Bölüm 10

avatar
160 0

Makineden Gelen Tanrı - Bölüm 10


Elini soğuk bir suya daldırmış gibi hissetti. Garip bir histi ancak hemen ardından sert bir cismi tutmuştu.

 

“Envanter denilen yetenek bu demek…”

 

Dong-hyun ve diğerlerine silahları nasıl elde ettiklerini sorduğunda ‘Envanter’den bahsetmişlerdi. Bu tek kullanımlık bir özellikti.

 

“Bu da ne?”

 

Bayağı ağır bir şeydi bu. Nereden baksa beş kilo vardı. Soohyun kafasını yaşlı adamın durduğu yöne çevirdi ve bir cevap bekledi.

 

“Bir kalkan.”

 

“Kalkan mı?”

 

Tam da ona göre bir silahtı.

 

“Elimde keskin bir şey olsaydı ve canavarlar yerine size saplasaydım…”

 

Ona ucu keskin bir alet vermek bebeğe silah vermekten farksızdı.

 

 Kalkanı dokunarak hissetti. Elli santim büyüklüğünde şövalye kalkanı benzeri bir şeydi. Biraz eğimli olduğundan Soohyun’un aklına başka bir şey geldi.

 

Gülümsedi ve yaşlı adama seslendi.

 

“Ahjussi yardımına ihtiyacım var.”

 

---

 

Birkaç saat içerisinde güneş battı ve ay yükseldi. Soohyun hava değişimini göremese de aniden soğuyan havayı hissedebiliyordu. Neyse ki hazırlıklıydılar. Tüm takımların görevlerini layıkıyla yerine getirmesiyle güneş batmadan işler halledilmişti.

 

Deerolf’un bedeni temizlenmişti. Kılıçlar aracılığıyla eti kemiğinden ayrılmış, organları açılmı derin çukurlara gömülmüştü. Kemikleri daha sonra kullanılmak için saklanmış, pençeleri de tuzak yapımı için saklanmıştı.

 

Soohyun’un kalkanı taşlar aracılığıyla sabitlenmiş, altına ayrı bir ateş yakılmıştı. Kalkanın içerisindeki bir litre kadar olan kan ise kaynamaya başlamıştı.

 

Etler cızırdıyordu. Temizlenmiş etler normalden biraz daha uzun süre kızartılmıştı. Ortalama bir Deerolf’ta yirmi kilo yenilebilir et bulunuyordu. Bu yüzden herkes için yeterli miktarda vardı.

 

“Çok sağlıklı olmasa da bu bizi hayatta tutacaktır.”

 

Soohyun etlerin kokusunu aldıktan sonra mide gurultusunu engelleyemedi. O da diğerleri gibi acıkmıştı ve daha fazla kendisine engel olamıyordu.

 

“Su bulamamış olmamız kötü oldu.”

 

Dong-hyun utanç içindeydi. Su bulmakla görevli ekibin başında olsa da yapabileceği pek bir şey yoktu. On kilometre ötedeki orman dışında her yere bakmıştı ancak bir su birikintisi dahi bulamamıştı. Elindeki kılıcıyla odunları parçalara ayırmasaydı, bugün hiçbir katkısı olmamış olacaktı.

 

“Sizin suçunuz değil Bay Kang. Bir süre canavar kanıyla idare etmemiz gerekecek. Her ne kadar biraz acı ve fazla içemeyecek olsak da elimizdeki ile mutlu olmamız gerekiyor.”

 

Fazla canavar eti ve kanı tüketmek onları hasta edebilirdi. Ancak böyle zamanlarda açlık her şeyden daha ölümcüldü. Bu yüzden fedakarlık yapmak zorundalardı. Diğer her şeyin üstesinden gelebilirlerdi fakat savaş esnasındaki açlık ve susuzluğun üstesinden gelemezlerdi.

 

“Bu gece iki kişi nöbet tutacak. Nöbet tutan kişilerin ateşi sürekli canlı tutmak zorunda olduklarını unutmayın. Ve herhangi bir şey ile karşılaştığınızda önceliğiniz ekibi uyandırmak olsun.”

 

Soohyun birkaç talimat daha verdikten sonra eliyle etleri işaret etti.

“Yiyebilirsiniz.”

 

“…”

 

Ardından garip bir sessizlik oluştu.

 

“Soohyun-ssi etler bu tarafta.”

 

Yanındaki kadın Soohyun’un vücudunu çevirdi.

 

---

 

Sabahın erkek saatlerinde uyanan Soohyun diğerlerini uyandırmak için nöbet tutan iki kişiden yardım istedi. Dong-hyun ve diğerleri kalktıktan sonra ise herkesi bir araya toplayarak bir konuşma yaptı.

 

“İlk amacımız herkesin otorite uyandırmasını sağlamak. Böylece Mana kullanabileceğiz. Şimdi, Otoritesi’ni uyandırmış olan herkes ses verebilir mi?”

 

“Dong-hyun.”

 

Dong-hyun ve diğer beş kişi kendi isimlerini söyleyerek öne çıktı.

 

Grubun 5/3’ü Otoritesi’ni uyandırmış ve Mana kullanmak için minimum gereklilikleri karşılamışlardı. Soohyun isimleri duyduktan sonra bir süre düşündü.

 

“Vücudunuzun içindeki Mana’yı kullanmak için Otorite’nizi kullanmak kolay değildir. Bu yüzden dediklerimi harfiyen uygulamanızı istiyorum. Derin bir nefes alın ve kalp sesinizi duyana kadar kendi vücudunuza odaklanın. Bu süreçte derin ve kontrollü nefese devam edin. Bir süre sonra dış dünyayla bağlantınız kesilecek ve vücudunuzun içindeki saklı gücü Mana’yı hissedebileceksiniz. Sanki kolunuzmuş gibi onu harekete geçirdiğiniz düşünün. Ardından onu damarlar aracılığıyla vücudunuza yayın…”

  

“Soohyun-ssi bir sorum var.”


Sa Yeong-su’nun sesi duyuldu. Genç ve canlı bir sesti.

 

“Dinliyorum.”

 

“Mana’yı aktive etmek için Otorite’mize odaklanmamız yeterli değil mi?”

 

Sa Yeong-su haberlerde ve birkaç internet sitesinde Otoriteler hakkında bir şeyler görmüştü. Bu yüzden merak ediyordu.

 

Soohyun birkaç saniye içerisinde cevapladı.

 

“Eğer Otorite’ni aktifleştirmek için Mana’yı kullanmak istiyorsan söylediğin gibi bu yeterli olacaktır. Fakat henüz Otorite’niz yeterince olgunlaşmadı. Bu yüzden Mana’yı kullanmayı öğrenmelisiniz. Vücudunuzdaki Mana miktarı arttıkça beyindeki Primer Motor Korteks’in arkasındaki Mana Beyni uyarılacaktır. Bu vücudunuzdaki Mana’yı daha kontrol etmenize ve Mana Damarı adı verilen sistemin aktifleşmesini sağlayacaktır.”

 

Homo Magicum.

 

300 yıl kadar önce Homo Sapiens olarak bilinen insan ırkı üç asır sonra farklı bir tür olan Homo Magicum’a evrilmişti. Bu süreçte Mana ile sürekli etkileşim de olan Homo Sapiens’in üç farklı özellik kazandığı görülmüştü.

 

İlki Mana’yı vücuda emmeyi ve vücutta içerisindeki her noktaya bağlanan Mana Damarı idi. İkincisi ise vücuttaki Mana’yı kontrol etmeye yarayan Mana Beyni idi. Üçüncüsü biraz tartışmalıydı. Mana Bilimi konusunda uzmanlaşmış Büyücüler, Mana’nın vücutta depolanmak için farklı bir organ geliştirdiği konusunda tartışmalar yapıyordu.

 

Buna ise Mana Kalbi deniyordu.

 

Mana’yı vücutta toplayan ve süreklilik sağlayan bir motor görevi gören organ.

 

“Pek anlamadım ama…”

 

Sa Yeong-su ve dinleyenlerin kafası bir hayli karışmıştı. Soohyun’un dediklerinden hiçbir şey anlamamışlardı.

 

Fakat daha fazla sorgulamadılar.

 

Altı kişi yere oturup gözlerini kapattı.

 

Canavar öldürerek kazanmış oldukları Mana’yı hissetmek için çabaladılar.

 

Soohyun ve diğerleri ise oradan ayrıldılar.

 

Yapacakları bir ses diğerlerinin dikkatini dağıtacağından uzaklaşmışlardı.

 

Soohyun kalan dört kişiye seslendi.

 

“Birisi bana yardımcı olabilir mi?”

 

Kadınlardan biri öne çıktı, Soohyun’un elini tuttu ve taşlara takılmamasını için yardımcı oldu. Soohyun diğerlerinden iyice uzaklaştıktan sonra Otoritesi olmayanlara bir şeyler anlatmaya başladı. Anlattıkları zindan coğrafyası hakkında kolay öğrenilebilecek şeylerdi.

 

Ayrıca onlara canavarları nasıl öldürmeleri konusunda da bir şeyler anlatmıştı.

 

Sonuçta diğerleri Mana üzerindeki kontrollerini artırdıktan hemen sonra Otorite uyandırma sırası onlara gelecekti. Soohyun bu konuda çok sayıda kurs ve kitap almıştı. Bilgi birikimi azımsanmayacak kadar fazlaydı.

 

Bir saat geçtikten sonra Dong-hyun’un gözlerini açtığını duydu.

 

Hemen ardından yaşlı adam gözlerini açmıştı ve sonra da diğerleri…

 

“Oldukça garip hissediyorum.”

 

Dong-hyun vücudunu esnettikten sonra kılıcını kınından çıkardı. Derin bir nefes aldı ve Otoritesi’ne odaklandı.

 

Whoosh!

 

Kılıcı havayı kesti.

 

Önceden titreyen elleri şimdi stabildi.

 

Soohyun konuştu.

 

“Şimdi hepiniz Mana’yı vücudunuzu güçlendirmek için vücudunuzda çevirin. Unutmayın, bunun için yoğun bir odak gerekiyor ve savaş esnasında da bu odağı korumanız gerekiyor. Bu ön saflarda savaşan bir Kahraman’ın gücüdür. Şu anda çaylak bile sayılmazsınız ancak daha güçlü oldunuz, tebrikler.”

 

Bu işlerine yarayacaktı. Ekipte ne kadar fazla güçlü insan olursa Otoritelerini uyandırma imkanları o kadar artardı.

 

Herkes toplandıktan sonra Soohyun onlara temel Mana yeteneklerini anlattı. Bir süre sonraysa izleyecekleri stratejiyi ve canavar avlarken kullanacakları taktikleri anlatmaya başladı. Kimin hangi görevde olacağından kimin öncelikli olduğuna kadar her şeyi detaylıca planlamıştı.

 

Buradaki herkes sıradan vatandaşlardı. Savaş deneyimleri hiç yok denilebilecek kadar azdı. Dong-hyun ve Ri Yong-chol savaştıkları canavarlar sayesinde deneyimli sayılabilirdi bir tek.

 

Bu yüzden Soohyun aklında bir plan oluşturmuştu.

 

Ekip üzerindeki kontrolünü artırmak ve diğerlerine özgüven aşılayabilmek için kesinlikle kazanabileceği savaşlara girecekti.

 

‘Asıl zindan temizleme herkes otorite ve yeterince deneyim kazandıktan sonra başlayacak. Bütün sanatlar ve uğraşlar, egzersiz ve alıştırma yaparak gelişme kaydeder. Durumlarını kabaca kavradım. Elimdeki bilgilerle gelişmelerini sağlayıp bir an önce Otorite’mi yaratmalıyım.’

 

Herkesin neler yapabileceğini kabaca bildiğinden taktiklerini oluştururken buna dikkat edecekti. Taktiklere gerek olmadığı düşünülebilirdi fakat Zindan Temizleme uzun sürecek bir görevdi. Eğer enerjilerini düzgün yönetmez, bir plan oluşturmazlarsa tükenip ölmeleri çok sürmezdi.

 

Ellerini çırptı.

 

“Bay Kang ve Otoritesini uyandırmış olanlar bizim için yolu açacak. Her seferinde bir canavarla karşılaşacak ve onu alt edeceksiniz. Unutmayın, canavarları öldürmeyeceksiniz. Bizim öldürmemiz için uygun ortamı oluşturacaksınız.”

 

Bir kişinin gücündense tüm grubun gücü daha önemliydi. Grup içerisindeki zayıflıklar tehlike anında ölümcül olabiliyordu. Sonuçta bir zincir en zayıf halkası kadar güçlüdür…

 

Diğerleri anladıklarını belirtircesine kafalarını salladılar. Soohyun’u çoktan bir lider olarak görüyorlardı.

 

“Bu süreçte olabildiğince deneyim kazanıp, herkesin Otoritesi’ni uyandırmaya çalışacağız.”

 

“Anlaşıldı!”

 

Herkes bir hep bir ağızdan konuşunca Soohyun’un gülümsedi.

 

“Öyleyse harekete geçelim.”

 

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46886 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr