Lms 5.8 - Ork Savaşları

avatar
8401 19

Legendary Moonlight Sculptor - Lms 5.8 - Ork Savaşları


 

Çeviri : Şamil Çevik Düzenleyen: Ratel

 

"Chiwiik!"

 

Orka dönüştükten sonra Weed çok fazla kafa patlatıyordu.

 

'Onlarla arkadaş olmak için ne yapabilirim?'

 

İnsan olarak düşündüğü için kendisine tamamen yabancı bir ırka yaklaşmak onun için zor bir işti.

 

Weed çoktan orklarla iletişime geçmişti ama aralarından tek biriyle bile arkadaş olamamıştı. Artık yeni ırkına mesafeli durmayı bırakıp onları oldukları gibi kabul etmeliydi. Onları arkadaşları ve gerçek insanlar gibi görmeliydi.

 

Başlangıçta bunun oldukça zor olacağını düşünmüştü ama onlarla bir süre uğraşınca bir şey fark etti:

 

'Oh, oldukça.... tanıdık geliyor.'

 

Weed grupta bulunan herkesle arkadaş olmuştu.

 

Orklar! Geomchilerden farklı değillerdi. Haşin! Agresif! Şiddet yanlısı: Eğer hoşlarına gitmeyen bir şeyle karşılaşırlarsa derhal silahlarına davranıyorlardı! Pervasız: İkinci defa düşünmeden kendilerinden çok daha güçlü rakiplere saldırıyorlardı! Yumrukları ağızlarından daha hızlı çalışıyordu, yaklaşık 3-4 kat.

 

"Yakala, bu sana Chwiik!"

 

Weed yiyeceği pişirip gruptakilere dağıtıyordu. Orklar sıfır seçicilikle istisnasız her yemeği beğeniyorlardı.

 

Ama onları oldukları gibi kabul ettikten sonra bile bu yeni çevrede yeni sorunlar baş göstermeye devam ediyordu. İnsanlarda olduğu gibi orkların da kendi kuralları ve hiyerarşisi vardı.

 

Sıradan orklar, savaşçı ve gözcü orklar, Yuroki Dağlarının en düşük sosyal statüsüne sahipti. Sayıca çok olmalarına rağmen sadece diğer orkların astlarıydılar.

 

Onları Ork Şampiyonları, Kaptanlar, İhtiyarlar ve Klan Şefleri yönetiyordu.

 

Kaptanlar 100 orkluk birlikleri kumanda ediyordu. İhtiyarlar köylerden sorumluydu. Klan şefleri ise birkaç yerleşkeden oluşan bölgelerin denetimine sahiplerdi.

 

Weed ise bu komuta zincirinde kendi üstünde bulunan herkesten nefret ediyordu.

 

"Karichi bizim köyümüzde doğmadı. Chwiik!"

 

Onun nereden geldiğini sorguluyorlardı.

 

"Bizden az yiyor. Chiwk!"

 

İştahlarını kıyaslıyorlardı.

 

"Karichwi fazla yakışıklı. Chwiiit!"

 

Görünüşünü kıskanıyorlardı.

 

"Chiwichwik! Kadınları korumalıyız!"

 

Her şeyin özünde tüm sorunların kaynağı kadınlardı!

 

Orklar kadınların ilgisinden dolayı Weed'i kıskanıyorlardı.

 

"Ah, chwi! Orka dönüştükten sonra bile dünya yalnız kalmama müsaade etmeyecek!"

 

Weed homurdanıyordu. Tanrıların karşısına çıkardığı tüm bu zorluklardan sonra normal bir insan kendini asmayı düşünürdü!

 

'Gerçekten de yakışıklı erkekler her yerde kıskanılıyor.'

 

Sorunun büyük çabalarla oyduğu şu korkunç görünüşünden kaynaklandığına karar verdi. Tek çözümü kadınların ilgisini tamamen görmezden gelmekte buldu.

 

Sonuç olarak bu durumda da orkları öfkelendirmeyi başardı.

 

"Chwiik! Şu kadınlardan hoşlanmıyorum. Şunları benden uzak tutun. Chwiik!"

 

Bu sözleri sarf ettikten sonra kadınlar daha da agresifleşmeye başladılar.

 

"Chwiik. Çok kendini beğenmiş."

 

"Küstah piç! Chiwichiwiik!"

 

"Neden onu köyden defetmiyoruz! Chwiik!"

 

Öfkelerinin yatışması oldukça uzun zaman aldı.

 

Yerleşkedeki orkların çoğunluğu Weed'i sevmese de onu kabul eden birkaç ork vardı.

 

"O kazananlar sınıfından! Chiwiik! Bu ork saygıyı hak ediyor. Chwiik!"

 

"Chiciwiiik! İyi savaşçı!"

 

"Kurnaz, chwiik. Her yerde hayatta kalabilir."

 

Weed sıklıkla avlara katılıp savaşıyordu. Köy büyüğünün emriyle barışı ve köyün gelişimini sağlamak için bir av grubu oluşturuluyordu ve Weed tabii ki her daim katılımcıydı.

 

"Chwiik!"

 

Grup genellikle ork savaşçıları ve sıradan orklardan oluşuyordu. Ve savaşların büyük kısmı 300 seviye civarındaki devasa yaratıklara karşı oluyordu!

 

Weed kılıcını sıkıca kavradı.

 

'Kıymetli tecrübe puanlarımısssssss!'

 

Kan kırmızısına boyanmış çifte baltalarıyla Minatorlar, aynı seviyedeki diğer canavarlara kıyasla daha yüksek Can, Güç ve El becerisi statlarına sahiplerdi. Bu yüzden oyuncular onları nadiren avlarlardı. Oyuncu popülasyonunun seyrek olduğu yerlerde yaşamalarının da etkisi vardı tabi.

 

Ama Weed her türden canavara karşı savaşmayı severdi.

 

Tüm müşterilerini memnuniyetle buyur eden paralı bir asker gibi, Weed de tüm canavarları memnuniyetle karşılıyordu.

 

Tecrübe puanı- daha fazla güç!

 

Eşyalar - Saf gelir!

 

Artan gücüyle, ödüller artıyordu ve topladığı fazladan ganimet ileride gelir kaynağı olacaktı.

 

Weed kendi bakış açısıyla durumu değerlendiriyordu.

 

"Moo! İğrenç Orklar!"

 

Minatorlar rakiplerine karşı en ufak bir korku duymuyorlardı.

 

Sıradan orklar 120 seviye civarı, ork savaşçıları ise ortalama 210 seviyeydiler. Ve hepsi karşılarındaki düşmanın ezici darbeleri tarafından mahvediliyorlardı.

 

"Moo! Hepsini öldürün!"

 

Minatorlar hızlanmaya başladı. Hızlı saldırılar ve savrulan çifte baltalar... Orklar onların karşısında durmaya layık rakipler değillerdi.

 

"Chwii-i-ik!"

 

Weed ileri atıldı. Devasa vücudu havada 10 metre kadar uçtuktan sonra Minatorun hemen dibine indi.

 

"Chwiik! Rakibin benim!"

 

Orka dönüştükten sonra Bilgelik ve Zeka statları düşmüştü ama Güç ve El becerisi kayda değer düzeyde artış göstermişti. Bu yüzden zaten artık kısıtlı olan manasını hortumlayan teknikler yerine düz saldırıları kullanıyordu.

 

"Chwii-i-ik!"

 

Minator küçük bir pürüz olarak gördüğü Weed'e baltasını bütün güçle savurarak cevap verdi, ama Weed kılıcıyla onu engellediğinde çarpışan silahların sesi tüm ork ve minatorların kulaklarının çınlamasına sebep oldu.

 

Rakipler karşılıklı dikildiler. 

 

//Orklar Glaive denen büyük ve ağır kılıçları kullanıyorlar. Ben kılıç olarak çeviriyorum. İnsanların kullandığı kürdanlarla karıştırmayın pls :D az sonraki paragrafta Glaive vs. Sword karşılaştırması bulunduğu için böyle bir açıklamaya ihtiyaç duıydum

 

&&Ben ratel, 5.7'de glave'leri pala olarak çevirmiştim. Tam bir türkçe karşılığı yok sanıyordum ama varmış. Türkler bu silaha teber yada aybalta diyorlarmış. Mound&Blade oynayanlar ne dediğimi anladı :D Şamilin çevirisine ellemiyorum adam kılıç demiş :D

 

Ortadaki beyaz atlı adamın elindeki bir glaive

 

Bir örnek daha

 

Glaiveler ve kılıçlar benzer silahlardır ama birçok faklılıkları mevcuttur. Glaive daha ağır ve geniştir, bu yüzden savurmaya alışmak biraz zaman alır. Genellikle yavaş ama ağır hasar veren bir silah türüdür.

 

Klannnkkkklk! Tinnnnnnn!

