Bölüm 3: Beckley Ailesi

avatar
403 6

Katliam Mirası - Bölüm 3: Beckley Ailesi


   4 ay ormanda dolaştıktan sonra Davis On Bin Ayaklı İnsan tekniğinin ilk aşamasına gelmişti. Saldırı tekniğinde ise 2. aşamanın zirvesine yakındı. Biraz daha eğitebilirse yumrukları dünya aşamalı bir hazinenin sertliğine ulaşacaktı. O kadar avlanmanın sonunda da ekimi zirve temel alemini geçememişti. Ya burada ki canavarlar fena zayıftı ya da bu Kılıç Mührü Tekniği çok zordu. Ekiminin mührün doluluğına göre arttığını öğrendikten sonra Kılıç Mührü Tekniği demeye karar verdi.



   Ormanda bir akşam  daha olmuştu. Güneş neredeyse batıyordu. Davis'in gözlerine bir duman takıldı. Bir göz atmaya karar verdi.


"Hahahaha aptal gerçekten onu koruyacağımızı düşündü!!! Hahahaha aldığımız parayı düşününce gülmeden edemiyoum."


"Ağabey gerçekten zekisin kontun kaçan oğlu olduğunu nerden anladın." dedi zırhlı zayıf bir adam.


Uzun, kaslı ve çirkin bir adam "Hmm, ayağabeyinin ne kadar zeki olduğunu bilmiyor musun?" dedi gülerek. Aniden ciddileşti. Çalıların arasından cüsseli bir genç sordu


"Beyler şehir ne tarafta biliyor musunuz?"


Kaslı ve çirkin adam, önündeki gencin kendisi kadar güçlü olduğunu sezebiliyordu. Konuştuklarını duyup duymadığını düşünürken gülümsedi ve 


"Oturmaz mısın genç adam biz de şehre gidiyoruz gece vakti kaybolursun. Yarın bizimle gelebilirsin"  derken Davis gözünde ki bir anlık ölümcül niyeti görebildi. 


Davis aptala bakıyor gibi baktı. 


"Oturup oturamayacağımı sormadım şehrin nerde olduğunu sordum!" 


"Ahaha genç adam böyle yap-" sözlerini bitiremedi. Davis adamın söylemeyeceğini anladığında aniden hareket tekniğini kullandı ve adamın göğsünü deldi. Adamın kardeşi ne olduğunu bile anlamadı. Kendisi güçlü değildi ağabeyine bel bağlamıştu bunca zaman. Korktu ve kaçmaya çalıştı.


" Yalvarsan şansın daha yüksekti."


Bir anlık hareket ile zayıf adamın göğsünü deldi. Kaslı adamın Ki'sini çalmaya gitti. Ara sıra zihnine anılar akmaya devam ediyordu. Bu anılardan, ekimini artırmak için ki denilen şeyi herkesin karnında bulunan çekirdeğin içine doğru emmesi gerektiğini öğrendi. Her zaman ki gibi ferahlığı hissettikten sonra gözleri fal taşı gibi açıldı. Önünde yatan adam açıkça kılıç mührünün onda birini tek başına doldurmuştu. Öldürdüğü çoğu canavardan zayıf olan bu adam, ekimini canavarlardan daha fazla artırmıştı. Bir oh çekti ve keyfi yerine geldi. Daha sonra adamların çantalarını kontrol etti. Kontun oğlunu öldürdüklerini duymuştu. Yalnızca küçük bir kese bulsada hiç yoktan iyidir diye düşündü. Şehrin yerini öğrenememenin verdiği kızgınlık gitmişti. Sonuçta bugün son 4 ayın en büyük hasatını yapmıştı. 


  An itibarıyla kılıç mührünün yanlızca onda biri boş kalmıştı. Mühre bakarak keyifle ateşte kalan eti yedi.


  Ertesi sabah erkenden uyandı ve kamp yerinin yakınlarını incelemeye başladı. Adamlardan geldikleri yönde bir şehir olduğunu duymuştu. Ayak izlerini bulup takip etmeye karar verdi.


   3 gün daha yolu takip ettikten sonra sonunda ormandan çıkmıştı. Ufukta şehir görülebiliyordu. Şehir kapısında ufak bir sıra vardı. Sıraya girip bekledi. Sıra kendisine gelince şehir muhafızı kendisine tiksinirmiş gibi baktı. Domuz avından beri su bulamamıştı hem kokuyor hem üstü yırtık pırtık geziyordu. Ekimi de düşüktü. Şehir muhafızının bile ekiminin ondan yüksek olduğunu öğrenince kendini küçük hissetti. Giriş için 50 gümüş verdi. Önce kendini giyecek bişeyler aldı. Günlüğü 2 gümüşe ucuz bir han buldu. Bilgiden yoksun olduğunun çok iyi farkındaydı. 


  Birkaç kişiye sorduktan sonra burasının Saint Kıtası'nın hakim imparatorluklardan biri olan Chambord İmparatorluğu'nun başkenti olduğunu öğrendi. Başkent Maria büyük bir şehirdi. Şehirde 3 aile hüküm sürüyordu. Winter ailesi askeri bir aileydi. Beckley ailesi siyasi alanda ön plandaydı. Başbakan George Beckley olduktan sonra ön plana çıkmaya başladı. Kendi ailesinin gücünü yavaş yavaş artırıyordu. Son olarak Harlan Ailesi var. İmparatorluğun en eski ailelerinden biriydi ama son zamanlarda yerini yeni ailelere kaptırıyordu. Hem askeri hem siyasi alanda ki yetenekli adamları suikasta uğrayınca yavaş yavaş çökmeye başladılar. 


   Şehir civarında 2 büyük paralı asker grubu vardı. Aslan Dişi Paralı Asker Grubu, Winters ailesine bağlıydı. Diğeri de Keskin Rüzgar Paralı Asker Grubu. Bu iki güçte ağır basan taraf Winter'ların desteğiyle Aslan Dişi'ydi. 



   Ülkeyle bağı olduğu için Aslan Dişi'ni eledi ve Keskin Rüzgarın şubesine doğru yola koyuldu. 



   Büyük bir binanın tabelasında Keskin Rüzgar yazıyordu. Davis içeri girdi ve etrafına bakındı. Büyük bir salon 2 bölüme ayrılmıştı. Sağ taraf masaların olduğu ve yüksek kahkaha sesleriyle içip sohbet eden insanlarla doluydu. Sol tarafta kayıt ve görevleri veren 2 güzel kadın görevli bulunuyordu. Ekimlerini hissedemeyince vücudun eski sahibine lanet ediyordu. Kadın görevlinin yanına gitti. Bir kolunu masanın üstüne koydu ve çekici bir gülümsemeyle


"Katılmak istiyorum" 


Kadına önüne bir rozet koyarken "İçine enerjini aktar" dedi. Yüzüne bile bakmamıştı. "Görevler için en sağdaki panoya gidebilirsin. Seviyenin üstündeki görevleri seçemessin. Üstünde ki numarayı buraya bildirmek zorundasın yoksa ödülü alamassın."


Arkasını döndü ve arkadaşı gibi görünen kadının yanına gitti. Gülümsemesiyle kalan Davis bozuntuya vermeden rozeti aldı ve görev panosuna yürüdü. Davis'in gözü suikast görevlerine düştü. Ama minimum  Dünya aşamayı görünce gözlerinden görünmeyen gözyaşları aktı. Temel aşama görevlere bakınca içini çekti ve bir masaya oturdu. Öldürme görevlerinin en düşüğü insan aşamasındaydı. Bir hırsızı ölsürmek için bile insan aşaması olması gerekiyordu.



   Oturdu ve bir şeyler içerek insanları gözlemledi. Görevlerde öldüremiyorsa kendi kendine de öldürebilir. Kendi seviyesine göre güçlü olduğunu biliyordu. Biraz risk alması gerekiyordu. Maksimum gücüyle geç ama bir yeni doğanı öldürebileceğini düşünüyordu. Kendi kendine içerken önünde yirmili yaşların başında gibi görünen altın sarısı şatafatlı bir zırhla sarışın bi adam dikildi. Arkasında 5 adamla Davis'in masasının önünde durdu.


"Keskin Rüzgar'a ne zamandan beri zayıfları alıyoruz?!"


Davis başını kaldırdı ve 6 adama baktı cevap vermedi.


Yanında ki adamlardan biri sarışın adamı memnun etmek için öne çıktı. "Genç Efendi sana bir soru sordu köylü.!!! " Elini kaldırdı ve Davis'e vurmaya çalıştı. 


Davis yüksek refleksleri sayesinde yumruğun alt köşesine doğru kaçındı ve adamın karnına Demir Yumruk ile tüm gücüyle vurdu. Adamın gözleri fal taşı gibi açıldı. Yüzü kızardı ve ağzından yavaşça kan damlamaya başladı. Salonda bir anlık sessizlik oluştu. Sarışın adamın yanındakiler memnun değillerdi. Hemen öne çıktı. 


"Karşılık vermeye cürret edersin!" 


Davis homurdadı belanın nerden geldiğini bilmiyordu. Hepsine karşı dövüşemeyeceğini de biliyordu ama sessizce dayakta yiyemezdi. Kendini sert bi dayağa hazırladı. 4 adam aynı anda kavgaya katıldı. Davis en azından birini yanına alacağına karar vermişti. Diğer dörtlünün harekete geçtiğini görünce önünde ki kan kusan adam yarını yokmuşçasına vurmaya başladı. Yandan yumruklar gelmesine rağmen vurmayı bırakmadı. Kan gölünde yaşadığı acıdan sonra yumruklar sinek ısırığı gibiydi. 1 saat gibi geçen 4 dakikanın ardından Davis'in kan kaybından gücü kalmamıştı. Kanlar içinde yere yığıldı. Dikkatli bakıldığında gözlerinde ki hafif kızıllık belli oluyordu. Nefretle karşısında ki adamlar bakıyordu. Yerde yatan tanınmayacak halde ki adamı almadan ayrıldılar. Adamlar ayrıldıktan sonra orta yaşlı bir adam Davis'in yanına geldi. 


"Evlat intikam almak istemesen iyi olur. Beckley ailesi bu kadarla bıraktığı için dua et." 


"Beckley Ailesinin burada ne işi var?" 


"Winter'lar da Aslan Dişi var. Onlar da Keskin Rüzgar'a göz dikti. Burasının kendi çöplüğü olduğunu sanıyor. Her neyse karışmasan iyi olur."


Davis cevap vermedi sırt üstü kollarını açarak yattı. Beckley Ailesine lanet ediyordu. 






Not: Eleştrinizi benden ve bu hikayeden eksik etmemenizi rica ediyor ve Ramazan Bayramınızı en içten dileklerimle kutluyorum. :) 





Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44788 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr