“Ee? Bu konuda ne düşünüyorsun?”
“ĞĞĞĞĞĞĞĞĞ!”
“Doğru! Çeneni kırdığım için konuşamıyordun!”
İç çektim.
“Caster, iyileştirme pilavı...”
Berke bir anda yanımda belirip yerde uzanmakta olan Bazett’in çenesini iyileştirdi.
“İşi hallet,” dedim Berke’ye.
Kafasını sallayan Berke, bir şeyler mırıldanmaya başladı.
“Pilav...”
Her zamanki parıltısını veren kase, bir süre sonra yavaşladı.
“MayonEZ...”
Bir anda, kasenin altın parıltısı simsiyah oldu. Kaseden çıkan grimtırak bir duman, Bazett’in elindeki kırmızı dövmeye nüfuz etmeye başladı.
Bunu gören Lancer, yattığı yerden hırıldayarak üstüme fırladı.
“Yat,” diye mırıldanıp üzerime doğru uçmakta olan Lancer’ın mızrağını kenara ittirdim.
Ne yazık ki hareketleri beni aşmak için çok yavaştı.
Lancer sınıfı, büyücülere karşı güçlü bir sınıfken, benim gibi fiziksel bir dövüşçüye karşı zayıf kalıyor.
Arkamı döndüm.
Bazett yerde hareketsizce yatıyor, ağzından beyaz köpükler fışkırıyordu. Gözleri yuvalarında ters dönmüş, bütün vücudu titir titir titriyordu.
Elindeki kırmızı dövme tamamen yok olmuştu.
Bu, Berke’nin özel bir yeteneği. Pilavın çeşitli kombinasyonları, büyüsünün doğasını etkiliyor. Pilava mayonez eklemek, hedefin üzerindeki bütün büyüleri yok edip onların ruhunu kirleten bir etkiye sebep oluyor.
Böylece bir başka usta savaştan elenmiş oldu.
Lancer’ın ortadan yok olmasıyla birlikte Berke büyüyü kullanmayı bıraktı.
Yerde yatan Bazett’e bakarken bir anda ensemdeki bütün tüylerin dimdik olduğunu hissettim.
Ne yazık ki zamanında tepki veremeden sırtımda yoğun bir acı hissettim. On metre ileriye fırlayıp takla atarak durmaya çalıştım. Bana saldıran kişi...
“Kirei Kotomine...” diye mırıldandım. Dengemi kazanmak zordu. Normal olarak Kirei nazikçe yere inmemi beklememiş, peşimden koşturmaya devam etmişti. Ben de buna karşı koymak için havada uçarken elimle yeri yumruklamış kendimi daha da uzağa ittirmiştim.
Uçarak Meşhur OÇ’nin dükkanının içine düştüm. Yakından bulduğum bir kase dolusu pilavı alıp üzerime doğru fırlamış olan Kirei’ye fırlattım.
Üzerine gelen kaseyi eliyle kenara ittiren Kirei üzerime koşmaya devam etti.
Önümde beliren Berke, Elindeki altın kaseyi ters çevirip içine kuru fasülye doldurdu. Bununla beraber kase birkaç kat büyüdü ve bizi koruyan bir kalkan haline geldi.
Başımızın üstündeki tenekeye dolu yağarmışçasına çakılan sesler, aceleyle ayağa kalkmama sebep oldu. Saldırıları yapan tek kişi Kirei olamazdı. Büyük ihtimalle hizmetkarı da buradaydı.
Zorlu bir dövüş bizi bekliyordu...
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..