yasak olmalıydı. Bu genç kızın eğitimi bir kilise kaçağının elinde gerçekleşmiş olabilirdi.

 

“Beni eğiten kişi ustamdır Lord Papaz. Kendisi şu anda içeride.”

 

Lea saygıyla cevap verdikten sonra ufak dükkanı göstermişti. Papaz ise kaşlarını buruştururken dükkana doğru ilerlemişti. Dükkanın içinden herhangi bir aura hissetmiyordu. Bu yüzden bu ‘ustanın’ ne kadar güçlü olduğunu anlayamıyordu.

 

“Kreak…”

 

Ufak dükkanın kapısı gıcırdayarak açıldığında Papaz öğrencisi ve onları takip eden Lea ile birlikte içeriye girmişti. Dükkan bir silah dükkanıydı ve etrafta asılı kılıçlar ile başka silahlar vardı. Hepsinin yüzeyleri parıldıyordu ve kaliteli oldukları belliydi.

 

Dükkandaki tezgâhın arkasında ise orta yaşlı bir adam oturuyordu. Beyaz bir cübbe giyen bu orta yaşlı adamın saçları çoktan beyazlamışlardı. Yüzü temizdi ve boynunda asılı olan güneş simgeli kolye belirgindi.

 

“Bir inanan… Gerçekten bir kilise kaçağı demek…”

 

Papaz hafifçe iç çekerken Lea’ya bir bakış atmıştı. Bu durumu herhangi bir sıkıntı olmadan bitirmek istemişti ancak bir kilise kaçağıyla karşı karşıyaysa o zaman az da olsa bir ceza vermek zorundaydı. Yoksa kilisenin adı zayıflardı.

 

“Oh? Ziyaretçilerimiz var gibi görünüyor. Lea, onları bana bırak. Git ve çalışmaya devam et.”

 

“Anlaşıldı, usta.”

 

Lea saygılı bir şekilde konuştuktan sonra eğilmiş ve odadan ayrılmıştı. Bu orta yaşlı adama gösterdiği saygının Papaz’a gösterdiği saygıdan daha yüksek olduğu belliydi ve bu Papaz’ın bile kaşlarını kırıştırmasına neden olmuştu.

 

“Genç adam, kim olduğunu bilmiyorum ancak iyi bir öğrenci yetiştirmişsin. Eğer onu kilisenin bir sonraki Papazı olması için eğitmeme izin verirsen o zaman sana kilise tarafından affedileceğin sözünü verebilirim.”

 

Lea odadan ayrıldığı anda Papaz mağrur havasına bürünmüş ve gür sesiyle konuşmaya başlamıştı. Karşısındaki kişinin böyle bir öğrenciyi nasıl geliştirdiğini bilmiyordu ancak Lea’yı bir şekilde kiliseye katması gerekiyordu. Karşılığında kilisenin bu adamı affetmesi oldukça yeterli olmalıydı.

 

“Efendim, bir kilise kaçağına bu kadar ilgi göstermenize gerek yok.”

 

Papaz’ın yanındaki genç rahibe belindeki kılıca uzanırken kibirli bir şekilde konuşmuştu. Karşısındaki bu orta yaşlı adamdan herhangi bir güç hissedemiyordu. Onu tek saldırısıyla ikiye bölebilirdi. Zaten biraz öfkeliydi, bu yüzden sinirini bu adamdan çıkarabilirdi.

 

“Cidden… Agresif bir misafirim olduğunu biliyordum, ama bunun sen olacağını düşünmek…”

 

Orta yaşlı adam yavaşça oturduğu yerden kalkmış ve mor gözlerini ikisinin üzerinde gezdirmişti. O anda, Papaz birden titremişti.

 

“Agresif? Yaşlı adam, öleceğinin farkında değil misin?”

 

Genç rahibe ileriye doğru gülerek bir adım atsa da Papaz birden elini onun omzuna koymuş ve onu durdurmuştu. O anda Papaz’ın siyah gözleri bu orta yaşlı adamın üzerindeydi.

 

“Usta, neden beni durduruyorsun?”

 

“…Bu dünya gerçekten geniş. Böyle uzmanların var olduğunu düşünmek…”

 

Papaz hafifçe iç çekmişti. O anda öğrencisi herhangi bir şey hissetmese de kendisi hissedebiliyordu.

 

Karşısındaki orta yaşlı adam ayağa kalktığı anda tüm vücudu korkuyla titremişti ve bu yalnızca bir refleksti. Hayır, daha doğrusu, bir içgüdüydü. Kişiliğine işlemiş en basit hisler bile karşısındaki bu adamın tehlikesi konusunda onu uyarıyorlardı.

 

“Bam!”

 

Dükkanın tüm kapıları ve pencereleri aynı anda gür bir sesle kapandıklarında genç rahibe karşısındaki kişinin normal birisi olmadığını anlayabilmişti. O sırada, orta yaşlı adam hafifçe gülüyordu.

 

“Gerçekten dövüşmeyeli uzun zaman oldu. Bu seferki dövüşümün Yüce Maria’nın adını lekeleyen kişilere karşı olacağını bilmek güzel.”

 

Orta yaşlı adamın cübbesi düştüğünde yapılı vücudu direkt olarak belli olmuştu. Ancak Papaz o anda buna takılmamıştı. Takıldığı konu başka bir yöndeydi.

 

“Bayım, kim olduğunuzu bilmiyorum ancak Yüce Maria’nın adını asla lekelemem. Beni her şeyle suçlayabilirsiniz ancak bununla suçlayamazsınız.”

 

“Suçlarım, küçük Papaz.”

 

O anda, orta yaşlı adamın sözleri bittiğinde yıkıcı bir enerji genç rahibenin vücuduna girmiş ve çekirdeğini parçalamıştı. Genç rahibe dizlerinin üzerine çöküp bir ağız dolusu kan kusarken Papaz kaşlarını çatsa da bir şey yapmamıştı.

 

Karşısındaki adamın merhametli davrandığını biliyordu. Eğer bu adam güçlü olmasaydı az önce Genç Rahibe onu öldürmüş olurdu. Yani genç rahibeyi hayatta bırakması bile merhametti.

 

“Yüce Maria’nın adının tüm kıtayı sarması gereken bu zamanda Kara Kilisenin varlığını umursamayıp onların varlığına izin veren sen değil misin? Onlarla olan dövüşlerinde kazanabileceğini biliyorsun ancak ölümlerden korkup onlara saldırmıyorsun. Yüce Maria için az miktardaki kaybı vermekten bile çekiniyorsun. Söyle bana, onun Yüce adını lekelemiyor da ne yapıyorsun!?”

 

Orta yaşlı adamın yaydığı hava oldukça baskıcı bir hâle gelirken Papaz olduğu yerde donmuştu. Bu korkudan veya benzeri bir nedenden dolayı değildi. O anda bir aydınlanma yaşamış gibiydi.

 

“Yüce Maria için verilen kayıplar…”

 

“Sence Yüce Maria onun için ölen kişilerin ölümden sonra acı çekmesine izin verecek midir?”

 

Orta yaşlı adamın sesi belirgin bir şekilde yumuşamıştı. Papaz ise bir süre düşündükten sonra gözlerinde kararlı bir ışık belirmişti. Sonrasında, orta yaşlı adama doğru direkt olarak eğilmişti.

 

“Sözleriniz için teşekkür ederim. Size saygısızlık ettim ancak sizinle olan konuşmamda gözlerim açıldı. Önceki saygısızlığım için çok özür dilerim, Kıdemli.”

 

Papaz karşısındaki adamın Tanrıça’ya olan bağlılığını yalnızca sözlerinden bile hissedebiliyordu. Onu bir kaçak sanması büyük bir saygısızlıktı ve o anda oldukça utanıyordu. Öyle ki, öğrencisinin tüm gelişimi yok edilmiş olsa bile öfkesi yoktu. Bunu kendi hatası olarak görüyordu.

 

“Bir sıkıntı yok. Lea’yı kiliseye katmak istediğini söyledin, değil mi? O hâlde seninle gelsin. Eğer Kara Kilise yok olduktan sonra kiliseyi bir arada tutabilecek bir kişi varsa bu odur. Çünkü emin ol, Yüce Maria’ya olan bağlılığı senden bile yüksektir.”

 

“Teşekkürler, Kıdemli!”

 

Papaz hızla yükselirken yüzünde gerçek bir gülümseme belirmişti. Eğer Lea’yla birlikte kiliseye dönebilirse o zaman öğrencisinin ölümü herhangi bir sıkıntı çıkarmazdı. Onu bir öğrenci olarak almasa da sonraki Papaz’ın kim olacağı belli olurdu.

 

Kara Kilise’ye savaş açma fikri aklında yer edinmişti ve kendisine bir şey olsa bile sonraki Papaz’ın kim olacağı belliydi. O anda oldukça rahat hissediyordu.

 

Orta yaşlı adam ve Papaz birkaç dakika daha konuştuktan sonra Papaz oradan ayrılmıştı. Lea da orta yaşlı adamla konuştuktan sonra Papaz’ın peşinden kiliseye gitmişti. Hiçbiri dükkanın içinde baygın olan genç rahibeyi umursamıyorlardı.

 

O gün, Papaz kiliseye döndüğünde Kutsal Kilise bir ‘Kutsal Kız’a’ sahip olmuştu. Bu Kutsal Kız’ın yaşı oldukça küçük olmasına rağmen gücü oldukça yüksekti ve Yüce Maria tarafından kutsandığı söyleniyordu.

 

Papaz daha sonrasında o orta yaşlı adamı aramak için o eski dükkana gitse de onu bir daha hiç bulamamıştı.

 

[YN]: Bu birinci.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr