“Ne şimdi bu?” diye sordum. “Kendinizi akıllı mı sandınız?”
“B- Beni bırak! Beni öldürürsen Matou’larla aranız bozulur!”
“Ha?”
Bazen bu çocuğun nasıl bu kadar salak olduğunu sorguluyorum. Özellikle benim ağzımdan laf sıçması sinirimi bozuyor.
“Seni öldüreceğimi neden düşündün ki?”
“N- ne?” diye sordu Shinji. Kafasının karıştığı belliydi. “Peki ya ne yapacaksın?”
“Ne mi?” diye sordum. Yüzümde sapıkça bir gülümseme belirdi. “Berke.”
Yanımda beliren Berke, hızlıca güçlendirme büyüsünü kullandı.
Gözlerimi, anlık olarak Shinji’den ayırdım ve hemen arkasında bekleyen Rider’a çevirdim.
Bu hareketim onu rahatsız etmiş olacaktı ki geriye doğru bir adım attı.
“Okuldaki öğrencilerin yaşam enerjisini kullanma fikri hanginizindi?" Diye sordum.
“Vallaha ben yapmadım! Her şey onun fikriydi!” diye çığlık atmaya başladı Shinji.
Püh.
Suratına yapışan tükürüğü hisseden Shinji sustu.
Ben de kolumu kaldırıp Rider’a doğru savurdum.
BAM!
Tuzla buz olan Rider, kısa bir süre içinde mana parçaçıklarına dağılıp ortadan yok oldu.
“Bir daha gözüme gözükmesen iyi edersin.”
“T- Tamam!” diyen Shinji, ayağa kalkıp koşarak sınıftan ayrıldı.
İç çektim. Meşhur O.Ç pilavlarından yememek insanı böyle cesaretsiz yapıyor demek ki...
Tam sınıftan ayrılacaktım ki pencerenin dışından bana doğru bakan birini hissettim.
Hızlıca kafamı çevirip baktığımda, kısa bir süreliğine de olsa, yakındaki bir ağaçtan bana bakan siyah bir silüet görebildim.
“Assassin...”
Benim ve Berke’nin varlığı, Caster’ın yok olması ve Assassin’in değişmesine sebep olmuştu.
Şimdiki Assassin kimdi? Peki ya efendisi?
Fate evreni hakkındaki kısıtlı bilgim, bu konularda tahminde bulunmamı zorlaştırıyordu.
Şimdilik bu konuyu bir kenara bırakıp sınıfı terk ettim. Koridorun sonundan Shirou ve Rin yaklaşıyordu.
“Shinji’nin kaçtığını gördük...” dedi Rin.
“Evet? İçeri girip bakabilirsiniz,” diye cevap verdim ve ellerimi cebime koyup uzaklaşmaya başladım. Daha 5 metre uzaklaşmıştım ki ensemdeki tüylerin ürperdiğini hissettim.
Anlık olarak bütün manamı biriktirip olduğum yerde etrafımda döndüm ve üzerime gelmekte olan kılıcı tuttum.
“Bu ne demek?” diye sordum Rin’e. Yüzümde duygusuz bir ifade vardı.
“Varlığın bizim için iyi değil,” dedi Archer. Rin’in yüz ifadesinden anladığım kadarıyla Archer’ın bana saldırmasıyla bir alakası yoktu.
“Şimdilik bu hareketinizi göz ardı ediyorum,” dedim Archer’a bakarak. Daha sonra bakışlarımı Rin’e çevirdim. Hafiften korkmuş olacaktı ki hafifçe geriye adım attı. “Ama eğer bir daha böyle bir şey olursa...”
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..