Sakince gözlerimi açıp derin bir nefes aldım.
Önümde tanıdık bir sima...
O.Ç abi.
Sadece 20 yaş daha genç
Cebimden telefonumu çıkarıp tarihe baktım.
15 Ocak 2004
Saat 23:44
“Yine garip bir yerlere geldim...” Diye mırıldandım kendi kendime.
Ellerime baktım.
Garip bir şekilde vücudum... Güçlü hissediyordu.
Kafamı bir daha kaldırdığımda, garip bir görüntüyle karşılaştım.
[Macera değerlendirmesi: S+]
[Sword Art Online karakterinizin değerleri aktarılıyor...]
[Rastgele bir ödül seçiliyor...]
[Seçim tamamlandı!]
[“SAO: Envanter” ödülünü kazandınız!]
Bu kadar.
Başka herhangi bir açıklama yok.
İhtiyaç da duymuyorum.
SAO’daki yüksek seviyemi hesaba katarsak vücudum oldukça çılgın hareketler yapabiliyor olsa gerek.
Asıl soru, ben neredeyim?
Yanağımı kaşıdım ve bir kase pilav aldım. Cüzdanımı çıkardım. Birkaç milyar lira. Eski para birimi başımı ağrıtıyor.
Arkamdan yaklaşan adım sesleri duydum.
“Gitme zamanı geldi Efendi Abdullah.”
Hmm...
Bu kişi...
“Bülent?”
“Evet?”
“Uhmm... Gidelim,” dedim ve onu takibe koyuldum. Şu an nerede ne yaptığım hakkında bilgi koparabileceğim tek kişi o gibi görünüyordu. Cebimdeki kapaklı telefona bakmak bile göz soketlerimi açığa çıkarma isteği duymama sebep oluyordu.
“Tabii ki genç efendi,” dedi Bülent. Önceki dünyamdan bir arkadaşımın bana ciddi ciddi genç efendi demesi, hemen oracıkta yere yığılıp ölme isteğimi güçlendiriyordu.
Araba, şehrin yağmurlu sokaklarını kat ederken aklıma sayısız soru geldi. Neredeyim? Sorusu bunların en belirginiydi. Bir başka anime dünyasına mı geldim?
Ben kafamı arabanın camına yaslamış yolu izlerken, Bülent’in sesi kulağımı doldurdu.
“Genç efendi? Heyecanlı mısınız?”
“Bilmem? Niye heyecanlı olayım ki?” diye sordum.
“Hah... Bu tam da sizden bekleyeceğim bir söz,” diye karşılık verdi. Ben tam şansıma lanet etmeye başlarken Bülent yeniden ağzını araladı. “Fuyuki’deki kutsal kase savaşına katılmadan önce bu kadar sakin olan başka bir efendi olmasa gerek.”
Kafamı yasladığım yerden kaldırıp iç dikiz aynasından Bülent’in suratına baktım.
Ciddiydi...
“Fuyuki ha...” Diye mırıldandım.
Daha sonra ise kıçımdan akan ter damlalarının hayal değil gerçek olduğunu anladım.
Fate’e düştüm...
Anladığım kadarıyla bir çeşit Türk büyücü ailesinin parçasıyım.
Sıçtım...
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..