“Müşterim fiyatı bir daha arttırdı. Bu sefer 75000 Cor teklif ediyor,” dedi Argo. Animede esamesi okunmayan bu karakter, Light novelde bir çok yerde beliriyordu.

Kendisi Aincrad’ın ilk muhbiri. Ayrıca işinde de oldukça yetenekli. 14 yaşındaki bir çocuğun işinde bu kadar iyi olması beni şaşırtmıyor desem yalan olur.

“Ablacım senin başka işin yok mu? Satmayacağım işte. Fiyatı ne kadar arttırırsa arttırsın reddedeceğimi söylememiş miydim?” Dedim. Argo’nun kaşları hafifçe yükseldi.

“Vay be. Ben bir çeşit ticaret taktiği yapmaya çalışıyorsun sanmıştım. Gerçekten reddedeceğini düşünmemiştim,” dedi şaşkın bir şekilde.

“Kim ki bu alıcı? Bu kadar parayı nereden bulmuş?” diye sordum. Aslına bakılırsa 75000 Cor çok iyi bir miktar. O parayla kase kase pilav alabilirim. Ama uzun vadede bu kılıç benim için çok daha hayırlı olacaktır.

Sorumu duyan Argo’nun yüzünde geniş bir gülümseme belirdi.

İç çektim...

Bu kız gerçekten çok paragöz.

50 Cor’u Argo’ya transfer ettikten sonra açıklamasını bekledim.

“Kibaou almaya çalışan kişi,” dedi Argo. Daha fazla açıklama yapmadı. Tch... Ağzı çok sıkı. İstemsizce ekstra bir şeyler söylemesini umuyordum.

“Kibaou kim be?” Diye sordu Berke.

“Şu ilk kat bossunu yendikten sonra bize bağıran bir herif vardı ya. O sanırım.”

“Ha... Bize Beater diyen adam.”

“Mm.”

“Neyse. Benim Kirito’yu bulmam gerekiyor. O yüzden kaçıyorum,” dedi Argo. Veledin isminin geçmesi yüzümün anlık olarak ekşimesine sebep oldu.

Ilfang’la olan baskının ardından dokuz gün geçti. O gün peşimizden koşup nasıl güçlendiğimizi soran sayın velet tavsiyemizi ciddiye almadı. Bu beni birazcık hayal kırıklığına uğratsa da çok da umrumda değil. Sonuç olarak Meşhur O.Ç’yi tekelimizde bulundurmak da iyi bir sonuç.

Geçen dokuz gün içerisinde takdire şayan iki şey oldu.

Birinci ve nispeten daha az önemli olan olay ikinci katın tek alan bossu olan devasa ineği yenmemizdi. Light novelden hatırladığım kadarıyla bu alan bossu on beş kişilik bir grup tarafından alt edilmişti. Bu on beş kişiye bizim veledin dahil olmadığını hesaba katarsak, şu noktada hepsini tek başıma yenebilecek güce sahibim.

Berke’nin de az buçuk güç olarak bana eşit olduğunu hesaba kattığımızda bossu kesmek çok zor olmadı.

Düşen eşya ikimiz tarafından da kullanılacak bir şey değildi. Biz de haliyle iyi bir fiyata sattık. Düşen eti ise yedik.

Hem de bu sefer çiğ yemek yerine Meşhur O.Ç abiye götürüp etli nohut yaptırdık. Oyundaki en zengin oyuncular arasında olmamız, kendimizi böyle ufak ufak ödüllendirmemize yarıyor.

Her neyse. Gelelim ikinci büyük olaya. Tıpkı umduğumuz gibi, Aincrad’ın ikinci katında da Meşhur O.Ç abiyi bulabildik. İlk kattakiyle tamamen aynı. Bu sayede ikimizden biri dükkan açmak zorunda kalmadı.

Yarın kat bossuna bir baskın düzenlenecek. Haliyle biz de katılacağız.

Elimdeki kaseye baktım.

Pilav bitti nohut kaldı.

Tch...

Urbus’a geri dönüp bir kase daha almam lazım...