Lms 2.8: Freya’nın Kayıp Hazinesi

avatar
6619 25

Legendary Moonlight Sculptor - Lms 2.8: Freya’nın Kayıp Hazinesi


Çevirmen: Afmbey-nimDüzenleyen: Gandalf

“Huhuhuhu.” 
Weed Lavias’ı kuşbakışı gören bir yere tünedi ve pelerini rüzgarda dalgalanırken tatmin olmuş bir tavırla güldü. Avlanmak Weed’in levelini 175’e kadar çıkarmıştı. 
**DİNG** 
-GRİ ÖLÜM PELERİNİ-Dayanıklılık: 20/20.Savunma: 12.Bir İskelet Savaşçının parçalanmış pelerini. Bu paramparça durumuna rağmen yine de bir miktar savunma sunuyor. Gereklilikler: Level 150 olmalı. Güç 150 olmalı. Etkileri: Uzun mesafe yolculuklarda hızı arttırır.  **DİNG** 
-GRAHAM’IN ÇELİK KEMERİ-
 Dayanıklılık: 25/25. Savunma: 7. Bıçaklar, iksirler, panzehirler vb. gibi küçük itemler için 10 tane hazır yuva içerir. Gerekenler: 110. Seviye, 200 Kuvvet. Etkiler: Hazır yuvalardaki iksirler ve panzehirler otomatik olarak envanterden tekrar dolar. 


**DİNG** -GRAHAM’IN DERİ ZIRHI- Dayanıklılık: 30/30. Savunma: 25. İskelet Kralı Graham’ın ruhu ile harmanlanmış hafif ve sert bir zırh. Hala sağlam gözüküyor. Gerekenler : 130. Seviye, 300 Kuvvet. Etkiler: %20 şansla büyüsel veya menzilli saldırıları atlatma şansı.  +20 Kuvvet. +5 Çeviklik 

Yaşayan ölülerle savaşırken Weed çizmeler, eldivenler ve hatta yüzükler ele geçirmişti. Öldürdüğü her 30 İskelet Şövalyeden bir tane Farrot’un Yüzüğü elde ediyordu ki bu yüzük mana yenilenmesini %10 arttırıyordu.
 Kraliyet Yolunda oyuncuların 8 parmağına yüzük takmalarına izin veriliyordu, tersini işaret edecek bir şey yoksa aynı ele de yüzük takabiliyordunuz. Weed de tüm parmaklarına takabilecek kadar aynı yüzükten elde edebilmek için azmetmişti.
 Şu anda yüzükler mana yenilenme oranını %80 arttırıyordu; Kaç tane İskelet Şövalye öldürdüğünü gururla sergiliyordu.*
 Weed tekrar doğma noktalarına çöreklenmişti ve kayda değer item veya Exp veren her canavarı acımasızca katlediyordu.
 Memphis Hall’ün güçlü İskelet Şövalyeleri Weed için bir mücadele dahi sayılmazdı.
 Yeni yüzükleriyle Düzensiz Kraliyet Kılıç Tekniklerini neredeyse iki kat daha sık kullanabiliyordu ve diğer itemleri etkinliğini bir adım öteye taşıyordu. Yeni kılıcı, yüzükleri ve diğer ekipmanları sayesinde Weed, sonunda saygıdeğer bir maceracıya benziyordu.
 ‘Kendimi rüzgârla beraber uçuyormuş gibi hissediyorum. Bu özgürlük. Bu yanlızlık…’
 Weed kollarını genişçe açtı, rüzgârın hızla pelerininden geçişiyle eğleniyordu. Ama dünya ona gevşeme şansı tanımadı.
 **DİNG* 
Pelerininizin dayanıklılığı düştü.
 Zombiler… Onlardan düşen hiçbir item normal değildi. İtemler kullanılmasalar bile hızla bozuluyordu ve düşük dayanıklılıktan da mustariplerdi. Bu nedenle Weed giydiği tüm eşyalara gözü gibi bakıyordu, görünüşleri aldatıcıydı.
 Weed sessizce pelerinini çözdü ve hemen önüne koydu, sonra “Tamir et!” diyerek hafifçe vurdu. Bu hareket, iş için yeterliydi. Pelerinini tekrar bağladıktan sonra Weed rüzgarı tekrar hissetti, eğer bir şey olmazsa…
 Weed yaşadığı bu histen Büyü Kıtasında da hoşlanıyordu. Bir zindanı temizlemenin sonrasında damakta kalan tadı, kendi sanatının tadına doymak... Şimdi her şeyi geride bırakıp ileri gitme zamanıydı…
 O sırada ani bir esinti zırhına küçük çakıl taşlarının yağmasına neden oldu.
 **DİNG**
 Zırhınızın dayanıklılığı düştü.

Bu Graham adındaki İskelet Şövalyeden düşen nadir bir deri zırhtı. Yepyeni bir zırhla kıyaslanabilecek düzeydeydi! Hatta daha iyisi, buna bir bakır sikke bile ödenmemişti!
 “Tamir et!”
 Weed Lavias’a döndüğünden beri sürekli tamir yeteneğini kullanmaya zorlanıyordu. Düşük dayanıklılığa sahip ekipmanlar çok kırılgandı; canavarlarla savaşırken çarpıcı görünüyor olabilirlerdi ama gerçekte itemlerim hasar görecek diye delirecek durumdaydı. Doğal yenileme ihtiyacına rağmen Weed inatla bu itemleri kullanıyordu, başkası olsa bunları ya fırlatır atar ya da ucuz bir fiyata satardı.
 Gerçekten bu fakirliğin en büyük göstergelerinden biriydi. Yakında bu şekilde yaşadığı hayat sona erecekti: Orta Düzey Tamir yeteneğini elde ettiği zaman maksimum dayanıklılığı düşmüş eşyaları eski hallerine geri döndürebilecekti. O zaman geldiğinde dinlenmemişlik hissiyatı olmadan poz verecekti. 
“Kadere inanır mısın? Bizim kasabamızı kurtarman sadece bir tesadüf değilmiş gibi duruyor.” 
“Ha?”
 “Bir süre önce,  Freya Kilisesinden bir rahip kötülüğün ordularının toplanması hakkında bizi uyarmaya geldi. Etkilerini dünyanın daha derin, soğuk ve karanlık köşelerine yaymaya çalışıyorlar. Rahip bana ancak gerçekten cesur bir kahramanın onları durdurabileceğini anlattı! Sonrasında ise bana bu kahramanı seçme otoritesini verdi.” 
“……” 
“Şu ana kadar ne demek istediğini anlamamıştım ama şimdi anlıyorum. Bu sana söylemediğim bir sırdı: bu tohum ailemizde nesillerce aktarıldı ve yeni bir mekana giderken sana yolu gösterecek.”
 “Rahip Freya’nın Kayıp Hazinesinin bulunması gerektiğini söyledi, Martı’nın izini sürmen lazım. Lütfen, kötülüğü yenen kahramanımız ol!” 
**DİNG** 
Freya’nın Kayıp Hazinesi hakkında bilgi edindin. 
Weed Baran Köyünün Yaşlısı Ghandilva’dan aldığı ipucunu unutmamıştı.*
 //Eminim çoğumuz unutmuştuk bile 

‘Martı’yı bulmalıyım ve Freya’nın Kayıp Hazinesini ortaya çıkarmalıyım!’
 Bu kesinlikle zincirleme bir görevdi ve çok fazla ödül getirecek gibi duruyordu. Tapınaklardan gelen görevleri alması zordu ama bunlar çok büyük ödüller vaat eden görevlerdi, çünkü saraylar ve tapınaklara sadece 10,000 şöhret ve üzeri puana sahip olanlar girebilirdi. 
‘Martı’yı bulacağım!’
 Weed Lavias’taki tüm bölgeleri bilmesine rağmen şimdiye kadar adı Martı olan biriyle karşılaşmamıştı. Bilgi almak için karşılaştığı herkese sorular soruyor ama hiç cevap alamıyordu. Freya’nın Kayıp Hazinesi’nden bahsettiği zamansa nihayet bazı cevaplar alabildi. 
“Martı mı? Tabii ki onu tanıyorum. Martı tehlikeli zindanlara tereddüt etmeden giren ve yaşayan ölülerle savaşacak kadar cesur bir aktardır.”
 “Haberin yok mu? Dükkânlardaki tüm şifalı otlar Martı’dan temin edilir.”

Tüm Avianlar Martıyla ilgili bazı bilgiler verse de hiçbiri yerini söylememişti. Weed pazara giderek daha derin bir soruşturmaya başladı.
 “Martı’nın nerede olduğunu mu öğrenmek istiyorsun? Balkan’ın Yeraltı Mezarında olabilir.”
 “Balkan’ın Yeraltı Mezarı?”

“Orada her zaman hayaletlerin çığlıkları yankılanır. Onları zapt etmeyi denedik ama başaramadık, çünkü fiziksel bir bedenleri yok. Oraya gitmeni pek tavsiye etmem ama seni engellemeye de çalışmayacağım. Yeraltı Mezarının girişi şehrin arkasındaki dağın üstünde. On beşinci büyük kayanın yanındaki mavi çiçekli araziyi ara.”
 Weed hemen hazırlık yaptı ve Balkan’ın Yeraltı Mezarını aramak için heyecanla şehirden ayrıldı.
 ‘Harika. Aman ne kadar da işime yarayan bir yol tarifi!’ diye düşündü Weed, alaycı bir şekilde.
 Weed gülünç durumuna iç çekti. Avianlar uçabiliyorlardı, bu yüzden şehirden ayrılacakları zaman uçarak gidiyorlardı.
 Görüş yetenekleri de oldukça gelişmişti, hatta yerde sürünen böcekleri bile görebiliyorlardı. Bu yüzden Avianların yol tarifleri insan bakış açısına göre pek mantıklı gelmiyordu.
 ‘Dağın üstündeki on beşinci büyük kaya.. bu da ne demek şimdi? Lanet olası kuşlar!’
 Weed yolu yaya olarak gittiğinden aynı anda tüm kayaları göremiyordu. Sonuçta gördüğü her büyük kayanın etrafına bakındı.
 İşin daha da kötüsü, bulmak istediği mavi çiçekler uzun otların arasında gizlenmişti.
 Her şeye rağmen Weed nihayet uzun ve ısrarlı bir arayışın sonucunda girişi bulmayı başardı. Çelik bir kapıdan geçerek girilen küçük bir bina vardı. Hepsi bu kadardı. Mezarlığın geri kalanı ise yeraltındaydı. 
 Eğri büğrü ve zar zor ayakta duran tabelada yazan şeyse:
 **DİNG** ------------------------------------------------- Ölüler.. Kanları ve etleri çürümüş olanlar. Ölümlü bedenleri artık varolmayanlar, Bu mezarlık onlar içindir. ------------------------------------------------- 
Kısa bir süre göz gezdirdikten sonra Weed, çelik kapıyı iterek açtı ve suratında duygusuz bir ifadeyle içeri girdi.
 **DİNG**
 YENİ ZİNDAN: Balkan’ın Yeraltı Mezarı’nı ilk keşfeden kişi sizsiniz.. Kazançlar: Şöhret 200 puan artı. İki kat EXP kazanma ve normal item düşürme şansı. Öldürülen ilk canavar, bırakabileceği en iyi kalitede itemi düşürür. Sonraki ölümlerde normal itemler düşer.

 Weed buraya gelmeden önce Avianlardan bu mekanla ilgili bilgiler toplamıştı. Weed Balkan’ın Yeraltı Mezarı’nda sadece ruhlar, Hayaletler ve 130. seviyedeki Karabasanlar olduğunu biliyordu. Bunlar dünyaya kötü niyetle bağlı olan ruhlardı. Hayaletler ise sadece bulanık görüntülerdi.
 ‘Burası beklediğimden daha zayıf bir yermiş.’ 
Weed mezarlıkta yavaşça etrafına baktı. 
Arada bir ortaya Hayaletler ve Karabasanlar çıkıyordu ama Weed onları görmezden geliyor ve onlar da Weed’i rahatsız etmeden gidiyordu. Bunun nedeni ise Weed’in sahip olduğu ve etrafına aksettirdiği öldürme isteğiydi. Bu öldürme isteği de mücadele ruhu Statının bir etkisiydi.

Mücadele ruhu. Geçici olarak insanüstü güç kullanabilirsiniz veya bir bakışınızla zayıf canavarlara diz çöktürebilirsiniz.
 Bu stata bonus puan aktarmanız yasaktır. Bu stat Oyuncu Karakterinizin davranışlarına göre uzun bir süre canavarlarla dövüşmüşseniz veya mevcut seviyenizden yüksek bir canavarla karşı karşıya gelmişseniz kendiliğinden yükselir.
 Savaşçı-tipi oyuncuların Azim statı genellikle 20 ila 30 civarında olur. Yakın dövüş yapan Keşişler veya Suikâstçiler gibi yakın dövüşçü oyuncularda bu stat biraz daha yüksek olur. Ama mücadele statı 50’yi aşmış oyuncuları görmek cidden nadirdir.
 Azim statı ile ilgili sayısız yorum ve analiz olsa da çoğu bu statın işe yaramaz olduğu sonucuna varıyordu. Kuvvet ve Çevikliğin aksine mücadele ruhu statının artmasının görünürde bir etkisi yoktu.
 Büyücüler gibi zeka-tabanlı karakterlerin çoğu bu stata sahip değildi ama yine de avlanırken sıkıntı çekmiyorlardı.. 
Bazı oyuncular yüksek mücadele ruhu statı puanına ulaşmak için çalışmışlardı ama bu amaç için karakterlerini oyunun başından beri buna göre geliştirmeleri gerekirdi. Diğer bir ifadeyle bu statın pek bir etkisi yoktu.
 Mücadele ruhu statı kendiliğinden yükseliyor olsa bile bu statı geliştirmek zordu. Zorlu bir rakibi tüm gayretinizle öldürmek bile bu statı bir puan bile arttırmaya yetmiyordu. Buna ek olarak, bu stat oyuncu öldüğünde ya da dövüşten kaçtığında düşüyordu. Zira yüksek mücadele ruhu statına sahip olan çok az oyuncu vardı.
 Fakat Weed’in Azim statı 193tü; Efsanevi Ayışığı Oymacısı sınıfından olduğu için eklenen 35 fazladan puanla birlikte 228 yapıyordu. Çok güçlü rakiplerle savaşma aşkıyla yanıp tutuştuğu için statı akıl almaz ölçüde artmıştı. Aynı seviyedeki yaratıklar artık onunla savaşmayı denemiyordu bile. Eğer ilk saldıran Weed olursa canavarlar dövüşüyordu ama tabii Weed’in sahip olduğu öldürme hevesi yüzünden canavarlar çok zayıflamış bir şekilde dövüşüyordu.
 Weed labirent benzeri yeraltı mezarında etrafı dolaşıyor, canavarlar bir bakışıyla onun yolundan çekiliyordu. Etraflıca araştırdıktan sonraysa yaralı bir Avian’ı fark etti.
 “Kahretsin!”
 Weed hemen vücudu yaralarla kaplı Avian’ın başına geldi, zehirden dolayı ateşlenmişti.
 “Bandaj!”
 Weed yaraların üstüne bazı şifalı bitkiler koydu ve bandajladı. Eğer vaziyet ölümcül olsaydı iksir gerekirdi ama normal yaralanmalarda bandaj yeteneği yeterliydi. Yaralarıyla ilgilendikten sonra Weed, Avian’a bir iksir verdi.
 “Ahh…” 
Bir süre sonra  Avian uyandı ve kafasını salladı. 
“Bayıl… bayılmışım. O kadar çok yara aldım ki az kalsın burada ölüp gidecektim. Her neyse, siz kimsiniz acaba?” 
“Ben Weed.”
 “Weed mi? Sen şu Lavias’a gelen insan olmalısın. Benim ismim Martı.” 
Martı! Weed nihayet Martı’yı bulmuştu.  
“Evet. Kim olduğunu anladım. Ama Freya’nın Kayıp Hazinesi nerede?” 
“Freya’nın Hazinesi mi? Hazineden nereden haberin oldu?” 
“Şey, doğrusu…”
 Martı acı dolu bir yüz ifadesiyle Weed’in Baran Köyünde neler olup bittiğini anlatışını dinledi. 
Öhööhöm!
 “İyi iş çıkardın. Tanrıça Freya seninle olsun. Freya’nın Gizli Hazinesi burada, Balkan’ın Yeraltı Mezarında.”
 Weed kafasını salladı. Kraliyet Yolunun anasayfasındaki Versailles Kıtası tarihinde buna benzer bir şey okumuştu. ‘Yazıda geçen Balkan bu Balkan’dı değil mi?’ diye düşündü Weed.
 Balkan Demoff Necromancy’de* ustalaşmış bir kara büyücüydü. Ölümsüzlüğü bulmaya çalışıyordu ve bu amaç için çok sayıda çocuk kaçırmıştı. Aradığını bulamamış ama zombilerden oluşan bir orduyla istila gerçekleştirmişti.
 // Necromancy: ruh çağırma büyüsü, kara büyü. 
 Ordusu yenilmez görünüyordu. Balkan’ın ruh büyüsü savaş esnasında ordusunu büyütmeye yarıyor ve bu da ona büyük avantaj sağlıyordu. Balkan’ın zombi ordusu, sadece kabuslarda görülen yaratıkların ve ölü şövalyelerin liderliğindeki yüz binlerce Zombiden, İskeletten ve Dullahandan oluşuyordu.
 Sadece dünyadaki tüm krallıkların güçlerini birleştirmesi Balkan’ın yarattığı tehdide son verebilmişti. Weed bunu Lavias’a geldikten sonra öğrenmişti. Aslında Cennet Şehrinin kurulma amacı da yaşayan ölüleri izole etmekti.
 “Freya’nın Kayıp Hazinesi’ni Balkan’ın hizmetkarlarından geri alabilir misin?”
 **DİNG**
 Görev: Freya’nın Çalınan Hazinesi Kaos zamanında karanlık büyücüler şeytanlarla anlaşmalar yapıp binlerce kişi öldüğünde kıtada deli krallar arasındaki savaş yüzünden kan gövdeyi götürdü. Mukaddesat azaldı ve dünya anarşiye teslim oldu. Güçlüler güçleriyle gövde gösterisi yaptı ve eli kılıç tutan ahmaklar güçlülere baş eğdi. İki yüzlü sahtekarlar da güç kazandı. Ölenler huzura kavuşamadı, yaşayanlar da acı ve ıstırap içinde yaşadı. Freya hazinesi işte o zamanda çalındı. Zorluk:  C Reddetmenin cezası:  -100  Şöhret. Freya Kilisesi’yle olan ilişkiniz bozulur.
 
Weed bir an duraksadı ve sonra kafasını salladı.
 “Freya’nın Kayıp Hazine’sini geri getireceğim.” 
**DİNG** 
Görevi kabul ettiniz.
 “Teşekkür ederim. Duyduğuma göre Kutsal Kâse bir Ölü Şövalye tarafından korunuyor. Yaraların iyileşene kadar bir süre burada bekleyeceğim. Lütfen hazineyi gerçek sahiplerine geri götür.”
 “Götüreceğim.” 
Weed Martı’nın yanından ayrıldı ve yeraltı mezarlığının derinlerine doğru yol aldı. 
Ölü Şövalyelere karşı dahi olsa Weed, artık eskisi kadar gergin hissetmiyordu. Dullahanlar onun için kolay gelmeye başladıktan sonra Ölü Şövalyelerden kaçınmayı bırakmış ve onlarla dövüşmeye başlamıştı.
 Ancak bir tane Ölü Şövalyeyle girdiği ilk mücadelede saldırıyı engelleyemedi ve öldü. Cezası 24 saat oyuna girememe yasağıydı. Ek olarak seviyesi düşmüş ve tüm yeteneklerindeki ustalığı %5 düşmüştü. Seviyesini tekrar yükseltmek kolay olabilirdi ama yeteneklerindeki ustalığının azalması çok kötü olmuştu. Oymacılık ya da Aşçılık gibi Zanaat yeteneklerini arttırmak çok zordu.
 Neyse ki etrafta eşyalarını çalabilecek oyuncular yoktu.
 Weed işi inada bindirdi. Ölü Şövalyelerden sürekli olarak kaçınıyordu ama kazara birine denk gelirse dövüşüyordu. Neticede 5 kere ölmüştü. Beş gün oyundan ban yemiş, seviye kaybetmiş ve yetenekleri %25 ustalık kaybetmişti!
 Sonrasındaysa seviyesini tekrar arttırdı ve Ölü Şövalyelerle eşit şartlarda savaşabilecek konuma gelinceye kadar EXP kazandı. Tabii ki seviye atlamak önemliydi ama daha güçlü canavarlarla dövüşerek kazanılan tecrübe daha önemliydi. Eğer bu şekilde düşünmeseydi kaybettiği şeyler yüzünden keçileri kaçırırdı. Eğer Ölü Şövalyeler olmasaydı artı 10 seviyesi daha olabilirdi. İki katı deneyim ve item kazanabileceği günlerde oyuna bağlanamadığı için Weed aşırı kötü hissediyordu.
 Nadir bulunan Yüksek statları sayesinde Weed, 115. Seviyedeki Ölü şövalyelerle kapışabiliyordu. O her zaman kendinden güçlü düşmanlarla savaşmayı severdi. Normal durumlarda Oymacı sınıfı bir destek sınıfıydı ve savaşçı sınıflarından daha güçsüz olması beklenirdi ama Ayışığı Oymacısı sınıfı ona savaşta pek çok avantaj sağlıyordu. Zanaatkarlık, güçlendirilmiş yetenekler ve Oyma Bıçağı! 
 Bu kesinlikle ideal bir meslekti ve şikayet edilecek bir yanı yoktu. Zindanlardayken veya gece olunca yetenekleri %30 daha güçlü oluyordu. Böylece denk seviyedeki yaratıklar onun için çantada keklik gibi oluyordu.
 Hayaletler ve Karabasanlar etrafta dolaşıyordu, EXP ve itemlerle onu baştan çıkarıyorlardı. Fakat  Weed onları görmezden geliyor ve Ölü Şövalyeleri bulmaya odaklanıyordu. Normalde tüm zindanı tek bir yaratık kalmayana kadar temizleyen Weed için bu alışılmadık bir hareketti. İki katı EXP ve iki katı item düşünme oranına rağmen Ruhların ve Karabasanların geçip gitmesine izin veriyordu.
 ‘Şimdilik onlarla savaşmama gerek yok.’
 Weed daha büyük bir avı bekliyordu: Ölü Şövalyeler.
 Fakat ölü şövalyeler kullanışlı itemleri nadiren düşürüyorlardı ve geriye kalan Ölü Şövalyeleri bulmak epey zorlaşmıştı. Bir tanesi ise Kayıp Hazineye bekçilik ediyordu ve tartışmasız diğerlerinden daha güçlüydü, işte bu yüzden Weed’in hedefi oydu. 
Weed zindanı ilk keşfedendi. İlk canavarı öldürdüğünde o yaratıktan düşebilecek en iyi item düşüyordu. Şimdi böylesi bir avantajı dibine kadar kullanacaktı.
 Hayaletler, Karabasanlar ve Ruhlar, Barkan’ın Yeraltı Mezarını araştırırken Weed’in peşine takılıyor ve korkutucu bir görüntü yaratıyorlardı. Yeraltının derinliklerindeyken de Weed sonunda Ölü Şövalyeyle karşılaştı.
 “Heyy, Ap… aptal insan. Bu… buraya ölmeye mi gel… din?”
 Weed ifadesizce Ölü Şövalyeye baktı. Ölü Şövalye kemikli bedenine bir pelerin, kılıç ve miğfer giymişti. Parıldayan gümüş miğfer çok nadir bir iteme benziyordu.
 ‘İş… İşte bu çok büyük bir vurgun olacak!’
 Weed gülümsedi. Bu arada, Weed’in bir miğferi yoktu ama sonunda bir tane düşürebilirdi. 
Freya’nın Kayıp Hazinesi olan Helain’in Kutsal Kâsesi Ölü Şövalyenin ardında ışıldıyordu. Kesinlikle eşsizdi, karanlık zindanın derinliklerinde parlak bir ışıkla parıldıyordu. 
“Hyaaa!”  
Weed aniden Ölü Şövalyeye doğru atıldı. İtem düşme oranının ve EXP kazancının katlandığı şu zamanlarda boşa harcanacak tek bir saniye yoktu.
 “Oyma Bıçağı!” 
Weed yaşayan ölülere karşı ölümcül olduğunu bildiği ona özgü hareketine başladı.
 Ölü Şövalye karanlık bir aura sızdıran kılıcını kaldırdı ve saldırdı. Oyma Bıçağı Ölü Şövalyenin kılıcıyla çarpıştı, iki tarafa da şok dalgaları gönderdi.
 Weed tam da darbeyi hissetmişti ki kılıcını Ölü Şövalyeye karşı tutmayı sürdürerek sıçradı ve kafatasına bir tekme yerleştirdi.
 “Kuk!”
 Ölü Şövalye sendeleyip bir adım geri çekildiğinde Weed ona doğru hızla iki adım attı.
 Düşmanlar arasında karşılıklı nezakete hiç gerek yoktu, sadece öldürme niyetiyle saldırmak gerekliydi. Aralarında sadece bir kol mesafesi varken dövüşüyorlardı. Bu Weed için avantajlı bir pozisyondu: Yakın mesafe dövüşün tehlike oranını artırmasına rağmen Ölü Şövalyenin omuz hareketlerini okuyabilen Weed için şu anki durum daha güvenliydi. 200. seviyenin üstündeki Ölü Şövalye dövüş yeteneklerini kullanabilirse işler daha tehlikeli olabilirdi.
 “Geber, insan!”
 Ölü Şövalye coşkuyla kılıcını savurdu.
 Weed onu hayati bölgelerinden uzakta tutarken saldırıyı karşıladı. Acı Weed’in bedenine hücum etti ve onu savaşın coşkusuyla doldurdu! Ortamı dolduran gergin auranın Ölü Şövalyeden yayıldığını hissedebiliyordu. Kafa kafaya savaşırken onu ezmek amacıyla gelen düşman saldırılarına göğüs geriyordu. Bir aslan, avı küçük bir tavşan bile olsa onu hafife alamazdı.
 Aslan pusuya yatar ve vakti gelince tavşan hareket ettiği an hamlesini yapardı.
 **DİNG** Sabır 1 arttı.

Düşmanın darbelerini yemenin ve acıya göğüs germenin ödülü buydu. Weed neredeyse her savaşında darbeleri yiyordu. Sonucuysa inanılmaz Sabır statından kaynaklanan muazzam bir savunmaydı. Yüksek seviyeli düşmanla savaştığındaysa stat daha da hızlı artıyordu. Seviyenizi arttırmak önemliyse statlarınızı arttırmak daha da önemliydi.
 Her savaşından sonra Weed’in Bandaj yeteneği de hızla gelişiyordu. Yatırım yapmayı boş iş olarak gören biri hayatı boyunca hiçbir şey kazanamazdı. Seviyeniz ne kadar düşükse Bandaj yeteneğine yatırım yapmak o kadar önemli ve gerekliydi. Weed 205 canı kaldığı zaman daha ciddi saldırmaya başladı.

Yakın mesafede Ölü Şövalyenin saldırılarından sıyrıldı, sağa sola hareket ederek düşmanın kafasını karıştırdı. Sonrasındaysa şiddetli saldırılarıyla Ölü Şövalyeyi yendi.
 “Ku…uk.”
 Demin şevkle dövüşen Ölü Şövalye şimdi Weed'in inanılmaz Azim statının baskısını hissediyordu ve müthiş kılıç tekniği sayesinde de Ölü Şövalye kolayca yenildi.
 “Artık Ölü Şövalyeler de sıkıcı olmaya başlıyor.” Weed Kil Kılıcını kınına soktuktan sonra bu şekilde mırıldandı.

125. leveldeyken Ölü Şövalyeleri yenmişti. Bu yüzden şimdi onlarla savaşmak da Weed’e sıkıcı gelmeye başlamıştı..
 Bu sefer dövüştüğü diğerlerinden neredeyse iki kat daha güçlüydü, belki de Balkan’ın hizmetkarı olduğu içindi. Öbür türlü Weed ciddi savaşmaya başlamadan önce birkaç tane daha darbe yerdi.
 Öyle bile olsa hayatının tehlikede olduğunu hissedememişti. Çoğu insan yakın mesafeden savaşmanın tehlikeli olduğunu düşünürdü fakat savaş sırasında düşmanın gözlerine bakmanın ve öldürme niyetini hissetmenin canlandırıcı bir etkisi vardı.
 Düşmanın nefesini hissetmeniz lazımdı. Kılıçla savaşıyor olmasına rağmen Weed normalden çok daha yakında dövüşüyordu. Karşılaştırmak gerekirse uzaktan dövüşmek sakin bir parkta yürümek gibiydi.
 Eğer Ölü Şövalye dövüşürken yeteneklerini kullanabilseydi sadece çok küçük bir fark yaratabilirdi. Ama Weed ağır darbelere izin verseydi zırhının kırılma ihtimali vardı ve Sabır statı bu kadar hızlı artmazdı, bu yüzden yakın dövüşmüştü.
 “Tamir et!”
 Weed ekipmanlarını çıkardı ve bir çekiçle onlara vurdu. Kırılmaya yakın durumdaki zırhlar ve diğer ekipmanlar maksimum dayanıklılıklarına kadar hızlıca yenilendiler.
 Ne yazık ki Weed’in Tamir yeteneği sadece 8. seviyeydi, yani iyi görünüyorlardı ama her birinin dayanıklılık seviyesi minimumdaydı. Başka bir insan bu tipten itemler giyerek savaşa girse savaş bitmeden üstündekiler parçalanırdı. Böyle ekipmanlar giymek istenirse özenli bir bakım olmaksızın onları giymek imkansızdı, aynı çok eski bir arabaya binmeye benziyordu bu durum.
 Tamir yeteneği Oymacılık ya da Aşçılıktan daha hızlı ilerliyordu çünkü bu bir yan yetenekti, ana yetenek değildi. Demircilik yeteneğine bağlı bir yan yetenekti, bu yüzden daha hızlı yükseliyordu.
 Bunun yanı sıra her yerde Oymacılık yapabiliyordu. Aşçılıksa Sanat statına ve sıkı çalışmaya bağlıydı. Oysa kırık silahlar ya da yıpranmış ekipmanlar olmadan kimse Tamir yapamazdı. Lavias’ta yalnız avlanan Weed için Tamir kolay geliştirilebilir bir yetenek değildi.
 Weed Ölü Şövalyeden düşenleri kontrol etti.
 **DİNG** Van Hawk’ın Büyülü Miğferi: Dayanıklılık: 90/90. Savunma: 25. Bir Ölü Şövalye tarafından giyilmiş bir miğfer. Kubbe yapılıdır ve kafayı tamamen korur; büyük bir savunma sağlar. Van Hawk’ın gücünü içerir. Sınırlamalar: 200. Seviye olmak 400 Güç’e sahip olmak  Etkiler: +30  güç  +10  Çeviklik. +15  Yaşam Gücü. +10  Zeka. Kara büyü direncine +15 Yaşayan ölülerle ilişki +10 50. seviyenin üstündeki zombilere emir verebilmenizi sağlar.  Kontrol altındaki zombilerin sayısı ve rütbesi Liderlik statına bağlı.  
**DİNG**
 Kalamorian Kılıcı: Dayanıklılık: 65/65. Hasar: 35-40. Zamanında Kalmor İmparatorluğunun şövalyesi Van Hawk tarafından kullanıldı. İmparator Theodore tarafından imparatorluğun 651. yılı şerefine Van Hawk’a bizzat verildi. Öfkeli bir ruhu ve soyluluğun aurasını taşıyor. Sınırlandırmalar: 200. Seviyeye sahip olmak 300  Güç’e sahip olmak. Sadece ‘Şövalyeler’ tarafından kuşanılabilir. Etkiler: +20  güç +10  Asalet. +10  Zarafet. +10  Sadakât. +30  Şöhret 

**DİNG**

 Kızıl Yaşam Kolyesi. Dayanıklılık:  50/50. Kadim kara büyüyle üretilmiş ve gizemli bir güç içeriyor. Zombilerin hükümdarı Balkan tarafından hizmetkarları için üretildi. Sınırlandırmalar: Bilinmiyor Etkiler: Bilinmiyor
 
Weed derin bir nefes aldı. 
“İşte büyük vurgun diye buna derim.” 
İlk avladığında bir canavar düşürebileceği en iyi itemleri düşürürdü. Ama bunlar fazla iyiydi.  
Van Hawk’ın Büyülü Miğferi 
// Van Hawk öldürdüğü Ölü Şövalyenin adı.
 İtemler harika savunmalarıyla ve etkileriyle Weed’in beklentisinin üstündeydi. Kalamor’un Kılıcı onun Kil Kılıcından çok daha iyi saldırı gücüne sahipti.


Kılıcın ek olarak fazladan buz hasarı yoktu ama bu kılıç genelde sadece şövalyelerce kullanılan harika bir kılıçtı.
 Problem tam da buydu: bu kılıç bir şövalye kılıcıydı. Oymacı olan Weed bunu kullanamazdı. Tabii ki gerçekten isteseydi bu kılıcı kuşanmasının kolay bir yolu vardı: Bir krallığa ya da imparatorluğa giderdi, testi geçerdi, ücretini öderdi ve resmen bir şövalye olurdu.
 Şövalye olabilmek için ikinci bir teste girmeleri gereken kılıç ustalarının aksine Weed’in sadece gidip resmi belgeyi alması gerekiyordu. Bunları yaparsa kılıcı kullanabilirdi. Fakat bu itemleri seviye sınırlaması nedeniyle zaten kullanamayacaktı.
 “İtemi Tanımla!”
 İtemi tanımlamakta başarısız oldun. 
“İtemi Tanımla!” 
İtemi tanımlamakta başarısız oldun.  Kızıl Renkli Yaşam Kolyesi birkaç denemeden sonra tanımlanamamıştı. Weed’in Tanımlama yeteneği çok düşüktü.
 “Öyleyse bunları yanımıza alalım, bakalım nasıl itemlermiş göreceğiz, şansımıza artık.”
 Tüm ganimeti topladı ve adak taşının üstünde duran Kutsal Kâseye gitti. Altından yapılmıştı ve Weed’in eli değdiğinde parlak bir ışık yaydı.
 ‘Of Sıcakmış.’
 Weed’in eli aleve tutulmuş gibi yandı.

Kutsal gücün onu sıkıca sardığını hissedebiliyordu. Ölü Şövalyeyle dövüşünden kalan yaraları kısa süre önce tamamen iyileşmişti, yorgunluğu da gitmişti.
 **DİNG** Freya Kilisesi Hazinesi: Helain’in Kutsal Kâsesi bulundu.  Helain’in kutsal kasesinden yayılan ışık yavaşça soldu ve geride saf, temiz bir hissiyat bıraktı. Weed merakla kutsal kaseyi inceledi.
 “İtemi Tanımla!”

Helain’in Kutsal Kâsesi: Dayanıklılık: Sınırsız. Tanrıça Freya’nın bahşettiği üç kutsal emanetten biri. Tanrıçanın güzelliğinin ve ihsanının bir sembolü. Güçlü bir imanı olanlara sonsuz güç verir. Suyu bir gün içinde Kutsal Suya çevirir. Kutsal Su zombiler için ölümcüldür. Toprağa serpildiğinde bereketli bir hasat sağlar. Sınırlandırmalar: İman: 900 olmalı Ruhbanlıkla ilgili sınıflar ya da Freya Kilisesi’nde kabul edilenler tarafından kullanılabilir. Etkiler: +100  İman. +300  Şöhret. Kutsal Su üretir.  Durmaksızın Kutsal Su üreten bir item…  Beklendiği gibi Freya’ya inananlar için kutsal bir itemdi ve paha biçilemez bir hazineydi. Kutsal Su toprakta kullanıldığında o yılki hasat on katına çıkıyordu. Zombilere karşı ise ölümcül bir silahtı. Sadece ruhbanlıkla alakalı sınıflarca kullanabilmesi Weed’i hayal kırıklığına uğratmıştı.
 “Hiç de fena değil.”
 Weed kılıcını tamir etti, demin tereddüt etmeden yanlarından geçtiği Hayaletleri ve Karabasanları avlamak için hazırlandı.
 Balkan’ın Yeraltı Mezarında bir hafta boyunca kalarak kazanacağı iki kat EXP ve item düşürme oranı. Weed böyle bir fırsatı tepemezdi.
 Hemen sonra, bir ses duydu…
 “Hadi. Uyan, Oppa*.”  
//kore dilinde, genelde kızların yaşça büyük erkeklere hitap şekli.. 
Weed’i “Oppa” diye çağıran tek kişi küçük kız kardeşi Hayan’dı. Oyun kapsülüne takılmış mikrofondan sesleniyordu.
 ‘Hah… Tam da zamanıydı yani ha…’
 Weed etrafa baktı ve oyundan çıkış yaptı.        





Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44294 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr