Bölüm 9

avatar
173 0

Makineden Gelen Tanrı - Bölüm 9


Soohyun’un önerdiği anlaşma oldukça basitti.

 

“Siz beni koruyun ve Otoritemi uyandırmama yardım edin. Ben ise sizinle bilgilerimi paylaşacağım ve yönlendireceğim. Ayrıca zindan çıkınca kişi başı 100,000$ vereceğim.”

 

Koruma ve destek karşılığında önerdikleri gerçekten inanılmazdı. Sadece bir Deerolf’u öldürmek için daha önceden on dakika harcayan ekip şimdi saniyeler içerisinde öldürmüştü. Dong-hyun Soohyun’un bilgisine ihtiyaçları olduğunu anlamıştı.

 

Zaten ondan yararlanabilmek için korumaları gerekiyordu.

 

Bunu yapmak zorunda olduklarından üstüne para kazanabileceklerse neden olmasındı ki? Diğerleri hızlıca Soohyun ile konuşmak için öne çıktılar.

 

Dong-hyun onları durdurdu.

 

“Sana nasıl güveneceğiz?”

 

Bu bir sorundu. Soohyun’un kim olduğu hakkında hiçbir şey bilmiyorlardı. Bu kadar parayı verebileceğine inanmak güçtü.

 

“Ben kefil olabilirim.”

 

“Sen mi?”

 

Yaşlı adam öne çıktı.

 

“Evet. Onu üç yıldır tanıyorum ve biliyorum ki bu miktardaki parayı rahatlıkla verebilir.”

 

“…”

 

Dong-hyun elini indirdi. Sadece birkaç saattir bu yaşlı adamı tanıyordu ancak bu birkaç saatte onun nasıl biri olduğuna dair fikirlere sahip olmuştu.

 

“Eğer anlaşmaya uymazsa ilk seni bulacağım yaşlı adam.”

 

Yaşlı adam sadece gülümsedi.

 

Soohyun her şeyin hallolduğunu anladıktan sonra kendini tanıttı. Ardından diğerlerinden kendilerini tanıtmalarını rica etti.

 

Bir süre sonra Soohyun gülümsedi ve konuşmaya başladı.

 

“Zindandaki en büyük sıkıntı canavarlar olmayacak.”

 

“Ne demek istiyorsun?”

 

“Öğretici Tipi zindanlar, doğası gereği kademeli olarak ilerler. Canavarlar her zaman bizim yenebileceğimiz seviyelerde olur. Asıl sorun zindan içerisindeki tüm canavarları alt etmenin günler hatta aylar sürmesi.”

 

“Yani…”

 

“Evet. Temel ihtiyaçlarımızı karşılamamız gerekiyor. Aç bir şekilde bir gün dayanabiliriz ancak bir hafta? Aç karna bir canavarı yenebileceğini düşünüyor musunuz? Peki ya barınak? Bir kamp alanı oluşturmadan saldırmaya çalışırsak ölümümüz kesin.”

 

Dong-hyun kaşlarını çatmadan edemedi. Bunları düşünmemişti, tek odağı canavarları öldürmekti. Fakat bir süre sonra acıkmaya başlayacaktı. Susayacak ve yorgun düşecekti.  

 

“Nasıl yapacağız? Zindan da yenilebilecek ne var ki?”

 

Endişeli bakışları hissedebiliyordu Soohyun. Ölüm herkesi korkutan bir kavramdı. Canavarlardan daha korkutucu bir şey varsa o da açlıktı.

 

“Tabii aklımda bir plan olduğundan bu sorunlara değindim.”

 

Yerdeki Deerolf’u işaret etti.

 

“Avcı olacağız. Avladıklarımızı yiyeceğiz.”

 

Canavarların büyük kısmını yemek ciddi hastalıklara yol açıyordu. Bu yüzden diğerleri kafalarını salladılar. Bir canavarı yemeyeceklerdi.

 

“Endişe etmeyin. Deerolf bir kurt gibi görünse de aslında bir Geyik türü. Etini dikkatle temizledikten sonra normalden daha uzun pişirmemiz gerekecek. Böylece yiyebileceğiz.”

 

Soohyun Kahraman olmaya ilgi duyuyordu. Zira bu dünyanın güç dengesini oluşturanlar onlardı. Ve bir Kahraman’ın güçlerine ihtiyacı vardı. Circle’a girmek istemesinin sebebi hem babasının izinden gitmek hem de Kahramanlığı öğrenmek istemesiydi.

 

Bu yüzden Kahramanlık hakkında yazılmış tüm kitapları ve ansiklopedileri adı gibi biliyordu.

 

Soohyun’un dediklerini dinleyen Dong-hyun ve diğerleri sevindi. Açlık gerçekten bir sorundu. Ne kadar erken çözebilirlerse o kadar iyiydi.

 

“Hemen sevinmeyin. İlk önce bir su kaynağı bulmamız gerekiyor.”

 

Soohyun’un asıl sıkıntı çektiği konu buydu. Böyle büyük bir alanda su kaynağı bulmak zor olacaktı. Dikkatlice düşünse de aklına sadece iki yol gelmişti. İlki bir su kaynağı bulmak için zindanı keşfetmeye çıkmaktı.

 

Diğeriyse yemek sorununu nasıl çözeceklerse aynı şekilde çözmekti.

 

“Mideniz ne kadar kuvvetli?”

 

 

Soohyun ilk başta ekibin en önemsiz kişisi olarak görülse de birkaç saat içerisinde ekibin başına geçmeyi başarmıştı. Deerolf’u öldürdükten sonra ilk yaptıkları şey canavarı sırtlayıp birkaç kilometre ötedeki bir yamaca götürmekti.

 

Soohyun burayı özellikle seçmişti. Dik coğrafya canavarları erkenden fark etmelerine ve daha kolay mücadele etmelerine imkan sağlayacaktı. Aşağıdan gelen canavarlar dik yamaç yüzünden hız kaybı yaşayacak ve deneyimsiz ekip üyeleri tepki vermek için yeterli zamana sahip olacaktı.

 

Dong-hyun ve iki adam Deerolf’un cansız bedenini yere bıraktı.

 

“Şimdi ne yapacağız?”

 

“Üç farklı gruba ayrılacağız. Bir grup canavarın cesedini parçalamaktan görevli olacak. İkinci grup ateş yakacak ve yerleşim yerini kurmamıza yardımcı olacak. Üçüncü grup ise küçük gruplar halinde su kaynağı arayacak. Ancak önce…”

 

Soohyun yaşlı adamın koluna dokundu.

 

“Herkes kendini tanıtabilir mi? Otoritenizi ve neler yapabileceğinizi dürüst bir şekilde anlatmanız gerekiyor.”

 

Çevresindekileri tanıyamazsa onları düzgün bir şekilde yönlendiremezdi. Kimin ne kadar güçlü olduğunu, neler yapamayacağı bilmedikçe bir plan yapamazdı. Bu yüzden ona anlatmalarını istedi. Sonuçta gösteremezlerdi.

 

“Pekala, ilk ben başlıyorum.”

 

Dong-hyun kendini tanıtmaya başladı.

 

“Tam adım Kang Dong-hyun. Merkez Bankası’nda çalışıyorum. Namsan Kulesi Trajedisi’nde hem kızımı hem de karımı kaybettim. Onları ziyaret etmek için geldiğimde kendimi birden zindan da buldum. Sistemin dediğine göre Silah Ustalığı Otoritesine sahibim. Şu ana kadar üç canavar öldürdüm. Bir tanesi ile kolaylıkla başa çıkabileceğime güveniyorum.”

 

“Hiç eğitim aldınız mı Bay Kang?”

 

Dong-hyun kafasını salladı.

 

“Hayır. Buraya gelmeden önce sıradan bir vatandaştım.”

 

“Anlıyorum.”

 

Soohyun kafasını salladı. Şu ana kadar keşfedilen Otoriteler üç farklı kategoriye ayrılmıştı. Bunlar: Savaş Otoritesi, Destek Otoritesi ve Sıradan Otorite idi.

 

Kang Dong-hyun’un Silah Ustalığı birinci kategori olan Savaş Otoritesi için güzel bir örnekti. Bu kişiler genelde Kahraman olup canavarlara karşı olan savaşlarda ön saflarda oluyordu. Herkesin Otoritesi birbirinden farklı olabilir cümlesindeki farklılık Otorite’nin türü değil, kullanılabilirlik oranıydı.

 

Örneğin Kang Dong-hyun’un Silah Ustalığı’nın tüm potansiyelini ortaya çıkarması imkansızdı. Bu ciddi bir yetenek gerektirirdi ve Kang Dong-hyun için şu anki seviyesinde bu mümkün değildi.

 

Babası Park Min-woo’nun Otoritesi olan Analiz ise Destek’e bir örnekti. Annesinin Dikkatleri Çek Otoritesi ise Sıradan kategorisine giriyordu. 

 

Otoriteler özel yeteneklere benzerdi. Destek Otoritesi’ne sahip biri ön saflarda savaşabilirdi. Savaş Otoritesi’ne sahip bir savaşçı arka saflarda teknisyen olabilirdi. Sıradan Otorite sahipleri bile Kahraman olabilirdi.

 

Fakat bu yetenek meselesiydi. Mana’yı ne kadar iyi kullanabileceğin Otoriteler tarafından belirlenirdi. Kısaca Otorite çok önemli olsa da her şey değildi.

 

Soohyun, Kang Dong-hyun’u dinledikten sonra diğerlerine geçti.

 

“Adım Sa Yeong-su. Otoritem Savaş Büyüsü. Şu ana kadar hiç büyü öğrenemedim ancak birkaç canavar öldürdükten sonra bir bildirim alacağıma eminim.”

 

“Adım Ri Yong-chol. Otoritem Yaraları İyileştir, şu anda bir yetenek kazandım. Küçük sıyrıkları iyileştirebilirim.”

 

Grupta toplamda on kişi vardı. Bunların dördü kadın altısı erkekti. Soohyun ile birlitke on bir kişi oluyorlardı. Herkesin otoritesini öğrendikten sonra Soohyun onları üç gruba ayırdı.

 

Savaşma yeteneği olanları ise ekip lideri olarak atadı.

 

“Su bulmakla görevli olanlar: Bay Kang, Bayan Nam, Bay Oh ve Bay Ryong.”

 

“Bay Ri ve ekibi Deerolf’un etini temizleyecekler ve kanını depolayacaklar.

 

“Bay Sa ve diğerleriyse bol miktarda kuru odun, kütük ve taş toplayıp ateş yakacaklar.”

 

Soohyun herkesi görevlendirdikten sonra kenara çekildi. Ekip liderleri olarak seçtiği kişiler savaş konusunda en iddialı olanlardı. Ayrıca yeteneklerine seviye atlatmak amacıyla canavar öldürmek zorundalardı.

 

Öğretici Tipi zindanlarda canavar öldürmek yetenek edinme imkanı veriyordu. Öğretici Tipi zindanları bu denli eşsiz yapan şey de buydu. Sıradan birisini kahraman yapacak kudrete sahip bir yerdi. Soohyun’un bu denli uğraşmasının sebebi de buydu.

 

İyi bir iş çıkarttığı sürece daha güçlü bir Otorite’ye sahip olabilirdi.

 

‘Göremiyor olmanın dezavantajları bu kadar fazla, ha?’

 

Soohyun yaşlı adamın desteğiyle çimenlere oturdu. Yaşlı adamın Otoritesi sıradan kategorisine giren Hızlı Konuşmak’tı. Soohyun ise tam da bu yüzden yanındaki kişi olarak yaşlı adamı seçmişti. Çevresindekileri aklında canlandırabilmek için birisinin onu betimlemesi lazımdı.

 

Ashborne’un hızına yaklaşabilen tek kişi ise bu yaşlı adamdı.

 

‘Envanter.’

 

Soohyun zihninden bu kelimeleri söyledikten sonra elini ileri uzattı.


 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46886 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr