“Hmm, resif düşündüğümden de uzaklara uzanıyormuş. Girdaba yakalanmamaya dikkat etmeliyim.”
Weed, açık denizde temkinli davranmaya devam ediyordu. Deniz ufka dek yayılıyor gibi görünüyordu ama ne kadar hızlı yelken açarsanız o kadar çok yer kaplıyordunuz ve şaşırtıcı bir hızla bir şeyler beliriveriyordu. Hayalet gemi, deniz yosunları ve mercan resifleri nedeniyle kolaylıkla hasar alabiliyordu.
“Yelken açarken tedbiri elden bırakamazsın.”
Weed, bir yandan etrafa göz kulak olurken bir yandan da Zephyr’le balık tutmayı sürdürüyordu. İstenmeyen balıkları kuşlara atıyorlardı. Kuşlar da o balıkları paramparça ediyor ve beslenen kuş sürüleri, geminin hızını arttırıyordu. Özenle çalışılan günler geride kalıyordu. Eskiden sırf Geomchileri besleyebilmek için tüm vakitlerini balık tutarak geçirmeleri gerekiyordu. Buna kıyasla kuşlara fazlalık balıkları fırlatmak çocuk oyuncağıydı. Weed, rotayı içeren deniz haritasını çıkarttı.
“Yol üstündeki limanda durmamıza gerek yok gibi görünüyor, sizce de öyle değil mi?”
Hayalet mürettebat yemek yemediği ve yalnızca birazcık alkol tükettiği için yemek ve içme suyu boldu. Ipia Adasında demir attıkları sırada hayalet geminin deposunu iki günlük yiyecek ve beş günlük suyla doldurmuşlardı. Yani en kötü senaryoda bile idareli beslenerek bir hafta dayanabilirlerdi. Yavaş yavaş açlıktan ölmek nahoş olurdu; ama neyse ki erzaklarını tazeleme imkanları vardı.
“Doğruca istikametimize gidebiliriz!”
Weed her zamanki cimriliğiyle gemiye pek fazla yiyecek hazırlamamıştı. Yani balık tutmaya devam etmeleri gerekiyordu; balıkları tuzlar ve kuruturlarsa bir ay dayanırdı. Yağmur yağdığında yelkenlerde biriken sular sayesinde mataralarını dolduracak kadar içme suları da oluyordu.
“Fırtına çıkarsa Kuzey Denizinin ilk adası olan Gotoba’ya 6 gün içerisinde ulaşmak için rüzgarı arkamıza alıp ilerleyeceğiz.”
Bu uzun mesafe seferinin ortasında Weed’in Denizcilik uzmanlığı Orta Düzeye ulaşmıştı. Kısa mesafede git gel yapmaktansa uzun, aralıksız bir yolculuk yapmak daha iyiydi.
“Çünkü uzun, büyük mesafelerde seyahat etmek için denizcilik yeteneğini epey yoğun olarak kullanmak gerekiyor.”
Seferin sekizinci günüydü. Weed Zephyr’le birlikte balık tutuyordu ve denizin altında karanlık bir şekil belirmişti.
-Bir deniz canavarı sürüsü sizi takip ediyor. Deniz canavarı sürülerinin uzun seferler gerçekleştiren gemileri hedef alma ihtimali daha yüksektir.
“Tam gaz ileri!”
Diyen Weed, geminin hızını maksimuma çekti. Gemiyi takip eden canavarları geride bırakmak istiyordu. Hayalet mürettebatın tepkileriyse kayda değerdi.
“Çabuk, denizcilikle ilgili bir şeyler söyleyin.”
“Demir mi atalım yani?”
“Yelkenleri kapatın!”
Pervasız hayalet mürettebat! Görüldüğü üzere seferin uzunluğu gereği Weed’e olan sevgileri azalıyor, sadakatleri düşüyordu. Fakat hayalet geminin hızı artmazsa pek yakında onlara asıl zorbalık eden deniz canavarları olacaktı.
“Onları yakamızdan düşürmek zor olacak.”
Diyen Weed, hayalet mürettebatı yakalayıp tek tek denize fırlatmaya başladı.
“Madem canınız oyun oynamak istiyor, gidip savaşın bakalım!”
“Efendim, lütfen beni bağışlayın!”
Denize atılan ilk hayalet denizci, çılgınca kılıçlarını savursa da bir deniz canavarı tarafından hızla mideye indirildi. O saniyede güverteden panik nidaları yükseldi.
“*Ühü* Kaptanım, beni deniz canavarlarına atmayın, yoksa paramparça edilirim!”
Hayalet mürettebatın deniz canavarlarına fırlatılışı devam ediyordu. Weed bu şekilde deniz canavarlarının peşlerini bırakacağını umuyordu, hayalet mürettebatsa onun kendilerine uzanan ellerinden kaçınma umuduyla kaçışmaya devam ediyordu. Ancak iki taraf da ısrarcıydı.
“Hal böyle olunca beni kim suçlayabilir ki?” Daha önce hiç yapmamışken denizde nasıl savaşabilirdi ki?
Versailles Kıtasında her mesleğin kendine has özelliklerine dayanan avantajları ve dezavantajları olurdu. Fakat deniz savaşları büyük oranda geminin performansına bağlıydı.
Bununla birlikte çoğunluk tarafından denizle ilişkili en güçlü mesleğin denizcilik veya korsanlık değil, balıkçılık olduğu kabul edilirdi.
Çok sayıda deniz canavarı ve insan yiyen köpekbalığı geminin etrafında daireler çizer ve dipte delikler açarken elinde zıpkınla dalıp da galip gelmeye çalışmak muazzam bir cesaret ve yüzme becerisi gerektirirdi. Bu, yalnızca maceraperest kullanıcıların yaptığı sualtı zindanı keşfinin şafağıydı!
Weed, kendisine eşlik eden üç dalgıç kızla birlikte işe koyulmaya hazırlanmıştı. Eski bir forum yazısında, dalış yaparken yanına 3-4 kişi almak gerektiğini okumuştu.
Fakat hayalet gemideki hiç kimsenin en ufak bir dalış tecrübesi yoktu ve deniz savaşlarına aşina değillerdi. Weed, moralleri yükseltmek için bir alıntı yapmakta karar kıldı:
“İşe yaramaz deri diye bir şey yoktur, tarihi geçmek üzere olsa bile varabilirsiniz etin tadına! Oh, neler vermezdim ganimet uğruna!”
Karanlık Oyuncular Birliği forumlarında deniz canavarlarından düşebilecek olası öğelerin listesi vardı ve insanın içini ürpertecek cinstendi.
“Savaş düzenine geçin! Herkes savaş başlar başlamaz saldırmaya hazır olsun!”
Weed, yoldaşlarının saldırması için doğru anın gelmesini bekliyordu.
“Şimşek saldırısı!” Pale mütemadiyen denize şimşek okları yağdırıyor ve su altındakiler güçlü bir elektrik çarpmasına maruz kalıyordu.
Maylon ise gemi direğine tırmanmış şekilde denize ok atıyordu. Güvertede Korucuların çevikliğini sergileyebileceği bir fırsat olmasa da menzilli saldırılara ihtiyaç duyulan bir an varsa o da şu andı.
“Uuuf. Hiaaaah. Off!”
Şimşek işli oklar, deniz canavarlarının bedenlerine saplanıyordu.
Gelen her büyük dalgada canavarların vücutları acı içerisinde kıvranıyordu. Ancak uğradıkları ok saldırılarına rağmen gemiyi dur durak bilmeksizin takip ediyorlardı. Canlılıklarının yüksekliği sayesinde büyük bir hasar almıyorlardı.
“Hızı koruyun!”
Hayalet mürettebat, hızı korumak ve biraz olsun yavaşlamaktan kaçınmak amacıyla yelkenlerin kontrolüyle yükümlüydü. Deniz canavarlarının tam sayısını teyit etmek mümkün olmasa da Weed’in hesaplamaları gereği saldırıya uğrayanların sayısı aşağı yukarı 10 kadardı.
Bu sırada Romuna, büyü kelimelerinin sonuna ulaştı.
“Yıldırım Tufanı!”
Deniz canavarları uzun bir süre büyü mırıldanan birini görür görmez kaçardı, çünkü bol miktarda mana toplandığında bir yıldırım büyüsü yaratılabilirdi! Şimdi de hayalet geminin etrafındaki denize yıldırımlar inmeye başlıyordu.
Deniz canavarlarının bedenleri kasılıp kıvranıyordu. Bu da suya inen her yıldırımla hasar aldıklarının kanıtıydı.
*Dannn*
Derken takipteki deniz canavarlarının saldırılarını başlatışıyla tekne, ilk büyük sarsıntısını yaşadı. İnsanlar sendeler ve oldukları yerde kayarken birkaç hayalet denizci denize düştü. Ve gemi saldırıya uğradığı için herkes tutunacak bir şeyler bulmak adına yaygara koparmaya başladı.
-Gövde hasar gördü, dayanıklılık 36 düştü.
Hayalet gemi, peşlerindeki deniz canavarları için fazla yavaştı ve sürü, dosdoğru aşağıdan saldırıya geçmişti. Bacaklarını gövdeye sarmaya başlayan canavarların sayısı arttıkça hayalet gemi daha da yavaşlamaya başlıyordu!
Gemiye yapışan canavarların sayısı artarsa geminin hızı iyice azalırdı. Dayanıklılık düşmeye devam ederse de gemiyle birlikte batar ve ölürlerdi.
“Hepsi kıç tarafına tutunmuş!”
Surka’nın ağır yumruklarından birini yiyen bir canavarın dev dokunacı açılmaya başlıyordu! Deniz canavarının uzantıları, Surka’nın eldivenleri nedeniyle alevler içerisinde kalmıştı! Ve seğiren kalamar dokunaçlarından hoş bir aroma yayılıyordu.
Bu esnada Irene, grubun defansını arttırmak için hızla yeni Kutsamalar gerçekleştiriyordu.
“Seri Ateş!”
Pale ve Maylon ikilisiyse Koruculuk ve Okçuluk becerilerini kullanıyordu.
Saldırıları deniz canavarlarına odaklıydı. Hayalet gemiye tırmanmak için bacaklarını kullanan bir canavarın kafası görünmeye başlıyordu. Hayalet mürettebat kılıçları ve baltalarıyla devasa ahtapotun uzantılarıyla çarpışıyordu. Zephyr de eşzamanlı olarak birkaç deniz canavarına saldırıyordu.
“Belki de deniz canavarları karadan gelen taze ete çekilmiştir.”
Deniz canavarlarının daha fazla balıkta gözü yoktu. Yemler konusunda bir ansiklopedi kadar bilgili olan Zephyr, oltasına bir ızgara et takarak denize fırlattı. Ve yüz metre uzunluğunda canavarlar, oltasının etrafında toplaştı. Bu da pek çok deniz canavarının geminin etrafında kördüğüm olmasını, gemiye saldıran canavar sayısınınsa yalnızca ikiye düşmesini sağladı.
“Çaaatııırt PAPAPAT.”
Gövde, devasa sürü tarafından büyük ölçüde yok edilmişti. Geminin dayanıklılığı hızla düşüyordu. Gemi yok edildikten sonra canavarların beslenmesi bir hayli kolay olacaktı. Weed, bir büyü mırıldandı.
“Mızrağın üzerine kasvetli bir karanlık çöksün. Karanlıktan doğan mızrak, düşmanın kalbine nüfuz etsin. Karanlık Mızrak!”
Bu sözlerle birlikte at sırtında bir devin kalçası kadar kalın bir mızrak, deniz canavarının kafasına doğru atıldı. Bu, Kemik Ejderhaya karşı kullanılan güçlü bir büyüydü. Artık bir liç olarak adamakıllı kullanabildiği için gücü çok daha fazlaydı. Bu güçle birlikte tırmanmakta olan deniz canavarı, hayalet geminin güvertesinden itildi. Karanlık Mızrak patlar ve deniz canavarı denize düşerken canavarın ağırlığıyla eğilmiş olan gövde, yeniden eski haline döndü.
“Kenardan itildi, helal olsun!”
Deniz canavarından anlaşılmaz bir feryat yükseliyordu.
“Vaay! Büyü!”
“Weed ne zamandan beri büyü yapabiliyor?!”
Grup üyeleri, büyünün harika olduğu konusunda hemfikirdi. Çoğu öncü yakın dövüş silahı kullanırdı, dolayısıyla Weed’in bu denli güçlü bir büyü yapması alışılmadık bir şeydi. Tabii bir liç olarak kolayca üst sınıf büyüler yapabiliyor olsa da bu, aynı zamanda fiziksel kabiliyetlerini zayıflatıyordu.
*Paaat Güm Güm*
-Gövde hasar gördü, dayanıklılık 21 düştü.
Yedek yelken yırtıldı.
Canavarlardan birini denize düşürmüştü fakat gemiye yapışmış bir tane daha vardı. Hayalet mürettebat bıçak ve kılıçlarla bacaklarına saldırıyor, Pale ve Maylon ok atıyor ama canavar, kafasını geminin altında gizliyordu. Deniz canavarlarının canlılıkları, karadakilere kıyasla çok daha yüksekti.
Zephyr ansızın, “Hyung, bu tarafta yardıma ihtiyacım var!” diye bağırdı.
Farklı yemler farklı balık türlerini çekerdi. Bunun sonucunda köpekbalığını andıran birkaç deniz canavarı, yemleri yemek için yüzeye çıkmaya başlamıştı. Deniz canavarları genellikle düşük zekalı ve kalın kafalı olurdu fakat aynı gruba aynı numarayı ardı ardına kullanırsanız onlar bile bir müddet sonra bu numaraya kanmazdı.
“Başının belada olmasına şaşmamalı. Ölü Şövalyeyi çağırıyorum!”
Van Hawk çağrılmıştı.
“Buyurun efendim.”
“Git de deniz canavarlarıyla savaş.”
“Peki.”
Ölü Şövalye, elinde küçük bir balta ve kılıçla güverteye sıçradı. Ve gölge yeteneğini kullanarak deniz canavarının bacağını kesmeyi başardı. Böylece canavar nihayet sonu gelmez görünen canlılığını tüketti, acı içerisinde kıvranarak denize düştü. Onun düşüşüyle hayalet gemi hatırı sayılır ölçüde hafifledi fakat yeni bir krizin başlaması çok sürmedi. Derinlerde gizli bir deniz canavarı ansızın güverteye sıçrayarak hayalet mürettebatı tek tek devirmek için bacaklarını kullanmaya başladı. Irene ve Romuna ikilisiyse yelkenlerin üzerindeki Pale ve Maylon dokunaçlardan korunabilsin diye defansif büyülerini genişletti.
“Karanlık Mızrak!”
Weed, artık uykusunda bile gerçekleştirebileceği kadar çok kullandığı büyüsüyle bir kez daha saldırdı. Denizin altındaki canavarlara saldırmak çok zor bir tahmin oyunu oynamak gibiydi. Güvertede durup bir dokunacın belirmesini beklemek, suya rastgele ateş etmekten daha kolaydı.
*Aaaaaaaaaah, ouououof*
Derken sudan yükselen dokunaçlar, bir dizi hassas liç kemiğine dolandı. Ve Weed’in bedeni hayalet geminin güvertesinden yükselmeye başladı.
“Weed!”
“Weed canavar tarafından çekiliyor!”
Hwaryeong’un bu şekilde bağırdığını işiten Maylon, yayına büyülü bir ok takarak hedef aldı ancak iş işten geçmiş ve Weed suya çekilmişti. Deniz canavarının güçlü bedeni Weed’in vücudunu fena halde vakumlayıp sıkıyordu. Bu canavarın kuvveti, Ork Karichwi’ninkinden bile fazlaydı. Saf, insanüstü bir kuvvetti!
-Felç edici zehir saldırısı gerçekleştirildi.
Zehir, ölümsüzlere mahsus özellikler gereği etkisiz hale getirildi.
Deniz canavarının sergilediği insanüstü kuvvet kahrediciydi. Suyun içerisindeyken daha da güçlüydü. Su altına çekilen Weed, etrafa daha geniş açıdan bakabiliyordu. Bir müddet sonraysa yemin etrafında toplanmış olan deniz canavarı sürüsünü seçebilir hale geldi. Bir kısmı normal boyutta, bir kısmı hayalet gemiden daha büyük ve bir kısmı da yavru olan deniz canavarları, arı gibi toplaşmıştı. Korkunç bir manzaraydı! Weed, Karanlık Mızrakla vurduğu canavarın yanı başında yüzdüğünü görebiliyordu. Weed’i yakalayan deniz canavarıysa ona adamakıllı bakma fırsatı bulduğu için adeta renkten renge bürünüyordu.
Bir canavarın mantığı şu şekildeydi: ‘Daha fazla yiyemez hale gelene dek ye.’
Ama canavar, eti olmayan Weed’i yediği takdirde midesini bozmaktan endişe duyuyordu. Ölümsüz olmanın da böyle bir avantajı vardı.
“Endişelenme, daha fazla düşünmene gerek kalmayacak.”
Diyen Weed, Karanlık Mızrağı kullanarak vücuduna dolanan bacağı kesmeye çalıştı. Fakat bacak çelik kadar keskindi ve saldırısı ancak bir çizik atmaya yetmişti. Deniz canavarının en kalın kısmı A sınıfı deriydi; hasar vermeden rahatlıkla kesilmesi mümkün değildi. Hem onu kesse bile yalnızca bir bacağı kesmiş olacak ve bu da canavarı öfkelendirmekten başka bir işe yaramayacaktı. Yani bu şekilde saldırmak anlamsızdı.
Bu yüzden kalbi hedef aldı. Bir deniz canavarının kalbi büyük ihtimalle kafasında olurdu. Weed de bir fırsat belirmesini bekliyordu.
Eğer bir insan olsaydı çoktan havasız kalmış ve ciğeri su dolarak ölmüş olurdu fakat ölümsüz olduğu için bu konuda endişelenmesine gerek yoktu. Canavarın bacağının vücudunu yavaş yavaş sıkması nedeniyle canlılığı düşüyor ama yine de sabırla bekliyordu. En nihayetindeyse sol elini kaldırarak şöyle dedi:
“Sağlık Çekme, Mana Çekme!”
-Liç güçlerini kullandınız.
Artık deniz canavarının sağlık ve manasını çekip özümseyeceksiniz.
369 sağlık onarıldı.
112 sağlık onarıldı.
291 sağlık onarıldı…
Bu çekimle sürüye ardı ardına hasar vermesi mümkündü. Su nedeniyle hareketleri kısıtlı olsa da bu, güçsüz olduğu anlamına gelmiyordu. Ölmeye başlayan deniz canavarı ne yapacağını bilemiyor ve ağzını açtıkça açıyordu. Boğularak ölmeyen Weed’i felç etmek mümkün olmuyor, yenildiği takdirde de mideyi bozuyordu. Ve saldırmak için sabırla doğru anı bekliyordu. Yem olmasına ramak kaldığındaysa Karanlık Mızrağını, canavarın açık ağzının içine fırlattı.
-Deniz canavarı Ortess’in zayıf noktasına saldırdınız.
Ölümcül bir hasar verdiniz.
Böylece deniz canavarı geri çekilmeye çabalarken Weed’i tutmakta olan bacağı gevşedi.
“Donmaya bırakalım bakalım.”
Karanlık Mızrak geçmişte manasının yarısını tüketirken şimdi dilediğince kullanabiliyor, diğer büyülere de mana kalıyordu. Şu anda kullandığı büyüyse öncekilerden oldukça farklıydı.
“Ters yerçekimi!”
Bu büyüyle birlikte deniz canavarı, aşağı doğru süzülmektense göğe doğru yükselmeye başladı. Ters yerçekimi, nesneleri uçurmaya yönelik bir büyüydü. Deniz canavarı böylece suyun yüzeyine itildi! Ve Romuna’nın yarattığı bariyerlere çarpıp Maylon’un attığı okları yedi. Devasa bir canavar olması gereği epey kolay bir hedefti.
-Deniz canavarı Ortess öldürüldü.
Tecrübe puanı kazandınız.
Yüzme yeteneği yetkinliği gelişti.
Oldukça zorlu bir mücadeleydi ama bekledikleri an gelmişti. Weed’in iskeletine koyu kırmızı bir ışıltı yerleşmekteydi. Liç! Ölümsüz büyücünün gerçek gücünü gösterme vaktiydi. Bir eline Balkan’ın kitabını, diğer eline de Düşkün Aziz Azasını alan Weed’in ağzından büyülü sözler dökülüyordu.
“Yüksel, ey huzur içerisinde yatamayan ruh. Canlan ve seni öldürenlerle yüzleş. Ölülerin Yükselişi!”
Bu sözlerle birlikte Weed’in yakınındaki sular çekilmeye başladı ve yerini kudretli bir ölümsüz sazan aldı.
Mana, Weed’in bedeninden gelgit misali akıyordu. Ölümsüz deniz yaratığı büyük olduğu için ihtiyacı olan mana miktarı boldu.
Bir liç olması gereği Weed’in Ruh Çağıran yeteneği gücü yükseliyordu.
O sırada ölümsüz deniz canavarı, ansızın deniz canavarlarına saldırmaya başladı. Yaratıklar hem Karanlık Mızrağın hem de ölümsüz deniz canavarının saldırısına uğruyordu. İkisinin birleşimi muazzam bir komboydu. Deniz canavarları kendilerine kimin saldırdığını tespit etme mücadelesi veriyordu, ayrım gözetmeksizin birbirlerine saldırmaya başlamalarıysa çok sürmedi. Tabii hayalet gemi de aynı şekilde ayrım gözetmeksizin menzili dahilindeki her hayvana saldırıyordu.
“Bu defa 2. kademe bir ruh çağırma büyüsü deneyeceğim… Adım 1, canlıyken bu büyüyle savunmasız kısımlara saldırın. Zayıfladığındaysa ikinci adıma geçin.”
“Hayata döndün ve kendini bu kederli ortamda sıkışıp kalmış halde buldun. Ey, çürük kara bitki. Asla yok olma, karanlığın kanunlarını başkalarına kazı. Ölümsüzlerin Yükselişi!”
Bu sözlerle deniz canavarlarının bedenlerindeki tüm etler kemiklerinden ayrılmaya başladı. Deniz canavarları bu ufak herifle nasıl baş edileceğini bilemiyordu. Weed, canavarlardan birine doğru koşturmuştu ve onu kalkan olarak kullanarak diğerlerine saldırıyordu. Zavallı canavar onu sarsıp atmaya çalışsa da Weed, sülük gibi yapışmış durumdaydı.
“Sağlık Çekme, Mana Çekme.”
Sağlık ve mana çekme gücü, belirli kelimeler olmaksızın ifade edilemeyecek kaba ve korkakça bir eylemdi. Karanlık ve uğursuzluğun ölümsüz, görkemli bir lordu olup da bu taktiği kullanan bulunmazdı. Weed ise ‘Weed’in Postunu Kurtarıp Hayatta Kalma Rehberine’ bağlı olarak ortama uyum sağlıyordu.
Sonu gelmez şekilde deniz canavarlarının mana ve sağlıklarını çektikçe yeni ölümsüz canavarlar yaratılabiliyordu. Büyük canlılığa sahip ölümsüzler, su saldırıları gerçekleştiren ölümsüzler, düşmanları derinliklere çeken ölümsüzler. Pek çok çeşit vardı.
-Tecrübe puanı kazandınız.
Deniz Canavarı Ortess aciz bırakıldı.
Bu deniz canavarının yedi çocuğu yok edildi. Ölümsüz Yükselişi kullanılırsa mana tüketimi yarıya indirilebilir.
10 deniz canavarı yüzgeci kazanıldı.
Deniz yaratıkları yakalanması oldukça zor ve güçlü canlılardı fakat Weed, ruh çağıran büyüleri sayesinde onları rahatlıkla avlayabiliyor, bir yandan da fantastik bir tecrübenin yanı sıra ganimet kazanıyordu. Yeni ölümsüzler yükseldikçe deniz canavarları geri çekilmeye başlıyordu.
“Vaaay!”
Teknedeki grup üyeleriyse bitap halde oturuyordu.
“Cidden zordu.”
“Canlılıkları muazzamdı ama pek zeki değillerdi.”
Zindanda avlanmak zor olsa da çılgınca sallanan ve eğilen bir teknede savaşmanın yanında bir hiçti. Bir zindanda düşen öğeleri toplamak için geri dönebilirdiniz, peki ya okyanusun ortasında? İmkansız bir işti.
-Gövdenin dayanıklılığı çok düştü. Ancak deniz lejyonunun saldırısına uğrayan diğer tekneler arasında kaçabilen olmamıştı.
-Deniz canavarlarının yaşam alanı olan Malvinas Mela’yı başarıyla aştınız.
Denizcilik yeteneği gelişti.
Şöhret 160 yükseldi.
Deniz canavarlarını avlarken epey tecrübe kazanmışlardı. Kimileri 3, 6 ve hatta 8 seviye birden atlamıştı. Deniz canavarları harika öğeler de düşürüyordu. Canavarların midesinden inciler, sindirilmemiş kaplumbağa kabukları, taze istiridyeler ve yenilebilir deniz yosunları çıkıyordu!
“Gövde hasar almış olmasaydı on bin deniz canavarı yakalardım.”
Grup yola devam ederken Weed’in gözleri pişmanlık doluydu. Canavar avlarken sıkılmayalı epey olmuştu. Deniz canavarlarıyla zorlu bir mücadele içerisine girmişti. Manası düzenli olarak tükeniyordu. Hayalet geminin altı hala ölümsüz deniz canavarlarıyla doluydu. Ne zaman bir balık öldürseler Weed, az da olsa tecrübe kazanıyordu.
-Ruh çağıran yeteneği yetkinliği gelişti.
Şekil değiştirdiği süre içerisinde gerçekleşse de Karanlık yeteneklerini geliştirmek, Weed’in arzuladığı bir şeydi. Ruh çağıranlar son derece güçlü bir sınıftı. Versailles Kıtasında ölümsüz büyücülerin kabiliyetlerini arttıran on binlerce nesne vardı. Onların güçleri ve lanet kabiliyetleri normal büyücülerden daha yüksekti. Ama diğer taraftan, pek çok zayıflıkları da vardı. Yeteneklerini dengelemek zordu. Yaratılan ölümsüz yaratık sayısı arttıkça ihtiyaç duyulan beden sayısı da artardı; güçlü bir ölümsüz yaratık yaratmak için ara sıra diğer oyuncuları avlamanız gerekirdi.
Büyük çapta bir savaşa girerseniz çok hasar verebilir, çok ganimet toplayabilir ve seviyenizi çok yükseltebilirdiniz. Ama bunun sonucunda katiller ve suikastçıların hedefi olma ihtimaliniz yükselirdi. Ruh çağıranlar ölüm ve karanlıkla haşır neşir olmak zorundaydı ama ölüm üzerindeki güçleri nedeniyle daha çok hasar alabilirlerdi. Ölümleri seviyede ve yetenek yetkinliğinde düşüşe sebep olurdu. Bir rahip tarafından iyileştirilmedikleri takdirde savaş esnasında ölme ihtimalleri daha da yüksekti.
Sağlam bir mana tüketimi gerektiren ve sıklıkla oturup meditasyon yapmayı zorunlu kılan bir meslekti. Büyük ölçekli savaşlara katılan oyuncular sıklıkla kendi taraflarındaki savaşçılardan uzak dururdu, çünkü ruh çağıranlar ölümsüz yaratmak için düşmanları da dostları da kullanırdı. Özetle Ruh Çağıranlar tehlikeli ve yalnız bir sınıfın mensuplarıydı.
#Şu deniz canavarlarının geldiğini okuduğum an ‘Geomchiler olsaydı böyle mi olurdu’ diye düşündüm. Kesin hüloooğğ bize aksiyon çıktı diye canavarların üzerine atlarlardı mutlu mesut. Ah benim tatlı psikopatlarım, bakalım onları bir daha ne zaman göreceğiz. Neyse, geçen bölümü dünya saçması bir ‘gösteriyle’ yedikten sonra bu bölüm aksiyon açığını kapatmış olduk. Sıradaki bölümse bunun neredeyse iki katı uzunlukta. Hadi orada görüşmek üzere!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..