“Kraliçe Evane'in bir günlük yazdığını duydum.”
“Nereden duydun bunu… Günlük tuttuğunu bilen sadece birkaç kişi vardı... Ah, bunu sana Elzase Unni mi söyledi?”
“Evet, o söyledi.”
“Anlıyorum, seni Unni göndermiş. Bir düşündüm de; onunla bağlantımı kaybedeli çok oldu. Kusura bakmayın ama kraliçenin günlüğünde ne yazdığını bilmiyorum.”
“Peki bu günlüğü nerede bulabileceğimi biliyor musun?”
“Hafızamı bir kontrol etmem gerek.”
Fabiane, uzak hatıralara bakıyormuş gibi gözlerini kapamıştı.
Hım- hım-
Odanın içinde yankılanan tek ses, Weed’in patatesleri çiğneme sesiydi. O beşinci patatesini yemişti ki Fabiane gözlerini tekrar açtı.
“Uzun zaman oldu ve bu yüzden emin olamıyorum ama günlük kesinlikle kraliçenin kaldığı Yıldız Sarayı’nda değil. Ölmeden bir ay önce memleketine gitmişti. Ondan sonra da o günlüğü bir daha görmedim. Belki bir yere saklamıştır?”
----------------------------------------
Kraliçe Evane’in günlüğü hakkında bilgi aldınız.
----------------------------------------
Weed, günlüğün yeri hakkında makul bir tahmine sahipti. Muhtemelen kraliçenin zamanında orada Zahab ile de oynadığı memleketinde saklıydı.
“O zaman lütfen kendine iyi bak.”
Weed gerçekten de yanına bir sepet dolusu patates almış ve Serabourg Hisarı’nın arkasındaki dağın üzerinden geçmişti. Kraliçe Evane’in eskiden yaşadığı köye varmış ve Zahab’ın heykellerini yaptığı büyük ağaca gitmişti.
“Muhtemelen burası.”
Maceracılar tespit becerilerini kullandıklarında görev hedefiyle ilgili yerlerden hafif hisler seziyorlardı. Weed’in böyle bir yeteneği olmadığı için öğrenmek için gerçekten zemini kazması gerekiyordu.
“Başlayalım.”
Bir kürek çıkarmış ve toprağı kazmaya başlamıştı. Madencilik becerisinin de etkisiyle zemini hızla kazmayı başarmıştı! Bir metre derinliğinde kazdıktan sonra tahta bir sandık bulmuştu.
----------------------------------------
Kraliçe Evane’in gizli sandığını ortaya çıkardınız.
----------------------------------------
----------------------------------------
Şöhret 265 arttı.
----------------------------------------
----------------------------------------
Kraliçe Evane’in sandığının kazılıp çıkarılması, maceracının rekorunu geliştirdi. Eğer bunu Maceracı loncasına bildirirseniz küçük bir ödül alabilirsiniz.
----------------------------------------
Weed tahta sandığı açtı. İçinde bir çift paslı anahtar, küçük bir el aynası ve bir kitap vardı.
----------------------------------------
Yıldız Sarayı’nın anahtarını aldınız.
----------------------------------------
----------------------------------------
Gizli bir odanın anahtarını aldınız.
----------------------------------------
----------------------------------------
Gerçeği gösteren bir ayna elde ettiniz.
----------------------------------------
----------------------------------------
Kraliçe Evane’in gözyaşlarıyla ıslanmış günlüğünü elde ettiniz.
----------------------------------------
Weed önce anahtarları kontrol etmişti.
“Tanımla!”
----------------------------------------
Yıldız Sarayı Anahtarı: Dayanıklılık 2/4
Kraliçe Evane’in saraya girmesine izin veren anahtar.
Seçenek: Cesaret +1
----------------------------------------
Kraliçe Evane’in mühürlü sarayını açmanın anahtarı buydu. Şimdilerde ise ortada, terk edildikten sonra ise sarayda canavarların yaşamaya başladığına dair söylentiler vardı.
“Yıldız Sarayı’nın açık olduğuna dair hiçbir şey duymadım. O halde sarayı açan anahtar bu olmalı. Bir sonraki öğeye geçelim… Tanımla!”
Bu sefer, Weed gizli odanın anahtarını yerleştirmişti avucunun içine.
----------------------------------------
Gizli Oda Anahtarı: Dayanıklılık 1/4
Bu, bir yerlerdeki gizli bir odanın anahtarıdır.
Hususi olarak ayırt edilmesini sağlayan hiçbir şey yok.
Büyük ölçüde hasar görmüş durumda ve bu yüzden birkaç kez kullanmak zor olacaktır.
Seçenek: 4 kullanımdan sonra imha edilecektir.
----------------------------------------
“Tanımla!”
----------------------------------------
Gerçeği Gösteren El Aynası: Dayanıklılık 14/25
Değerli mücevherlerle kaplı bir el aynası.
Özel malzemeden yapılmış, içinden ilahi güç akıyor.
Yalanları ve hayalleri ortaya çıkarır, insanı gerçeğin yoluna döndürür.
Belirli bir yerde kullanılabilir.
Kısıtlamalar: Katiller ve kötü adamlar tarafından kullanılamaz.
Dansçılar, ozanlar veya rahipler bu eşyayı kuşandığında, bu eşyanın etkisi iki katına çıkar.
Seçenek: Zekâ, Bilgelik +7.
Çekicilik +23.
Maksimum mana değeri % 11 artar.
İnanç 38 artar.
Belirli bir yerde size yol gösterecektir.
----------------------------------------
“Bu sıradan görünmüyor…”
Weed, görev eşyalarından gelen tatmin edici kokuları çekti içine. Sonra da kalan son öğeyi, günlüğü açtı ve okumaya başladı. Günlük her gün istikrarlı bir şekilde yazılmamıştı. Her bir veya iki ayda bir gerektiğinde yazılan bir yazı vardı. Bazı yerlerde yırtık izlerinden dolayı okunamayan kısımlar vardı ama genel olarak bir engel teşkil etmiyorlardı.
----------------------------------------
16 Ocak
Kraliçe olmaktansa özgür yaşamayı tercih ederim.
Zahab ile...
Tıpkı geçmişteki o zaman gibi… Mutlu ---- beni ----
----------------------------------------
----------------------------------------
19 Mart
Zahab beni tekrar görmeye gelecek mi?
Hayatımdaki en m-tlu anlar, onu o heykelleri yaparken gördüğüm anlardı.
Keşke genç ve masum olduğum zamanlara geri dönebilseydim.
----------------------------------------
----------------------------------------
7 Nisan
Zahab’ı görmek istiyorum.
Kalbim her zaman onu takip edecek.
Keşke ---- olmasaydım… O zaman Zahab ile mu----t----lu olabilirdim…
----------------------------------------
----------------------------------------
6 Haziran
Rosenheim Krallığı’nı korumak için güvenilir insanları bir araya topluyorum.
Ölmeye hazırız.
Kraliçe olsam da kaderimi onlara bağlayacağım.
----------------------------------------
----------------------------------------
1 Eylül
Embinyu Kilisesi.
Sanırım çok acele ettim.
Benim ilgimi fark ettiler.
----------------------------------------
----------------------------------------
11 Eylül
Embinyu Kilisesi hakkında bilgi veren casus ‘Yiorlin’ bir mesaj gönderdi.
Beni öldürmek için suikastçılar gönderilmiş.
--- Zahab’ı son bir kez görmek istiyorum.
----------------------------------------
----------------------------------------
14 Eylül
Bu günlüğü onunla çok mutlu anılarım olan yere gömüyorum.
----------------------------------------
----------------------------------------
Kraliçe Evane’in ölümü hakkında bilgi aldınız.
----------------------------------------
Embinyu Kilisesi’nin Yeniden Doğuşu idi bu!
Weed günlükte yazılanları sindirmeye çalışıyorken hareketsiz duruyordu. Ama beyni ise her zamankinden daha hızlı hareket ediyordu. Tüm algısı bir uyum içindeydi.
‘Kraliçe Evane ve Zahab. Bu zincirleme görev Embinyu Kilisesi ile bağlantılı.’
Weed buraya önce Zahab ile tanıştıktan sonra gelmişti. O tanışmadan dolayı kazandığı dostluk böyle bir durum için kullanılacaktı demek ki.
‘Bu, Zahab ile birlikte Embinyu Kilisesi ile savaşmak ve onları Kraliçe Evane’in ölümü için hesaba çekmek!’
Hikâye farklı olsa da Weed’in kuzeydeki Embinyu Kilisesi ile savaştığı bir zaman da olmuştu. Kraliçenin ölümü neredeyse unutulmuş olsa da Weed kraliçeyi seven adamla tanışmıştı. Bunların hepsi oymacının Embinyu Kilisesi’nden intikam almasına işaret eden bir senaryoydu!
‘Bu aceleye getirilmiş bir hareket. Et büfesine gitmek ama et hazır olmadan sadece 5 rulo gimbap yemek gibi.’
Geçmişte yaptıklarından çok pişmandı.
‘Görevin Zahab ile tanışmakla bitmeyeceğini tahmin etmeliydim!’
Kafasında birçok farklı düşünce vardı ama şu anda pişmanlık yaşamanın bir faydası yoktu.
Weed eşyaları almış ve yaşlı hizmetçi Elzase’nin yanına dönmüştü.
“Kraliçe’nin günlüğü! Tekrar bulunabileceğini asla düşünmezdim. Fabiane ile tanıştın mı?”
“Evet, onunla tanıştım. Pazar bölgesinin arkasındaki ara sokakta yaşıyordu.”
“Aa, öyle mi? O kadar yakın yaşıyor olsa da ben şatodan ayrıldıktan sonra onunla hiç iletişim kurmadım, bu yüzden hiç bilmiyordum. Bunun nedeni kraliçeye hizmet eden hizmetçilerin bir şekilde birer birer ölmeleriydi.”
DING!
----------------------------------------
'Şüpheli Bir Yerdeki Bir Günlük' Tamamlandı.
Kraliçe Evane’in günlüğü, Zahab ile mutlu olduğu yere gömüldü.
----------------------------------------
----------------------------------------
Şöhret 17 arttı.
----------------------------------------
----------------------------------------
Tecrübe çok küçük bir miktar arttı.
----------------------------------------
Weed’in seviyesi öyle yüksekti bu kolay görev, hatırı sayılmaya değer bir tecrübe bile vermiyordu.
Hizmetçi günlüğü açtı ve baştan sona okudu.
“Aman Tanrım, nasıl olur böyle bir şey...! Yani kraliçenin ölümünün arkasında böyle bir sır varmış ha! Ama artık çok geç olduğunu düşünüyorum.”
“Ne?”
“3 ay önce gelseydin sorun olmazdı... Kraliyet şövalyesi Yiorlin bir canavar saldırısı nedeniyle öldü.”
“....”
“Kraliçeye olanlar çok üzücü. Onun trajik ölümüyle ilgili bu günlük dışında kesinlikle bir kanıt yok… İlgililer şu anda dünyada bile yoklar. Sadece yaşlı ben ve Oymacı-nim var. Onun intikamını nasıl alacağımızı bilmiyorum.”
DING!
----------------------------------------
Görev “Günlüğü Teslim Et” gerçekleşmedi.
----------------------------------------
Zincir görevinde bir askıya alma vardı!
Weed’in üzerine büyük bir boşluk çökmüştü.
‘Çok geç geldim.’
Embinyu Kilisesi çoktan geniş çapta yayılmıştı Rosenheim Krallığı’na. Ayrıca olan da olmuştu zaten. Weed çok geç geldiği için görev yarı yolda kaybolmuştu.
“Ama maceracı-nim olmasaydı o halde bu yaşlı kadın her zaman olanlar hakkında kara kara düşünürdü. Kraliçe ve Zahab-nim birbirlerini sevmelerine rağmen birlikte olamadılar ve sonunda kraliçenin intikamını bile alamadık.”
“…….”
“Belki de bu daha iyi olmuştur. Kraliçe ve Zahab-nim intikam istemezlerdi. Makul olmayan isteğim yüzünden çok zorluk çekmiş olmalısın.”
----------------------------------------
Şöhret 13 arttı.
----------------------------------------
Weed yaşlı hizmetçinin evinden zayıf bir şekilde ayrıldı. Bu sefer haşlanmış patates bile almamıştı yanına.
*****
Sokağa çıktıklarında sordu Seo Yoon.
“Morata'ya dönecek misin?”
“Hayır. Bunca yolu geldik ve anahtarı da aldık, Yıldız Sarayı’na gitmeyi denemeliyiz.”
Weed kaleye gitti ve anahtarla Kraliçe Evane’in Yıldız Sarayı’nı açtı. Rosenheim Krallığı’ndaki kaleye soylular ve yetkililerle tanışmak için birçok oyuncu gelirken kimse terkedilmiş Yıldız Sarayı’na yaklaşmıyordu.
----------------------------------------
Zindan, Yıldız Sarayı’nı ilk keşfeden sizsiniz.
Ayrıcalıklar: Şöhret 1700 arttı.
Bir hafta boyunca iki kat deneyim ve eşya düşme oranı.
İlk kez avlanan canavarlar, düşürebilecekleri en iyi eşyayı düşürür.
----------------------------------------
----------------------------------------
Cesaret, Yıldız Sarayı’na girildiği için 3 arttı.
----------------------------------------
“Hadi istediğimiz şekilde avlanalım.”
Yıldız Sarayı’nın içinde eski sanat eserlerinin hazine gibi saklandığı ve altın eşyaların doldurduğu odalar vardı. Bu zindan çok lükstü!
Genellikle sadece düşük seviyeli canavarların ortaya çıktığı zindanlarda bir parça bronz kazanmak için bile her yerin aranması gerekirdi ama burası hazineyle doluydu. Kraliçe Evane’in ölümünden sonra saray çürümeye terk edilmişti ve gizemli bir lanetle zindana dönüştürülmüştü.
Yıldız Sarayı pişmanlıkla ölen hizmetçilerin, şövalyelerin ve askerlerin ruhlarıyla doluydu. Nedeni bilinmiyordu ama Burgle adında bir sürü grotesk canavar vardı.
“Bu oldukça tehlikeli bir zindan.”
Weed ve Seo Yoon’un seviyeleri için etrafta dolanan ruhları halletmek kolaydı. Ancak Burgle canavarları inanılmaz bir hızla hücum ediyor ve kendilerini savaşın içine atmaktan hiç geri durmuyorlardı. Sadece seviyeleri 400’ün ortalarında değildi, aynı zamanda son derece de tehlikeliydiler. Neyse ki canavarlar aynı anda hücum etmiyorlardı hep birlikte, bu yüzden Grapass bölgesinde avlanmaya kıyasla çok daha kolaydı.
“Çağrı: Ölüm Şövalyesi Van Hawk! Çağrı: Vampir Lordu Torido!”
Weed, Torido ve Van Hawk’ı çağırmış ve Seo Yoon ile birlikte savaşa girişmişti. Seo Yoon yanında değilken Ölüm Şövalyesi Van Hawk ile zindanın eteklerinde Işıyan Kılıç kullanarak temkinli bir şekilde avlanıyordu.
“KIEEEEK!”
Işıyan Kılıç, lanet türü canavarlara karşı etkiliydi. Ayrıca beceri ustalığı da kolayca artıyordu ancak ışıktan henüz yeni bir şey çıkmamıştı. Ama yine de Burgle canavarları, onlarla savaşılmasını zorlaştıran büyük bir güce sahipti. Weed becerisini kullansa bile Burgle canavarları kalkanlarıyla saldırıyorlar ve kılıçlarını savurarak savunmaları aşıyorlardı.
Sabah Işıyan Kılıç zayıfladığında ise Weed meydana gitmiş ve heykel yapmıştı.
“Bunu yapmak bana o zamanları hatırlatıyor.”
Anılarında kaybolarak geyik, tilki ve tavşan heykelleri yapmaya başlamıştı. Doğrusu bunlar onun en çok yonttuğu şekillerdi ve bu şekillerin onun yontma becerisinin temelini oluşturduğunu söylemek abartı olmazdı.
“Tsk tsk, heykelleri böyle yapmazsın.”
Weed heykellerini oyarken onunla aynı yaşta görünen bir oyuncu yaklaşmıştı.
“Nasıl?”
“Ben de oymacıyım. Sana bazı numaralar öğreteyim mi?”
Bu oyuncunun sınıfı da bir oymacıydı!
Weed, insanların meydanın çeşmesine ulaşmak için geçmeleri gereken iyi bir konumda duruyordu. Orada demirciler ve terziler de çok olurdu ama özellikle orada oturan ve iş yapan birçok oymacı vardı. Diğer sınıflardaki oyuncular çok ilgilenmezken; Rosenheim Krallığı’ndaki Serabourg Hisarı oymacılar için kutsal bir toprak gibiydi! Burada heykel yapmanın ve satmanın, oymacıların büyümesi için bir yol olarak gösterildiği bile oluyordu mesaj panolarında.
“Oymacılık yeteneğim başlangıç seviyesi 4 ama uzmanlık alanım geyik, tilki, tavşan ve kurt yapmak. 10 binden fazla yaptım bunlardan.”
“Neden aynı görüntülerden bu kadar çok yaptın?”
“Bu sadece Rosenheim Krallığı’ndaki heykeltıraşların bildiği bir sır. Bu sır da Rosenheim Krallığı’nda doğan eşsiz bir kahramandan geliyor! Savaş Tanrısı ve Büyük Oymacı Weed de aynı şeyi yapmıştı.”
Weed gözlerini kısarak etrafına baktı. Farklı oymacıların hepsinin tilki ve benzeri heykeller yaptığını fark etmişti. Bu oymacılar, onun kendini geliştirdiği yöntemleri kopyalayan talihsiz kuzulardı.
Aslında heykeller Serabourg Hisarı’nda hatıra olarak satılıyorlardı. Böylece oymacıların mali durumları daha da iyi olmuştu. Ancak oymacılara kıyasla sanatçılar sürekli boya satın almak zorunda oldukları için hala meteliğe kurşun atıyorlardı.
“Halk bilmese de oymacılık onların hayal edebileceğinden daha zor bir yoldur.”
Weed başını salladı. Sadece sürekli olarak geyik ve tilki yapmanın gerçekten bir sonu yoktu. Sürekli aynı noktaya yürümek gibiydi.
“Çoğu insan sadece birkaç gün sonra pes eder. Ancak Weed-nim gibi olmak için bu, geçilmesi gereken bir aşamadır.”
“Peki şehirde bu temel heykelleri yaptıktan sonra ne olacak?”
“Bin oymacı topladıktan sonra bir piramit ve bir sfenks yapmayı planlıyoruz.”
Weed'in ortaya koyduğu yanlış ıstırap ve zorluk yolu, şimdi bir sonraki nesil tarafından herhangi bir değişiklik olmaksızın yürütülüyor ve genişletiliyordu.
*****
Park Jin Suk, başkan Jeong Deuk Soo ile bir araya gelmişti.
“Seo Yoon’un beni fark ettiğini bile sanmıyorum. O kadar kayıtsız ki onunla konuşmak çok zor. Deneyebileceğim iyi bir yöntem var mı?”
Üniversiteden döndüğünde bir daha dışarı çıkmamıştı Seo Yoon. Park Jin Suk’un randevu teklifini ani bir karşılaşmayla kabul etmesi için de hiçbir sebep yoktu. Park Jin Suk onu yavaş yavaş tanımaya çalışmak zorundaydı ama Seo Yoon’un da bir tanışma için hiçbir açığı yoktu. Aksine Park Jin Suk daha da huysuzlaşıyordu.
“Kraliyet Yolu oynamaya ne dersin peki?”
“Kraliyet Yolu mu?”
“Kızım Kraliyet Yolu’nda çok zaman geçiriyor. Onunla orada tanışmak daha rahat olabilir. Belki de önceden oynamadığın bir oyundur?”
“Ben de oynuyorum o oyunu. Bugünlerde Kraliyet Yolu oynamamış kimse kalmadı.”
Park Jin Suk bunun harika bir fikir olduğunu düşünüyordu. Kraliyet Yolu’ndaki sınıfı bir avcıydı. Avcılar ağır zırh giyemeseler de çeşitli silahlar kullanabilir, okçuluk yapabilir, tuzaklar kurup sökebilirlerdi. Karşılaştırılabilir güç ve canlılığa sahip çok yönlü bir sınıflardı.
“En azından kızımla ava gidebilirsin.”
“O zaman kolayca daha yakın olabiliriz.”
Kraliyet Yolu hem birçok insanın birbirini bulmasını sağlayan ve onları çift yapan; hem de birçok çiftin arasını açan bir oyundu. Park Jin Suk’un durumunda ise tek umduğu Seo Yoon ile konuşmaktı.
“Ama kızımın sık sık birlikte olduğu bir kişi var...”
“Bir erkeği olduğunu duydum, evet. Ama anladığım kadarıyla çok derinden bağlı değiller. Zaten Seo Yoon’un güzelliğini gören birçok erkeğin onun peşinden gideceğini anlayabiliyorum.”
“Değil mi? Ancak o adamla sık sık Kraliyet Yolu oynuyor.”
“Onun kim olduğunu biliyor musun?”
“Karakter adının Weed olduğu söyleniyor.”
“Weed mi? Bu gerçekten yaygın bir isim.”
Weed, Kraliyet Yolu’nda yaygın olarak kullanılan bir isimdi. Park Jin Suk’a pek bir yardımı dokunmamıştı bu ismin. Daha doğrusu Park Jin Suk, Weed’in ateşli bir hayranıydı. Ancak rakibinin, o sevdiği karakterin adını kopyaladığını öğrenince biraz hayal kırıklığına uğramıştı.
“Sanırım Kraliyet Yolu’nda ona Savaş Tanrısı deniyor.”
“Ne?”
“Birkaç canavarı yendikten sonra oldukça ünlü oldu.”
Başkan Jeong Deuk Soo bunun önemli olduğunu düşünmemiş ve alçakgönüllü bir şekilde bahsetmişti Weed’den. Ancak Park Jin Suk, Weed’in tüm maceralarını çok seven ve onları ezberleyen sıkı bir hayrandı. Günde onlarca kez Kraliyet Yolu yayını yapan istasyonlarda öne çıkan isimler Weed, Ork Karichwi, Ölümsüz Lejyonu ve Morata idi.
*****
Park Jin Suk, üniversiteden döndüğü saati ayarlamak için ön kapısında Seo Yoon’u bekliyordu. Seo Yoon uzaktan yaklaşıyordu ve kapıya ulaşıp içeri girmeye çalıştığında söze girmişti Park Jin Suk.
“Özür dilerim ama bir isteğim var.”
“......”
Seo Yoon onu görmezden gelmemiş ama aynı zamanda evine de girmemişti. Ve yüzünü bile çevirmemişti ona. Çünkü Park Jin Suk’un kendisine yaklaşmasının nedenini zaten biliyordu.
“Ee… Kraliyet Yolu’nda Weed-nim ile birlikte avlandığını duydum. Acaba Weed-nim ile en az bir kez görüşmem mümkün mü?”
Aralarındaki rekabet de bir rekabetti ama Kraliyet Yolu’ndaki bir hayran olarak Park Jin Suk en az bir kez Weed ile tanışmak istiyordu. Ancak Seo Yoon olumsuz bir şekilde başını sallamıştı. Hiçbir şey Weed’in bu şekilde açığa çıkmasını sağlayamazdı. Bu yüzden böyle bir istek, Weed’in rahatsız olmasına neden olabilirdi.
“Nasıl biri olduğunu gerçekten bilmek istiyorum. Sadece onunla kısa bir an tanışmak ve onunla sohbet etmek istiyorum.”
“.......”
“Karakter seviyemle kesinlikle kaybederim ama Weed-nim ile bir düello yapmak ve ondan bazı numaralar öğrenmek istiyorum.”
Park Jin Suk ayrıca samimi olarak da Seo Yoon ile çıkmak istiyordu. Bu sayede onunla bir bağlantı kurabileceğini düşünmüştü. Başlangıç zor olsa da sonrasında onunla daha yakın olma şansına sahip olacağını düşünüyordu. Çok aşamalı bir plandan gelen hesaplanmış bir teklifti bu.
Seo Yoon bunun bir düello için olduğunu duyduğunda hafifçe başını sallamıştı.
“Rosenheim Krallığı…”
“Rosenheim Krallığı’na gitmem mi gerekiyor?”
Seo Yoon’un güzel sesini duyan Park Jin Suk’un mutluluğu tavan yapmıştı.
“Serabourg Hisarı’nın arkasındaki dağa gel.”
“Şu anda Brent Krallığı’nda bazı arkadaşlarımla birlikteyim. Bulunduğum yer çok uzak değil. Oraya olabildiğince çabuk geleceğim.”
*****
“Robin, bu gerçekten doğru mu?”
“Söylüyorum işte, birazdan Savaş Tanrısı Weed ile tanışacağız.”
Avcı Robin. Serabourg Hisarı’nın arkasındaki dağa birçok arkadaşını getirmişti. Savaş Tanrısı Weed ile tanışma ihtimalinin heyecanı vücudunun karıncalanmasına neden oluyordu! Şahsen Weed, tanışması ünlü lonca başkanlarından daha zor bir şahsiyetti.
Kendisiyle bizzat tanışabileceklerini duyan ve Morata’yı görmek isteyen Robin ve arkadaşları zindan avını durdurup hemen gelmişlerdi. Oraya vardıklarında tamamen zırh kuşanmış halde ayakta duran Seo Yoon dışında kimse yoktu görünürde.
Robin ve arkadaşları ona yaklaşırken sırıtıyorlardı.
“Weed-nim daha gelmedi mi?”
Kesin bir zaman belirlemedikleri için Weed’in gecikmesine karşı hoşgörülüydüler. Ve Weed’i beklerken Seo Yoon ile konuşabilirlerse daha da iyi olurdu.
Ancak Seo Yoon, Weed’e birilerinin onu görmeye geleceklerini söylememişti bile.
Kural olarak bir kişinin, dağın arkasında yapılacak bir buluşmanın nedenini derin derin düşünmesi gerekirdi!
SHING!
Çılgın Savaşçı Seo Yoon kılıcını çekmişti.
*****
Weed, Seo Yoon’u Yıldız Sarayı’nın girişinde bekliyordu.
“Bugün biraz geç kaldı.”
Seo Yoon buluşma saatlerini tam olarak belirleyen biriydi. Bu yüzden çok gecikmeyeceğini düşünerek yavaş yavaş heykel yapmaya başlamıştı Weed. Şu anda gecenin karanlığında heykeller yapıyordu ama hiçbir korku hissetmiyordu. Çünkü bir hayalet ortaya çıkarsa onu anında avlayabilirdi!
Tak tak…
Sonunda yaklaşan Seo Yoon’un ayak seslerini duyabildiği için başını kaldırmıştı Weed.
“Biraz geç kaldın…”
Ve Seo Yoon’u gördüğünde kalbi şaşkınlıkla atmaya başlamıştı Weed’in. Seo Yoon’un adı kırmızıyla belirtilmişti. Bu da onun bir katil olduğu anlamına geliyordu.
“Birkaç kişiyi öldürmek için bir yere mi gitmiştin?”
Evet anlamında başını salladı Seo Yoon.
“Kaç kişi?”
“8.”
Seo Yoon tek vuruşta Robin ve arkadaşlarını öldürmüştü.
“Vay canına… Bir hayli öldürmüşsün. Savaş nasıl başladı?”
“Farklı görüşlerimiz vardı.”
“Konuşarak çözülemeyecek bir sorun muydu?”
“Ee…”
Seo Yoo sanki bir şey fark etmiş gibiydi.
“Konuşmayı denemedin, değil mi?”
“.......”
Bunun hakkında konuşmuş olsalar da etki etmemişti demek ki! Seo Yoon, Weed dışında biriyle arasında bir fikir çatışması çıktığında başka türlü ikna etmek yerine önceki alışkanlığına geri dönüyordu. Tabii Geomchi burada olsaydı böyle bir tavrı için onu överdi.
“Katil statüsünü kaldırmak istiyorsan görev ya da bağış yapman veya çok sayıda kötü türde canavar avlaman gerekecek. 8 kişiyi öldürdüysen de katil statüsünü kaldırmak kolay olmayacaktır.”
Katil statüsüne sahipken diğer oyuncular tarafından saldırıya uğrayabilirdi Seo Yoon.
“Pekâlâ, avlanırken katil statünü nasıl kaldıracağını düşünelim.”
Diğer oyuncular Yıldız Sarayı’na gelmedikleri için içeri girmişler ve avlanmaya başlamışlardı. Ama o anda Rosenheim Krallığı’nda anıtsal bir şey oluyordu.
...
Takipte kalın! Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ve serimizi beğenmeyi de unutmayın lütfen! Görüşmek üzere!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..