Yang Chen gerçekten, dayanamayıp güldü.
Bu beklenmedikti, daha dün birisi tarafından, ona bir silah doğrultulmuştu, bugün ise başka birisi yine ona silah doğrultuluyordu.
Huaxia’da silahlar kıyaslanamaz biçimde otoriterdi, silahların sayısı deniz aşırı Ülkerlerden fazla olmak için yeterli gibi görünüyordu.
"Müdür Guo, sen bu silahın Amerikada’da avlanmak için kullanıldığını biliyor musun? Neden bana doğrulttun? Ben bir fare değilim ve hatta bir siyah ayıda değilim."
Guo Ziheng, Yang Chen’in korktuğunu sanarak, soğukça güldü ve "benim gözümde, sadece hemen şimdi katletmem gereken bir tavşansın. Muhtemelen 4-5 metre içinde, bu uzun menzilli silah ile seni ıskalamam değil mi?" dedi.
Yang Chen’in tarafında, güldü ve tereddütsüzce bir adım ileri attı. "Ne düşünüyorsun?"
"Hareket etme! eğer bir adım daha atarsan seni vururum!!" bir damla ter Guo Ziheng’in yanağından düştü, yüksek sesle kükredi.
Yang Chen aldırmadı ve başka bir adım daha ilerledi.
"Ben burada duruyorum, silah senin ellerinde ve dolu, sen direkt karşımdasın. Ne yapmalısın? Veya ne yapabilirsin? Her şey kararına bağlı." Yang Chen sigarayı tüttürmeyi bitirince yere attı, sonra ilerlemeye devam etti.
Odada ki herkesin kalbi, her adımda gök gürültüsü gibi çarpıyordu. Yang Chen’in attığı her adımda, kalpleri davul gibi çarpıyordu.
Çok sessizdi eğer bir iğne düşse herkes duyabilirdi. Kısa zamanda herkesin havası çekilmiş gibiydi. Salonun girişinde, yalnızca Yang Chen’in yavaş ve dengeli adım sesleri duyuluyordu.
Dört ile beş metre uzunluğundaki yolda yalnızca altı yada yedi adım atmıştı ama boş, boş bakarken herkesin kalbi boğazından sıçrayacaktı. Yang Chen tarafından yere serilmiş iki adam bile, acı içinde fakat nefes nefese bu sahneyi izliyordu.
Guo Zheng bu insan vücudunu yarmak için yalnızca parmakları ile tetiği hafifçe çekmeye ihtiyaç duyuyordu!
Yang Chen’in yüz ifadesi kayıtsızdı, herhangi bir şey yapıyor gibiydi. Gözleri o kadar ilgisizdi ki, ölüm yada yaşam onun gözünde önemsiz gibiydi!
Gerçekte, yalnızca 3 saniye geçmişti. Yang Chen, Guo Ziheng’in önüne yürürken, Guo Ziheng’in yüzü zaten bembeyazdı, kafası ter ile kaplıydı ve donuk bir ifadesi vardı.
"Bu dünyada insanın iki türü en korkutucudur, birincisi, deliler. ikincisi, ölümden korkmayanlar. Delilerin korkunç olmasının nedeni, ölümden korkmamaları. Ben, ölümden bile korkmuyorum, sence o silahı bana doğrultman etkilimi?" Yang Chen Hafifçe güldü ve kolayca Guo Ziheng’in ellerindeki tüfeği kaptı, Guo Ziheng direnmeyi basitçe unutabilirdi.
Yang Chen elleri ile rastgele bir kırma hareketi yaptı, metalden yapılmış tüfek, sadece bir kamışmış gibi, parçalara ayrıldı!
Bu görüntü ve ses herkesi gerçeğe döndürdüğünde, kalpleri korku içinde titredi!
Bu… bu çeşit bir görüntü yalnızca Hollywood filmlerinde olabilirdi!? Bu kişi! o adam superman mı? Silahı bile kırdı!!
Yang Chen kırdığı silahı uzağa attı, ellerini silkti ve gülümsemeye benzemeyen bir gülümseme ile "Patron Guo, şimdi gidip gerçekten çek defterini getirebilir misin?"
Guo Ziheng’in ruhu geri dönmüş gibiydi, tüm vücudu titredi, sanki bir canavara bakıyormuş gibi genç adama baktı. O kariyerine başladığında, sert biriyle karşılaşmıştı, ama karşılaştığı kişi onun canını umursamıyordu.
Bu korkunç genç adamın ifadesi, hafifçe ona benziyordu, tetiği çekse bile, ona yapabileceği hiçbir şey yoktu!
Nasıl olabilir!?Bu dünyadan birisi silahtan nasıl korkmaz!?
"Eğer para istiyorsan hiç yok, eğer bir can istiyorsan burada birisi var” Guo Ziheng şiddetle dedi. Son geminde, bir yer altı patronu haysiyetini sürdürmek istiyordu.
"Tch tch" Yang Chen şaşırdı, "neden bu kadar dürüstsün? Eğer gerçekten beni yenmek isteseydin, tetiği çekmiş olurdun. Sen tetiği çekmek için bile cesarete sahip değilsin, bu bile senin ölümden korktuğunu kanıtlıyor. Sen, beni yenemezsin, uzun zamandır yapmadığım şeyleri yapmam için beni zorlama."
"Kabul ediyorum dövüşmekte benden daha iyisin, üstelik büyük cesarete sahipsin ama ben sadece sana parayı veremem!!" Guo Ziheng aniden masaya çarptı, uğursuz bir ifade ile seslendi.
"Sonra beni suçlama, bende zaten öfkelenmiştim."
Yang Chen güçlü bir gülümseme ve bir anlık heyecan ile, vücudu yıldırım hızında Guo Ziheng’in arkasına hareket etti. Aynı zamanda, Yang Chen, Guo Ziheng’in tepki veremediği bir hızda, Guo Ziheng’in kollarını kaptı.
Ayak bileğine bir tekme attı, bu nedenle Guo Ziheng bocaladı ve yere diz çöktü!
"Crack!!"
Bir kemik kırılma sesi duyuldu ve Guo Ziheng ağızı ile kükredi, onun iki kolu, omuzlarından çıkmıştı!
Yang Chen’in bacaklarından birisi Guo Ziheng’in baldırında bastı ve onu diz çökmeye zorladı, kalkmak için hiçbir yol olmaksızın, yalnızca belini durmaksızın hareket ettirebilirdi. Sonunda, Yang Chen ayağını daha sert bastırdı, bu nedenle Guo Zihen hafifçe hareket etmeye bile cesaret edemedi.
"Sen! kollarıma ne yaptın!!" Guo Ziheng acı içinde dişlerini gösterdi ve Yang Chen’e kana susamış bir bakış attı.
"Çok bir şey değil, ben yalnızca kollarını, omuzlarından çıkardım." Yang Chen mutlu bir şekilde cevapladı.
"Sen…Yalnızca bundan dolayı yenilgiyi kabul edip sana paranı vereceğimi mi düşünüyorsun! imkansız!!"
Guo Zheng yüksek sesle bağırdı, bu anda diğer astların hepsi korkmuştu, hareket etmek için bile titriyor ve korkuyorlardı. Onlar çan çalana dek patronlarının dövülmesini izlemişti, yine de ilerlemeye cesaret edememişlerdi.
Onlar zorba olmak için gelmişti, hayatlarını bir kenara atmak için değil.
Yang Chen, adamın dediklerine şaşırmıştı, "Yanılıyorsun, bu sadece başlangıç, senin için yalnızca tek bir şey yapacağımı nasıl düşünebilirsin?"
Bunu söylerken, Yang Chen, Guo Ziheng’in kollarını tekrar yakaladı.
"Crack, crack!"
"Ahhh!!!"Guo Ziheng’den bir diğer kan donduran çığlık geldi "şimdi ne yapıyorsun!?"
Dn: Deliye bak ya sanki başkasına eziyet ediyorlar. Hiç hissetmiyormuş gibi Chen’e soruyor :D
"Crack, crack"
Kemik kırılma sesleri hemen tekrar devam etti.
Yang Chen memnun bir gülümseme gösterdi "fazla bir şey değil, sadece kolunu çıkardım, sonra tekrar yerleştirdim, tekrar çıkarttım, yerleştirdim, sonra tekrar çıkardım, pratik için bir süre bunu yapabilirim, biraz yavaşlamış hissediyorum. Bunu hesaba kattığımda sen acı içindesin, endişelenme, sadece pratik için fazladan biraz zamana ihtiyacım var. Sonra daha fazla acı çekmek zorunda değilsin…"
"Şeytan, Şeytan, Bu adam bir şeytan!!!"
Guo Zihen tamamen parçalanmıştı, o biliyordu, eğer devam ederse, ölmek zorunda değildi ama ölümden daha çok acı çekecekti, bunun anlamı canlıyken ölümü dileyecekti!!
Ellerinden ve bacaklarından gelen acılar, kalbini oyuyordu, beyni bir süre şok oldu, yine de dayanılmaz acı tarafından, geri çekildi.
"Ben…ben ödeyeceğim…"
Yang Chen bir kere kollarını eklemlerine geri yerleştirdiği zaman, Guo Ziheng gerçekten daha fazla katlanamadı.
Guo Ziheng’in dudakları zaten yeşile dönmüştü. Onun sesi hafif bir ağlama tonundaydı, doğru, o ağlıyordu, göz yaşları akıyor, aşağılanmış hissediyordu, fakat daha önemlisi, o acı hissediyordu!
"Olması gereken de bu." Yang Chen, Guo Ziheng’in kollarını bir gülümseme ile "hehe"memnun bir şekilde bıraktı, masum ifadesi sürdürdüğü gibi, "fakat müdür Guo, şirketimize yönelik bir takım zararlardan dolayı, 400.000’in dışında, aldığım zihinsel zararları bana tazmin etmelisin. Oh doğru, uzun zamandır borçlu olduğun için, geri öderken faiz yada öyle bir şey ödemelisin, aynı zaman senin ve fedailerinin, yaraladıkları için tıbbi harcamaları ödemelisin, öyle düşünmüyor musun?
"Ben…"
"Ben, ne? Vermeyecek misin? Güzel! O zaman devam edel…"
"Hayır, hayır, hayır! vereceğim! vereceğim! ne kadar istiyorsan vereceğim!!" Guo Ziheng burnunu çekerek ve ağlayarak bağırdı.
Yang Chen sırıttı, bir koltuk çekti ve oturdu, yerde ağlayan Guo Ziheng’e "ne istersem verdiğinden, acele et ve çek yaz, geri rapor ederken benim için iyi olmalı. Oh doğru, bir taksi çağır ve beni Yu Lei İnternational’a gönder, ben taksi çağırmak için yeterli miktarı veremem." dedi.
Dn: Küçük Chen vurmaya devam ediyor. Ali Sami Yen ayağa kalkıyor sayım seyirciler :D Lütfen yorum yapmayı unutmayalım arkadaşlar iyi okumalar.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..