Çeviri: Tayk0st Düzenleme: bebebiskuvisi

Yang Chen koltuğuna doğru yürürken, yeni ve tutkulu iş arkadaşlarına baktı. Oturduğu anda göz kamaştırıcı görünümlü birkaç kadın Yang Chen’in etrafını sardı. Her biri parlak gözlerle ona bakıyorlardı.  

“Hey yakışıklı, kendimi tanıtmama izin ver. Benim adım Zhao Hongyan.” Bu kişi bej bir takım içinde büyük dalgalı eğrilere sahip bir kadındı ve son derece etkileyici kırmızı anka gözleri(yukarı doğru eğimli olan göz tarzı) vardı. Tam bu anda, samimi bir havayla elini uzattı ve kendini tanıttı.

“Büyük Kız Kardeş Hongyan, yeni iş arkadaşımız, buraya daha şimdi geldi ama sen çoktan elini uzatıyorsun. Onu korkutacağından korkmuyor musun?” Bebek mavisi bir kıyafet giyen başka bir kadın ‘gege’ sesi çıkararak gülüyordu. Yüzü biraz yuvarlaktı ve oldukça olgun bir vücudu vardı, güldüğü sırada konuşmaya devam etti: “Adın Yang Chen öyle değil mi? Burada HE bölümümüzde buradaki büyük kardeşimiz Hongyan’a karşı dikkatli olmalısın. Erkekleri yediği zaman kemiklerini bile bırakmaz!”

Zhao Hongyan kızarmadı, hmph sesi çıkardıktan sonra elini olgun kadının seçkin tabanını çimdiklemek için uzattı. “Laflarını kendine sakla Zhang Cai, kim istekleri en yüksek kişinin sen olduğunu bilmiyor ki? Erkek olmadan uyuyamıyorsun bile.”

“Hmph, olay bu değil. Büyük Kız Kardeş Hongyan, bak bizim büyük kız kardeşimiz Mingyu henüz evlenmedi. Ne yaptığımızın önemi yok, onu onun elinden alamayacağız.”

Zhang Cai’nin bakışlarını takip eden Yang Chen sakin duran bir kadına baktı. Bu kadın, pembe bir kıyafet içindeki uzun boylu bir kadındı. Birkaç mor çizgiye sahip sarı saçları omzuna geliyordu ve güzel yüz özellikleriyle birlikte farklı bir ofis kadını tarzını ortaya çıkarıyordu.

Liu Mingyu tatlıca gülümsedi ve konuştu. "Siz çocuklar neye bakıyorsunuz, sadece yeni gelen iş arkadaşımıza hoş geldin diyorum ve  hakkımda konuştuğunuz kadar aşağılık biri değilim.” Liu Mingyu bunları söyledikten sonra kolunu uzatıp konuştu. “Küçük erkek kardeşim Yang Chen bir el sıkışmayı umursamazsın öyle değil mi?”

“Oh, tabii ki.” Yang Chen doğal olarak böyle bir güzellikle yakın temastan rahatsızlık duymazdı. Zhao Hongyan’ın Zhong Cai’ye yaptığı gibi onun kıçına çimdik atsa daha bile iyi olabilirdi.

Liu Mingyu’nun ince eliyle temasa girdiğinde, Yang Chen Liu Mingyu’nun eğlenceli pembe parmağının avcunun içini hafifçe ovuşturduğunu hissetti. Başını kaldırdığında Li Mingyu ona beklenmedik bir şekilde göz kırptı.

Bu basit ama şüpheli eylem Yang Chen’in dokuzuncu buluttaymış gibi hissetmesine sebep oldu. Pek çok erkeğin Yu Lei International’a gitmek istemesine şaşmamak gerek, burada kadınların ortalama kalitesi çok yüksekti ve daha da önemlisi onları elde etmek son derece kolaydı.

Üç kadının hoş karşılamasından sonra ofisten gelen çok sayıda kadın, Yang Chen’i kaçırmadan onu bazı kötü şakalarla karşıladılar.

Sadece on dakika sonra Yang Chen başka bir adamı ofiste gördü. Bu beyaz gömlek giyen kısa boylu bir erkekti ve üniversite öğrencisi gibi gözüküyordu, sanki ergenlikten çıkmamış gibiydi. Utangaç ve hassas bir yüzü vardı.

Orada kendi cinsinden olan tek kişinin onu selamlamak için gelmediğini gören, hatta utangaç bir ifadeye sahip olduğunu fark eden Yang Chen bunu komik ve bu adamın buradaki kadınlardan daha fazla kadına benzemesini şaşırtıcı buldu. Bu yüzden Yang Chen inisiyatif aldı ve konuştu. “Ben Yang Chen, bu ofisteki tek erkek senmişsin gibi gözüküyor, gelecekte iyi geçinelim.”

Güzel çocuk Yang Chen’in elini sıktı, utanmış bir ifadeyle başını indirdi ve konuştu, “Em… Em… Ben Chen Bo, ho… Bölümümüze hoş geldin.”

Chen Bo? Sabah ereksiyonu? Nasıl bir isim seçimidir bu, ama bu adamın ki hiç kalkmıyormuş gibi duruyor?

ÇN: Çoğunuz anlamışsınızdır ama yine de söyleyeyim. Chen Bo Çince de Chen Bo sabah ereksiyonu gibi telaffuz ediliyormuş.  

Yang Chen gülmeden edemedi ve söylendi. “Şu senin ismin, gerçekten anlamlı ve çok erkeksi.”

Bunu duyan Chen Bo daha da kızardı ve cevap verdi. “Teşekkür ederim.”

Bu doğru, bu adam utangaç. Sabah ereksiyonu adlı bu adam bir kız kadar narin ve utangaçtı.

Çevreleyen hanımlar etrafa geldi ve Zhang Cai adlı olgun kadın bir ‘gege’ sesi çıkardı ve konuştu. “Yang Chen bunu bilmiyor olabilirsin ama buradaki Küçük Bo, North Üniversitesi’nden mezundur ve sen gelmeden önce bizim bölümümüzdeki tek erkekti.”

“Artık işler daha iyi, Büyük Erkek Kardeş Yang artık burada olduğundan, ofisimizdeki Yin ve Yang dengesi biraz daha arttı.” Genç bir HE çalışanı Yang Chen’e büyük erkek kardeş demişti bile.

Yang Chen diğer kadınlarla bir süre daha şakalaştı ve ofiste fazla vakit geçirmedi. Masasına geri döndü ve masasındaki çeşitli belge ve ofis araçlarını topladı.

Yang Chen’e en yakın olan masanın sahibi, onun elini ilk sıkan kişi olan Zhao Hongyan’a aitti. Zhao Hongyan mutlulukla sordu. “Yakışıklı, yardıma ihtiyacın var mı? Anlamadığın bir şey varsa bana sorabilirsin.”

Yang Chen bir dakikalığına düşündü ve sordu. “Küçük Bo gibi utangaç olan biri bile Hİ’ye katılabiliyor mu? Hİ’nin müşteriler ile etkileşime giren ve iş anlaşmaları yapan bir yer olması gerekmiyor mu? Gerçekten dışarıya karşı açık sözlü olabiliyor mu?”

Zhao Hongyan bir anlığına boş boş baktı. Yang Chen’in bunu sormasını beklemiyordu. Ağzını kapattı ve yumuşakça konuştu. “Küçük Bo’nun arka kapıdan girdiği söylenebilir. Herkes onun utangaç tavrını gördü ve ona tezgâh işleri vermeye başladı. Biz onun iş anlaşmaları gibi işlere gitmesine izin vermiyoruz.”

Yang Chen başını salladı, her şey şimdi daha mantıklı gelmişti.

Aniden bir şey hakkında düşündü ve gülerek konuşmaya başladı. “Aslında ben de konuşmak konusunda çok iyi değilimdir. Sanırım gelecekte bana da çeşitli işler verebilirsiniz; kahve yapmak, çay getirip götürmek, su göndermek ve benzeri işler benim için daha uygun. Ve fiziksel işlere daha uygunum, ne düşünüyorsun?”

Şaşırdı, Zhao Hongyan ‘gege’ sesi çıkardı ve göğsündeki iki geniş dağ bile buna direnemedi. “Yakışıklı Yang nasıl şaka yapabileceğini iyi biliyor. Senin Harvard’dan mezun olduğunu duydum. Bütün şirkette bile o seviyede eğitim almış kişi sayısı çok az. Çay demlemek ve su getirmek gibi işleri mi yapmak istiyorsun? Buna kim inanır ki?”

“Ben ciddiyim. Bana inan.” Yang Chen kaşlarını sıkıntı içinde kırıştırdı. Neden gerçeği söylediği hâlde kimse ona inanmıyordu?

Yang Chen’in yalan söylemiyor gibi göründüğü görünce Zhao Hongyan sadece ellerini kaldırdı ve söylendi. “Tamam tamam. Sana inanıyorum. Sen hâlâ deneme sürecindesin, bu yüzden en başta yapacak fazla bir işin yok. Kız kardeşlerimin bilmesini sağlayacağım ve sen gelecekte kahvaltı satın alma, kahve getirme ve malzemelerin yerini değiştirmekten sorumlu olacaksın. Geçmişte bunları sırayla yapardık ama bundan sonra bunları tek başına yapacaksın. Ne düşünüyorsun?”

“Ciddi misin?” Yang Chen mutlulukla konuştu. Kahvaltı satın almak, kahve yapıp eşyaları hareket ettirmek ona tam olarak uyan şeylerdi.

Yang Chen’in heyecanlı ifadesini gören Zhao Hongyan bir şaka olarak başlayan bu işten nasıl kurtulacağını bilmeyen bir hâlde kendi kendine fısıldadı: “Ne garip bir adam!”

“Güzel. Anlaştık öyleyse. Herkesin bilmesini sağlamayı unutma. Yarın herkese kahvaltı alacağım ve para gibi şeyleri sonradan halledeceğiz.” Yang Chen memnun olmuş bir şekilde geri döndü ve masasını temizlemeye devam etti. Zhao Hongyan’ın cansız yüzünü tamamen görmezden gelmişti.

Beş dakika sonra Zhao Hongyan, Yang Chen’in ne yaptığına baktığında bir kez daha şok olmaktan kurtulamadı.

Yang Chen’in masadaki tüm belgeleri masanın altındaki dolaba koyduğunu fark etti. Masanın üstünde kalan tek şey bilgisayardı. Bilgisayar ekranında ise tanıdık olamayacak kadar güzel bir görüntü vardı… POKEMON!

YN: Yang Chen özel olarak bu oyunu oynuyormuş, http://www.4399.com/flash/81828_3.htm.

Bu adam! O gerçekten bir ‘ayakçı’ olmayı mı planlıyor? İşin ilk gününde çoktan bilgisayar oyunu oynamaya başlamıştı. Zhao Hongyan gelmekte olan bir baş ağrısı fark etti.

Tam o anda, uzun siyah bir elbise ve beyaz çorap giyen eski moda ve sade görünümlü bir kadın aniden Hİ bölümüne giriş yaptı. Sakince sordu: “Bugün işe yeni giren Yang Chen burada mı?”

Bu kadını gören çalışanların çoğu muhabbetlerine ara verdi ve şaşkınlıkla Yang Chen’e doğru döndü.

Oyunu bitiremeyeceğini düşünen Yang Chen başını kaldırdı. “Buradayım. Kıdemli büyük kız kardeşin buraya gelmen amacı nedir?”

Kıdemli büyük kız kardeş!? Etraftaki neredeyse bütün çalışanlar gülme hislerini bastıramadılar.

Beklendiği gibi bu şekilde adlandırılan kadının siyah kaşları çatıldı ve sesi düşmanca bir hâl aldı. “Ben CEO’nun asistanıyım ve adım Wu Ye. CEO seni görmek istiyor, hemen benimle gelmen gerek.”

CEO? Bu benim ilk günüm, CEO neden beni görmek istiyor? Şaşkın bir hâlde olan Yang Chen ayağa kalktı. Yine de hiçbir şey sormadan sade görünüşlü kadını takip ederek ofisten dışarı çıktı.

Yang Chen çıktığı gibi bütün ofisi bir dedikodu tufanı sardı. Herkes bunun inanılmaz olduğunu düşünüyordu.

Bölüm şefinin odasındaki Mo Qianni dışarıda ne olduğunu gördüğünde o bile Yang Chen’e şaşırmış bir şekilde baktı.

SONRAKİ BÖLÜM: CEO