Yang Chen sabısızca bu kelimeleri söyledi ve sıradan bir şekilde yol tarafına park etmiş olan Volkswagen Passat’a doğru fırlattı!
Alman arabasının güçlü metal yapısı uzun boylu adamın düşmesi için son derece kötü bir noktaydı. Oraya çarptığında kocaman bir çekiçle vurulmuş gibi hissetti ve sarsıntıdan dolayı ağzından taze kan tükürmüştü!
“Takım Lideri!”
Diğer takım elbiseli adamlar uzun boylu adamın bu kadar kolay yenildiğini gördüklerinde şaşırdılar. Bu kişinin hiçbir şekilde zarar görmemiş olması da onları tarifsiz bir şekilde dehşete düşürmüştü. Aceleyle uzun boylu adamın yaralarını kontrol etmeye gittiler ve onlar Yang Chen’e dik dik bakarken ilerlemek ya da geri çekilmek arasında kalmışlardı.
Uzun adam birkaç derin nefes aldı, uzakta duran Yang Chen’e bakarken gözlerinde kabul edememe ve korku vardı. Titrerken ağzının yanındaki kanı sildi, “Ayrılıyoruz………Yürüyün!”
Onlar ağır bir yükten kurtulmuş gibiydiler, astları aceleyle arabanın kapılarını açtılar ve girdiler. Arabayı çalıştırıp villayı hayatları için kaçıyormuş gibi terk ettiler.
Wang Ma’nın korkmuş bir şekilde hala evde olduğundan, Yang Chen arabasına binip onları kovalamadı. Dahası, bu adamların kesinlikle sıradışı arka planları vardı, başka bir seçeneği olmadıkça, Yang Chen, onların arkalarındaki gücü tamamen kışkırtmak istemiyordu. Zorlukları ve çileleri yıllar içinde deneyimlemesiyle, Yang Chen her ne kadar diğerlerinin gözünde imkansız şeyleri yapabiliyor olmasına rağmen, ona yakın insanların olumsuz etkilenmesiyle sonuçlanabileceğini anlıyordu. Yang Chen bu gibi durumun oluşmasını istemiyordu, bu yüzden sabırlı olmayı öğrendi.
Fakat elbette bir adamın sabrının sınırı vardı.
Villaya girdiğinde, Wang Ma gözyaşlarını silerek yerde oturuyordu. Wang Ma, Yang Chen’in girdiğini gördükten sonra, ayağa kalktı ve Yang Chen’in ellerini yakaladı, “Genç efendi iyi misiniz!?”
Wang Ma’nın endişeli gözyaşlarını izlerken, Yang Chen kalbinde sıcaklık hissetti, “Elbette, iyiyim ancak seni korkuttuğum için özür dilerim, Wang Ma.”
“Genç Efendi, böyle şeyler söylemeyin, açıkça bu insanların davranışları sorunluydu. Neden sadece bir şeyleri konuşamıyorlar? Gökteki bir tanrı gibi davranıyorlardı, sadece izlemek bile beni öfkelendirdi.”
“Endişelenme, tekrar gelirlerse, harekete geçme ve sadece beni ara. Onlar bir şey yapmaya cesaret edemez.” Yang Chen güvenle konuştu.
Wang Ma iç çekerek gülümsedi, “Biraz kötü muameleye katlanmam sorun değil ancak senin hakkında endişeleniyorum, genç efendi. Genç efendi, kazara bazı önemli insanları kışkırtmış olabilir mi? Devlette bir bölümün üyesi gibi görünüyorlardı, ailemin eski hanımı hala buradayken söylemişti, ‘Siviller yetkililerle savaşamazlar. Nasıl sıradan insanlar yetkililerle yarışabilir?’ Genç efendi, gerçekten sorun varsa, hanıma bildirmelisin, hanımın devlette bulunan bir takım kıdemlilerle tanışmışlığı vardır, belki de yardım edebilir.”
Yang Chen başını salladı, “Kimseyi kışkırtmadım ve onların ne için buraya geldiklerini bilmiyorum. Ruoxi’ye bu meseleden bahsetme, bunu kendim halletsem daha iyi olur.”
Wang Ma, Yang Chen’in bu konu hakkında artık konuşmak istemediğini biliyordu, bu yüzden her zaman olduğu gibi akşam yemeğini hazırlamaya mutfağa gitti.
Yang Chen oturma odasından ayrılma niyetiyle birkaç adım attı, sonra bir telefon araması yaptı……..
Telefonun diğer tarafındaki kişi hızla cevap verdi ve Zhang Hu’nun tanıdık sert sesi duyuldu, “Bay Yang beni nadiren arıyor, haha.”
Yang Chen şaka yapmak için iyi bir havada değildi, bu yüzden direk istekte bulundu, “Zhang Hu bu sefer bir şeyler için yardımına ihtiyacım var, senin kıvrak zekalı ve iyi olan bazı kardeşlerinin, gizlice bir yeri ve bir kişiyi korumama yardım etmelerine ihtiyacım var.”
Telefonun diğer tarafındaki Zhang Hu, konuşmadan önce bir süre duraksadı, “Bay Yang, Bayan Rose size bir şeyler söylemek istiyor………..”
“Rose? O yanında mı?” Yang Chen bir an için afalladı, acı bir şekilde güldü, Zhang Hu’yu aramasının nedeni böyle konularda Rose’dan kaçınmak istemesiydi fakat ateş hattının içine atlamayı beklememişti!
Rose’un sesi her zamanki gibi üşengeç ve büyüleyiciydi, Yang Chen onu görmemesine rağmen, Rose’un şu anki yüz ifadesinin sevgilisinin zayıflığını yakalan bir bayanın gülüşü gibi olduğunu hayal ediyordu.
“Kocacığım, insanlara ihtiyacın varsa neden direk benden istemiyorsun da bunun yerine Zhang Hu'dan istiyorsun?”
Rose’un sözleri doğru bir noktayı belirtmişti, Yang Chen’in susmasına neden oldu yine de suçluluk duygusuyla cevapladı, “Bunun sebebi sevgilim Rose’un meşgul olduğu için endişelenmem. Senin bu günlerde Batı İttifak Cemiyetiyle sık sık oynamakta olduğunu duydum ve kendi önemsiz meselelerimle sana sıkıntı vermek istemedim.”
“Böyle şeyler söyleme, benim kocamın meseleleri olduğu sürece, benim ne kadar meşgul olduğumun önemi yok, biraz zaman yaratırım. Söyle, ne için adama ihtiyacın var?" Rose akıllıca sordu.
Yang Chen bu kadının uyanık bir zihninin olduğunu biliyordu ve ondan bunu gizleyemezdi bu yüzden dürüstçe konuştu, “Son zamanlarda beni rahatsız eden bir sorun var. Bugün doğrudan yaşadığım yere geldiler. Evimin etrafını koruyacak birkaç tane zeki kişiyi ayarlayıp ayarlayamayacağını ve orada yaşayan insanların zarar görmesinin engellemeye yardım edip edemeyeceğini merak ediyorum. Fakat elbette en önemli şey, herhangi bir olay olduğunda, hemen benimle iletişime geçmek.”
“Oh? Bu yer senin yasal karınla kaldığın yer mi, kocacığım? Önceden bilmemi istemiyordun, nerede orası?”
Aklının bir köşesinde, Yang Chen düşündü: Böyle bir şey sıradan bir şekilde söylenebilir miydi? Fakat başka bir yolu yoktu, er yada geç öğreneceğini biliyordu, bu yüzden rahat bir şekilde söyledi.
Rose bunu duyduğunda, kıkırdadı ve gülümsedi, “Ejder Bahçesinde kalabilenler zengin ve ünlü insanlar, bu sözler senden işitildi, bir metres olarak biraz baskı hissediyorum.”
“Yeter, alay ederek konuşma lütfen benimle. Gelecekte, bir fırsat olursa ikinizin tanışmasına izin vereceğim fakat şimdi değil, gecenin ortasında elektrikli testere ile kesilmekten korkuyorum…..” Yang Chen çaresizce konuştu.
“Ben onunla tanışmayacağım, bu çok aşağılayıcı olur.” Rose kesin bir şekilde reddetti, “Ben istediğimde onunla tanışacağım, bu iki kadın arasındaki bir konu, erkeklerin karışmasına izin verilmez.”
Yang Chen endişeyle sordu, “Sevgili Rose, yer altı dünyasındaki kullandığın yöntemleri kullanmazsın, değil mi?”
Rose içten bir kahkaha attı, olduğu yerde kahkaha atarken titriyor bile olabilirdi, “Kocacığım, gerçekten de çok alaycısın, nasıl cesaret edebilirim? Bir metres olarak yapabileceğim en büyük şey imparatoriçeden küçük bir yer için uğraşmak. Aksine ben onunla iyi geçinmeyi tercih ederim, biliyor musun? Eğer ona gerçekten bir hareket yapmaya cesaret etsem, senin tarafından öldürülmez miydim, kocacığım…….”
K.N: Tüylerim diken diken oldu :D
Yang Chen sakarca güldü ve konu üzerinde durmadı. Wang Ma’nın korunması için ayarlamaları tartıştıktan sonra Rose barda onunla iki gün içinde görüşmeyi kabul etti ve aramayı sonlandırdı.
Hastanede kalan kişiye gelince, Yang Chen onun hakkında endişelenmedi, Lin Ruoxi ile ilişkisini bilseler de bilmeseler de onların bir şey yapmaya cesaret edemeyeceğini varsaydı. Her şeyden önce ünlü bir iş kadınıydı, ayrıca devletin içindeki insanlarla bağlantıları vardı ve birinin kolayca aşağı indirebileceği biri değildi.
..........
Ertesi gün öğle saatlierinde, Zhong Hain’nin batı tren istasyonunda, bir trenin korna sesi yayıldı ve eski moda bir tren istasyona yavaş yavaş girdi.
Demiryolu platformunda Yang Chen’in sakin yüzü, Chen Bo’nun beklentiyle dolup taşan yüzüne tezat oluşturuyordu.
Yang Chen halsiz gözleriyle uyukluyormuş gibi ağzında sigara tutuyordu. Ahşap bir bankta oturdu ve yanındaki Chen Bo’ya sordu, “Bahsettiğin tren bu muydu, bir hata yapmadın değil mi?”
“Hata yok, kesinlikle bir hata yapmam.” Chen Bo çok heyecanlıydı, “Kız kardeşimin şimdiye kadar ki ilk seyahati, ailemdeki herkes onun Zhong Hai’ya olan yolculuğu hakkında endişeliydi, yanlış hatırlamaya nasıl cesaret edebilirim.”
“Kız kardeşin Sichuan’da bir üniversitede mi okuyor?”
Chen Bo, biraz üzüntülü bir şekilde cevapladı, “Aslında kardeşim Pekin Üniversitesinin giriş sınavını da geçti fakat bizim ebevenylerimize göz kulak oluyordu bu yüzden okumak için Sichuan’da kaldı. Yine de her yıl tam burs alıyor, notları mükemmel!”
“Siz iki kardeş çalışmakta oldukça iyisiniz.” Yang Chen gülümsedi ve konuştu, “Benim aksime, hemen hemen hiç çalışmadım.”
Chen Bo şaşkınlıka sordu, “Yang Chen, Harvard Üniversitesin’den mezun olmadın mı? Neden hiç çalışmadığını söyledin?”
Utanmış Yang Chen gülümsedi fakat açıklamadı. Diplomayı kadın dekanın kendi elleriyle ona yaltaklanma girişimi için doldurduğunu söyleyemezdi, değil mi? Eğer gerçekten diploma isteseydi, arabayı tamamen onlarla doldururdu.
Kısa bir süre sonra trenin kapıları açıldı. Aceleci yolcular trenin bagajından çantalarını almaya başladılar ve tren istasyonunun çıkışına gitmeden önce etrafa bakındılar.
Chen Bo, kız kardeşinin figürünü aramak için sürekli boynunu uzattı. İnanılmaz derecede endişeliydi. İnsanların çoğu gittiğinde, memnun bir şekilde gülümsedi, sanki ağır bir yük üzerinden kalkmış gibi konuştu, “Sonunda burada!”
“Büyük kardeş!” Berrak, sevinçli bir ses trenin vagonlarının yanında yankılandı.
Yang Chen ayağa kalktı ve bakmak için döndü. Gördüğü şey dağınık at kuyruklu, sarı bluz ve kahverengi keten pantolon giymiş eski bir valizi taşıyarak koşan kızdı.
Daha yakından baktığında, kızın sıska olduğunu ve Chen Bo’ya çok benzediğini fark etti. Narin bir yüzü vardı ve cildi Chen Bo’nunki gibi kar beyazıydı.
Sıcak hava nedeniyle, saf gülüşünü ortaya çıkardığında yüzü ter boncuklarıyla kaplıydı. Şehir kızlarının sahip olmadığı doğal bir atmosfere sahipti, gözlerinin parlamasına neden oluyordu.
Chen Bo tutkulu bir şekilde kız kardeşini kucakladı sonra yolculuğunu ve ailesinin nasıl olduğunu sordu, yeterli miktar da sohbet etmeden önce yarım saat boyunca konuşmuştular.
Aniden Yang Chen’in hâlâ orada olduğunu fark ettiğinde, Chen Bo utanmış bir şekilde gülümsedi ve konuştu, “Üzgünüm, çok heyecanladım kız kardeşimi bir yıldan uzun süredir görmedim.”
“Siz kardeşler gerçekten birbirinize benziyorsunuz, muhtemelen ikiz olamazsınız, değil mi?” Yang Chen, eğer Chen Bo kız olsaydı onların kesinlike bir çift büyüleyici ikiz çiçek olacağını hissetmişti.
Chen Bo, sevgi dolu bir şekilde kız kardeşinin sevimli yüzünü ovuşturdu ve ufak bir gururla konuştu, “Akrabalarımız ve arkadaşlarımız da öyle diyor, ama aslında ben ondan birkaç yıl önce doğmuşum. Yine de, ikizlerden daha yakınız.”
“Abi, bu büyük kardeş kim?” Kız çekinerek Yang Chen’e baktı ve dikkatlice sordu.
Chen Bo hemen onu tanıttı, “Benim arkadaşım ve meslektaşım, Yang Chen, Büyük kardeş Yang.”
“Merhaba Büyük kardeş Yang, ben Chen Rong.” Chen Rong’un yüzü kızardı, fiziksel aktiviteden veya utangaçlıktan olup olmadığı meçhuldu.
“Ürkek olmayın, bugün sadece sizi almak için bir şoförüm. Abinin arkadaşıyım, onun üstü değil. Bana çok saygılı görünmene gerek yok. Size verecek kırmızı bir zarfım yok ve kardeşine zam yapabilmem muhtemel değil.” Yang Chen şaka yapmıştı.
(ÇN: Kırmızı paket veya zarf Çin geleneğiymiş içinde para vs oluyormuş merak edenler için link: http://www.geziseli.com/cin-gelenekleri-ve-kirmizi-zarflar/ )
Chen Rong kıkırdadı, “Büyük kardeş Yang’ın beni almaya geldiği için çok minnettarım.”
Yang Chen’in mizahı ve tavrı kızın rahatlamasına izin verirken sohbet ettiler ve şakalaştılar üçü tren istasyonundan yavaşça çıkmışlardı.
K.N: Olayın yüzde doksanı ortamdaki gerilimi almak zaten :)
Yang Chen, aniden uzakta demiryolu platformunda duran tanıdık figürü fark etmeden önce kısa bir mesafe yürümüşlerdi. Mavi elbise giymiş kadın olağanüstü zarif figürüyle tek başına platforumda duruyordu. Tam olarak onun üstü, Mo Qianni.
Mo Qianni, gönülsüzce birini bekliyormuş gibiydi, hiçbir şekilde Yang Chen’i fark edememişti.
O anda, Chen kardeşleri bırakmak zorundaydı, bu yüzden Yang Chen ona selam vermek için yukarı çıkmaya niyetlenmedi. Bir bakış attıktan sonra artık bunun hakkında düşünmeme kararı aldı.
Arabada, Chen Rong arabanın içine bakarken ürküyor gibi görünüyordu, biraz meraklıydı ama içerideki bir şeye dokunmaya cesaret edemedi.
Ama çok geçmeden, Chen Rong artık bu yeni şeylerle ilgilenicek enerjisi de kalmamıştı, trende sert koltukta oturmak çok yorucu bir meseleydi ayrıca uzun bir mesafe gelmişti. Chen Rong göz kapaklarıyla savaşıyormuş gibi hissettiyordu ve birkaç dakika sonra arka koltukta uyuyakaldı.
Yang Chen bu sahneyi dikiz aynasında gördü ve Chen Bo’ya kibarca sordu, “Kız kardeşin Zhong Hai’ye iş aramak için geldi peki ne tür bir iş yapmayı planlıyor?”
Chen Bo şefkatle arkada uyuyan Chen Rong’a baktı, zoraki bir gülümsemeyle konuştu, “Zamanımızı bir iş bulmak için kullanacağız, yarı zamanlı çalışmak için kendime bir yer arıyorum, bugünlerde iyi bir miktar kazanabilcek işler yüksek okul diploması istemiyor. Küçük Rong’un gittiğim yerlere gitmesine izin vermek niyetinde değilim, onun çalışması için daha güvenli ve temiz bir yer bulmak istiyorum.”
Yang Chen bir an düşündü ardından konuştu, “Kız kardeşine tavsiye edeceğim bir yer var, maaşı yüksek olmayabilir ama kesinlikle güvenli, bunu düşünür müsün?”
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..