Bölüm 4: Giriş Sınavı 2. Aşama

avatar
623 9

Karanlığın Ölümsüzü - Bölüm 4: Giriş Sınavı 2. Aşama


-------
Aki yüzünde korkutucu bir gülümsemeyle oraya doğru ilerlemeye başlarken ağzından bazı kelimeler dökülüyordu. ''Hatırlanmayanlar Stili, Birincil biçim: Çürümeye Mahkum Lotus...''

Aki'nin üzerinde iki metre boyutlarında mor renkte bir lotus çiçeği belirirken, çiçeğin köklerine benzer damarımsı yapılar adayların bedenlerine girmeye başlamıştı.
------

Aki'nin üzerinde beliren lotus çiçeğinin köklerinden kaçınamayan adaylar yavaşça yere yıkılırlarken ten renkleri solmaya başlamıştı.

Bu tekniğin asıl amacı köklerini sapladığı kişilerin yaşam gücünü emerek kullanıcısına büyü gücü olarak aktarmaktı. Bu teknik sayesinde büyük bir kalabalığa karşı olan savaşta kullanıcısının büyü gücü tükenmeyecek bir noktaya gelebilirdi. Aki içinde durum bu şekildeydi, burası kalabalık bir savaş alanıydı ve artık onun bitmeyen gücü vardı.

Aki hedeflediği kişiye bakarak ''Kara Büyü: Karanlık Topu'' diye mırıldandığında iki elinde de yumruk büyüklüklerinde kara küreler oluşmuştu.

Diğerlerini rüzgar bıçaklarıyla bayıltmaya çalışan elf dikkatini onlardan çekip üzerine doğru gelen devasa lotus çiçeğine sahip, ayrıca kendisine karanlık topları fırlatan kişiye yöneltti.

Üzerine gelen tüm saldırılara karşı rüzgar bıçaklarıyla yanıt verirken karşısındaki kişinin neden ona saldırdığını merak etmekten kendini alamıyordu. Böyle birisine bir şey yapmadığına da emindi.

İkili kendi büyü güçlerinin miktarına olan güvenlerinden dolayı uzun menzilli saldırılarla bir yıpratma savaşına geçmişlerdi ilerleyen zamanda. İkisi de zamanla saldırılarının güçlerini arttırırlarken etraflarındaki kişilerde bundan nasiplerini alıyorlardı.

Aki şu an yakın bir savaşa girişmeyi istiyordu ama tecrübesizliğinden dolayı böyle bir riskte almak istemiyordu ama karşısındaki kişinin durumunu bilseydi çoktan yakın saldırılara geçerdi. Kısa sarı saçlara ve yeşil gözlere sahip olan bu yeşil gözlü elfin adı Lisa'ydı.

Lisa neden saldırının kendisine yöneltildiğini bilmese bile bu kişinin gelecekte gerçekten güçlü olacağına içten içe inanmıştı. İkili de saldırılarını durdurdukları anda etraflarında bulunan büyü gücü titreşmeye başlamıştı.

Lisa'nın bedenini güçlü bir rüzgar sarmaya başlarken, Aki'nin bedeninden kara bir duman çıkıyor gibi görünüyordu.

''Elf Irkı Tekniği: Doğanın Elementsel Kutsaması''

''Kara Büyü: Karanlığın İradesi''

İkisi'de birbirlerine saldırmak için şu anda kullanabilecekleri en güçlü tekniklerini kullandıkları ve birbirlerine doğru atıldıkları esnada, gökyüzünde elinde patlamış mısırla onları izleyen kanatlı adam üzgün bir yüz ifadesiyle araya girerek ''Sınavdaki benim bölümüm bitmiştir kalan 312 kişiyi tebrik ederim. Bu arada şu ikiliye benden ekstra puan.'' demiş ve yüzünde heyecanlı bir ifadeyle kanat çırparak oradan uzaklaşmıştı.

Bunun üzerine bir anda hızlarını kesmeye çalışarak birbirine çarpan Lisa ile Aki şaşkın ve bir o kadar da sinirli ifadelerle oradan uzaklaşmakta olan kanatlı elemana bakıyorlardı.

Aki ayağa kalkmaya çalışırken ''Çürümeye Mahkum Lotus'' tekniğini ortadan kaldırmıştı, böylece o köklerin saldırısına uğrayan kişiler de ağızlarından kan kusarak tamamen yere yıkılmışlardı, Aki onlara çok bakmamaya çalışmıştı.

'Büyük ihtimal öldüler, umarım, amin. Emin mi olsam?' diye düşünmüştü.

Yerde oturmaya devam eden Lisa yavaşça ayağa kalkıp üzerindeki tozu silerek ''Bir şey sorabilir miyim?'' demişti.

Aki ise o sırada kara büyü kitabını cüppesinin iç cebinden çıkarırken ''Sordun bile, bay bay...'' diyerek uzaklaşmaya başlamıştı.

Lisa bu cevabın üzerine Aki'yi kapşonundan tutarak ''O zaman üç soru sorabilir miyim?'' demişti.

Aki ufak bir tebessümle ''Kaldı bir.'' demekle yetinmişti.

Lisa tuttuğu kapşonu yavaşça bırakırken ''Orada bulunan onca aday arasından neden bana saldırdın?'' diye sormuştu.

Aki ellerini iki yana açıp, ''Güçlülerden kurtulmanın avantajıma olacağını düşünmüştüm.'' demişti, gerçek sebebini veremezdi sonuçta. Gerçek sebebini söylemesi Misa'nın başını ağrıtırdı.

Lisa hafifçe eğilerek ''Daha tanışmadık sanırsam, ben elf ırkının prensesi Lisa. Bana kendinizi tanıtır mısınız?'' derken Aki şokla açılan gözleriyle Lisa'ya dönmüştü.

''Elf prensesi cidden sen misin?''

Lisa bu soruyu tuhaf bularak karşısındaki kişiye tekrar bakmıştı. Dış görünüşünden anladığı kadarıyla soylu veya yüksek mertebede bulunan bir aileden gelmiyordu yani bunu bilmemesi normaldi. Lisa sıcak bir gülümsemeyle ''Evet ben Lisa Disum, elf ırkının prensesiyim.'' demişti.

Aki bu açıklama karşısında istemsizce ''Misa Ymir, elf prensesi değil miydi o zaman?'' diye mırıldanmıştı.

Her ne kadar sessiz bir biçimde söylemiş olsa da Lisa onu duymayı başarmıştı ve bunun üzerine kaşlarını çatarak ''Ymir ailesi, Disum ailesinden sonraki en asil ailedir ve sürekli tahtta hak iddia ederler. İstersen sana prenses olduğumu kanıtlayan sembolü gösterebilirim.'' demişti ama Aki umursamayarak oradan uzaklaşmaya başlamıştı.

''Elflere de güvenilemez.'' diye mırıldanmış ve yalnız olacağını düşündüğü bir noktaya giderek kitabını okumaya devam etmişti.

Misa onun yanına yaklaşacağı esnada ''Misa bana prenses olduğuna dair bir sembol göster.'' demişti.

Misa olduğu yerde dururken kekeleyerek ''Ş-şey onu u-unutmu-muş olabilirim.'' demişti ve Aki'nin ona verdiği son şansı da kaybetmişti.

Aki, Misa'ya bakmaya çalışmadan ''Beni kendi saçma soy dövüşünüze katmaya çalışma.'' demişti, Misa da bunun üzerine Aki'ye başka bir şey demeye gerek duymadan homurdanarak uzaklaşmıştı.

Aki'nin, Misa'ya ilk başta güvenmesinin sebebi onun kendisiyle arkadaş olmaya çalışmasından dolayıydı. Onu, o yalnız başına bulunduğu karanlıktan çıkarabileceğini; hayır sadece ona bir ışık kaynağı verebileceğini düşünmüştü ama o onun üzerine düşme ihtimali olan ışığı da engelleyen bir perde örtmüştü. Kendisi için Aki'yi kullanmaya kalkmıştı ama Aki gibi birisi buna asla izin vermezdi ve daima intikamını alırdı.

Bu şekilde sessizlikle geçen bir saatin ardından üzerinde gri bir cüppe ve cüppenin sol tarafında kırmızı ve mavi renkli bir bulut resmi bulunan ve bir halının üzerinde uçan kızıl saçlı bir kadın ''Merhaba kalan adaylar, sizin son testinizi ben bildireceğim. Şimdi eminim ki dinlenmiş olmalısınız. O sebeple bir bahane sürmeden birazdan ışınlanacağımız konumdaki merdivenlere tırmanın ve en üst kata ulaşmaya çalışın.'' demişti, daha kimse bir tepki bile veremeden bedenlerini mavi bir parıltı sarmış ve oradan kaybolmuşlardı.

Şu anda kalan 312 adayın hepsi uzun bir dağın önündeki merdivenlerin önündeydi. Uçan halının üzerindeki kadın esneyerek ''Hadi merdivenleri çıkın.'' demişti. Böylece 312 kişilik kalabalığın neredeyse hepsi merdivenlere koşuşturmaya başlarken arkada kalan bir kaç kişi olmuştu.

Kızıl saçlı kadın bıkkın bir ses tonuyla ''Siz neden çıkmıyorsunuz?'' diye sormuştu. Bu soruya herkesten önce Aki cevap vermişti.

''Onlara ne olacağını görmemiz gerekir, bir nevi denek olarak kullanıyoruz onları. Ayrıca öyle bir kalabalıkta ezilmek can yakabilir.'' derken diğer bekleyen kişilerde onu onaylamışlardı, ikinci kısmı ne kadar gereksiz bulsalar da.

Kızıl saçlı kadın içten içe bu fikri doğru buluyor olsa bile, dıştan hiç belli etmemişti. Aslında dıştan neredeyse hiçbir şey belli olmuyordu, sadece uykusu olduğu belli oluyordu.

Bu şekilde aşağıda beklemeye devam ederlerken, adaylardan biri dağın zirvesine ulaşan merdivene ayağını bastığı anda bir patlamayla aşağıda bekleyen adayların yanına geri düştü.

Düşen aday ne olduğunu anlamamış bir biçimde acıyla yerde kıvranırken ''Binlerce merdiveni neden çıkıyoruz böyle sonuçlanacaksa?'' diye mırıldanmıştı.

Ama düşen tek kişi o değildi onun ardından da bir sürü kişi düşmeye başlamıştı ama aralarında geçen kişilerde bulunuyordu.

Dağın zirvesine tırmanmış adaylardan bir tanesi ''Acaba onlar neden düştü?'' diye sorduğunda hiç kimseden bir cevap gelmemişti.

Halının üzerinde oturan kadın ''Son on dakika kaldı, dağa çıkmayanlar eleneceklerdir.'' dediğinde başından beri tırmanmayan neredeyse herkes hareket etmiş ve merdivenlerde ilerlemeye başlamışlardı.

Aki arkadan gidenleri izlerken hala bu merdivenlerin arkasındaki gerçeği düşünüyordu.

Son beş dakika kala kendiside artık yavaş bir tempoyla ilerlemeye başlamıştı aklına gelen bir fikirle...

Herkes merdivenleri çıkarken yine bazı kişiler düşmeye başlamışlardı ama artık kırık kemiklerini umursamadan devam ediyorlardı.

Son beş dakika herkes için heyecanlı bir şekilde geçerken Aki merdivenlere oturmuş ve kitabını okumaya kaldığı yerden devam etmişti, kitabı şu ana kadar defalarca bitirse bile tüm büyüleri kullanabilmek için onlar üzerinde güçlü bir anlayış oluşturmaya çalışıyordu.

Halının üzerindeki kadın ise Aki'ye bakıp hafif bir tebessümle ''Demek bu sınavın asıl amacını çözmeyi başardı.'' diye mırıldanmıştı. Bir kaç dakika sonra da sınavı bitirmişti zaten.

Adaylar daha hiçbir şey diyemeden ''Şimdi geri dönelim, orada akademiye katılabilenleri açıklarız size. Bir saat bekleyeceksiniz tabi.'' demiş ve derin bir nefes alır numarasıyla esneyerek ''Hadi ışınlanalım.'' dediğinde tüm öğrenciler bedenlerini kaplayan mavi ışıkla tekrar ilk başta oldukları yere geri dönmüşlerdi.

------------------------

Bu bölümü de burada bitiriyorum.

Size bir soru soracağım, ''Hatırlanmayanlar Stilinde'' bulunan tekniklerin kökenlerini de yazmayı düşünüyorum ama nasıl yazacağım konusunda kararsız kaldım.

Sizce ayrı bir kitapta mı yazmalıyım? Yoksa yan bölüm olarak aynı kitaba mı eklemeliyim?







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46884 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr