462.Bölüm - Araf Siyah Metali

avatar
4994 24

Kara Büyücü - 462.Bölüm - Araf Siyah Metali


462.Bölüm – Araf Siyah Metali

 

“Herkes iyice dinlesin. Bugün büyük gün. Eğer birkaç yıl daha kazma sallayıp sonra güçsüz ve zayıf olduğunuz için buradan kovulup zar zor hayatta kalarak yaşamak istemiyorsanız o zaman bugünkü plana katılmanız gerekiyor. Bu son şansımız.”

 

Madenin içindeki gizli bir mağarada, yere gerilmiş kaba bir haritanın etrafında ondan fazla kişi toplanmıştı. Konuşan kişi ise bandajlı kollara sahip bir kadındı. Bu kadının yeşil gözleri ve uzun, sarı saçları vardı. Eğer vücudu yaralı görünmeseydi oldukça güzel bir kadın olarak görülebilirdi ancak yaraları bu ‘manzarayı’ bozuyorlardı.

 

“Bu gece isyana başlayacağız. Doğu Asi Kuvvetleri bizlere beş Zincirleme Yıkım Bombası gönderdi. Eğer onları düzgün bir şekilde yerleştirebilirsek bugün hepimiz özgür olarak ayrılacağız.”

 

“Dört askeri rüşvetle kendi tarafımıza çekmeyi başardık. Malikane yıkıldıktan sonra kalan tüm hazineleri onlar alacaklar. Ancak onlar bombaları yerleştirmiş olsalar da hâlâ son bombayı yerleştirmemiz ve anında patlatmamız gerekiyor. Bunun için bir gönüllüye ihtiyacımız var.”

 

Kadın konuşmayı bitirdiğinde toplanan kişiler sessizliğe bürünmüşlerdi. Zincirleme Yıkım Bombalarının herhangi bir tanesi onları kolayca öldürebilirdi ve bunlardan beşi birlikte patladığında oluşan etki daha da güçlüydü. Yani şimdi gönüllü olan kişi kim olursa olsun kesinlikle ölecekti.

 

“Yalnızca bir kişi ve madende çalışan onlarca kişinin hayatı kurtulacak. Lütfen, birinizin yardımına ihtiyacım var.”

 

Sarı saçlı kadın tek elinde bir portakal ile aynı büyüklükte gümüş renkli bir küreyi tutarken toplanan diğer kölelere bakmıştı. Ancak gönüllü olmak isteyen bir kişi bile yoktu. Hayatlarının çoğunu acı bir şekilde geçiren bu köleler geri kalanını yaşamak için bir şansları varken diğerleri için bundan vazgeçmeyi hiç istemiyorlardı.

 

“Eğer bu gece bu plan yapılamazsa asla kurtulamayacağız. Lütfen…”

 

Sarı saçlı kadın da hayatını kaybetmek istemediği için tek umudu bu diğer kölelerdi. Bomba küçük görünse de aslında oldukça ağır sayılırdı birinin bu bombayı taşımak için Usta, fark ettirmeden taşıyabilmek içinse Büyük Usta seviyeli bir gelişime sahip olması gerekiyordu. Bu maden kuru sayıldığından güçlü köleler sayıca azdı ve kendisiyle birlikte hepsini buraya çoktan çağırmıştı.

 

“İlgi çekici şeyler duyuyorum~ Wayne bana Doğu Asi Kuvvetleri hakkında bir şey söylememişti.”

 

O sırada hepsi yabancı bir ses duymuş ve panikle ayağa kalkmışlardı. Sarı saçlı kadın elindeki bombayı aniden gizlemeye kalktığında ise bombanın çoktan elinden alındığını fark etmişti.

 

“Merak etme, bu bombayla fazla ilgilenmiyorum. Yıkıcı gücü o kadar yüksek görünmüyor. Sadece söyledikleriniz biraz ilgimi çekti.”

 

Sesin bombanın etrafını saran karanlık bir sisten gelmesi bu asi köleleri şok ederken karanlık sis bir anda yoğunlaşmış ve havada uzanan bir insan figürü haline gelmişti. Bu figür Paul’e aitti ve o anda bombayı tek eliyle havaya atıp tutuyordu. Bu kölelerin yüreklerini ağzına getirmişti.

 

“Dur! Sadece bombayla oynamayı kes ve istediğin şeyleri anlatacağız, tamam mı?”

 

Sarı saçlı kadın böyle konuşsa da Paul aurasındaki korkunun ve kararlılığın birden arttığını görebiliyordu. Bu kadın ya onu öldürmeye ya da onunla ölmeye karar vermişti. Bunun nedenini de Paul anlayabiliyordu.

 

“Merak etme, Wayne yalnızca yolumda tanıştığım birisi ve ufak da olsa bir kazancım olduğu sürece onu kolayca satabilirim. Bana pek zararı olmayacaktır. Ayrıca, bu ufak bombayı elimden kapıp benimle havaya uçsan da bana zarar veremezsin yani sessizce otur ve sorularıma cevap ver.”

 

Paul’ün sözleri sarı saçlı kadının zihninde biriken özgüveni parçalamış ve en sonunda bacaklarındaki gücü kaybederek yere oturmasını sağlamıştı. Diğer köleler de kadını takip ederek yere yeniden oturmuşlardı. Bu kadın onların lideri sayılırdı ve savaş gücü bakımından en yüksek güce sahip olan kişi de oydu. Eğer o bile bu adama karşı çıkamıyorsa o zaman kendilerinin de pek şansı yoktu.

 

“Öncelikle, Doğu Asi Kuvvetleri derken neden bahsediyordunuz?”

 

Kölelerin gözleri anında sarı saçlı kadına döndüğünde Paul en bilgili olanın bu kadın olduğunu anlamış ve gözlerini diğerlerinin üzerinde gezdirmek yerine ona çevirmişti. Kadın ise üzerine dönen kızıl gözleri hissettiği anda konuşmaya başlamıştı.

 

“Asi Kuvvetleri kıtadaki insanların kurduğu bir birlik. Araf’ta fazla insan bulunmaz ve bulunsalar da güçleri zayıftır. Bu nedenle asla kendimize ait bir krallık, hatta bir şehrimiz bile olmadı. Ancak Asi Kuvvetleri son birkaç bin yılda ortaya çıkıp büyüyerek güçlü bir pozisyona yükseldi. Bundan sonra dallara ayrıldı ve şimdi dört ana dalı var. Doğu Asi Kuvvetleri bunlardan birisi ve onların en büyük düşmanları Güneydoğudaki Aridia Ailesi.”

 

“Ve siz de bu yüzden onlardan birine zarar mı vermeye çalışıyorsunuz? Hayır, bu değil. Bir başka nedenleri varmış gibi görünüyor. Öt bakalım.”

 

Paul konuşması sürecinde kadının aurasını takip etmiş ve bu saldırının basitçe iki grup arasındaki düşmanlık nedeniyle olmadığını anlamıştı. Bir başka amaçları olmalıydı. Ancak kadın bunu söylememeye kararlı gibi duruyordu.

 

“Ah!”

 

Paul elini hafifçe açıp gelmesi için bir işaret yaptığında kadın hareket bile edemeden önce kendisini Paul’ün önünde bulmuştu. Aynı anda, Paul yüzünü ona yakınlaştırmış ve onunla göz göze gelmişti.

 

“Cesur bir kadınsın. Bana adını söyle.”

 

“…M-Megan.”

 

Megan korkuyla titreyen sesiyle hafifçe konuşmuş ve Paul başını sallarken biraz geri çekilmişti. Ardından, elindeki bombayı yine atıp tutmaya başlamıştı.

 

“Bu ufak bombanın bana zarar veremeyeceğini söyledim, yani gücümden biraz da olsa emin olmalısın. Eğer istersem az önce anlattığın planlarınızı gidip Wayne’e iletebilirim ve bu Doğu Asi Kuvvetlerinin bir saldırıda başarısız olmasına neden olur. Wayne seni ve yandaşlarını bunun sonrasında öldürmese bile Asi Kuvvetleri senin bir hain olduğunu düşünür ve seni öldürürler. Eğer onlar da yapmazsa o zaman bu planın yıkılmasına yardım eden biri olarak Wayne’e seni öldürmesini söylerim ve yine elimi kirletmeden seni katletmiş olurum. Yani seni öldürmek için birden fazla seçeneğim var. Ve emin ol, konuşmazsan uzuvlarını koparıp seni et yiyen karıncaların yuvasına fırlatmak da bunlardan birisi. Wayne bir kölenin kaybolduğunu fark bile etmeyecektir.”

 

“A-Anlatacağım… Anlatacağım. Lütfen, geri çekil. Tamam…”

 

Megan’ın tüm zihinsel duvarları yıkılmış, gözleri gözyaşlarıyla dolmuştu. Onun aurasındaki korkuyu hisseden Paul istediğini başardığını anlamış ve Megan’ı yerine geri gönderirken yeniden sormuştu.

 

“Doğu Asi Kuvvetleri neden bu yeri ele geçirmek, veya en azından saldırmak istiyor?”

 

“Maden… Bu madenden çıkarılan cevherler yüzünden. Fazla çıkarılmasa da bir miktar Araf Siyah Metali bu madenden çıkarılabiliyor.”

 

“Oh?”

 

İşte bu bilgi Paul’ün kaşlarının hafifçe kalkmasına neden olmuştu. Araf Siyah Metali oldukça değerli bir metaldi ve oldukça güçlü mühür kapasitesine sahipti. Spadia’nın kılıcı Bin Şeytan Kılıcı’nın sahip olduğu güç hem metalin değerinden hem de içindeki bin şeytani varlık ruhundan geliyordu.

 

Karmaşa Alanında Araf Siyah Metali de, Şeytani Varlıklar da bolluktaydı. Ancak oraya gidip de hayatta dönmek oldukça zor bir işti. Bu nedenle Araf Siyah Metali oldukça nadir bir materyal olarak bilinirdi. Bu maden biraz büyük görünse de çıkarılan şeyin Araf Siyah Metali olduğu düşünülürse o kadar fazla çıkmaması normaldi.

 

“Ne kadar çıkarabildiniz? 10 kilo? Belki 20?”

 

10-20 kilo Araf Siyah Metali aslında yeterli bir miktar gibi görünse de bu metalin saf halinin ağırlığı da düşünmeliydi. İşlenmeden önce Araf Siyah Metalinin bir santimetrekaresi birkaç kilo ağırlığında olabilirdi. Bu nedenle Paul’ün söylediği miktar yalnızca birkaç santimetrekarelik bir cevherdi.

 

“Tam olarak emin değiliz çünkü cevherler ayrı olarak çıkarıldı ve anında malikaneye taşındı. Onları çıkartan köleler ise madenden gönderildiler. Ancak en azından 50 kiloluk cevher çıkarıldığını düşünüyoruz. Yaklaşık 10 santimetrekarelik.”

 

“Hmm…”

 

Paul hafif bir ses çıkarırken düşünmüştü. Bu miktar oldukça az olsa da o anda bir silaha ihtiyacı vardı ve farklı materyallerle bu parçayı birleştirerek düzgün bir silah oluşturabilmesi gerekiyordu. Elindeki bombaya bir bakış attıktan sonra yavaşça dikleşmiş ve ayaklarını yere basmıştı.

 

“Sizler sadece bombayı patlatmakla görevlisiniz değil mi? Ondan sonra kaostan yararlanıp kaçacaksınız.”

 

“Evet, gerisini Doğu Asi Kuvvetleri halledecek.”

 

Megan anında başını sallarken Paul bombayla birlikte mağaranın çıkışına ilerlemişti.

 

“O halde hazır olsanız iyi olur. Birazdan o malikane havaya uçacak.”

 

Paul bu sözleri bırakıp gitmiş ve arkasında şok olmuş bir köle grubu bırakmıştı. Ve birkaç saniye sonra, gür bir patlama sesi tüm maden alanında yankılanmıştı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr