Weed'in savaş hazırlığı, yaptığı yemeklerle herkesin karnını doyurduktan sonra sona ermişti.
“Biz…”
Çoktan hazırlanmış olan paladinler ve rahipler Weed'in konuşmasını bekliyorlardı.
“Gerçekten uzun bir konuşma yapacak. Ben olsam öyle yapardım.”
“Evet. Ayrıca yeniden yayınlanacak bu konuşma. Ne de olsa Weed son derece ünlü.”
KMC Medya da dâhil olmak üzere birçok yayın istasyonu bu konuşmayı canlı yayınlıyordu. Bugün, sadece Versay Kıtası’nda da değil, pek çok insan Balkan’ın birçok yayın istasyonu üzerinden avlanmasını izleyecekti.
Bu fırsat karşısında gergin ve heyecanlı olmadıklarını söylemek yalan olurdu. Paladinler, Weed'in komutası altında olmak ve Ölümsüz Lejyonu’nun Balkan’ına karşı savaşma konusunda büyük bir ürperti yaşıyorlardı. Savaştan önce komutanlarının harika konuşmasını dinleyerek yapmaya çalıştıklarının haklılığını ve değerini kendilerine hatırlatmaları zorunluydu.
Weed boğazını temizledi ve devam etti.
“Balkan'ı avlamalı ve sahip olduğu her hazineyi almalıyız.”
“....”
“....”
Net düşüncelerle belirlenmiş kesin bir hedef vardı karşılarında!
Ve seyircinin dikkatini boş yere dağıtmayan bir sadelikle anlatıyordu Weed bu hedefi!
“O halde hepimiz elimizden gelenin en iyisini yapalım.”
“…..”
Weed için zaman konuşarak harcanamayacak kadar değerliydi.
'Sadece hepsini öldürmemiz gerekiyor.'
Planlar zaten kurulduğundan dolayı geriye kalan tek şey soğukkanlılıkla savaşmaktı. Bu yüzden hemen ardından paladinler, rahipler ve Geomchi'lerden oluşan muazzam bir saldırı ekibi yola çıkarılmıştı. Pale'in yoldaşları ve Marey’in de dâhil olduğu ruh çağıranlar da onlarla birlikte hareket etmişlerdi.
Bir ozan olan Marey, Weed'in Balkan’a karşı vereceği savaşı izleyip harika bir şarkı bestelemek için gelmişti. Ruh çağıranlar da Weed ile birlikte savaşmaya karar vermişlerdi. Balkan'ın komutası altında olsalar elde edebilecekleri büyü ve eşya miktarı hiç az değildi. Ancak şimdi de ünleri ve Ölümsüz Güç’leri artacaktı.
Balkan, ruh çağıranların hem kutsaması hem de lanetiydi. Ve Ölümsüz Lejyonu’na olan bağlantılarından dolayı da herhangi bir köye veya kaleye girmeleri zordu. Bu yüzden özgürlükleri için savaşmaya karar vermişlerdi.
______________________________________
Paladinlerin morali ölçülemeyecek kadar yüksekti. Ölümsüzlere karşı olduklarında saldırı ve savunma yetenekleri maksimumdaydı.
“Weed-nim ile birlikte yürek burkan bir savaşa girebileceğim.”
“Ölsem bile zerre kadar pişman olmam.”
Canlı yayında olduklarından dolayı savaş için yanıp tutuşuyorlardı.
Ölümsüz Lejyonu’nun Vargo Kalesi’ndeki birlik karargâhına doğru ilerliyorlardı!
Yürekleri heyecanla kabarmış bir halde şiddetli yağmurların ve karanlık gökyüzünün altında yürüyorlardı.
Ama Weed'in yönlendirdiği yer kirli ve dar bir lağımdı!
“Bu kanalizasyona girmelisiniz.”
SPLASH! SPLASH!
Paladinler, rahipler ve Geomchiler kanalizasyondan Weed'in daha önce söylediği yöne doğru yürüdüler. Pale'in grubu ve tüccar Mapan da onlarla birlikteydi. Kanalizasyonun karmaşık yollarını geçtiler ve yerden tekrar yukarı çıktılar, Kıyamet Şövalyesi Weed onları bekliyordu. Weed Ölümsüz Lejyonu’na doğru hiza alırken Ölümsüzlerin açtığı ve adamlarının bulunduğu kapıyı geçti. Hafif ıslak pelerini ve zırhını kıskanmaları gibi bir ihtimal yoktu.
“Bu, Vargo Kalesi’nin dış kalesinde bulunan mutfak. Burası güvenli bir yer çünkü Ölümsüzler yemek yemez.”
Rahipler kaleye girerken, vücutlarının gerginlikten titrediğini hissediyorlardı.
“Balkan'ın bulunduğu yer yakın mı?” diye sordu Pale.
“İç kaleden yeraltına inmemiz gerekiyor.”
Kalenin dış kısmına kolayca sızmışlardı ama önlerinde hala çetin bir yol vardı. Pek çok Ölümsüz tarafından fark edilmeden Balkan'a ulaşmak imkânsız olurdu.
“Önce ben gireceğim. Lütfen biraz süre geçtikten sonra arkamdan gelin.”
Weed öne geçerek Ölümsüzlerin hareketlerini kolaçan etti. Yakınlarda hiç Ölümsüz olmaması en iyisiydi ve Weed de sık sık gördükleri hakkında bilgi veriyordu.
“Yedi taneler. Çevrede başka Ölümsüz yok. Onlara hızlı bir şekilde saldırmalı ve yolumuza devam etmeliyiz.”
“Kutsal Güç!”
“İyileştirme!”
Avlanmak zorunda kaldıkları anda rahiplerin kutsal büyülerini kullanarak temizlediler düşmanları.
Rahiplerin iyileştirme büyüleri, kutsama büyüleri ve Ölümsüze Dönüştürme büyüleri; Ölümsüzler için çok kritikti.
“Mana yenilenmesi için ara verecek zaman yok. Ölümsüzler Vargo Kalesi’nin etrafında özgürce hareket ediyorlar. Bu yüzden Balkan'ın olduğu yere doğru ilerlemeye devam etmemiz gerekiyor.”
Weed gecikmeden hareket etmeye devam etti. Balkan'a giden yolu tam olarak kavradığı için önlerine çıkan Ölümsüzleri öldürmek amaçları durmaları gerekse bile hızlı hareket edebiliyorlardı. Ölümsüzlere karşı görünmeleri halinde devasa bir Ölümsüz kuvvetinin peşlerinden geleceğine dair korku duyuyorlardı.
Weed onlara istedikleri kadar savaşmaları için bir fırsat bulacakları sözünü vermişti. Onlar da Balkan ile savaşmak istedikleri için sessizce peşinden gidiyorlardı. Kalenin dışında pek çok canavar vardı ama Weed Ölümsüz Lejyonu’nda sahip olduğu konumunu en azından önlerine çıkan muhafızları azaltmak için kullanıyordu.
Aylak aylak dolaşan Ölümsüzleri astları olarak önüne almış ve sonra da onları kaleden dışarı atmıştı. Ama köşelerde çömelmiş olan Ölümsüzlerin çoğu 300 seviyenin üzerindeydi ve üç Kemik Ejderha da havada uçuyordu. Vandal şövalyeleri hayalet atlarıyla kalenin içi ve dışı arasında geziniyordu. Yani Ölümsüzlerin şu anda nasıl olduklarını bilen Weed bile tamamen rahat olamazdı.
“Keeak, insanlar!”
Rahipler ve paladinler kutsal büyülerini kanalize ediyor ve hemen kullanıyorlardı ama bazen Ölümsüzler ölürken çığlık atarak ölüyorlardı. Her seferinde de yakınlardaki Ölümsüzler geliyor ve hızla boyun eğip kaçmak zorunda kalıyorlardı.
“İnsanlar! İşgalci insanlar var!”
“Zili çalın ve herkesi uyarın.”
“Savaş çıkıyor!”
“Kan kokusu alıyorum. Canlılar bize meydan okuyor!”
DİNG! DİNG! DİNG!
Vargo Kalesi'nin kulelerinden bir yerlerden yüksek bir çan çalmıştı.
“Artık ifşa olduk saymalıyız. Bundan sonra; keşif yapmak yerine doğrudan kalenin içlerine doğru koşmak var.”
Weed'i takip eden paladinler ve Geomchiler onun peşinden koştu. Fiziksel olarak zayıf olan rahipler bile değneklerini ve kutsal yazıları ellerinde tutarak koşmaya başlamışlardı.
“Yolumuzu engelleyen her Ölümsüzü öldüreceğiz ve devam edeceğiz.”
Artık zamana karşı yapılan bir savaş vardı. Eğer Vargo Kalesi'nde toplanan tüm Ölümsüzler tarafından kuşatılırlarsa yalnızca sefil bir ölümle karşı karşıya kalacaklardı.
“Sahyungların şimdi ileri gitmesi gerekiyor. Elimizden geldiğince çabuk aşmamız gerekiyor. Tehlikeli olabilir ama lütfen.”
“Merak etme. O kadar iş kolay.”
Geomchiler karşılaştıkları her Ölümsüz askeri yok ediyordu.
Vücutlarını tavizsiz bir şekilde kullanıyorlardı ve kendilerini saldırıya adamışlardı!
Rahiplerin temizleme büyüleri olmasaydı Ölümsüzler ceset olmuş olsalar da normal kılıçlarla veya fiziksel saldırılarla geri dönerlerdi. Ama Balkan'ın Kara Hükümdar büyüsü sayesinde zaman geçtikçe tekrar Ölümsüz olarak ayağa kalkacaklardı. Ama Weed ve yanındakilerin şu an buna önlem alacak zamanları yoktu.
Weed öne geçti ve koridorda koşmaya devam etti. Bir Kıyamet Şövalyesi olduğu için Ölümsüzler tarafından saldırıya uğramıyordu.
“İşgalciler!”
Weed çığlık atarak Ölümsüzlerin dikkatini çekmişti.
“Sağ koridordan yaklaşan insanlar var.”
Bütün Ölümsüzler Weed'in söylediği yöne koştu.
Weed yolları keşfetmenin ve yol göstermenin yanı sıra Ölümsüzlerin kafasını karıştırma görevini de yerine getiriyordu. Peşinden koşan rahipler dışında herkes kalenin iç kısmına açılan kapıya ulaşmıştı.
“Burayı geçmemiz gerekiyor. Diğer yollarda çok fazla Ölümsüz var.”
Weed'in seçtiği yol, hendek üzerindeki köprüler aracılığıyla iç kaleye bağlanıyordu. Köprünün altındaki Ölümsüz timsahlar insanları görünce yalanmaya başlamışlardı.
“Hadi gidelim.”
Rahipler ve paladinler köprünün üzerinden koşuyorlardı.
Kaçtıkları kalenin dışında Ölümsüz askerleri toplanmıştı.
“Hücum! Hepsini öldürün!”
“Balkan-nim’in hedeflerine isyan ediyorlar. Hadi onları ölümün yoldaşları yapalım.”
Ölümsüzler ellerinden geleni yaparak onların peşine takılmıştı. Çok çeşitli Ölümsüzler ve havadan saldıran çirkin yaratıklar vardı.
“İlahi Kalkan!”
Rahipler koruyucu büyülerini yayarak saldırıyı engellediler.
“Kalenin iç kısmına koşun!”
“Çabuk, çabuk!”
Vargo Kalesi’ne girdiklerinden beri akıllarını toplamaya vakit bulamadan savaşla karşı karşıya kalmışlardı. Sadece Ölümsüzlerin hakkından çabuk gelmeleri değil, bir de hızlı hareket etmeleri gerekiyordu. Oyuncuların Weed'in savaşı nasıl yöneteceği hakkında soruları vardı ama artık biliyorlardı.
Geride kalırlarsa ya da itaatsizlik ederlerse ölürlerdi. Savaşın zorluğu hayal güçlerinin ötesinde olduğundan dolayı Weed'e ayak uydurmak için çok çaba sarf etmek zorunda kalmışlardı.
Weed gökyüzüne baktı. Şu anda üç Kemik Ejderhası’nı göremiyordu.
“Gerçekten iyi bir gün seçmişim.”
Birkaç gündür elfler ve barbarlar Vargo Kalesi’ne saldırmıyorlardı. Vargo Kalesi’nin yakınındaki ormanda nadir görülen yüksek elfler fark edilmişti. Yani geri çekilme yerine başka bir büyük saldırının belirtileri vardı.
“Elflerle büyük bir savaşa girmeliyiz.”
“Büyük başarılar elde edersek Balkan-nim mutlu olacaktır.”
“Birçok barbar öldürürsek sence Vandal şövalyelerine katılabilir miyiz?”
“Bu gece sakin olduğuna göre yarın saldırmaya gelecek olmalılar. Ölümsüz Lejyonu, Vargo Kalesi'nde savunma yaptıktan sonra karşı saldırıya geçmeyi planlıyor. Bu sefer elfleri ormana kadar takip edeceğiz, büyük başarılar kazanma şansı önümüzde.”
Ölümsüzlerin konuşmaları aracılığıyla olası saldırının gününü tahmin etmişti Weed. Vargo Kalesi’ne uzaktan bakılması halinde bir tarafta Weed tarafından getirilen ve içeriye giden patikada savaşan insanlar görülürken; diğer tarafta, surların yanında da Ölümsüzlerle savaşan birleşik bir elfler, barbarlar ve cüceler ordusu görülürdü.
__________________________________________________________
Pale ve Maylon durmaksızın ok atıyordu. Gümüş oklarıyla çirkin yaratıkların alınlarına atış yaparak kaleye girmişlerdi. Girişin yanında durmuşlardı ve sürekli olarak ok atarak rahipleri koruyorlardı. İyi bir savunma seviyesine sahip Geomchiler ve paladinlerin aksine rahipler kolayca ölebilirdi.
Rahipler genellikle savaşı güvenli bir mesafeden ve arkadan desteklerlerdi. Grup görevlerinde temel bir özellik olan şifa ve kutsamadan sorumlulardı. Bu yüzden fazla hareket etmiyorlardı.
“Huh, ah!”
Moratalı ünlü bir rahip olan Breeman, iç kaleye girer girmez hemen yere oturmuştu ve derin derin nefes alıp veriyordu. Gittiği her yerde övgü toplayan rahip Breeman'dı o ama Weed'in altındaki bir baskına katılınca elinden geldiğince hızlı koşması gerekiyordu. Şişman midesi yüzünden yavaş yavaş yürümesi halinde de onları kovalayan Ölümsüzler tarafından öleceğini düşünüyordu.
Breeman nihayet iç kaleye girdikten sonra rahatlamış hissetmişti.
“Weed-nim, burası güvenli mi?”
Hiçbir şey söylemeden önündeki koridoru işaret etti Weed. İç kale, dış kaledeki canavarlardan çok daha güçlü canavarlarla doluydu!
Hayalet atlarına binmiş üç Vandal şövalyesi insanlara saldırıyordu.
“Dikkatli olun!”
“Hücum!”
Rahipler birbiri ardına uyarılar veriyordu.
Geomchiler çok uzun zamandır hazırlanıyorlardı buna.
Savaş sanatçılarının içgüdülerine sahiplerdi. Maceracılar veya hırsızlar gibi çeşitli tehlikeleri hissedemeseler de güçlü bir düşman ortaya çıktığında ürpertici bir aura akıyor ve onları uyarıyordu.
“Savaşmaya değer biriyle karşılaşmayalı uzun zaman oldu.”
“Dikkatli olun. Gardınızı indirirseniz anında ölürsünüz.”
Vandal şövalyelerinin 430 levelin üzerinde oldukları tahmin ediliyordu. Her biri, ayrı isimler verilen yüksek rütbeli Ölümsüzlerdi ve Balkan'ın Ölüm Aurası ile daha da güçlülerdi.
“Kılıç Klonlama!”
Geomchiler gizli kılıç becerilerini kullandılar. Vandal şövalyeleri güçlü göründükleri için daha en başından sahip oldukları her şeyi vermeye karar vermişlerdi. Geomchi19, Geomchi56, Geomchi101 ve Geomchi147 olmak üzere her biri; vücutlarını 10 kez klonlamıştı.
“Balkan-nim canlı sunular istiyor.”
“Sadece kurban olarak kullanılabilirsiniz.”
Vandal şövalyeleri, bir saniyede Geomchilerin klonlarına saldırarak onları kesmişti. Her bir darbe, klonların kaybolmasına neden oluyordu. Ama Geomchiler klonlarını kullanarak düşmanın canını yavaş yavaş almayı tercih etmiyorlardı.
Bu sadece düşmanlarında bir açıklık oluşturarak saldırabilmeleri için kullandıkları bir yöntemdi.
“Taa!”
Geomchiler, Vandal şövalyelerinin saldırı sırasında açığa çıkan zayıf noktalarına saldırmıştı.
“Kyaaaa!”
Zırhları ve Ölüm Aurası’nın savunma yetenekleri sayesinde Geomchilerin saldırılarından ağır hasarlar almamışlardı Vandal şövalyeleri. Sırt ve diz gibi eklemlerinden isabet almış olsalar da sadece normal hasarları vardı.
“Şifa Eli.”
“Savaşçı İyileştirme.”
“Güneş Tanrısı Kutsaması!”
Rahiplerin ve paladinlerin kutsal büyüleri Vandal şövalyelerini biraz geç vurmuştu. Ölümsüzlere korkunç hasarlar veren şifa ve kutsama büyüleriydi bunlar.
“Sonsuz Parlaklık.”
“Canlılık Yenilenmesi.”
Vandal şövalyeleri zayıfken Geomchiler de onlara ayrım gözetmeksizin saldırmıştı.
Hwaryeong, yeni yaklaşan iki Vandal şövalyesinin önünde dans ediyordu.
Kendi bubi bubi dansıydı bu!
Vandal şövalyeleri, insanlara karşı artık sabitleşmiş bir nefrete sahiplerdi ve anında saldırmışlardı. Ama dansın menzili ne kadar yakınsa etkisi de o kadar güçlü hale geliyordu. Bu yüzden onların vuruşlarından zar zor kaçarken dans etmeye devam etmişti Hwaryeong. Bu onun için bile zordu ama bir şekilde başarmıştı.
“Bu oldukça güzel.”
“Dayak yemeye değerler en azından…”
Savaşa doğrudan katılanlar beklentilerin ötesindelerdi. Saldırıyla ilgili beceri ustalıklarını ve istatistiklerini yükseltmek için güzel bir fırsattı bu!
Vandal şövalyeleri öldüğünde köşeye gitti Weed.
“Görünüşe göre bundan sonra Ölümsüz olarak kalamam.”
Vargo Kalesi, bir Kıyamet Şövalyesi’nin bile serbestçe dolaşamayacağı bir yerdi. Dış kalede olanların aksine artık Ölümsüzlere emir vermek imkânsız olmakla kalmayacak, aynı zamanda Weed de direkt olarak Balkan'ın komutası altında olacaktı. Yani eğer Balkan, Weed'e saldırmasını söylerse Weed vücudunun kontrolünü kaybedebilir ve Geomchilere karşı savaşabilirdi.
“Vücudumu tekrar değiştirme zamanı.”
Weed sırt çantasından bir heykel çıkardı.
“Orijinal görünümüme geri dönmem gerekiyor.”
Hâlihazırda yontulmuş kafayı, bacakları, kolları ve gövdeyi bir araya getirdiğinde Weed'in orijinal yüzüne benziyordu heykel. Ama biraz farklıydı. Heykelin yüksek bir burnu, kare bir çenesi, koyu renkli kaşları ve hoş bir simetrisi vardı. Yakışıklı olmasının yanı sıra yaklaşık 12 cm de daha uzundu.
Teknik olarak yalnızca aynı insan olarak sınıflandırılabilirdi. Aksi takdirde tamamen farklı bir insandı. Bir plastik cerrah onun iyi tanımlanmış düzeltmelerine hayran kalırdı ve heykel bir mezunlar toplantısına giderse kimse onu tanıyamazdı.
“Uzun bir aradan sonra aynaya bakıyormuşum gibi rahat hissediyorum. Heykel Dönüşümü!”
Weed bir hortlak bedeninden bir insana dönmüştü. Bazı fiziksel farklılıklar vardı ama boyu benzerdi. Bu yüzden uyum sorunu yaşamamıştı. Bir insan olarak giydiği eşyaları ve Kolderim'in şeytan kılıcını kuşandı ve sonunda da “Bir Heykeltıraş Tarafından Bırakılan Meşale’yi” tuttu.
“Şimdi biraz daha rahat…”
Vücudu, Kıyamet Şövalyesi olduğu zamanlardaki vücudu gibi savaşlarda olgunlaşmamış olsa da çok daha iyi ekipman kuşanabiliyordu. Ayrıca rahiplerden şifa ve kutsama alabildiği için olumsuz bir yanı da yoktu.
Weed tekrar diğer insanların önünde durduğunda Pale'in grubu ve ruh çağıranlar çoktan iç kaledelerdi.
...
Weed artık eski haline döndü. Ve çok pürüzsüz ilerlemese de en azından kalede belli bir yere kadar geldik. Çok heyecanlı ilerliyor açıkçası dostlar, okumaya devam!
Takipte kalın! Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ve serimizi beğenmeyi de unutmayın lütfen! Görüşmek üzere!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..