 

Ne zaman kılıç (Glaive :D) canavarın baltasıyla çarpışsa çınlamalar ve kıvılcımlar ortaya çıkıyordu. Kılıç tarafından engellenen her saldırıda Minator geri çekilmek zorunda kalıyor ve Weed'e olan öfkesi artıyordu.

 

Normalde böylesi paslanmış bir kılıç çok daha önceden parçalanmış olurdu ama Weed onu tamir etmiş ve bileyerek mümkün oldukça keskinleştirmişti.

 

Weed'in yüksek dayanıklılığı diğer orklara da güç vermişti.

 

"Chwiik!"

 

Nihayet Minatorların içlerinde korku yeşermeye başladı.

 

Orkların saldırı dalgası şiddetlenerek devam etti! Yüzlerce ork canavarın üzerine koşup saldırmaya başladılar. Bazıları Minatorun saldırılarıyla ölürken karşılığında bıraktıkları yaralarla canavarı da öldürmeyi başardılar.

 

Her zaman söylendiği gibi "on eli tek elle engelleyemezsin". Bu tam olarak orkların sayı avantajından yararlanarak düşmanlarını alt etme şekliydi.

 

Ve gerçek av başladı.

 

Ellerinde büyük kılıçlar, yüzlerce ork, devasa canavarları avlıyorlardı. Çok sayıda ork hayatını kaybederken hayatta kalanlar güçleniyordu. Hayatta kalanlar seviye aldıkça grubun toplam gücü artmayı sürdürüyordu.

 

Ork nesli çok sayıda tehlikeli düşmanla karşılaşmalarına rağmen devam edebiliyordu. Bunun sebebi orkların doğurganlık oranının çok yüksek olmasıydı. Bazıları ölse de yetişen genç orklar yerini kısa zamanda dolduruyordu!

 

Bunu bilmesine rağmen Weed hiçbir arkadaşının ölmemesine dikkat ediyordu. Silahlarını tamir ediyor, yemek pişiriyor, gerektiğinde yaralarını bandajlıyordu.

 

Büyük av devam ediyordu!

 

Çok sayıda basit düşünen umursamaz ork çevre bölgelerde dolaşıp önlerine gelen tüm canavarları katlediyorlardı. Orklar hiçbir özel teknik veya sırra sahip değildi. Rakiplerine karşı sadece sayılarını kullanarak üstün geliyorlardı. Eğer bir düzine yeterli olmazsa, yüz kişiyle geliyorlardı. O bile yeterli olmazsa onları daha kalabalık bir grup izliyordu.

 

Bu tehlikeli savaşlarda daha fazla ork Weed'in etrafında toplanmıştı.

 

"Pervasız Karichwi, bize öncülük et."

 

"Karichwi, sen basitsin, seninle kafamız rahat. Chwiik!"

 

Düşük bilgelik ve zekasından dolayı orklar Weed'i içlerinden biri olarak kabul etmişti! Yüksek karizma ve liderlik statlarının da etkisiyle orklar kendilerine liderlik etmesini istiyorlardı.

 

Lider olarak benimsenen Weed avlanmaya devam etti.

 

Lider olmasına rağmen orklar yüzünden savaşmak daha zor hale gelmişti. Büyük tek bir grup olduklarından, son vuruşu yapan tecrübenin neredeyse yarısını alıyordu.

 

Geriye kalan tecrübe herkese savaşa katılımına orantılı olarak dağıtılıyordu. Weed ise tecrübe puanına olan açlığını bastırmak zorundaydı.

 

'Şu açgözlü orklardan daha akıllı davranmalıyım...'

 

Eğer mümkün olan maksimum tecrübeyi almaya odaklansaydı, orklarla olan arkadaşlığını riske atmak zorunda kalırdı. Ama kendini fazla geri tutsaydı da ölmelerini izlemek zorunda kalabilirdi.

 

Bu yüzden mümkün oldukça sıkı savaştı. Savaşlara ilk önce atılan o oldu ve eğer etrafında aynı rakibe saldıran fazla ork yoksa son vuruşu kaçırmamaya dikkat etti.

 

Weed'in savaşlardaki tutumu erken oyun stratejisi ile alakalıydı. Daha ilk günden statlarını geliştirmeye odaklanmıştı. Seviye atlamak ikinci plandaydı. Sonuç olarak kendi seviyesindeki yaratıklarla savaşmak nispeten kolaydı.

 

Becerileri ve statları göz önüne alındığında, kendi seviyesindeki en güçlü oyuncu haline gelmişti. Ve zamanla bu güç farkı giderek artıyordu!

 

'Şimdi sıkı çalışırsan ileride rahat edersin.'

 

Bunu göz ardı eden oyuncularla kaç sefer karşılaştığını sayamamıştı. Kılıç becerilerini işe yarar bir seviyeye dahi çıkaramadan 250 seviyeye ulaşan oyuncular oluyordu. Böyle oyuncular emek gerektirdiği için becerilerini geliştirmeye zahmet etmeden seviye atlamaya devam ediyorlardı.

 

Ama bu Weed için birinci öncelikti. Orkların sürekli avlanıyor olması onu memnun etmişti. Çevre bölgeler canavarlarla doluyken, şimdilik ticaret ve oyma becerilerini bir kenara koyup tüm gün savaşıyordu.

 

Bir süre sonra Weed seviye 295'e ulaştı.

 

***

 

Pale'ın grubu Ruhlar Gölü'ndeki ava hız kesmeden devam ediyorlardı.

 

İlk başlarda buraya gelmeye cesaret edememiş olsalar da şimdi yükselen seviyeleri ve Hwaryeong, Zephyr ve Maylon'un yardımlarıyla tekrar denemeye karar vermişlerdi.

 

Burada korkunç su ruhları ve balığımsı yaratıklarla karşılaştılar!

 

Zorlu ve uzun savaştan sonra grubun çoğu oyundan çıkmış, yalnızca Pale ve Maylon göl kenarında bir randevu için kalmışlardı.

 

Pale sohbet etmeyi severdi:

 

"Ardından... Aslında... Ondan sonra..."

 

Gerçekten hoşlandığı bir kızla tanışmıştı.

 

Pale ona hayatı ve Kraliyet Yolunda yaşadığı maceralar hakkında her şeyi anlatmak istiyordu. Özellikle de bu oyunla tanıştıktan sonraki zamanları.

 

Ona cenneti andıran Lavias şehrinden bahsetti.

 

"Ne? Gerçekten mi?"

 

Oyuna ilk başladıkları zamanları, ilk görevlerini ve gökyüzü şehrini keşiflerini dinlerken Maylon'un gözleri ışıldıyordu.

 

"Weed neden oymacı olmayı seçti?"

 

"Bildiğim kadarıyla..."

 

Pale Weed hakkında da çok şey anlatıyordu. Morata vilayetindeki vampirleri yok edenin Weed olduğu sırrını da anlatmıştı.

 

***

 

----------------------

Ork Erzakları görevini tamamladın.

 

Bölgenin etrafında sıradan vatandaşlara saldıran çok sayıda tehlikeli canavar var. Av grubuna katılıp onları yakala ve etleriyle genç orkları besle.

 

Zorluk: C

 

Ödüller: Sonuca bağlı olarak ekipman, değerli taşlar veya madenler

 

Kısıtlamalar: Ork ırkına mahsus. Ya da büyü veya başka yollarla orka dönüşenlere

----------------------------

 

Klan şefleri ve köy büyükleri de görevler veriyordu ama klan şefi komşu köylerden birinde yaşıyordu ve köy büyükleriyle arkadaş olmak da pek mümkün değildi. Ama Weed pes etmek yerine eline geçen tüm görevleri yapmaya devam etti. Ödüllerin içinde işe yarar eşyalar yoktu ama bazı malzemeler ve madenler değerliydi.

 

Ayrıca, canavar avları değerli tecrübe puanlarını da beraberinde getiriyordu. Karanlık elflerle bile karşılaştıkları zamanlar oldu. Küçük olsalar bile element büyüleri kullandıklarından dikkatli olunması gereken rakipler olduklarını kanıtlıyorlardı. Ama bu Weed'i onları mağlup edip orklar arasındaki itibarını artırmaktan alıkoymadı.

 

Bu yolla Weed Yuroki Sıradağlarının büyük kısmını keşfetti.

 

Karanlık Elflerin kalesinin en az Rosenheim Krallığı'ndaki Serabourg kalesi kadar tehditkar görünmesi Weed'i şaşırtmıştı. Surlara yerleştirilmiş tüm o büyülü silahlar da eklenince dışarıdan fethedilemez gözüküyordu.

 

"Orayı ele geçireceğiz! Parçalayacağız! Hiçbir şey bizi durduramaz! Chwiik!"

 

Büyük, Weed'e içtenlikle baktı.

 

Bu iri ork en tehlikeli yırtıcıların dahi etlerini toplayabilmiş ve görevi tamamlamıştı. Ödül olarak yüksek kalite silahlar dövebileceği çok sayıda maden almıştı.

 

Yaşlı ork gözlerini kapadı.

 

"Chwiik. Sana baktığımda gençliğimi hatırlıyorum."

 

"Teşekkürler büyük. Cgwiik!" Weed saygıyla yanıtladı.

 

Genellikle orklar kendi aralarında çok kaba konuşurlardı ve Weed de bu kurala uygun hareket etmeye çalışıyordu. Ama karşısındaki köyün büyüğü olduğundan, her kuralda olduğu gibi bunun da istisnaları vardı. İşine yarayabilecek, etki gücü yüksek ilk ork. Bir ev almasına yardım etmiş, tavsiyeler ve çeşitli görevler vermişti.

 

Yalnızca belli bir yaşa gelebilmiş, en meşhur ve en güçlü orklar büyük olabilirdi. Güçten düşseler de etki ve bilgileri devam ettiğinden, genç ork kaptanlarına yol gösteriyorlardı.

 

"Chwiik! Sana dağlarımız hakkında birkaç şey anlatacağım..."

 

Büyük geçmişte birçok ilginç şey anlatmıştı. Yuroki Sıradağları hakkında, her türlü canavar, yetenekleri, becerileri ve nerede yaşadıkları hakkında birçok şey...

 

Bazen konuşmaları çok uzun sürdüğünden esneme ihtiyacı duyuyordu, ama anlattığı her şeyi dikkatle dinlemeyi sürdürüyordu. Çoğu zaman işe yarar şeyler anlatıyordu ve hikayelerinin bazıları gerçekten inanılmazdı.

 

Weed iştahla yeni bilgilerin tümünü yalayıp yuttu.

 

"Karanlık elfler bizim düşmanımız. Son zamanlarda tuhaf şeyler yapıyorlar. Chwiiik!"

 

"Nasıl tuhaf şeyler? Chwiik!"

 

Büyük hoşnutsuzlukla kaşlarını çattı.

 

"Chwiik! Karichwi, onların insanlar gibi kale yaptıklarını biliyorsun."


"Chwiichwit. Evet?"


"Duvarlar çok kalın ve yüksek. Chwik! Canavarlar artık onlara saldıramadıklarından bizler daha sık canavar saldırısına uğramaya başladık. Chwiik!"

 

Büyük mevcut durumdan oldukça rahatsızdı. Köyün sınırlarına her geçen gün daha çok canavar giriyordu ve her geçen gün güçleniyorlardı.

 

Weed için ise bu iyi bir haberdi. Daha çok canavar daha sert savaşlar ve daha çok tecrübe demekti!

 

"Chwichwik! Ve biz tepemizde o iri kaleyi görmek istemiyoruz. Karanlık Elflere saldırmaya karar verdik. 25 klan şefi bu fikri destekliyor. Chwiik. Savaş için hazırlanıyoruz. Gökyüzü aydınlanıp 10 sefer karardığında kaleye saldıracağız. Karichi, bizimle gel!"

 

Ttring!

 

-----------------------

Yeni Görev: Ork ırkının refahı.

 

Uzun zaman önce, Yuroki dağlarında orklar hakimdi. Ama şimdi Karanlık Elfler hakimiyetlerine meydan okuyordu. Büyü, nişancılık ve karanlık yaratıkların desteğiyle orkların geleceği için ciddi bir tehdit haline geldi.

 

Zorluk: Irk Görevi.

 

Ödül: Sonuca bağlı olarak değerli taşlar veya madenler.

 

Kısıtlamalar: Ork ırkına mahsus. Ya da büyü veya başka yollarla orka dönüşenlere

-----------------------

 

Orklar ve Karanlık Elfler arasında bir savaş!

 

Issız diyarlara kimin hükmedeceğini belirleyecek.

 

Bunları duyunca ava fazla odaklanan Weed hafif bir burukluk hissetti.

 

'Av iyi gidiyordu, seviye ve eşyalar...'

 

Yakında tüm Yuroki dağları son büyük savaşa ev sahipliği yapacaktı. Weed içten içe bozulmuş olsa da büyüğe yaranabilmek için sakin bir yüz takındı.

 

Bunu gören büyük devam etti:

 

"Kharichi! Eğer cesur bir orksan, chwichichiwiih! Savaşta yer almalısın!"

 

*Görevi kabul ediyor musun? Eğer reddedersen ork köyünden sürülebilirsin.*

 

"Evet, Chwiik! O karanlık piçlerle savaşacağım."

 

*Görevi kabul ettiniz*

 

İki ırk arasındaki savaş başlamadan önce Weed dönüşümü iptal edip dağdan aşağıya indi. Savaşçılar ve Freya rahipleri onu bekliyorlardı.

