Yang Chen’in bir anda belirmesiyle şaşkına dönen Lin Ruoxi koltuktan atladı ve onun kollarından sıyrılmaya çalıştı. Ardından Yang Chen’e bağırdı, “Bana dokunmana izin vermiyorum.”
“Hey, şimdi… Bu kadar aşırı tepki vermene gerek yok.” Yang Chen omuzlarını silkerken yüzünü buruşturdu. “Sadece seninle alay ediyordum. Eğer seni gerçekten öpersem, Psyco filmindeki gibi gecenin ortasında beni parçalara böleceğine eminim.”
Lin Ruoxi televizyonun kumandasındaki bir tuşa basarak Yang Chen’i görmezden geldi. Televizyon kapandığı gibi Yang Chen’in onun romantik komedi izlemekten utandığını fark edince yüzü kızardı. (ÇN: İngilizce çevirmenin İngilizceyi ağlattığı yerler.) Yang Chen’e bakarken öfkeli bir tavır takındı, “Wang Ma’dan eski eşyalarını almaya eve gittiğini öğrendim. Sakın o kirli şeyleri benim evime sokmaya cesaret etme.”
“Merak etme, sadece birkaç parça kıyafet.”, Yang Chen merdivenlerin dibindeki küçük çantayı işaret ederken cevap verdi. “Ama ben burada yaşamaya başladıktan sonra benim çöp şiş standıma ne olacak?”
“Hala standını mı açmak istiyorsun?” Lin Ruoxi Yang Chen’e sanki bir ucubeye bakıyormuş gibi baktıktan sonra homurdandı. Ne kadar çok anlamaya çalışırsa çalışsın çöp şiş satmaya olan saplantıyı asla anlayamazdı.
Yang Chen gözlerini kırparken cevap verdi, “Ne olmuş ki? Evlilik sözleşmemiz beni çöp şiş satmaktan alıkoymuyordu, öyle değil mi?”
Cevap verme sırası dişlerini sıkan Lin Ruoxi’ye gelmişti, “Hiçbir şekilde çöp şiş satmaya devam etmene izin veremem. Yarın dışarı çıkmalı ve kendine bir iş bulmalısın. Ofis binasında bulunan saygın bir işi tercih ederim.”
Yang Chen şaşkın gözükürken kafasını kaşıdı. Dürüst olmak gerekirse Harvard'tan mezun olduğu derece sayesinde şirketlerin çoğunda bir iş bulmak kolay olurdu ama Yang Chen bütün gün ofiste oturmaya alışık değildi. Onun gözlerinde bu tip bir kariyer asla çöp şiş satmakla karşılaştırılamazdı.
“Bir mazeret düşünmeye çalışmana gerek yok, bu zorunluk.” Lin Ruoxi araya girerek konuştu.
Lin Ruoxi’nin “eğer işini değiştirmezsen ölürsün” ifadesine bakan Yang Chen, kızın daha önceki intihar tehdidini de hatırlayınca başından aşağı soğuk terler boşaldı ve çabucak konuşmaya başladı. “Tamam tamam. Seni dinleyip yarın kendime yeni bir iş arayacağım.”
Bu sözleri duyan Lin Ruoxi onaylayarak başını salladı. Aniden bir şeyi hatırlayınca elini çantasına koydu ve oradan yeni bir akıllı telefon çıkardı, bunu Yang Chen’e verirken söylendi; “Dışarı gittiğinde seni bulabilmem için bu telefonu al.”
Yang Chen heyecanlı bir şekilde telefonu aldı. Ona göre bu evlilik baya karlı gözüküyordu; Yaşayabileceği bir ev, spor bir araba ve hatta bedavaya son model bir telefon. Karısı biraz mesafeli gözükse de o çok çekici ve iyi huylu gibi duruyordu.
Yang Chen’in mutlulukla dolu ifadesine bakan Lin Ruoxi ona onu aşağılayan bir bakış atmaktan başka bir şey yapmadı. Yorulmuş bir poz verirken esnedi ve konuştu, “Tamam, ben yatağa gidiyorum. Yarınki iş avına hazırlanmaya gidebilirsin.”
Lin Ruoxi merdivenleri tırmanmaya başladığında aniden kapı zili çaldı.
Mutfakta meşgul olan Wang Ma ıslak ellerini önlüğüne silerek kapıyı açtı.
“Efendim, siz geldiniz…”
Wang Ma’nın efendim dediğini duyan Lin Ruoxi’nin yüzü anında solgunlaştı ve şık bir şekilde evin içine doğru yürüyen orta yaşlı adama bakmak için döndü.
Orta yaşlı adam koyu mavi bir gömlek ve güzel tıraşlanmış yüzüyle etrafına zarif bir aura yayıyordu. Onun orta yaşlı olduğunu söyleyebilmeyi sağlayan şeyler sadece saçlarındaki sayısız beyaz teller ve gözlerinin kenarında kırışıklıklardı. Sadece görünüşüne bakarak Lin Ruoxi’nin babası olduğu söylenebilirdi.
Lin Kun kapıdan içeri girdiği anda adamın ifadesi aşırı derece çirkindi. Ruoxi’ye bıçak gibi bakışlar attıktan sonra gözlerini etrafta gezdirdi ve Yang Chen’e gelince bakışları durdu.
Ruoxi hafifçe konuştu, “Baba…” Onun buraya gelmesi pek de sürpriz olmamıştı. Neredeyse hiç hisleri olmayan bir yabancı gibiydi.
(ÇN: İngilizcede böyle gençler ben bir anlam çıkaramadım.)
Lin Kun soğuk bir şekilde güldü, “Baba, öyle mi? Senin gözlerinde ben gerçekten senin baban mıyım? Herhangi bir uyarı yapmadan bu tuhaf kaba adamla evlendin. Beni baban olarak görüyor musun sen?”
Lin Kun’un kükremesi bütün odada yankılandı ve odayı salladı.
Yanlış yerde ve zamanda bulunan Wang Ma korktu. Genç hanımın babasına haber vermeden birisiyle evleneceğini düşünmemişti.
Lin Ruoxi’nin gözleri kızarmaya başladı ve gözyaşları gözlerine dolmaya başladı. Yine de savaşmayı tercih etti ve konuştu, “Sana daha önce de söylediğim gibi, benim evliliğim benim kararım. Bu adam kabaysa ne olmuş? Bu adamla evlenmeyi Xu Zhihong ile evlenmeye tercih ederim.”
Lin Kun alaylı bir şekilde gülümsedi, “Sen… Babanla bu şekilde mi konuşuyorsun? Harika, seni büyütmek ne kadarda gereksizmiş. Büyükannen sana şirketi verdiği için her istediğini yapabileceğini sanma. Benim hala hisselerin yüzde 30’una sahip olduğumu unutma. Ben şirkette büyük bir hissedarım. Daha da önemlisi ben senin biyolojik babanım.”
“Baba mı?” Ruoxi dudaklarını ısırırken gözlerinde birkaç damla yaş dökülmesine engel olamadı.
“Küçüklüğümden beri sadece büyükannem ve annem benimle beraberdi. O zamanlarda senin gölgeni bile göremedim. Üstelik Xu Zhigong’u hiç sevmiyorum. Değerli zamanını bunları düşünerek harcamana gerek yok.”
“Onu sevmiyorsan ne olmuş? Donghua Bilim ve Teknoloji Şirketinin gelecekteki Ceo’suyla nişanlanmak bu kadar da zarar vermezdi. Bana senin aslında bu kaba adamı sevdiğini söylemeyeceksin, değil mi?” Lin Kun, Yang Chen’i işaret ederek konuştu.
Yang Chen Lin Kun’un ile Lin Ruoxi baba kız konuşmasına girdiğinden beri ne olduğu anlamıştı, görünüşe göre bu kötü huylu baba Lin Ruoxi’yi yani kendi öz kızını kendi seçtiği bir adamla evlendirmeye çalışıyordu. Ama tabii ki onların evlenmesine neden olan talihsiz olaylar dizisi bu evliliğin yoluna balta koymuştu.
Birden daha fazla kez kaba olarak anılmak Yüce Buda’nın bile kalbinin rahatsız hissetmesine sebep olurdu. Adamın damadı rolünde olan Yang Chen Lin Kun’un parmağına bakarken konuştu, “Amca, o parmağını indirmeni tavsiye ederim aksi halde tehlikeli olabilir.”
Lin Kun bağırmaya başladı, “Seni iğrenç adam, bana karşı konuşabiliyor musun? Kim olduğunu biliyorum. Seni düzgünce araştırmak için çoktan insanları görevlendirdim. Sen sadece sokakta çöp şiş satan bir adamsın. Kızıma seninle evlenmesi için ne yaptın bilmiyorum, ama benim gözlerimde sen sadece bir bok yığını… Hey! Ne yapıyorsun?”
Bir flaşla beraber yüksek ve güçlü bir şekilde hareket eden Lin Kun aniden parmağında bir acı hissetti. Parmağını tutarken alnında biriken ter damlacıkları görülebiliyordu.
“Yang Chen… Sen…” Ruoxi olayı açıkça görmüştü. Yang Chen’in eli hızlı bir şekilde hareket etti ve Lin Kun’un geniş parmağına vurdu. Ve sonra parmağını o kadar çabuk çekti ki sanki hiç hareket etmemiş gibiydi.
Yang Chen sakin bir ifade takınarak Ruoxi’ye döndü ve sırıttı, “Bu ciddi bir şey değil, ben sadece insanların beni parmaklarıyla gösterip lanet etmelerini sevmiyorum. Özellikle onlara yapmamalarını tavsiye ettiğim halde. Onun parmağı kırıldı, 10 gün ile bir ay arasında iyileşecektir.”
Eğer bu durumda olan onun eski hali olsaydı adamın boynunu çoktan kırmıştı.
**
Lin Kun acıya direndi ve kükredi, “Sadece bekle seni piç. Senin huzur içinde ölmene izin vermeyeceğim. Seninle uğraşabilecek birini bulacağım…”
“Baba. Konuşmayı bırak… Eline ne oldu…” Ruoxi babasından nefret etse de kan sudan daha koyuydu. Şu anda Lin Kun’un acı dolu ifadesine bakarken Ruoxi’nin kalbi onu desteklemek amacıyla yumuşamıştı.
“Seni sürtük! Bana dokunma!” Lin Kun çığlık ardından Lin Ruoxi’yi yere iterek yere düşmesine sebep oldu.
“Baba! Sen…” Babasının ona sürtük dediğini duyunca Ruoxi’nin ten rengi soldu. Ruoxi’nin gözleri bayılmak üzereyken kısıldı.
Köşede Wang Ma çoktan gözyaşları içinde kalmıştı, burası onun gibi bir hizmetçinin konuşması için doğru yer değildi. Yine de Ruoxi’nin yerde ağladığını gördükten sonra onu teselli etmek için hemen yanına koştu.
Lin Kun Yang Chen’e doğru bağırırken geriye doğru sendeledi, “Genç adam, bana vurmaya cesaret ettiğini hatırla. Ben Lin Kun ölümünü fark etmediğinden emin olacağım.”
(ÇN: Süper dahi kayınpeder tehdidi.)
Ruoxi’nin yere düştüğü fark eden Yang Chen kalbinin istemsizce sıkıştığını fark etti. Ne kadar sahte olsa da kâğıtlara göre o onun yasal olarak karısıydı ve Yang Chen’in içinde büyük bir öfke oluştu.
Yang Chen’in yüzü sakin görünmesine rağmen ancak dudakları ona bu konuda ihanet ediyorlardı onlarla birlikte kibirli bir görüntü ortaya koyuyordu.
“Bunu bir kere söyleyeceğim. Ben asla etrafta bela aramam. Seninle karım arasında ne olduğunu bilmiyorum ve bilmekte istemiyorum. Ama benim bir prensibim vardır. Tehdit edilmekten nefret ederim.”
Lin Kun’un tepkisini beklemeden Lin Kun’un sol yanağına yıldırım hızında bir tokat attı.
“PA!!!”
Bu ses odada yankılandıktan sonra bütün oturma odası ölümcül bir sessizliğe büründü. Hemen sonra orada duran Lin Kun tek bir vuruşla bilinçsiz kalmıştı.
“Genç efendi bunun hakkında…” Wang Ma Yang Chen’in acımasız gücünü gördüğünden dolayı kekelemişti. “Bununla nasıl ilgilenmeliyiz? Bu kargaşaya bir bakın.”
Ruoxi’ye gelince bu olaylarla ilgili herhangi bir kaygıya sahip olmadan Wang Ma’nın kucağında duruyordu.
(ÇN: Düzenleyici dostum, buranın İngilizcesinden bir şey anlamadım bir kontrol etmek isteyebilirsin.)
(FN: Çevirmen gardaşım bazı teknik problemler (mobildeyim ve çok tembelim) ve çevirmen gardaşıma olan güvenim nedeniyle bakmaya gerek görmedim.)
Yang Chen farklı bir tonda konuştu, “Wang Ma sen sadece Ruoxi’yle ilgilen. Bu aptal domuzla ben ilgilenirim.”
Bu sözleri söyledikten sonra Yang Chen Lin Kun’u yerden kaldırdı ve onu evin dışına kadar çekti. Yang Chen kısa bir mesafeye kadar ilerledikten sonra çöplerin toplandığı yere geldi Lin Kun’u çöpün içine attı ve demir kapağı kapattı.
ÇN: Keşke bölümün ismi Zengin Kayınpederi Çöp kutusuna atmak olsaymış.
Fullbringer Notu: Bence Zenginlerin Amk olsa daha iyi olurdu. (Aranızda zengin olup bu söylediğimden rahatsız olan varsa özür dilemiyorum. Zenginleri sevmem.)
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..