517.Bölüm - Beklenmedik Misafir (2)

avatar
5039 23

Kara Büyücü - 517.Bölüm - Beklenmedik Misafir (2)


517.Bölüm – Beklenmedik Misafir (2)

 

Bionna Paul’ü Araf’tayken kurtardığında onun gücü yalnızca İmparator seviyedeydi. Ancak şimdi, kısa bir süre sonra, Paul’ün gücü 7.Sema Yükselen seviyesine ulaşmıştı savaş gücü seviyesini kat kat aşıyor gibi görünüyordu. Kan soyu da öncekinden çok daha güçlüydü.

 

Başındaki taca bakan Bionna onun artık Kan Kanatlı Ankaların kralı olmayı direkt olarak kabul ettiğini anlamış ve hafifçe gülümsemişti. Bunun bir sorumluluk olduğunu bilse de Paul’ü motive edeceğini anlıyordu.

 

“Buraya sadece beni görmek için gelmediğini düşünüyorum.” Paul sözünü bitirdikten sonra elini hafifçe kaldırmış ve tahtadan bir çift sandalye ile masa alanda anında belirmişti. Aynı anda Bionna’nın uzay geçidi de sertçe kapanmış ve uzay-zaman kilitlenmişti.

 

“Merak etme, düşmanın olmaya gelmedim. Ama konuşacağım şeyler var.” Bionna Paul’ün hareketlerine biraz gülerek sandalyeye oturmuştu. Onun aklında, aurasını gizlediği için Paul bunları yapıyordu ve eğer aurasını salıp ona gelişimini gösterseydi buna uğraşmazdı.

 

Bionna Yüce Ruhun Yıldız Mührü hakkında o kadar araştırma yapmamıştı ve Paul’ün aurayı direkt olarak görebildiğini bilmiyordu. Paul uzay-zaman mührünü Bionna’nın Üstün Dünya Lordu seviyesinde olduğunu bilerek yapmıştı.

 

Evet, Bionna Üstün Dünya Lordu seviyesindeydi ve savaş gücü de kesinlikle düşük değildi. Eğer o anda öfkelenip Paul’e saldırmaya karar verseydi Paul’ün Yaradan Yetiştirme Zindanına kaçmaktan başka bir şansı olmazdı. Ancak Paul Bionna’nın ona saldırmayacağını biliyordu.

 

Çünkü Ascher Ailesi de Konsey’in düşmanlarıydı ve Konsey gibi devasa bir güce karşı gelebilmek için ellerinde olan tüm gücü kullanmaları gerekiyordu.

 

“Öncelikle şunu söyleyeyim, Araf’tayken hayatını kurtardım, yani benim için bir şey yapmanı istersem bunu reddetmezsin, değil mi?” Bionna Ascher yüzünde bir sırıtışla bu konuya girdiğinde Paul’ün yüzü biraz buruşmuştu. Araf’ta eğer Bionna Ascher’ın Nirvana Alevleri olmasa öleceği doğruydu ancak o anda ordusu kurulurken başka bir işle uğraşmak istediği de söylenemezdi.

 

“…Eğer benim herhangi bir zararım yoksa kabul edeceğim. Ama ondan önce…” Paul bir süre düşündükten sonra bu konuyu kullanarak Ascher Ailesine biraz daha yakın olmaya karar vermişti. “En azından o peçenin altındaki yüzü görmem gerekli, değil mi?”

 

Paul Bionna’nın yüzünü gerçekten de merak ediyordu. Onunla ilk tanıştığından beri yalnızca sarı peçeyi görmüştü ve Bionna’nın neden yüzünü sakladığını öğrenmek istiyordu.

 

“Eh, sanırım kabul edilebilir.” Bionna Paul’ün isteğini duyunca hafifçe başını sallamış ve yüzündeki sarı peçeyi indirerek Paul’ün o ana kadar gördüğü en güzel yüzlerden birisini göstermişti. Altın sarısı gözlere sahip olan bu yüz ufak bir buruna, dolgun kırmızı dudaklara sahipti. Bionna peçesini takmadığı sürece yalnızca görünüşüyle birçok normal erkeği kendi kontrolünde tutabilirdi.

 

“Hehe, gördüğünü beğendin sanırım?” Bionna Paul’e bakıp muzip bir şekilde konuşurken Paul hafifçe gülümsemiş ve başını sallamıştı. “Görünüşünle birçok dünyayı birbirine katabilirsin ve beğenmediğimi söylemeyeceğim. Ama zaten beni seven ve benim sevdiğim üç eşim var ve senin gibi vahşi bir gülün aksine onların dikenleri yok. En azından, bana karşı yok.”

 

Paul Bionna’nın güzel olsa da tehlikeli bir kişi olduğunu anlamıştı. Grim, Wulian veya Aleena gibi değildi. Kendisinin kontrol edebileceği birisi değildi. “Ayrıca, 2 Milyar yaşındaki birisi pek ilgimi çekmiyor.” Paul sırıtarak bunu söylediğinde Bionna’nın yumruğu sıkılmış ve gülümsemesinin görüntüsü değişmese de soğumuştu.

 

“Hehehe… haydi gereksiz konuları geçelim ve ana meseleye dönelim.” Eğer Bionna’nın Paul’den bir isteği olmasaydı onu çoktan tek bir yumrukla havaya uçurmuş olurdu. Çoğu kişi uzun süre yaşadıktan sonra yaşlarını umursamamaya başlardı ancak Bionna en sonunda güzel bir kadındı. Yaşının yüzüne vurulmasını sevmiyordu.

 

“Şu anda, Ascher Ailesi 6 üyeden oluşuyor. Bunlardan yalnızca biri, Arad, görevini tamamlayamadı. Geri kalan beşliden en genci ve en zayıfı da benim.” Bionna bunu söylerken Pau’ü biraz korkutmayı amaçlıyordu ancak Paul’ün gülümsemesi herhangi bir şekilde değişmemişti. Bu nedenle yüzünü hafifçe buruşturmuş ve sözlerine devam etmişti.

 

“Astra Abimle zaten tanıştın. O ailenin ikinci en büyüğüdür. Kendisi 5,5 Milyar yaşında. En büyüğümüz ise, Catherine Ablam. Catherine Ascher, 18 Milyar Yaşında.” Bionna bu sözleri söylediğinde Paul bile biraz şaşırmıştı. İkinci en büyük ile en büyük arasında 12,5 Milyar Yıl olmasını beklememişti!

 

“Eh, bunu bana söylemenin nedeni nedir?” Paul bu soruyu sorsa da Bionna’nın isteğinin büyük ihtimalle Catherine Ascher ile alakalı olduğunu anlamıştı. Yoksa onun kim olduğunu zaten açıklamazdı.

 

“En büyük ablam seninle görüşmek istiyor.” Bionna bu sözleri söylemiş ve sonrasında sessiz kalmıştı. Ancak Paul’ün herhangi bir şey demeden ona baktığını görünce devam etmişti. “Senin ona gitmen gerekmiyor ama… bilmen gerekiyor, eğer ablam ortaya çıkarsa Baş Tanrı kendisini tutsa bile diğerleri kendilerini tutmayacaktır. Onu… diğerleriyle karşılaştıramazsın.”

 

Bionna kaşlarını kırıştırırken konuşmaya devam etti. “Eğer selefin Şeytan Kral Cain ve önceki sen Varlık Hükümdarı Shane tüm dostları ve astlarıyla birlikte bir ordu kurup önlerine geçen her şeyi yok ederek evreni ele geçirseler çektikleri nefret ablam Catherine’inkinden çok daha düşük olurdu.”

 

Bu sözler Paul’ü şaşırtmıştı. Şeytan Kral Cain ve Shane’in güçleriyle binlerce büyük ve küçük dünyayı günler içinde yok etmek zor olmazdı ancak bunu yapsalar bile Catherine’den daha az nefret mi çekerlerdi? Catherine Ascher tam olarak ne yapmıştı?

 

Paul’ün bu soruyu sormasına gerek kalmamıştı. Çünkü Bionna onun neyi merak ettiğini anlamış ve tahta masanın üzerine enerjisiyle altı küre çizmişti. “En azından ondan öğrendiğime göre, 20 Milyar yıl önce Altı Cennet ve Cehennem vardı.”

 

Parmaklarıyla iki daireye dokunmuş ve “Ölümlü Ruh Cenneti ve Cehennemi…” demiş, sonrasında diğer ikisini göstermişti “…ve Ulu Cennet ve Cehennem.” Sonrasında, bu iki daire dışında kalan ikisini göstermişti.

 

“Kalan ikisi ise Üstün Cennet ve Cehennem’di.” Bionna derince iç çektikten sonra kalan daireleri silmiş ve yalnızca Üstün Cennet ile Cehennem’i bırakmıştı. "Catherine Ablamın yeniden doğduğunda ırkı için üstlendiği görev yok oluşa neden olan ana beyni yok etmekti ve bunu başardı.”

 

Buraya geldiğinde, Bionna’nın yüzü birden ekşidi. “Catherine Ablam ırkına son veren ana beyni yok ederken Üstün Cennet ve Cehennem’i 81’er parçaya ayırdı ve sayısız ırk ile türün eski güçlerini kaybetmesine, gelişim yollarının gerilemesine neden oldu. Onun hareketleri yüzünden evrenin büyük güçleri birer birer yok edildi ve en sonunda, yalnızca onunla ilgilenmek için bir birlik kuruldu.”

 

Bionna Paul’ün gözlerine bakmak için başını kaldırdı. “İlk Konsey Catherine Ascher’ı öldürmek için kuruldu.”

 

 

Evrenin gizli bir köşesine kurulmuş, Silleverde’nin bile bulamayacağı özel bir alanda, başının sağ tarafında beyaz bir boynuz olan Astra Ascher tek elinde tuttuğu bir kılıcı kullanarak deli bir köpekmişçesine ona saldıran bir adamın her saldırısını engelliyordu.

 

Bu adam uzun siyah saçlara ve siyah gözlere sahipti. Boynunda dikenli, siyah renkli metalden yapılmış bir tasma vardı. Tırnakları siyah pençeler gibi görünüyorlardı ve her saldırısı havayı kesip ölümcül bir darbe için kullanılıyordu ancak Astra bu saldırıları kolayca engelliyordu.

 

“Karius, burada Astra abimle dövüşeceğine Arad’la gitmeliydin. Bionna kendi görevine çıktığı için kendi başına gitmek zorunda kaldı.” O sırada yakındaki bir ağacın gölgesinde oturup Karius Ascher ve Astra Ascher’ın dövüşünü izleyen Vayne Ascher rahat bir tonda konuşmuştu. Yeşil kanatlarını arkasına çekmiş olan Vayne o anda ağaçtan kopardığı bir elmayı yiyordu.

 

“Arad’la gidersem onun g*tünü kurtaracağımı düşünüp ne isterse onu yapar. Bu yüzden onu yalnız bırakın diyorum zaten. Ve Astra Abimle dövüşmek senin gibi bir b*k yapmayıp yıllarca o ağacın altında yatmaktan iyidir.” Karius dövüşmeye devam ederken Vayne’e laf atmaktan çekinmemiş ancak Vayne bunu hiç umursamamıştı.

 

“Yine de, Bionna neden-” Karius konuşmaya devam edecekken Astra birden hareketini değiştirip boş eliyle onun ağzını tutmuş ve gülümseyerek başını çevirmişti. “Catherine Abla, mutlu görünüyorsun, bir şey mi oldu?”

 

‘Catherine Abla’ adını duydukları anda Karius ve Vayne bir anlığına donmuşlardı. Sonrasında, yatan Vayne birden ayağa kalkıp dik bir şekilde durmuş ve Karius saldırmayı kesmişti. İkisi de alana yeni giren Catherine’e bakıyorlardı.

 

Ascher Ailesinin en büyüğü olan Catherine uzun, ipek gibi siyah saçlara sahipti. Gözleri o kadar siyahlardı ki gözbebekleri ayırt edilemiyordu. Üzerine giydiği kıyafetler de tamamen siyahtı ve herhangi bir aksesuar taşımıyordu. Ancak herhangi bir makyaj veya aksesuara ihtiyacı olmadan bile oldukça güzeldi.

 

Vücudu en güzel tanrıçaları kıskandırabilecek kıvrımlara sahipti ve daha olgun bir kadının cazibesine sahipti. Ancak birisi onun karşısına çıkabilirse bunları düşünmesi imkânsızdı. Sonuçta, bu kadın aynı zamanda tarihteki en büyük terörist sayılıyordu. Ailenin içinde bile onunla rahat bir şekilde konuşabilen tek kişi Astra’ydı ve bunun nedeni Astra’nın rahat kişiliğiydi.

 

“Hehe… Elbette mutluyum, gerçekten de mutluyum. Bionna’nın haberlerine göre yakında onu görebileceğim.” Catherine yüzünde bir gülümsemeyle üçlünün olduğu alanı geçmiş ancak onlar artık duyamasa bile konuşmaya devam etmişti.

 

Ah, daha doğrusu, zaten onlar duyamadığı için konuşuyordu. “Yaşadığım sürece onu görebileceğimi biliyordum. Yaradanlar bile Yaratan’ın emrine uyarken evrenin kendisi nasıl uymayabilirdi ki? Merak etme tatlım, birkaç aylık bir süre içinde Hükümdar’ı sen de göreceksin.”

 

Elindeki mızrağı hafifçe okşayan Catherine üzerine antik bir dilde yazılmış şiiri bir kez daha okumuştu.

 

“Milyarlarca yıllık temel ve gelişim / Tüm varoluşun değişimi için yalnızca tek bir gün / Kandan nehirler, cesetlerden dağlar / Ve hatta tozdan oluşmuş dünyalar.”

“Başında kan kızılı bir taç / Ellerinde siyah ve beyaz kılıçlar / Arkasında milyonlardan oluşan bir ordu / Karşısında Cennetler.”

“İlk hikaye, o ve Yaratan / Ve birkaç sonlanmamış başlangıç / Baştan başlamaya mahkum bir evren / Ve zihinlerde iz bırakacak bir efsane.”

“Evrenin sonu yaklaşıyor!”

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 47018 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr