Bölüm 20 – Biz ve Ufak Bir Çatışma

avatar
145 0

Meşhur Epiknovelin Yeri - Bölüm 20 – Biz ve Ufak Bir Çatışma


İçimde kötü bir hissiyat oluştu.

Akşam 10 sularıydı. Homurahara Lisesi’nin en üst katında durmuş, etrafa dikkatlice bakıp aklımda bir harita oluşturuyordum.

Ancak okulun binasının dışından, spor sahalarının olduğu yerlerden gelen bir ses dikkatimi dağıttı.

Sanki...

Demir demire vuruyor..?

Umm...

Bu gece o gece mi acaba?

Etrafıma bakıp zihnimle emir büyülerime odaklandım.

Hemen ardından arkamda, havada süzülen bir Berke maddeleşti.

Bir hizmetkar olarak pembe birer sweatshirt ve pantolon giyiyor olması, çok garip gözükmemize sebep oluyordu.

“Hissettin mi?”

“Mm.”

Hizmetkarların büyüye karşı duyarlılıkları normal büyücülere kıyasla katlarca daha iyiydi. Haliyle Berke çoktan olan bitenden haberdardı.

“Gidelim,” dedim. Her adımımla metrelerce yol kat edip çatıya ilerlerken, Berke ise anlık olarak belirip geri yok oluyor ve ışınlanarak ilerliyordu. Birkaç saniye sonra Berke’yle beraber çatıda belirdik ve spor sahalarına doğru baktık.

Tahmin ettiğim gibi...

Archer ve Lancer çocuk parkında karşılaşmış Genshin oyuncuları gibi birbirine saldırıyordu.

“Ne yapıyoruz?” diye sordu Berke. Sesinde endişe yoktu. Bu dünyada geçirdiği birkaç günden sonra kendine olan güveni yerine gelmiş, yeteneklerine ve kendimize özgün dövüş tarzımıza çoktan alışmıştı.

“İzlemeye devam et...” Dedim.

Kısa bir süre sonra, tam tahmin ettiğim gibi, hiçbir şeyden haberi olmayan Shirou, Lancer ve Archer’ın dövüşüne şahit oldu.

Onun varlığını hisseden Lancer, Archer’la uğraşmayı bırakıp hızlıca Shirou’nun peşine düştü.

“Şimdi,” dedim Berke’ye.

Beraber çatıdaki kapıyı kullanarak binanın içine geri girip orta kata ilerledik. Merdivenlerin son basamağında yere çöküp koridorun öbür ucuna baktım. Shirou’nun endişeli adımlarını duyunca Berke’ye dönüp parmağımı kaldırdım.

Berke de kafasıyla onaylayıp ellerini kaldırdı.

“Meşhur...” dedi sakince. Büyülü sözü söylemesiyle beraber ellerinin arasında altınla işlenmiş bir kase belirdi ve havada sakince dönmeye başladı.

“Pilav,” dedi Berke. Bununla beraber altın kase hızlandı ve altın bir ışık saçmaya başladı. Bu altın ışık, toparlanıp benim vücuduma girdi ve her hücremi enerjiyle doldurdu.

Sıra bendeydi.

Vücudumdaki manayı çalkalayıp her yerime yaydım.

Yumruklarımın üzerinde, kollarımda, omuzlarımda ve bacaklarımda, başka hiçbir büyücünün güçlendirme büyüsünün oluşturamayacağı altın bir kaplama belirdi.

Gücün verdiği hissiyata alışınca kafamı geri koridora çevirdim.

Shirou koridorun ortasına kadar çoktan koşmuş, şaşkın bir şekilde çevresine bakıyordu.

Gerildim.

Fazla yüklenen güç, kemiklerimin çatırdamasına ve kaslarımın gerilme sesleri çıkarmasına sebep oldu.

Lancer, Shirou’nun arkasında belirdi.

“Hey,” diye selamlayıp mızrağını Shirou’nun kalbine doğru sapladı.

“Selam,” diye karşılık verdim. Koridorun yarısını saniyenin üçte biri kadar bir sürede kat edip önünde belirmem, Cu Chulainn’i şaşırtmış olsa gerek ki kaşları hafifçe yükseldi.

Tabii ki asıl beklemediği şey, Shirou’yu hafifçe yana ittirip yumruğumu mızrağına doğru savurmamdı.

Sonuçta kim bir mızrağı yumruklamayı denerdi ki?

Ben.

Yumruğum Cu Chulainn’in mızrağıyla buluşunca, kulakları sağır eden bir patlama duyuldu.

Tonlarca kilo ağırlığında bir yol silindiri üstüne çökermiş gibi hisseden Lancer, geriye doğru adım atmaya çalıştı.

Ne yazık ki bu pek mümkün değildi.

Mızrağa yüklenen kinetik enerji, Lancer’ın elinin patlamasına ve küçücük mana taneciklerine dönüşüp dağılmasına sebep oldu.

Mızrağını elinden düşüren Lancer, dişlerini öfkeyle sıkıp demateryalize oldu.

“Kaçtı...” diye mırıldandım. Daha sonra kafamı şaşkınca bana bakan Shirou’ya çevirdim.

“Dikkat et!” diye bağırdı Berke. Kaşlarımı çatıp elimi havaya kaldırdım ve inanılmaz bir hızda üzerime gelmekte olan kılıcı sıkıp patlattım.

“Archer...” dedim, kafamı kaldırırken. Koridorun sonunda, güneşle kararmış teni ve beyaz saçlarıyla dikilen bir adam duruyordu. Birkaç saniye sonra ise merdivenlerden, saçını iki kuyruk şeklinde bağlamış mavi gözlü bir kız belirdi.

“Shirou!” diye bağırdı endişeyle. Shirou’yu tuttuğumu görünce ise kaşları hafifçe yükseldi.

“Abdull- Hayır...” diye mırıldandı. Arkamda süzülen Berke’yi gördü ve kaşlarını çattı. “Caster’ın efendisi...”






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44791 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr