529.Bölüm - Reenkarnasyon (2)

avatar
4666 19

Kara Büyücü - 529.Bölüm - Reenkarnasyon (2)


529.Bölüm – Reenkarnasyon (2)

 

Paul’ün ellerindeki uzun kılıçlar tamamen öz enerjisiyle kaplanırlarken Reenkarnasyon’un bıçakları da mistik bir enerji ile kaplanmışlardı. Aynı anda Reenkarnasyon’un normalde boş olan yüzünde iki beyaz göz işareti belirmişti.

 

“Böyle daha rahat. Her şeyi hissedebilsem de dövüşürken fiziksel gözlere sahip olmak daha iyi hissettiriyor.” Reenkarnasyon yeni oluşturduğu gözlerini Paul’e dikerken vücudu da olduğu yerden yükselmiş ve Paul ile aynı hizada süzülmeye başlamıştı.

 

“Merak ediyorum… acaba bu hayata başladıktan sonra ne kadar güçlendin?” Reenkarnasyon bu sözleri söyledikten sonra birden hızlıca Paul’e doğru fırlamış ve onun menziline girmişti. Reenkarnasyon’un hareketlerini kendi gözleriyle bile takip edemeyen Paul bir anlığına şaşırsa da yaklaşan tehlikeyi sezmeyi başarmış ve anında yana çekilmişti.

 

Reenkarnasyon’un bıçağı Paul’ün kaçındığı yere savrulup oradaki uzay katmanlarında derince bir kesik bırakırken Paul duruşunu değiştirmiş ve ayağıyla Reenkarnasyon’un göğsünün sağ tarafına sertçe bir tekme atmıştı.

 

Tekmenin sonucunda Reenkarnasyon birkaç metre geriye fırlatılmıştı ancak herhangi bir hasar almamıştı. Hatta o oldukça rahat görünüyorken Paul’ün ona saldırmak için kullandığı ayağında hafif bir ağrı oluşmuştu ve bu Paul’ün kaşlarının çatmasına neden olmuştu.

 

“P*ç kurusu… neyin nesisin sen?” Paul pozisyonunu anında geri alırken az önce vurduğu ayağındaki acının anında kaybolmadığını fark etmişti. Aksine, iyileşme o kadar yavaştı ki ona normal bir ölümlünün iyileşme hızını anımsatıyordu.

 

“Sana söyledim, ben Reenkarnasyon’um. Aynı anda hem hayat hem de ölümüm.” Reenkarnasyon konuşurken bıçaklarından biri yeşil, diğeri gri bir enerjiyle kaplanmıştı. Aynı zamanda beyaz bir zincir iki bıçağın kabzalarının uçlarında belirmiş ve iki bıçağı birbirine bağlamıştı.

 

Reenkarnasyon bıçaklardan birinin kabzasını tutarken diğer eliyle zinciri tutmuş ve diğer bıçağı havada zincirle birlikte çevirmeye başlamıştı. Çevirdiği bıçak parlak gri bir ışıkla kaplıydı ve elindeki de yeşil ışıkla parlıyordu.

 

“Bundan kaçınsan iyi olur.” Reenkarnasyon çevirdiği bıçağı hızla ileriye doğru fırlatmadan önce Paul’ü uyarmıştı. Gri enerji ile kaplı bıçak ona yaklaşırken Paul bir anlığına engellemeyi düşünmüştü ancak bıçağı saran enerjinin ne olduğundan emin olamadığı için kaçınmaya karar vermişti.

 

“O kadar kolay değil!” Ancak Reenkarnasyon’un o anda bağırdığı gibi, saldırıdan kaçınmak o kadar kolay değildi. Normalde düz bir çizgi üzerinde ileriye doğru fırlayan bıçak Reenkarnasyon’un bıçağın uzayan zincirinin başında bir bölgeyi tutmasıyla hızını kaybetmiş ve sonrasında Reenkarnasyon zinciri savurarak bıçağı öncekinden de yüksek bir momentumla Paul’e doğru savurmuştu.

 

“Ha!” Paul bu sefer kaçınamayacağını fark ettiğinde kılıçlarını bıçağın geldiği yönde çapraz hâle getirmiş ve defans için duruşunu almıştı. Bıçak onun kılıçlarının birleştiği noktaya vurduğunda ise Paul’ün kollarındaki güç birden yok olmuştu.

 

“İlk hata! Benim saldırılarımı asla engellemeye çalışma!” Reenkarnasyon gülerek bıçaklarını geri çekerken Paul’ün kolları birden griye dönmüş ve tüm hislerini kaybetmişlerdi. Paul iki kılıç gevşeyen ellerinden düşmeden önce onları uzay deposuna sokmuş ve ardından gözlerini Reenkarnasyon’a çevirmişti.

 

Bıçak kılıçlarına ulaştığında enerji herhangi bir şekilde kollarına ulaşmamıştı ancak kolları bir anda tüm hislerini kaybetmişlerdi. Bunun tehlikesi gerçekten yüksekti çünkü Paul savaşın geri kalanında kollarını istediği gibi kullanamazdı. Bu onun birçok yakın dövüş tekniğini direkt olarak kullanılamaz kılıyordu.

 

“Hehehe… Bakalım dövüşün devamında nasıl dövüşeceksin?” Reenkarnasyon kıkırdarken gri enerjiyle kaplı olan bıçağı bir kez daha havada çevirmeye başlamıştı. Paul ise aşağıya sarkan kollarına bir süre baktıktan sonra derin bir nefes almış ve gözlerindeki yıldız işaretleri birden parlamıştı. Reenkarnasyon ile savaştığı bölgede bir anda onlarca Gök Gözü belirirken Reenkarnasyon’a dönük olan gözler parıldamaya başlamışlardı.

 

“…S*ktir.” Gök Gözlerinden çıkan altın renkli ışınlar onun vücudunu tamamen sarmadan önce Reenkarnasyon bir anlığına küfür etmişti. Yaklaşık 2-3 saniye sonrasında ise altın ışınlar kaybolmuş ve Reenkarnasyon az önce olduğu duruyor halde görünmüştü. Tek fark, elinde tuttuğu bıçağı saran yeşil enerjinin öncekinden daha az parıldamasıydı.

 

O sırada Reenkarnasyon’un ‘gözleri’ etrafa bakınıyordu. Gri enerjiyle kaplı olan bıçağı yeniden havada çevirirken bir yandan da konuşmaya başlamıştı. “Hadi ama, saklambaç oynamak için hiç iyi bir zaman olmadığını biliyorsun. Kara Büyülerini kesebileceğimi gördün zaten ve onlar en güçlü tekniklerindi. Sadece bıçağımı kalbine saplamama izin ver.”

 

Reenkarnasyon etrafı dolaşarak konuşurken Paul’ü gerçekten de göremiyordu. Uzayın birçok katmanı vardı ve bunların birçoğunu kesebilirdi ancak hepsini aynı anda araştıramazdı. Paul’ün hangi katmanda saklandığını bulmaktansa direkt olarak onu kışkırtmak daha doğru bir seçenekti.

 

“Tek hedefim sensin ancak böyle davranırsan-” Reenkarnasyon bir kez daha konuşacağı anda birden bir dalgalanma hissetmiş ancak o geri dönene kadar Paul çoktan onun arkasında belirmişti. O anda ellerini kullanamasa da bu Paul’ün yakın mesafe savaşında tamamen zayıf olduğu anlamına gelmiyordu.

 

“Bazen en güçlü yolun doğru yol olmadığını öğrenmen gerekiyor, Reenkarnasyon.” Paul’ün ayağı Reenkarnasyon’un dizinin yanına vurduğu anda o bölge birden özelliğini kaybetmiş ve evrenimsi görüntüsünden tamamen beyaz bir renge dönüşmüştü. Reenkarnasyon o bölgedeki hareket yeteneğini kaybederken Paul bir kez daha uzay katmanlarına çekilmişti.

 

“Bu…” Rengi kaybolan sağ bacağının alt kısmına bakan Reenkarnasyon’un gözlerinde bir anlık bir şaşkınlık belirmişti. Sonrasında yeşil enerjiyle kaplı olan bıçağını bacağının renksiz kısmına sürmüştü ancak bıçak ışığını kaybetse de herhangi bir şey olmamıştı.

 

“Hayat Bıçağım bir işe yaramıyor… hayır, ilk başta bacağıma zaten bir şey olmadı. Kara Büyücü, sen bacağımın somutluğunu değiştirdin.” Reenkarnasyon gerçekten de şaşırmış görünüyordu. “Zıtlık zor bir yoldur ve alevi suya çevirmek bile aşırı zor bir güç sayılır. Ancak sen mükemmel olmasa da somut kavramını soyuta neredeyse tamamen çevirmeyi başardın. Bu kadar kısa bir hayat süresinde bu kadar güçleneceğini hiç düşünmemiştim.”

 

O konuşurken Paul’den herhangi bir cevap gelmiyordu ancak Reenkarnasyon Paul’ün onu dinlediğini biliyordu. “Ama bu şaşırtıcı olsa da yeterli değil. Şu anda benim Ölüm Bıçağımla benzer bir güce sayılırsın. Benim de senden kaçınmam gerekiyor yoksa vücudum tamamen soyutlaşabilir ve tüm kabiliyetimi kaybedebilirim. Bu ikimiz için de geçerli görünüyor ancak durum tamamen farklı, Kara Büyücü.”

 

Reenkarnasyon Ölüm Bıçağını çevirmeyi keserken elindeki Hayat Bıçağını da bırakmış ve iki eliyle de onları bir tutan beyaz zinciri tutmuştu. “Zıtlık gücün bana zarar verebilen tek saldırı biçimin ve onu kullanmak zorundasın, ancak bu benim için geçerli değil.”

 

O iki elini zinciri tutarak havaya kaldırıp zincirle birlikte iki bıçağı da havada çevirmeye başladığında etrafında yeşil-gri renkli enerjilerden oluşan bir fırtına oluşmaya başlamıştı. Yalnızca bir dakikalık bir çevirme sonrasında ise bölge hızlıca hareket eden onlarca enerji bıçağı ile dolmuştu.

 

Bu bıçaklar hareket ederken Paul’ün Gök Gözleri birer birer parçalanmışlardı ve bazı bıçaklar farklı uzay katmanlarına da giriyorlardı. Yani Paul herhangi bir şekilde güvende değildi. Ancak Reenkarnasyon hâlâ ondna bir tepki alamıyordu ve bu onun yalnızca bıçakları daha hızlı çevirmesine neden olmuştu.

 

“Kaçmadığını ve burada olduğunu biliyorum! Ve sen burada olduğun sürece seni kesinlikle deliğinden çıkaracağım! Eğer onlarca bıçak yetmeyecekse o halde yüzlercesi, binlercesi ile saldıracağım!” Ve sözlerinin sonrasında gerçekten de, binlerce enerji bıçağı dönen bıçaklardan fırlayıp alanı doldurmaya başlamışlardı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr