Weed ve Da’in.
Da’in’in Kutsama büyüsü Weed’in yeteneklerini inanılamaz ölçüde arttırıyor ve aynı zamanda karşılarındaki canavarları da güçsüzleştiriyordu. Da'in halihazırda inanılmaz olan Weed’e kanatlar takmıştı. Onların takım çalışması potansiyellerini imkansıza yakın düzeyde arttırıyordu.
Bununla beraber Da’in, canavarları öldürmüyordu. Onun dövüşlere katılmıyor olmasıysa Weed için bir kayıp değildi, aksine Kılıç Ustalığını* geliştirmek için daha fazla fırsatı oluyordu.
// Swordmanship. Daha önce silahşörlük olarak çevirmiştim, öneriler üzerine değiştiriyorum.
‘Ne olursa olsun, böyle bir yerde karşılaştığım birisine güvenemem.’
Weed sürekli bu kızın ona ihanet edeceğinden endişe ediyordu, dövüşürken bile. Orada çok fazla zaman geçiriyorlardı ve Da’in, Lavias'la ilgili çok fazla şey biliyordu. Söylediğine göre, son zamanlara kadar bilgi toplamak için Lavias’ta dolaşmıştı. Bu zindanaysa yaklaşık olarak Weedin partisinin geldiği sıralarda girmişti.
‘Neredeyse inanılamaz bir hikaye’ diye düşünüyordu Weed. Fakat onu hiç Lavias’ta dolaşırken görmemişlerdi, öyleyse tüm bu süre boyunca bu zindanda kaldığı da doğru olmalıydı. Her şeye rağmen, bu kızın anlattığı başka hiçbir şeye inanması için geçerli bir nedeni yoktu.
“Antrenman alanımızı değiştirsek mi? Ben keşfedilmemiş birkaç tane zindan biliyorum, daha önce hiç gitmemiştim.” Da’in’in verdiği bilgilerde, en az sekiz tane keşfedilmemiş zindan vardı.
“Keşfedilmemiş zindanlar, daha önce oralara kimse girmedi mi diyorsun?”
“Evet.”
Weed şaşkınlıkla kafasını eğdi. “Ben anlamıyorum.”
Da’in Cennet Şehrini keşfeden ilk partinin bir üyesiydi ve hala uğramadıkları zindanlar mı vardı? İnanmak çok zordu.
“ Benden başka herkes 200 leveli aştığından bunun için bir sebep yoktu.”
“Öyleyse onlar düşük seviye zindanlara girmeye zahmet bile etmediler? Durum buysa bile hiç kimsenin bilerek bir zindanı yok sayacağını sanmıyorum.”
Yeni bir zindan keşfetmenin birçok getirisi vardı ama bunlardan biri olan Şöhret artışı kesinlikle görmezden gelinebilecek bir şey değildi. Zindan keşfettiğinizde kayda değer bir şöhret artışı yakalıyordunuz ve tüm zindanı keşfetmek ise daha fazla şöhretle ve hatta parayla ödüllendiriliyordu. Onların seviyeleri bu zindanlarda avlanmanın etkili olması için çok yüksek olsa bile kim Şöhreti atlayabilirdi ki? Da’in bir zamanlar parçası olduğu parti ile ilgili bir şeyleri saklıyor olmalıydı.
“Eğer bana anlatmazsan, şurdan şuraya gitmem.”
“Onların ne yaptığını sana anlatamam…”
“Bu bir sır mı?”
“Evet, kimseye anlatmamaya söz verdim… Açıklaması zor ama gerçeği söylüyorum. Bana güvenmelisin.”
Weed daha fazla kafaya takmamaya karar verdi. Kıza sırrını söyletebileceği hiçbir yol göremiyordu. Bu sözler o kadar kırılgandı ki onların gerçek olma şansı çok yüksekti. Bundan sonra diğer zindanları keşfetmek için Ölü Adamın Mağarasını terk ettiler. En azından bu konuda gerçeği söylemişti.
Tüm bu bölgeleri keşfedilmemiş halde bırakılmışlardı. Weed ve Da’in Şehrin görüş sahasının dışındaki bir bölgeye geldiler. Mirkan Kulesinin bulutlardan yükseliyormuşçasına bir görüntüsü vardı. Beklendiği gibi Weed ve Da’in bu bölgeyi ilk keşfedenler oldular. Çoğunlukla uçan yaratıklara karşı savaşıyorlardı. Weed uzun menzilli saldırı olarak Okçuluk yeteneğine sahipti. Statlarından daha iyi faydalanıp yüksek hasarlar verebilmek için sert gerilmiş bir yay kullanıyordu.
Sadece 10 altın sikkeyle kullanıcılar, kulenin yanından özel tüylerden satın alabilir ve bunları uçmak için kullanabilirdi. Bununla beraber, Zindan keşfetmek demek iki katı EXP ve item düşme şansı demekti! Weed ve Da’in Mirkan Kulesini, Pan Gölünün Gizli Bölgesini ve Baravall Kömür Madenini teker teker keşfetti ve hepsinde birer hafta kaldılar. Gaet Sunağında ve Segmail Mahzeninde en güçsüz canavarlar Ölü Şövalyelerdi. Kimse bu alanlara girmeye cürret edemezdi ve onlar da zaten mühürlüydü, tüm bunlara rağmen Da’in’in yardımlarıyla Weed iyi bir ilerleme kaydetmiş ve inanılmaz ölçüde EXP ve item kazanmıştı.
‘Şimdi, eğer bunu yaparsam...’
Weed şu anda iki tane ıstakozu izliyordu. Yanındaki Da’in de ıstakozlara baktı ve yutkundu. Weed’in Aşçılık yeteneği seviye 10’a giden yolda %99 olmuştu, işte bu yüzden son %1 için özel bir yemek yapmayı tercih etmişti. Başlangıç seviyesi Aşçılar deniz ürünlerini pişirebilirlerdi, bu seferki ise meşhur ıstakozdu!
Tabii ki Hyun tüm hayatı boyunca hiç ıstakoz yememişti, basitçe ıstakoz çook pahalıydı. Aşçılık Yeteneğine bu kadar ilgi göstermesinin bir nedeni de daha iyi yemekleri tatmak istemesiydi.
Istakozlar mücadele etseler de Weed’in soğuk bakışlarına rakip olamazlardı. Eninde sonunda antenlerini indirerek teslim olmaktan başka çareleri yoktu. Weed ise gözlerini dikip ıstakozların ölümlerini izlemiyordu, o pahalı ıstakoz etini imgelemeye çalışıyordu. Weed’in elleri titriyordu. Oyunda bile ıstakozlar nadir ve pahalıydı. Lavias'ta tanesini yarım altına alabilirdiniz. Eğer zindanları keşfetmemiş olsalar ve iki katı item düşme oranı kazanmasalar, onları almayı aklından bile geçirmezdi.
‘Bu aptal yaratıkları pişirdikten sonra Orta Düzey Aşçılığa ulaşmış olacağım.’
Weed’in kendinden emin elleri şimşek gibi hareket etti, ıstakozların kafalarını sol eliyle yakaladıktan sonra sağ elindeki Zahab’ın Oyma Bıçağını kullanarak onları kafadan kuyruğa kadar yardı. Istakozların Vücutları ikiye yarıldı ve Weed, kumlarını suyla duruladı, yumurtalarını çıkarttı. Hemen sonra, et parçalarına daha önceden hazırladığı sosları ve baharatları katarak tavasında kızgın yağda pişirdi. Yemekten buharların yükseldiği gözüküyordu ve ıstakoz tam kıvamında pişmişti. Sonunda ıstakoz yemeği bitmişti!
Ding!
Aşçılık Yeteneğiniz Seviye 10’a çıktı, Orta Düzey. Artık daha fazla çeşit bileşen ve meze kullanabilirsiniz. Kullandığınız bileşenlere ve mezelere göre(ördek yumurtası, çeşitli bitkiler) yaptığınız yemekler, yiyenlerin çeşitli yeteneklerini güçlendirebilir. Tüm Statlar 5 arttı. Dünyaya(Toprağa) olan bağlılığınız 30 arttı. Ateş ve Su bazlı büyü direnciniz +%10 arttı. |
Orta Düzey Aşçılığa ulaşma arzusu sonunda gerçek olmuştu ve ödüller bayağı tatmin ediciydi. Büyü direncini arttıran ekipmanlar epey pahalıydı ama o büyü direncini Aşçılık yeteneği sayesinde yükseltebilirdi. (Toriko okuyanlar el kaldırsın)
“Vauuv. Lezzetli görünüyor.”
Da’in sabırla yemeğin pişmesini beklemişti, şimdiyse kollarını sıyırdı ve yemeğe daldı. Weed de yemekten kendi payını yemek için acele etti.
Weed ve Da’in’in birbirlerine dayanarak savaştıkları süre boyunca bu ikili, zindanlara hükmetti. Da’in Weed’i iyileştirmek ve güçlendirmek için o kadar çok uğraştı ki Weed asla onunla parti yaptığına pişman olmadı. Da’in tanıdıkça daha da gizemli olan bir kadındı. Bir yaratığa saldırdığı zamanlarda, defalarca lanet kullanırken acılı gözlerle onlara bakıyordu. Bununla birlikte para ve item konusunda da umursamaz değildi. Ne zaman Weed birkaç gümüş ya da birkaç bakır fazla kazanmak istese hemen durumu kavrıyordu.
Pan Gölü’nün Gizli Bölgesinin yakınlarında pek çok şifalı bitki yetişen yer vardı. Böyle yerlerle karşılaştıklarında hiç tereddüt etmeden eğilip şifalı otları çıkartıyordu. Ne mükemmel bir hayatta kalma içgüdüsüydü! Bazen bir şiir yazıyor veya şarkı söylüyordu. Onun temiz, ferahlatıcı sesi tüm güzelliğiyle çınlıyordu. Bunlar sayesinde Weed eğlenerek avlanabiliyordu.
‘Yalnız olmamanın bu kadar eğlenceli olduğunu düşününce…’
Başka kimse Lavias’a uğramamıştı. Pale ve Surka ona mesaj atmıştı,söylediklerine göre Serabourg Kalesinin etrafındaki avlanma alanlarına yerleşmişlerdi. Anne-babaları noob olduğu sürece onların yanından ayrılmaları çok zordu.
Tüm bu zaman boyunca yalnızlardı. Bunun yanı sıra o kız zaten rüyalarının kadınına benziyordu. Bir erkek olarak ona hiç bakmadığını söylerse yalan söylemiş olurdu. Başlangıçta Da’in her daim gülümsese de bazen yüzünden bir gölge geçiyordu. Ne olursa olsun, beraber avlandıkça ve yemeklerini Weedle paylaştıkça Weed sarhoş oluyordu.
Bir gün, Weed onun arkadaşı olmaya karar verdi. “Um.. Bundan böyle hep beraber avlanmak ister misin?” diye sordu.
Ama Da’in sessizliğe gömüldü.
“Üzgünüm, Weed-nim.”
Dedi bir süre sonra, yüzünde ciddi bir ifade vardı.
“Ne demek istiyorsun?”
“Bir zamanlar, çok kötü bir karar verdim. Kimsenin beni sevmediğini düşünüyordum… Kimseye güvenemiyordum.”
“… Bunun senin Lavias’ta tek başına kalmanla bir alakası var mı?”
“Tüm hikayeyi açıklamak çok zor ama evet, bu bir şekilde bağlantılı. Her şekilde, seninle zaman geçirmek beni cesaretlendirdi, Weed-nim. Belki de kendi yerimi tekrar bulabilirim…”
“Öyleyse?”
Weed biraz hayal kırıklığına uğramıştı.
Ona cesaretini toplaması konusunda yardımcı olduğunu duymak güzel olsa da onun geri dönebileceğini duymak, kullanılmış hissettiriyordu.
Kimse kullanılmaktan hoşlanmazdı.
“Öyle demek istemedim. Seninle tanıştıktan sonra, tekrar yaşayabileceğimi hissettim.”
“Şaka yapıyorsun. Sen…”
“Evet, ben…hastayım. Ameliyatı olsam bile düzeleceğim kesin değil. Ben ameliyatı erteliyordum ama şansımı deneme zamanım geldi.”
“…..”
“Lütfen bana öyle bakma. İyi olacağım. Kader ve tesadüf birbirine çok benzer şeyler, bazen hangisinin hangisi olduğunu söylemek çok zor. Eğer bizi karşılaştıran kaderse, tekrar karşılaşacağız. Gerçekten Weed-nim’i tekrar görebileceğimi umuyorum.”
Da’in oyundan çıktı. Weed, Da’in onu terk ettiğinde bomboş hissetti. Şüpheci olduğundan ve ava odaklandığından onunla çok fazla zaman geçirememişti. Belki de o asla hastalığını gizlemeye çalışmamıştı. Weed hep meşguldü. Oyuna girdiği anda onu avlanma alanlarından birine sürüklüyordu.
Bir ay boyunca neredeyse hiç konuşmamış, sadece avlanmışlardı. Weed pişmanlığının içinde yüzüyordu. Belki de Da’in asla geri gelemeyecekti.
‘Eğer hiç geri dönmezse, onu hatırlayacak çok fazla insan olmayacak. O Lavias’ta yalnızdı ve kimse onu almak için gelmemişti. Yaratıklara lanetler yağdırıp sonra onları iyileştirmesinin nedeninin de bu olduğunu tahmin ediyorum.’
Yalnızlık ve ölüm korkusu ancak onu yaşayanlar tarafından anlaşılabilirdi.
Weed avlandı, Da’in'i bekledi ama oyunda üç ay geçmesine rağmen o bir türlü geri dönmedi. Gerçek dünyada bu süre üç hafta ediyordu. Eğer hayati tehlikesi olan bir ameliyat olmuşsa tekrar ayağa kalkması aylarca sürebilirdi.
‘Bir iki yıl bile sürse geri dönecek. Bana söz verdi.’
Böylece Weed zindanın derinliklerinde oymacılığa başladı.
‘Asla geri gelmese bile, hatıralarımı buraya bırakacağım. En azından bir kişinin onu hatırladığını göstermek için…’
Oyma Yeteneği Orta Düzeye çıktığından beri Zahab’ın Oyma Bıçağını katları kesmek için kullanabiliyordu. Tabii ki bu sadece Zahab’ın Oyma Bıçağını kullanınca mümkün oluyordu. Oyma bıçağı dans ederken iki insan figürü kaya duvarlara kazındı.
Weed ikisinin yemeklerini paylaştıkları ve dinlendikleri yerlere gitti ve ikisinin heykellerini yaptı. Bazense duvara şekiller kazıyordu. Canavarlar arada onu rahatsız etse de ısrarla oymayı sürdürüyordu.
Son parçaysa Ölü Adamın Mağarasında ilk defa karşılaştıkları yerdeydi: yeraltı nehrinin içinden geçtiği alan. Uyuyan Da’in ve onu bulan Weed. Onların bir heykeli, ilk anılarını paylaştıkları yerde duruyordu.
Lavias’ın İsimsiz Heykelleri’ni bitirdiniz Lavias’ta gizemli heykeller ortaya çıktı! Bu heykeller değerli anıların tehlikeli zindanlarda yol göstericiye ve kutsal emanetlere dönüşmüş hali Gizemli heykeller isimsiz bir oymacı tarafından yapıldı. Sanatsal değer: 300 Etki: Bu heykellerin etrafındaki sakinleştirici aura oyuncuların Manasını ve Can puanını %25 arttırır. Hareket hızını %10 arttırır Canavarın saldırılarının %5 daha az hasar vermesini sağlar. Diğer heykellerin etkileriyle beraber çalışmaz |
Yapılan İyi eser sayısı: 2 Oyma Yeteneğiniz 2. seviyeye çıktı. Heykelleriniz artık daha zarif ve detaylı olacak. Şöhretiniz 20 arttı. Sanat Statınız 20 arttı. Sabır 20 arttı. Dayanıklılık 10 arttı. |
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..