Lms 26.4.1 : Sel ve Sfenks

avatar
1003 6

Legendary Moonlight Sculptor - Lms 26.4.1 : Sel ve Sfenks


Çevirmen : Clumsy-nim



Weed bir Aslan Kükreyişi patlattı.

 

Ve dimdik durarak göğsünü kabarttı. Sağ eli az önce yere sapladığı mızrağı hafifçe kavrıyor; o uzun, sarsılmaz duruşuyla vücut dili tehlike diye bağırıyordu.

 

“Weed’i öldürün!”

 

“İlk önce o piçi gebertmemiz lazım! Lordumuz Belloni öyle buyurdu.”

 

Serabourg Kalesini yakıp kavuran alevlerden iblisler belirmeye başlıyordu. Kaleyi çevreleyen büyük ordu dağılıyordu. Artık tek hedefleri Weed’i öldürmekti.

 

Aslan Kükreyişi Embinyu Kilisesinin dikkatini çekmekte fazlasıyla etkili olmuştu.

 

“Hmm.”

 

Açıkçası Weed bile bu kadarını beklememişti.

 

“Amma da popülermişim.”

 

Şöhretinin farkına varmak için böylesine hayati bir anı seçmişti!

 

"......."

 

Seo Yoon ise bomboş bir ifadeyle Weed’i izliyordu. Nasıl bir planı var ki bu denli büyük bir özgüvenle Embinyu Kilisesinin karşısına dikildi acaba diye düşünüyordu. Ve ister istemez akıl sağlığından şüphe ediyordu.

 

“Gönlümce savaşabileceğim.”

 

“Hadi başlatalım şu kan festivalini.”

 

Van Hawk ve Torido savaşa hazırdı. Ama Weed bir an olsun düşünmeden arkasını döndü.

 

“Tabanları yağlayın!”

 

Kaçmakta karar kılmıştı.

 

Tabii ki Embinyu Kilisesiyle son nefesine dek çarpışarak ölmeyi planlayacak değildi. Onun gözünde böyle düşüncesizce bir planla tüm birikimlerini kumara ya da lotoya yatırmanın hiçbir farkı yoktu.

 

Seo Yoon da bir oh çekerek Weed’in peşine takıldı. Ona kalırsa Embinyu Kilisesinin dikkatini çekmeyi başardıktan sonra yapılacak en doğru şey oradan uzaklaşmaktı. Hem mızrağını yere saplayıp Aslan Kükreyişi kullanmak hangi amaca hizmet ediyordu ki?

 

Tabii ikisinin mantığı arasında büyük bir fark vardı.

 

‘Şu bir iki saniyede bayağı havalı görünmüş olmalıyım.’

 

Weed de tüm erkekler gibi yalnızca havalı görünmek istemişti.

 

Tüm Embinyu ordusunu peşine takmışken yapılacak tek şeyse kaçmaktı.

 

Weed’in kaçmaya kalktığını gören Kara Paladinler at sırtında ilerlemeye başlıyordu.

 

“Kaçma vakti. Van Hawk, bize bir yol aç.”

 

“Anlaşıldı Efendim.”

 

Hayalet Atının üzerinde koşturan Van Hawk, kılıcını çekerek bir güzel savurdu.

 

Houyhing!

 

Ve Kara Paladinler atlarıyla birlikte yere serildi.

 

Weed’in tecrübe puanlarımı düşürüyor ve hiçbir işe yaramıyor diye soğuk davrandığı Van Hawk’tan bahsediyorduk. Ama aynı Van Hawk seviye atladıktan sonra Kara Paladinlerin icabına hızla bakarak faydalı olmaya başlamıştı. Artık Weed neredeyse Ölüm Şövalyesinin de orada, yanı başında olacağı akıllara geliyordu. Ölüm Şövalyesi başlı başına büyük bir şöhret kazanmıştı.

 

“İleriii! Hücuma devam!”

 

Embinyu ordusu gruplar halinde ilerliyor, Weed’in önünü kesmeye çalışıyordu. Bu sırada çaylaklar bir tepeye yerleşmiş, ağır ağır Weed’e yaklaşan Tarikatçı ve İblis gruplarını izliyordu.

 

“Ah… Tek başıma savaşacağım demişti sanki... ama kaçmak da iş görür tabii!”

 

“Korkunç olmalı. On binlerce kişinin tek bir adamın üzerine yürüdüğünü düşünsenize.”

 

“Uvaa! Dehşet bir his olmalı!”

 

Tüm İblislerin bir noktada toplanışını izlemek çok ihtişamlıydı.

 

“Burada duramayız!”

 

Diyen Weed, öfkeyle Alev Mızrağını savurdu.

 

* Ezici Darbe! *

* Düşmanın kellesini uçurdunuz. *

 

* Ezici Darbe! *

* Kara Paladin felç edildi. *

 

Kara Paladin ve İblislerin oluşturduğu savunma hattı Buz Trolü tarafından darmadağın ediliyordu. Çoğu düşman bu darbelerden sağ çıksa da dönüp her birini öldürecek zaman yoktu.

 

“Avı canlı bırakmak hoş bir davranış değil… ne ziyan ama!”

 

Yok edilmek için sıraya dizilmiş onca canavar varken kaçmak zorunda olmak Weed için içler acısıydı. Ama savaşın seyri anlık olarak değişiyordu. Yüksek rütbeli İblisler de peşine düşerek kuşatmayı terk ediyordu. Görebildiği kadarıyla yakınlarda çok sayıda Tarikatçı, Kara Paladin ve Cadı Doktor bulunuyordu.

 

“Embinyu’nun arzusunu yerine getiremeyen ödlektir!”

 

* Lanet korku uyandırdı, Mücadele Ruhu 56 azaldı. *

 

“Bu aptal kafirler kurtuluş umudu olmaksızın ilelebet ıstırap çekecek.”

 

* Istırap başlatıldı, bu nedenle her saldırıda sağlığınız fazladan %17 hasar alacak. *

 

Cadı Doktorlar, Weed, Seo Yoon, Van Hawk ve Torido’ya çeşitli büyüler yapıyordu. Weed’in bedeninin her yerinde baş döndürücü şekilde uçuşan küçük kafatasları, sırtındaysa ileri geri hareket eden alev alev koca eller görünüyordu. Bölge, şafak çökmüş bir nehir misali yoğun bir sisle kaplanmış, grupların görüş alanı sınırlanmıştı.

 

Embinyu Kilisesinin Cadı Doktorlarıyla baş etmek anlatıldığı kadar zordu. Dörtlü grubun üzerine yedi farklı lanet çökmesi yalnızca birkaç saniye sürmüştü. 

 

Weed ve Seo Yoon, Embinyu Kilisesiyle karşılaşmadan önce rahiplerden olabildiğince kutsama almıştı. Ama lanetler yüzünden kutsamalar etkisiz hale geliyor, rahatsızlık doğuyor ve savaş etkinliklerinde bir azalma başlıyordu.

 

“Koşmayı bırakmayın, Kara Paladinleri atlatmalıyız!”

 

Lanetler, kutsama alma veya kutsal eserlere sahip olma yoluyla daha hızlı atlatılabiliyordu. Kara Büyü etkileri, Direnç ve İrade Gücüne bağlı olarak zamanla doğal bir şekilde ortadan kalkıyordu. Ama şu an için odak noktaları, ısrarla dörtlüye saldıran Kara Paladinleri atlatmaktı.

 

“Ben, Karanlığın Şövalyesi Van Hawk, herkesle düello yapmaya hazırım.”

 

“Embinyu’nun sadık hizmetkarı Derikda, düello davetini kabul ediyor.” 

 

Van Hawk, yüksek rütbeli Kara Paladinleri başarıyla mağlup ediyordu! Ve Weed nihayet Ölüm Şövalyesinin seviye atlayışının ekmeğini yiyordu. Weed, Seo Yoon ve Torido da devreye girerek üzerlerine gelen diğer Kara Paladinlerin icabına bakıyordu.

 

Seo Yoon, Berserk halini tamamen uyandırmış durumdaydı. Saldırı gücü normalden de öteye geçmeye başlıyor ve canlılığı neredeyse hiç azalmıyordu. Canavarları Weed’e yaklaşmalarına bile fırsat tanımadan öldürüyordu.

 

Dörtlü grup böylece Kara Paladinleri atlatmayı başarsa da sırada silahlarını kuşanmış Tarikatçıların oluşturduğu hat vardı. Daha önce de çarpıştıkları Tarikatçıların pek sağlam bir rakip olmadığı kesindi. Yine de Kara Paladinler tarafından yavaşlatılan grupla Serabourg Kalesini yakan Embinyu ordusu arasındaki mesafe azalmıştı.

 

Muhtemelen Tarikatçılar da grubu oyalayacak ve çok geçmeden Embinyu güçleri arayı kapatınca kaçacak hiçbir yerleri olmaksızın kapana kısılacaklardı.

 

“6 kredi kartının da aynı anda reddedilmesi gibi bir his.”

 

Hiçbir çıkış yolunun görünmediği, nefes almayı zor kılan bir durumdu!

 

Weed, bakışlarını Van Hawk ve Torido’ya çevirdi. Weed’i tehlikeli bölgelerde takip ede ede gayet iyi savaşmaya başlamışlardı. Ölümsüz olmaları sayesinde lanet ve zehirlere karşı toleransları da fazlaydı. Van Hawk Kara Paladinlerle savaşırken ağır yaralar almış olsa da hala ayaktaydı.

 

Seo Yoon ise bir güç gösterisiyle yaklaşma fırsatı bile tanımadan kalan Kara Paladin ve İblislerin icabına bakıyordu. Berserker becerileri, güçlü düşmanlar karşısında gerçek saldırı potansiyelini sergileyebilmesini sağlıyordu.

 

Weed de Buz Trolünün özelliklerinden faydalanarak etrafına soğuk bir aura yayıyor, düşmanı yavaşlatıyordu.

 

Soğuğa direnemeyen düşmanlar donarken Weed, mızrağını döndürüp donmuş Tarikatçıları parçalayarak koca bir grubu gri ışıklara dönüştürdü.

 

Lanetlerin etkisi zamanla azaldığı için durumları fena değildi. Asıl sorun, sıradaki hamlelerinin ne olacağıydı.

 

‘Ne şekilde kaçarsak kaçalım peşimizdekileri atlatacağımız kesin diyemem. Ayrıca fazla erken uzaklaşırsak Embinyu Ordusu bize kinlenip sığınmacıları hedef alacaktır.’

 

Zaman kazanmaları, Embinyu Kilisesinin ilgisini çekmeye devam etmeleri ve hepsinden öte hayatta kalmaları gerekiyordu. Daha büyük bir eziyet olamazdı.

 

“Hafta içini uyuyarak geçirebilirdim. Bir kaseye jajangmyeon ve ganjajang boca edip tıka basa yiyebilirdim. Hafta sonu gelince televizyon izleyebilir, zaman öldürebilirdim. Ama kara bahtım yüzünden şimdi tüm bunlarla uğraşmak zorundayım...”

 

*****

 

“Oohhhh!”

 

“Kahahahaha.”

 

“Tam da size söylediğim gibi. Weed bu işte. Sadece o böyle maceralara atılabilir!”

 

Bart’ın bulunduğu taverna neşe doluydu. Koca kristal kürede Weed’in macerasını izlemekte karar kılıp bira ve mezelerinin varlığını unutan müşterilerle tıklım tıklımdı.

 

Elbette ki Bart da o müşterilere eşlik ediyordu.

 

‘Bunu izlemenin nesi keyifli ki? Birkaç canavardan korktular, bir zindandan çıktılar, şimdi de grup halinde kaçıyorlar.’

 

Ama bu düşüncenin üzerinden azıcık zaman geçmişti ki...

 

‘Hah, biraz heyecanlıymış aslında, tuhaf bir şekilde insanı içine çekiyor. Sığınmacıların ölümle burun buruna gelişi tüyler ürpertici.’

 

Bir müddet sonraysa Weed’in tek bir yoldaşı ve astlarıyla kendisini yem etmekte karar kılışını izlemişti.

 

‘Off! Ne karar ama…...’

 

Tavernaya ölüm sessizliği çökmüştü. İnsanlar hipnotize olmuşçasına koca kristal küreyi izliyor, biten biralarını yenilemeyi bile düşünemiyorlardı. Weed, astları ve Seo Yoon’un Embinyu’nun ısrarcı adımlarından kaçışını izlemenin doğurduğu gerginliğe öylesine kapılmışlardı ki geri kalan her şey akıllarından çıkmıştı.

 

Savaş mekanikleri hakkında en ufak bir fikri ya da tecrübesi olmayan Bart, Weed’in ne kadar iyi savaştığını idrak edemiyordu. Kurt, tilki ve tavşan harici canavarların ne denli güçlü olduğunu bilmiyordu. Weed’in savaş alanındaki harikuladeliğine, olağanüstü becerilerine ve kimsenin taklit edemeyeceği hareketlerine dair övgüleri duyduğu şekliyle kabullenmekten öteye gidemiyordu.

 

Ama Weed’in bir şeyler planladığını hissedebiliyordu. Onunla kısa bir vakit geçirmiş olsa da aklında bir şeyler olmadan koca Embinyu Ordusunun karşısına dikilmeyecek biri olduğunu anlamasına yetmişti. 

 

“O değil de şu yanındaki maskeli kadın… tanıdık geliyor sanki… O benim kızım olamaz herhalde, değil mi?”

 

*****

 

“Torido, sol taraf sende.”

 

“Anlaşıldı Üstadım!”

 

Diyen Torido, Safkan Vampir Klanını çağırdı. Vampirler, Tarikatçılara saldıra saldıra seviye atlamıştı. Tarikatçılar, ‘saf’ kanlarıyla Safkan Vampir Klanı için en uygun düşmanlardı bir bakıma.

 

Vampirler ve Tarikatçılar arasındaki hesaplaşma dört bir yana yayılıyordu. Tabii Vampirlerden kaçınıp sadece Weed’i hedefleyen çok sayıda Embinyu Rahibi de vardı. Weed’i öldürmek bir numaralı öncelikleriydi.

 

Sola dönen Torido, karşısında akıntılı bir nehir buldu. Orası, Piramidin ve Aslan Canavarının arazinin üzerinde yükseldiği noktaydı.

 

“Embinyu Kilisesine saygısızlık edenlere kaçış yok!”

 

Wyvern Şövalyeleri de takibe katılmış, mızraklarıyla saldırabilmek için alçalışa geçmişti. Ayrıca uzaklardan büyü ve ok yağmaya devam ediyordu. Embinyu ordusu anbean yaklaşıyordu. Piramit ve Aslanın öbür tarafında da İblis ve Tarikatçı gruplarının tuzağı bulunuyordu.

 

Artık hareket özgürlüğü olmayan grup tam anlamıyla kuşatılıp kapana kısılmıştı. Embinyu güçleri mümkün olan tüm kaçış rotalarını kapatıyordu. İblisler çok hızlı olduğu için grup, kuşatmadan kurtulma amacıyla İblis ve Tarikatçıları püskürtmekle cebelleşiyordu.  

 

‘Bu sefer de onu koruyamadım.’

 

Seo Yoon, son ana dek çarpışmaya hazırdı. Ne olursa olsun ilk can verecek kişi olarak son nefesine dek Weed’i korumakta kararlıydı.

 

“Durmasanıza, tırmanın hadi.”

 

Diyen Weed, Piramide tırmanmaya başladı. Piramit basamaklı şekilde inşa edildiği için pek zor bir iş değildi.

 

Seo Yoon’unsa avantajsız bir bölgede çıkmaza girecekleri düşüncesiyle tırmanmaktan yana şüpheleri vardı.

 

“Ah!”

 

Ancak yaşadığı aydınlanmayla Piramide tırmanmaya başladı.

 

“Burada düşmanın büyülerine ve oklarına karşı savunmasızız.”

 

“Kaçmaktan vazgeçip son ana dek savaşmayı seçmek hiç fena değil, Üstadım.”

 

Diyen Torido ve Van Hawk da Piramidin taşlarına basarak yükselişe geçti.

 

Embinyu İblisleri, Tarikatçıları ve askerleri hala peşlerindeydi. Grup her adımda Wyvern Şövalyelerinin tacizine uğruyordu. Ama Weed ve Berserker güçlerini uyandırmış Seo Yoon karşısında Wyvern Şövalyelerinin pek hükmü olmuyordu. Yine de sayıları üçte bire inmişken saldırıları daha da ısrarcıydı.

 

Derken Weed nihayet zirveye ulaştı. Orada ruhunu ve yüreğini katarak yaptırdığı kral mezarı vardı. Morata’nın yetkilendirilmiş lordu olmadan önce böylesine muazzam bir yapıyı inşa etmek adına en ufak bir pişmanlık duymaksızın insanları sömürmek için iş dünyasındaki gizli potansiyelinden faydalanan ahlaksız bir girişimciydi.

 

Artık Seo Yoon, Van Hawk ve Torido da hemen altındaki basamağa ulaşmıştı.

 

“Etkileyici bir manzara.”

 

Bir dağın zirvesinden bakmak gibiydi. Embinyu güçleri aşağıyı tamamen doldurmuştu. İblisler, Kara Paladinler, Cadı Doktorlar, Rahipler ve Tarikatçılar manzarayı karartmıştı. Başrahip Belloni bile alev alev yanan Kaleden ayrılıp şahsi birliğiyle Piramide yönelmişti.

 

“Böylece ihtiyacım olan zamanın yarısını kazanmış oldum sanırım.”

 

Sığınmacıların hemen hemen üçte ikisinin sorunsuzca kaçabileceği kadar vakit geçmişti. Ama yaşlı ve güçsüzlerin uzun mesafe yürümek zorunda olması sığınmacıların hızını giderek azaltacaktı. Dolayısıyla Weed’in Embinyu güçlerinin ilgisini üzerinde tutması şimdi daha da hayati bir hal almıştı.

 

"Heykel Dönüşümü bozulsun."

 

Diyen Weed, Buz Trolünün bedeninden sıyrılarak orijinal formuna döndü. Ve geçici olarak kuşandığı deri zırhı çıkartıp mızrağını sırt çantasına koydu.

 

Tam da varını yoğunu vermesi gereken noktaya gelmişken Buz Trolünün sağladığı fiziksel avantajları bir kenara atmıştı! Yayını izleyen oyuncular hayretler içerisindeydi. Weed’in telaşa kapılıp taktiksel bir hata yaptığını, Piramide kazara tırmandığını düşünüyorlardı. Belki de Weed çoktan pes etmiştir şüphesi zihinlerinde yer etmeye başlıyordu.

 

“Bir dağ kasabasında yaşamanın da kendince bir avantajı var. Ne kadar yağmur yağarsa yağsın güvende olursun!”

 

Weed, böyle diyerek çantasından bir heykel çıkardı. O heykel, ‘Sağanak Yağmur ve Nehir Taşkını’ değerli eseriydi. Hassasiyetle kayaları oyarak yaptığı heykeli tamamlamayıp Değerli bir esere dönüştürmek için Doğa Oymacılığıyla yağmur ve nehir suyundan faydalanmıştı.

 

“Doğal Afet Oymacılığı!”

 

-------------------------------------------------------------------------------------------

-          ‘Doğal Afet Oymacılığı’ yeteneğini kullandınız.

-          Sanat istatistiği kalıcı olarak 20 azaldı.

-          20,000 sağlık ve mana kullanıldı.

-          Dört saatliğine tüm istatistikler %15 azaldı.

-          Doğaya Yakınlık azaldı.

-          Doğal Afet Oymacılığı yalnızca günde bir kez kullanılabilir.

-          Doğal afet sonucunda doğacak hasara bağlı olarak şöhret veya kötü şöhret artabilir.

-          Afet esnasında ölebilirsiniz, bu nedenle dikkatli olmalısınız.

----------------------------------------------------------------------------

 

Weed, o ana dek istikrarla biriktirdiği 1,005 Doğaya Yakınlık puanını da harcayarak Doğal Afet Oymacılığını kullanmıştı.

 

“Ehh, yıkımdan kaçınacak kadar yüksekte olduğumuza eminim.”

 

O ana dek bu yetenekten iki kez faydalanıp acı dersler almıştı. Doğal Afet Oymacılığı, layığıyla kullanılmadığında kullanıcısını canından etmek için harika bir yetenekti. Ama Piramidin tepesine zorlu bir tırmanış gerçekleştirmişken bu yeteneği endişe duymadan kullanabilirdi.

 

Gökyüzünde kara bulutlar toplanıyor, yağmur damlaları alçalıyordu. Biri göğü delmiş de sağanak başlatmıştı adeta.

 

İşte o sağanak, Weed, Seo Yoon, Van Hawk, Torido ve Embinyu güçlerini ıslatıyordu.

 

“Başlıyoruz.”

 

#Doğal Afet Oymacılığı önceden Felaket Oymacılığı olarak kullandığım şey, onu belirteyim de kafa karışıklığı olmasın. Bir de bölüm epey uzun ve olaylı olduğu için ikiye böldüm. Bazı bölümleri bütün, bazı bölümleri iki parça halinde atacağım şimdiden bilginize. Hadi ikinci kısımda görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46402 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr