555.Bölüm – Bir Neden
İlk Küçük Cehennem’de, Aleena’nın yönetimi sayesinde İlk Küçük Cehennemde kalmalarına karar verilen ırklar çoktan uzmanların yardımıyla şehirlerini kurmuş ve dağılmışlardı. Geri kalan ırklar da Habis Lordlara katılmış ve diğer Küçük Cehennemleri ele geçirmek için ayrılmışlardı. Ele geçirilen Cehennemler bu yeni ırklara ev sahipliği edecekti.
O sırada, kendisine ayrılan bölgeleri ele geçirmeyi bitiren Habis Lordlar Cain-İnfirmi ikilisi, Catherine, Shuan ve Amelia’ydı. Catherine aşırı gücüyle kolayca işini bitirmişti ve Shuan ile Amelia’ya zaten ele geçirmesi daha kolay alanlar verilmişti. Bu yüzden onların işi zor olmamıştı.
Cain ve İnfirmi ise ele geçirmek için en vahşi yolları kullanmışlardı ve gittikleri yerlerde kandan göller oluşmuştu. Cehennemlerdeki çoğu varlık Paul’ün gücünü desteklese de ayrı varlıklar olarak kalmak isteyenler vardı ve Paul bu varlıklara izin veremezdi.
Eğer Cehennem dışında olsaydı düşman olmadıkları sürece önemsemiyordu ancak Cehennemlerin içinde, yalnızca onun hükmü geçerliydi. En azından şimdilik, Cehennemler onun sınırıydı ve bu sınırı büyütmeye devam ederken içindeki tek hükmün kendisine ait olduğundan emin olması gerekiyordu.
-Bu aptalın nereye gittiğini öğrenme vakti geldi.- O sırada, uzay katmanlarının arasından bulabildiği en gizlisine saklanan Shuan yanındaki Amelia’nın ağzını ve kendi ağzını eliyle kapatırken olabildiğince sessiz bir şekilde saraydan ayrılan Cain’i takip ediyordu.
Bir süredir Cain İnfirmi’yi bile arkasında bırakıp bir yerlere gidiyordu ve Shuan onu normal bir şekilde takip etmek istediğinde direkt olarak keşfedilmişti. Cain’in ruhani sezgisi o kadar yüksek değildi ancak hayvani hisleri ve içgüdüsü onu takip eden birileri olduğunda hissedebilmesini sağlıyordu. Bu yüzden o gün Shuan uzayda en az 20 katman arkaya gitmişti.
Eğer mümkün olsaydı yalnızca kendisi de takip etmek isterdi ama Amelia onu takip etmek istemiş ve reddedince Paul’e söylemekle tehdit etmişti. O anda vücudu gelişmiş olsa da Amelia herkesin gözünde küçük bir kız gibiydi ve özellikle Paul ona kendi kızı gibi davrandığından Shuan en sonunda onu yanına almak zorunda kalmıştı.
Bunu yapmasaydı Amelia’nın hangi yolla Paul’ün Shuan hakkındaki düşüncelerini karıştırıp ona ceza vereceğini kim bilebilirdi ki? Zamanının çoğunda ciddi ve soğuk bir hükümdar olsa da Paul Amelia’nın üzerine epey düşüyordu.
Shuan ve Amelia Cain’i uzun bir süre boyunca takip etmişlerdi ve bu yol boyunca Shuan kendisine sövüyordu. Çünkü daha öncesinde Cain’i bir süre takip etmişti ve bu aynı yol değildi. Cain sürekli farklı yönlere dönüp arkasından izlerini siliyor gibi görünüyordu. Büyük ihtimalle en son Shuan’ı takip ederken yakaladığı için daha dikkatli davranıyordu.
-…Bu beyni savaşlarında kullansan Dünya Yiyici gibi vahşi bir lakap almazdın piç herif.- Gizlenirken hareket etmek cidden zor ve yorucuydu ve bir hapın enerjisi hissedilebileceğinden Shuan yalnızca kendi enerjisine dayanıyordu. Üzerine sürekli olarak kendisinin ve Amelia’nın varlıklarını oldukları katmana sınırlamaya çalıştığı için hedefine ulaştığında şaşıracak enerjisi bile olmadığını düşünüyordu.
“…Şaka yapıyor olmalısın.” Gözleri sonuna kadar açılan Shuan bunu ağzından kaçırmıştı ve arkasındaki Amelia da şok olmuş bir ifadeye sahipti. Normalde, o anda Cain bu ikiliyi kolayca hissedebilirdi ama o sırada mavi elbiseler giyen güzel bir kadınla konuşan Cain onların tarafına bir bakış bile atmadan gülüyordu.
Kendisine gelen Shuan bir kez daha kendisini ve Amelia’yı sakladıktan sonra bir süre daha Cain’i dikizlemeye devam etmişti ancak Cain’in yalnızca kadınla etrafı dolaştığını görünce en sonunda bir şey demeden oradan gitmeye karar vermişti. Öğrenmek istediği şeyi öğrenmişti ve gerçekten de araya dalıp Cain ve o kadının arasındaki tatlı havayı bozmak istese de bunu yapamayacağını biliyordu.
“Lütfen gözümden kaçmadan devam et, Shuan Amca.” Amelia yüzünde soğuk bir gülümsemeyle onu saraya doğru götürürken elbette böyle bir şey yapamazdı.
…
Bir süre sonra, Shuan Amelia ile birlikte saraya döndükten sonra Cehennemlerden gelen Evren Lejyonu üyelerinin raporlarını düzenlemiş ve Paul’ün yanına gitmişti. O sırada Paul tahtında değildi. Ufak bir bahçede kılıç formlarındaki Ava ve Eva’yı temizliyordu. İki kılıç henüz kanla kirlenmemişlerdi ancak yine de onları temizlemek Paul’ün hoşuna gidiyordu.
“İlk 75 Küçük Cehennem tamamen ele geçirildi ve sonuncuların ele geçirilmesi şu anda devam ediyor. Ben, Amelia ve Catherine işlerimizi çoktan bitirdik. Grim ve Aleena da kendisine ayrılan kısımları ele geçirmişler ve şu anda son düzenleme kısmındalarmış. Wulian’ın lejyonunun sahip olduğu savaş gücü o kadar yüksek değil ama ırkların desteği sayesinde son kısımları ele geçirmeyi bitirmek üzereler. Patron, gerçekten de Cain’in-”
“Shuan.” Paul Shuan’ın yeniden bu konuyu açtığını duyunca hafifçe gülümsemiş ve başını iki yana sallamıştı. “Bu, bu konuyu altıncı açışın oluyor. Dediğim gibi, ne Cain’in aşk hayatı kötü bir şey ne de sevdiği kişinin ölümlü seviyede olması.”
Paul gözlerini yeniden elindeki beyaz kılıç Ava’ya odaklarken devam etmişti. “Aksine, bu oldukça iyi bir şey çünkü ona bir neden verecek.”
“Neden? Ne nedeni?”
“Hayatta kalma nedeni, Shuan.” Paul yüzünde bir gülümseme ile cevap vermişti. “Şu anda Cain’in hayatta olmasının ve bizimle gelmesinin nedeni ne? Onun kişiliğini biliyor olmalısın. Öldürebildiği ve yiyebildiği sürece eğer benimle bir bağlantısı olmasaydı bizleri takip bile etmeyebilirdi.”
“Peki bir gün ben ortadan kaybolursam? Ya da kazanırsak ve gerçekten de tüm evreni alırsam ve Cain’in öldürüp savaşmasına gerek kalmazsa? Cain bir Dünya Gardiyanı olarak doğdu ve sonrasında her şeyi öldürüp yemeyi hayat amacı olarak belirledi. İnsan formuna geçmiş olsa bile uzun bir süredir bu amacı takip etmeye devam ediyor.”
“Ama severse, ve daha da iyisi bir aile oluşturursa, o zaman yeni bir neden kazanacak. Hayatını devam ettirmesine, hatta belki de daha da fazla güçlenmesine neden olacak bir hedef. Birçok birliğin askerlerinin aile kurmalarına izin vermediğini biliyorum ancak onların bunu yapmalarının nedeni askerlerini istedikleri zaman feda etmek istemeleri. Yalnızca bir aileleri yoksa o asker feda edildikten sonra sıkıntıların gelmeyeceği kesin olabilir.”
Paul o sırada elindeki Ava’yı havaya kaldırmıştı. Güneşin ışığıyla parlayan beyaz kılıç yavaşça yükseltilse bile havayı kesmiş ve keskin bir ses çıkarmıştı.
“Bir askerin ölümü için bir başkasını takas etmek savaşta normaldir, Shuan. Ve ben bile eğer kesin zafer mümkünse bunu yapabilirim. Ama başkalarının aksine yaptığım şeyin sorumluluğunu alacak cesaretim de var. Eğer olmasaydı şu anda karşında oturmak yerine uzun bir süre önce ölmüş olurdum.”
“…Anladım.” Shuan Paul’ün bir kez daha normal bir şekilde gülümsediğini görünce biraz rahatlamıştı. Az önceki sözlerin söylendiği boğucu hava hiç hoşuna gitmemişti ancak Paul’ün tüm sözlerini kalbine işlemişti.
“Yine de senin buna takılman biraz garip. Cain senden önce birini bulduğu için mi bu kadar takıntılısın yoksa Cain senin elinden alındığı için mi?”
“Lütfen şaka yapma, Patron. Eğer yakından geçen birisi senin ağzından bunun çıktığını duyarsa gerçekten o kaskafa ile aramda bir şey olduğunu düşünebilirler.” Shuan gözlerini çevirerek Paul’ün alaycı bir sesle sorduğu soruya cevap vermişti. Aynı anda, az önceki boğucu hava tamamen dağılmıştı.
Ama bu hava dağılsa bile Shuan’ın yüzü bir anda kırışmıştı. Çünkü o anda zihnine bir mesaj ulaşmıştı.
“Patron, görünüşe göre 81.Küçük Cehennem’de haberlerini aldığımız ‘yabancılar’ belirmişler.” Paul’ün birlikleri Yabancıların evrene girdiklerinden haberdarlardı çünkü devasa Uzay Gemisi Umut gözlerinden kaçmamıştı. Birkaç zayıf ve iki tarafa da bağlı olmayan Tanrı bu gemiye yaklaşmaya çalıştıklarında direkt olarak yok edilmişlerdi.
“Güzel… onları görmeyi istiyordum.” Paul bunu söylerken kılıçlarını beline asmış ve ayağa kalkmıştı.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..