 

"Kaptan, geri döndün!" Hosram heyecanla bağırdı.


"Evet, nasılsınız, aç mısınız?"


"Sadece biraz..." Buran yanıtladı.

 

Weed düzenli olarak askerler için yiyecek topluyor veya ork köyünden satın alıyordu.

 

'Ah, sülük gibiler.'

 

Weed kesinlikle 'çocukları' için yiyecek bulmak gibi bir analık içgüdüsüne sahip değildi. Bu tembel askerlere mümkün oldukça az masraf yapmak istiyordu. Weed için onlar domuzdan farksızlardı.

 

'Uyuyorlar, yiyorlar ama üretkenlikleri sıfır!'

 

Ama Weed arkadaşlarına gülümsemeye devam etti.

 

"O zaman biraz bekleyin, gelirken yaban domuzu eti getirdim, hemen pişireyim."

 

Dağlardaki gezisi sırasında canavarları avlamakla yetinmemiş, düzenli olarak hayvan da avlamıştı. Hatta son kamp kurdukları bölgede tüm bir yaban domuzu ailesini yakalamayı başarmıştı.

 

"Vaauuv! Teşekkürler kumandan!"

 

Et lafını duyar duymaz etrafını çeviren askerlerin gözleri parlamaya başladı. Çeşitli baharatlar ve mevsim yeşillikleri de ekleyerek Weed eti mükemmel bir şekilde pişirdi. Geomchilerle olan alkol partisinden beri ilk defa birkaç şişe içecek de çıkardı.

 

"Yiyip için, biraz içiniz ısınsın."


"Teşekkürler... Lezzetli!"

 

Savaşçılar bu mükemmel yemeği büyük bir memnuniyetle silip süpürdüler.

 

"Oh, uzun zamandır et yememiştim."


"Sarayda her gün servis ediliyordu."


"Tadı yeterince iyi."


"Şey... İçinde biraz fazla soğan ve sarımsak var."

 

Savaşçılar, Şövalye ve Rahipler karınlarını doyururken Weed ekipmanlarıyla ilgilendi.

 

"Zırhlar tamir edildi. Silahlar bilendi. Kıyafetler ütülendi!"

 

Tüm ekipmanları dikkatlice kontrol etmeyi askerler yemeklerini bitirmeden hemen önce tamamladı.

 

"Herkes savaşa hazırlansın!" Weed hepsinin dikkatini çekti.


"Evet!" askerler bağırdı.


"Savaş? Peki, biz her zaman hazırız." Şövalyeler yanıtladı.

 

Rahipler toplanan askerlerin hepsini kutsadılar. Şövalyeler dua ederek etkisini daha da güçlendirdiler.

 

Weed bağırdı:

 

"Çağır! Ölü Şövalye!"


"Beni mi çağırdınız efendim?"

 

Başıyla onayladıktan sonra, Kızıl Yaşam Kolyesini çıkartıp yerine çantadan çıkardığı içinde 400 seviye Vampir Lordu Tori'nin hapsolduğu Siyah Yaşam Kolyesi'ni taktı.

 

"Phew..."

 

Weed hala kolyeyi aktive edecek gücü bulamıyordu. Sadece asker ve rahiplere güvenmediğinden değil, az sonraki savaşta hepsinin hayatlarını riske atacak olması onu tereddüde düşürüyordu.

 

"Çağır! Vampir Lordu Tori!"

 

Bağırışından hemen sonra siyah kolye ortasına bir damla kan düşmüş gibi kızıl bir ışıkla parıldadı. Ardından karanlığın içinde o beliriverdi. Siyah pelerini ve soluk teniyle, uzun ince bir adam.

 

Vampir Lordu Tori gülümsedi.

 

"Ohh. Bu güzel dünyayı görmeyeli epey zaman oldu. Güneş ışığı mı o?"

 

Vampirin köpek dişleri belirginleşti. Kan kırmızısı gözleri etrafını çeviren insanlara ilgiyle bakıyordu.

 

Tori'nin aurası öyle güçlüydü ki askerlerin dizleri titremeye başlamıştı. Nereden geldiği belli olmayan kara bulutlar güneşi engelledi. Zemini soğuk bir sis kapladı.

 

Weed Ölü Şövalye ile bakışıp Vampir Lordu'na döndü.

 

Son seferki kayıpları tekrar yaşayacak lüksü yoktu. Tori'nin inanılmaz yetenekleri vardı. Düşmanı taşa çevirmek, yarasaya dönüşüp ışık hızında hareket etmek, ama en kötüsü de vampirlikti.

 

Kurbanının kanını emerek canını ve manasını istediği zaman yenileyebildiğinden, savaşı en kısa zamanda bitirmeleri gerekiyordu.

 

'Hem Van Hawk hem ben çok güçlendik. İkimiz mümkün oldukça fazla hasar verip rahiplerin yardımıyla işini bitirmeliyiz. Ne kadar güçlü olursa olsun, bir vampir buna karşı koyamamalı...'

 

Evet, 400 seviye patron tipi bir canavarla karşı karşıyaydılar ama onun askerleri de normal değildi. Weed'in elinden geçen eşyaların ve yemeklerin bonuslarına ek olarak rahiplerin kutsaması...

 

Hem gündüz vaktiydi ve bir zindanda değillerdi!

 

Patron canavarlarla olan savaşlar kendi inlerinde yarı yarıya güçlendikleri için zorlu olurdu.

 

300 Paladin ve 100 Rahip.

 

Geçen sefer Tori çok sayıda Paladin öldürmüştü ama şimdi gündüz vakti o yıkıcı gücünü ortaya koyması mümkün değildi.

 

Önlem amaçlı Weed kendi kozunu da hazırlamıştı- Heykel Yıkımı. Kasıtlı olarak Tori'yi Paralı Asker heykelinin yakınında çağırmıştı.

 

'Umarım kullanmak zorunda kalmam...'

 

Ama Tori hareket etmeyip sessizce olduğu yerde dikildi.

 

"O-o-oh!"

 

Vampir Lordu paralı asker kıyafetleri içindeki Seoyoon'un heykelini fark etti.

 

"G-güzel! Bu gerçekten heykel mi? Eğer dünyadaki en güzel kızı taşa çevirseydim o bile bununla kıyaslanamazdı."

 

"..."

 

Etrafa korku salan vampir Seoyoon'a aşık olmuştu.

 

"Sanat! Sanat! Sanat! Onun gücü bu sonsuz sıkıcı hayata renk katıyor. Gecenin çocukları sanatı sever. Sırf bu yüzden o eski kaleye yerleşmiştim. Dünyadaki tüm sanat eserleri bana ait! Onu benden alamazsınız. Ben, Lord Tori, saf kanın en kudretli varisi, siz zavallı insanları cezalandıracağım."

 

Nihayet Vampir Lordu'yla olan savaş başladı.

 

"Kutsama! Oyma Bıçağı!"

 

Yüksek Rahip'in yüzüğünün koruyucu kutsaması derhal aktif oldu.

 

Kamp alanına gelmeden önce dönüşümü bozduğundan becerilerini kullanmak için yeterli manası mevcuttu.

 

Normalde Weed düşmanına agresif bir tutumla saldırır, çok sayıda darbe vurmaya odaklanırdı. Ama şu an farklı davranıyordu.

 

Tüm gücünü tek bir kuvvetli saldırı için topladı!

 

Basit ama aynı zamanda oldukça tehlikeli bir taktik. Her şeyini tek bir saldırıya yatırmak, ritmini kaybedip karşı saldırılara açık hale gelmene sebep olabilirdi.

 

Ama Weed yine de bunu denemekte karar kıldı.

 

"Kılıç İmparatoru!" 

//Sword Kaiser!

 

En güçlü tekniği. Tüm manasını bu tek vuruş için harcamıştı.

 

Soğuk kılıç Lord Tori'nin göğsüne saplandı. Yara ve çevresindeki etler kılıcın etkisiyle çabucak donmaya başladı.

 

Yeni kılıcında eskisine kıyasla kutsama eksikti ama saldırı gücü daha yüksekti ve kurbanını donduruyordu.

 

Zayıf düşmanları sadece dondurarak öldürebilirdi ve eğer hayatta kalırlarsa hızları büyük ölçüde düşecekti.

 

Darbeyi yedikten sonra vampirin canı %30 kadar azaldı. Başka bir saldırıya maruz kaldığında kendini yenilemeye henüz başlamıştı.

 

"Ölümcül Kılıç!"

 

Ölü Şövalye'nin kılıcı Tori'yi yanından deldi. Aynı zamanda kılıcını çıkaran Weed geri çekildi.

 

"A-a-a-a! Kanını derhal kurutacağım!"

 

Vampir öfkelenmiş ve gözleri daha fazla kanla dolmuştu.

 

"Bıçak dönüşü!"

 

Tori'den sert rüzgarla saçılan kan damlaları bıçak kadar keskindi. Ama Weed böyle bir durum için hazırlıklıydı.

 

Tüm savaşçılar çoktan güvenli bir mesafeye çekildiklerinden, saldırı onlara ulaşamadı. O sırada Weed ve Ölü Şövalye ortaya atıldı. Fırtınanın merkezi her zaman en güvenli yerdir!

 

Bu saldırıyı atlattıktan sonra, düşmana saldırmaya devam ettiler. Tori'nin etrafını çevirip en güçlü saldırılarını kullandılar.

 

Vampirin canı çabucak düşmeye devam ediyordu.

 

Rahipler de dinlenmiyordu.

 

Fırtına kesilir kesilmez rahipler ellerini kaldırıp büyüye başladılar.

 

"İyileştiren el!"

 

Vampir Lordu'nun vücudu parlak ışıkla sarmalandı.

 

Normalde insanlar kutsal büyüyle iyileşirlerdi ama ölümsüz ırklardan olan vampirler için etkisi tam tersi oluyordu.

 

Savaşın ilk dakikasında Tori'nin canı çabucak yarıya düştüğünden en büyük kozu olan vampirlik özelliğini kullanmak zorunda bırakıldı. Ölü Şövalyenin kanını içemeyeceğinden etrafında dönüp duran Weed'i hedef aldı. Ama ne zaman atılıp yakalamaya çalışsa parmaklarının ucundan kaçıveriyordu.

 

Rahipler sürekli büyülerini kullanıyor, durum Tori için daha beter hale geliyordu.

 

"Kurban... kurbana ihtiyacım var... Susadım... kan... hayat!"

 

Eğer acele etmezse hayatını kaybedeceğini anlayan Tori, rahipleri koruyan şövalye ve askerlere saldırdı.

 

"A-a-a-ah!"

 

Korkup, çil yavrusu gibi etrafa dağılan askerlerden biri Tori'nin eline düştü. Gözleri çaresizlikle dolmuştu.

 

"K-kan!"

 

Tori dişlerini kurbanın boynuna geçirdi. Zayıf asker canını doldurmaya yetmezdi ama bir miktarını yenileyebilirdi.

 

O kan içerken rahipler büyülerine devam ettiğinde canı dolmak yerine aksine azalmıştı bile. O sırada arkasından saldıran Weed öldürücü darbeyi vurarak hayatına son verdi.

 

Lord Tori toza dumana dönüşürken zavallı asker de yere düştü. Tüm bu zaman boyunca rahiplerin iyileştirme büyüleri sayesinde, ciddi bir yarayla da olsa sağ kurtulmuştu.

 

Bu savaştan sonra Weed ne zaman kampa dönse Tori'yi çağırıp onunla savaştı. Bu galibiyetler ona tecrübe puanı kazandırmasa da kılıç becerilerini güçlü bir rakibe karşı talim etmesini sağlıyordu.

 

Bu savaşlardan keyif almayan tek kişi Van Hawk'tı. Kısa zaman öncesine kadar o da bu kötü muameleye maruz kaldığından içten içe zavallı vampire acıyordu.

 

Bir hafta boyunca her gün Weed Tori'yi çağırmaya devam etti. Her seferinde daha da çaresiz hale gelen vampir sonunda boyun eğip itaat etti.

 

"Bana, ünlü ailelerden birinin varisine, emir verme hakkına sahipsin. Sanat ve liderlikteki yeteneğini gördükten sonra kendimi senin ellerine emanet ediyorum."

 

Sonra Tori Weed'e kanından bir damla verdi.

 

Vampir kanı! Kurbanlarının kanını içtiği gibi köleye dönüştürmek istediklerine kendi kanlarından biraz verirler. Ama bu sefer Tori bağlılık yemini etmek için sunuyordu.

 

Kanla yapılan bir yemin!

 

------------------

Özel eşya: Vampir Kanı elde ettin.

 

Kullanıldığında Mana 300 artar: mesleğe özgü bir seferlik bonus.

Diğer statlar rastgele değerlere artıp azalabilir.

Cazibe +20

Karizma +10

Kara büyü yeteneği +%2

İman -50

-----------------

 

Mana havuzunu artıran özel eşyalar oyunda fazlasıyla nadirdi.

 

Bundan sonra Weed Tori'yi istediği zaman çağırabilirdi. Hazırlıkları tamamlayan orkların Karanlık elflerle olan savaşı gelip çattığından Tori oldukça faydalı olacaktı.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46882 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr