5. Cilt: Büyü Hırsızı
Bölüm 1
"Yakalayın!" Birkaç muhafız, bir eve dalarken silahlarını çekmişlerdi. Bu evden yükselen yardım çığlıkları onların doğrudan buraya yönelmesine sebep olmuştu. Ev sahibinin zengin olduğu, eve atılan tek bakışta rahatça anlaşılıyordu.
"Yine büyücülerden biri." dedi muhafızlardan birisi. Evin sahipleri olan karı kocanın üzerine yürüyen adamı kıskıvrak yakaladılar. Elleri arkadan özel bir kelepçeyle kelepçelenince, saldırganın tüm büyü enerjisi akışı durdurulmuştu.
Kadın ve kocası, korku dolu gözlerle, kelepçelenen adama bakarken onun "Şimdiye kadar fakirdik diye bizi hep ezdiniz! Bizden daha güçlüydünüz ve size zarar veremezdik,değil mi!?" diye haykırdığını duydular. Muhafızlar onu evden çıkarırken arkasına döndü ve "Artık işler tersine döndü. Sizin büyü gücünüz yok ama benim var. Kabusunuz olacağım." diye ekledi.
Onu çıkarıp hapse götürdükleri sırada ev sahipleri korku içindelerdi. Gerçekten de tüm dünyada işler tersine dönmüştü. Bunca zaman karşılık veremeyen fakir kesimden büyücü olarak kalanlar, zengin ve güçlü olanlara kusuyordu içinde biriken tüm öfkeyi. İntikam zamanı gelmişti onlara göre.
"Lanet olsun," dedi muhafızlardan biri. "Bugünkü dördüncüydü bu. İnsanlar kafayı yedi."
Onun yanındaki de karşılık verme gereği duymuştu. "Benim de büyü gücüm gitti. Fakat hiçbir zaman onlar kadar zorluk çekmemiştim. Bu insanların kızgın olmaları çok normal."
"Fakat bu, onlara ev basıp birilerine saldırma hakkı vermez."
"Dikkat et!" Yanındaki arkadaşı onu kenara ittirdiği anda aralarından bir alev topu geçmişti. Başlarını büyünün geldiği yere doğru çevirdikleri zaman birkaç insanın toplandığını gördüler.
"Siz kraliyet köpekleri artık istediğiniz gibi yargı dağıtamayacaksınız!" diyen kişi, bir kere daha ona saldırdığı zaman büyücü olan muhafızlar ileri çıkarak savunma yaptılar.
"Yoksunlar yine gruplaşmış." dedi arkadaki, Yoksun olan muhafız. Bu isim, büyü gücü olmayan insanlara hitap ederken kullanılan şeydi. Aşağılayıcı...
Fakat muhafızlar, 3. Bölge halklarına göre çok daha güçlülerdi. Kısa süre içerisinde saldırgan Yoksunlardan birkaçı öldürülüp kalanlar ise yakalanmıştı.
"Yeni hapishaneye!" dedi muhafız grubunun lideri. Böylelikle suçluları götürmek için yola koyuldular.
----------
"Çok fazlalar!" Şişman büyücü, taşla kaplı bedenini kullanarak mahlukatlara saldırırken birkaç tanesi aynı anda onun üzerine atlayınca devrilmişti. Taş bedeni, bu güçlü mahlukatların ısırıkları ve pençe darbeleri yüzünden çatladığı sırada birkaç ok, onlara saplanarak şişman olanı kurtardı.
"Teşekkürler, Admon." dedi Dorian. Mavi saçlı erkek hiç duraksamadan ardı ardına oklarını fırlatmaya devam etti.
Tüm lonca, orada mahlukat avlıyordu. Büyük bir alanda sadece onlar vardı. Kaynak'ın yaralanmasının ardından büyü gücünü kaybeden kişiler loncadan atılıyordu. Neyse ki Kılıçdiş Loncası'nda Yoksun'a dönüşen kimse yoktu. Fakat şehirdeki loncaların hatrı sayılır bir kısmı ya tamamen dağılmıştı ya da güçleri yarıya inmişti. Bu da onların loncasını şehrin en güçlü loncalarından biri yapıyordu.
Eleanor "Konuşmayı kes ve saldır!" diye bağırırken bedenini ateşle kaplayıp kolunu savurduğunda, geniş bir ateş dalgası mahlukatları yaktı. Yanmaya başlayan yaratıklar sağa sola koşuştururken Mirabel de kılıcıyla doğruyordu.
Garvin'in kubbeleri mahlukatları ortadan ikiye böldü. Tavon'un kılıcı boğazlarını deldi. Eva'nın geçitleri ise onları onlarca metre yüksekten yere bıraktı. Grubun yaptığı işler oldukça zordu. Mahlukatların sayısı onları zorluyordu. Fakat dayanabilmelerini Eleanor'un bir zamanlar onları sıkı çalışmaya zorlamasına borçlulardı.
Büyücü Kralı olan Tavon, 2. Kademeye ulaşmıştı. Bu sırada ikizler 3. Kademe Büyücü Üstadı olurken, Garvin, Eva ve Dorian da 2. Kademe Büyücü Üstadı seviyesine gelmişlerdi.
Mahlukatlarla savaşacak insan sayısı bir anda azaldığında, şehir yakınları yaratıklarla dolunca kral, her loncaya belirli günlerde ava çıkma zorunluluğu getirmişti. Bunun için haftalık ödeme alıyorlardı. Öldürdükleri sayı önemsizdi. Sadece belirli saatlerde çalışmalı ve yaratıkları şehirden uzak tutmalılardı. Kuzey bölgesinin işi bugün Kılıçdiş Loncası'na aitti. Onlar da savaşmaya devam ettiler yorgunluklarına rağmen.
Savaşları devam ederken yorgunlukları gittikçe arttı. Fakat ne avlanmaları gereken süre dolmuştu ne de yakınlardaki mahlukatlar azalmış gibi görünüyordu. Haliyle savaşa devam etmekten başka çareleri yoktu.
İki mahlukat üzerine atlayarak Eva'yı yere yıktığı zaman geçit büyücüsü onları öldüremedi. Diğerleri de fazla meşgul olduklarından ilk başta fark etmemişlerdi. Ama ilk gören kişi Tavon oldu.
"Eva!" diye bağırdığı anda başka bir ses daha duyuldu.
"Titreten Şamar Saldırısı!" Cızırtı sesleriyle birlikte kızın üzerindeki iki mahlukat da suratlarına yedikleri sağlam tokatlar yüzünden uçtular. Aynı zamanda bedenlerine yayılan elektrik, onları öldürmeye yetmişti. 4. Seviye olan bu mahlukatlar, tek saldırıyla öldürülmüşlerdi.
Herkes kızı kurtaranın kim olduğuna bakmaya çalışırken savaşı kesemediler. Kahverengi bir kapüşona sahip olan bu adam, onlara doğru döndüğünde öfkeyle bağırdı.
"Ulan şerefsizler! Beni bilmediğim bir yerde tek başıma bırakıp gitmeye utanmıyor musunuz lan!? 2 haftadır şehre gelmeye çalışıyorum!"
"Mathias!" Dorian gaza gelip kendisine saldıran 5. Seviyeleri öldürdükten sonra oraya doğru koşarken beyaz saçlı büyücü de Eva'yı kaldırmıştı.
"Konuşma dümbük! Bari sen hatırlatsaydın benim geçit büyüm olmadığını! 2 haftadır sürünüyorum yollarda! Bir de ters yöne gitmişim anasını satayım! Bir daha geri döndüm ulan!"
Diğerleri de onu gördükleri için şaşırmışlardı. Salazar ile yapılan savaşın üzerinden tam 3 ay geçmişti. Mathias'ın mirastan çıkışı fazla uzun sürmüştü. Kaynak'ın zarar görmesiyle oluşan kaosu önleyebilmek adına mecburen geri dönmüşlerdi. Fakat kimsenin aklına onun nasıl geleceği gelmemişti.
"Hoşgeldin faslını sonraya saklayın!" diye bağıran Eleanor, 6. Seviyelerden birini daha öldürdü. Herkesin yüzünde bir gülümseme vardı. İkizler hariç, onlar hala soğukkanlı görünüyorlardı.
"Teşekkür ederim, Mathias." dedi geçit büyücüsü, mahlukat avına dönmeden önce. Herkes ciddi görünmeye çalışmasına rağmen yeniden buluştukları için mutlulardı.
Genç büyücü kafasını iki yana sallarken "ŞAMAR VAKTİ!" diye bağırıp yıldırımla kapladığı tokatlarını önüne gelen her mahlukatın yüzüne yapıştırmaya başladı.
Onun bu saldırısı, garip bir şekilde güçlüydü. 4. Seviyelerin hiçbiri tek darbeden sağ çıkamıyordu. 5. Seviyeler ise bu saldırıdan sonra sendeleyerek yürüyorlar, koşamıyorlardı. Adını duyunca küçümseseler de, gücünü inkar etmediler.
Mathias'ın da katılımıyla birlikte grubun yükü çok hafifledi. Eskisine göre oldukça güçlenen yıldırım büyücüsü, avlanırken zorlanmıyordu. Bu da kimsenin korumasına ihtiyacı yok demekti. Hele ki hızı... Beyin Fırtınası kullanıyor olabilirdi fakat tepkileri aşırı hızlı olmakla beraber çevikliği de eskisine göre daha iyi gibi duruyordu. Son anda gördüğü mahlukatları bile rahatça savuşturdu.
Avlanma süreleri bitene kadar mahlukatların çoğusunu halletmişlerdi. Artık şehre dönmek için önlerinde bir engel kalmamıştı. Eva'nın geçidiyle loncaya döndüklerinde, çoğu kişi meraklıydı.
Mirasın içi nasıldı? Mirasta neler görmüştü? Neler öğrenmişti? Eskisine göre bu kadar güçlenmesi miras yüzünden miydi?
"Çok saçmaydı." diye başladı beyaz saçlı büyücü. "Yüzlerce kapı vardı. Hepsini denedim, hiçbiri açılmadı." dedi kızgınca. "Ulan bir de üşenmeden hepsini tekrar denedim. Yine açılmadı. Ben de en son baktım yapabilecek bir şey yok, oturdum gelişim yaptım."
"Sen, ciddi misin?"
"Yalan söyler gibi bir halim mi var? Titreten Şamar Saldırısı'nı nasıl geliştirdim sanıyorsunuz? Hep boş boş otururken oldu bunlar. İki buçuk ay gelişim yaptım." dedikten sonra yüzünü ciddi bir ifadeye getirip imalı bir sesle de "2 hafta da şehre dönmekle uğraştım." diye ekledi.
"Ne uğraştın lan?" diye sordu Dorian.
Yıldırım büyücüsü "Çubuk attım havaya." dedi. Herkes garip garip ona baktığında ise "Ne yapacağım lan başka? Başkentin konumuyla ilgili bilgim mi var benim?" diyerek kendini savundu. "Gösterdiği tarafa doğru gittim. Bir köye vardım. Oradaki geçit büyücüsü de hiç başkente gelmemiş. Haliyle beni gönderemedi. Üstüne bir de çubuğun yanlış tarafına doğru gittiğimi öğrendim. Meğer başkent tam tersi yöndeymiş...
"Garip bir şekilde iki buçuk ay aç susuz durunca bir yemek yemişim var ya, üff. Köyden kovdular ama değdi yani. Oradan yürüye yürüye başka bir köye. Oradan bir kasabaya, oradan da buraya. Tüm yolu yürüdüğüm için buralarıma buralarıma bi' ağrı saplanıyor. İzninizle az dinleneyim."
Yıldırım büyücüsü odasına çıkarken kimse onu durdurmadı. Zaten herkes yorgundu. Akşam olmuştu çoktan. Konuşmak için yarın daha çok vakitleri olacaktı. Hele ki Mathias, savaştan sonra olanlar hakkında tamamen bilgisizdi. Krallıkların şimdiki halini bilmiyordu. Her şeyi anlatmaları gerekecekti.
Dorian da odasına çıktığında yatağına uzandı. Genç büyücü uyuyormuş gibi görünüyordu.
"Uyumadığını biliyorum."
"Her şeyi de bil zaten. İki dakika rol yaptırmıyorsun."
"Ben hikayelerini de yemedim haberin olsun." Yıldırım büyücüsü sessiz kaldı. Bunun üzerine şişman büyücü devam etti. "Gerçekleri anlatacak mısın?"
Genç büyücü derin bir nefes verdi. "Sanırım anlatacağım." diye başladıktan sonra "İlk olarak, söylediklerimde yalan yoktu. Yüzlerce kapı vardı. Fakat hiçbirini açamadım. Sadece söylemediğim bir nokta vardı."
"Neymiş o?"
"Sanırım..." diyip duraksadı. Tavanı izlerken birkaç saniye korudu bu sessizliğini. "Fırtına Habercisi benim asıl mirasım değil."
Hikaye İle İlgili Bilgiler #64
Miraslar, Antik Çağ'da yaşayan büyücüler tarafından yaratılmışlardır. Miras yaratmaya gücü yeten hemen hemen her büyücü bu yolu kullanarak gücünü hak eden kişilere aktarmayı düşünmüştür. Bazıları belli başlı şartlar koyarken, bazıları sadece kan bağını uygun görür. Miras boyutlarında bir ses duyulur. Bu ses, mirası yaratan büyücünün ruhundan kalan son parçadır. Mirasa bağlıdır ve varisin hazır olduğu kadarıyla mirasın ilmini öğretir. Bir miras yaratabilmek için belli bir konuda eşsiz bir ilme sahip olmanız ve en azından Büyücü Tanrısı seviyesine erişmiş olmanız gerekir.
Kıyamet Mirasları da Antik Çağ'daki bir büyücü tarafından yaratılmıştır. Çoklu kişilik bozukluğuna sahip olan bu büyücü, 4 mirasın her birini yaratırken farklı bir kişiliğe bürünmüştü. Bu nedenle içlerinden sadece bir tanesi, varislere daha iyi bir gözle bakarak gücünü onlara bahşetmiştir. Diğer 3 mirasın kriterleri hiçbir zaman bilinememiştir.
Seviyeler
Acemi Büyücü
Büyücü Çırağı
Büyücü Ustası
Büyücü Büyükustası
Büyücü Üstadı
Büyücü Kralı
Büyücü İmparatoru
Büyücü Atası
Büyücü Azizi
Büyücü Tanrısı
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..