Çevirmen: Limon
‘’Buyur?’’ dedi Li Jingjing afallamış ve aniden yüzü kızarmış bir şekilde, ‘’Büyük kardeş Yang, ne dedin sen?’’
Yang Chen cümleyi yanlış kurduğunu anladı ve gülerek, ‘’Demek istediğim, soyunma odasına git, seçilen kıyafetleri sana yollattıracağım. Hepsini tek tek dene ve üstüne en çok yakıştığını düşündüğünü seç ve bana göster.’’
Rahatlayarak derin bir oh çekti Li Jingjing. Etrafında ona gülümseyen tezgahtarları görünce, tavuskuşu gibi kafasını kuma gömüp yüzünü saklamak istedi.
Li Jingjing soyunma odasına getirildikten sonra, Yang Chen kadın reyonunda ışık hızıyla bir kaç tur attı, anımsadığı bir kaç takım kıyafeti çıkardı. Ardından, kıyafetleri eşleştirip bir tezgahtara soyunma kabinine götürmesi için verdi.
Bir kaç tezgahtar kadın Yang Chen’in 5 kıyafet setini göz kamaştırırcasına eşleştirirken görünce, bildiğin şok oldular.
Böylesine büyük bir markanın altında çalıştıklarından dolayı, moda ve güzellikle ilgileri vardı. Yang Chen’in kıyafet seçimlerinin rastgele olmadığı büsbütün ortadaydı. Li JingJing’in kıyafetleri giydikten sonra nasıl göründüğünü görmeseler bile, seçilen kıyafetlerin kesinlikle üstüne uyacağını anladılar.
‘’Bu bayan sizin gibi ilgili bir sevgiliye sahip olduğu için çok şanslı, bayım.’’ Tezgahtar kadının biri fısıldayarak söyledi.
Yang Chen bir açıklama yapmadı, ve sadece gülümseyerek kafasını ‘’hayır’’ dercesine salladı.
Diğer kadın meraklı bir şekilde sordu, ‘’Bayım, tasarımcı mısınız? Veya moda endüstrisinde uzmanlaşımş bir ikon musunuz? Balenciaga markamızla çok içli dışlı duruyorsunuz.’’
‘’Bu alanda ciddi şekilde bilgili bazı arkadaşlarım var, tek bildiğim buz dağının görünen kısmı.’’ Yang Chen cevapladı.
Söylediği doğruydu, şöyle bir baktığın zaman Balenciaga orta-üst sınıf bir marka olarak sayılabilirdi, elbiselerin dikimi özel moda dikimi bile değildi. Entellerle yıllarca geçirdiği tecrübeden sonra, sıradan yabancı bir markayı analiz etmek o kadar da zor değildi.
Kadınlar güzellik peşinde koştuğu zaman, son derece dikkatli ve sabırlı bir hale dönüşürler, bundan dolayı erkekler de müthiş özenle üretilen ürünü görmeden önce biraz beklemekle yükümlüdür.
Aşağı yukarı yarım saat boyunca, Yang Chen ve diğer tezgahtar kadınlar Li Jingjing soyunma kabininden çıkana kadar neredeyse çocukken altlarına işedikleri anılarına kadar muhabbet ettiler.
Bakışlar onun üzerine çevrildiğinde, şuursuzca nefeslerini tuttular ve konuşamadılar.
Kızın at kuyruğu hali hazırda düz yumuşak saçlarıyla beraber, körpe ve narin yüzü müthiş bir albenisi ve çekiciliği varken utangaçlıktan kıpkırmızı olmuş büyüleyici yanaklarını çevrelemiş ve göğsüne doğru şelale misali salınmıştı.
Beyaz askısız elbise koluyla, göğsündeki doğal kıvrımlarla ve zarif belinden kısa eteğine uzanan dantelli modellerle müthiş uyumluydu. Tül ile kaplanan etek ışığın altında parlak bir altın gibi duruyordu, zarif pürüzsüz ve bembeyaz bacaklarını ışıldıyla parıldatıyordu.
Bir çift şık beyaz topuklu şirin ayaklarını sarmıştı, ve sevimli ayak parmakları açıktaydı.
Li Jingjing’in o anki tipi küçük kendi halinde bir ailenin genç masum güzeli olarak tasvir edilebilirdi
Hiçbir kısmı abartılmamıştı, çok ufak tefek veya çok cılız da değildi, omuzlar ve yanaklar mükemmel bir şekilde orantılıydı, göğüsler ve kalça da ustaca dizayn edilmiş bir biçimdeydi.
Tatlı su açmayan çiçeği açtırır derler. Kızın kendine has taze ve masum aurası sonunda hiçbir kısıtlama olmadan kendini açığa vurdu.
‘’Aman tanrım, böyle bir şaheser nasıl bizim mağazamızın elbiselerinden çıkar.....’’ Bir tezgahtar bunu inanması güç bularak şuursuzca iç çekti ve içinden kızı övdü.
Li Jingjing herkesin kendine donukalmış bir şekilde bakakaldığını farketti, mutlu ve utangaç hissederken, doğal güzelliğe olan sevgisi onu bir çeşit döngüye sokmuştu. Umutlu bir şekilde Yang Chen’e, ‘’Büyük kardeş Yang, nasıl görünüyorum?’’ diye sordu.
Yang Chen, İngilizce konuşarak ‘’Büyüleyicisin, prensesim...’’ dedi ve bir şövalye selamlaması yapmak için gülümseyerek eğildi.
Li Jingjing İngilizce öğretmeniydi, ve doğal olarak Yang Chen’in ne dediğini anladı fakat gönlündeki neşe Yang Chen’in neden İngilizce bildiğini merak etmesini unutturdu. Tek hissedebildiği kalbinin göğüsünü yırtıp yerinden çıkacakmış gibi olması ve vücudunun sanki küçük bir kuşa dönüşüp uçacağıydı.
‘’İltifatınızı kabul ediyorum, şövalyem...’’ (İngilizce konuşarak)
Li Jingjing eteğinin ucunu kaldırdı, ve mutluca aldığı tebriklere döndü.
Bir tezgahtar yaklaştı, ve imrenerek ‘’Hanımefendi, bizimle bir fotoğraf çektirir misiniz, mağazamızın en iyi anısı olsun?’’
Li Jingjing bir an tereddüt etti; aslında, sadece Yang Chen’in iltifatını duymak istemişti, fotoğraf çekimi için de çok utangaçtı, bu sebeple Yang Chen’e doğru kaygılı bir bakış attı.
Yang Chen ‘’Tabii ki, sıkıntı yok, öğretmenimiz Li tam bir güzelliktir, endişelenicek bir şey yok.’’ diyerek cesaretlendirdi.
‘’Peki..... peki o zaman.’’ Li Jingjing sakince gülümsedi ve kabullendi.
Bir kaç tezgahtar büyük bir haz ile üç beş tane fotoğraf çekildikten sonra, Yang Chen önceden seçtiği tüm kıyafetleri çıkarttırdı ve ‘’Bunların hepsini alacağım, fiyatı hesaplayıp söyleyebilir misiniz?’’
Li Jingjing kıyafetleri çıkarmıştı, ve içinde daha rahat hareket edebildiği beyaz bluzla koyu kahve kotunu giymişti. Uzun , pürüzsüz ve narin beyaz bacakları daha bir civelek göründü, asi ve seksi bir görünüm verdi. Yang Chen’in herşeyi alacağını duyması üzerine endişe içinde yırtınmamak için kendini tutamadı, ‘’Yang, bunların hepsini almaya gerek yok!?’’
Yang Chen gülümsedi ve ‘’Sadece bir kereliğine böyle giyinecek değilsin ya, o insanlarla her bir araya gelişinizde aynı şeyi giyemezsin değil mi?’’
Li Jingjing halen bu kadar harcamanın israf olduğunu düşünüyordu, ama ne diyeceğini bilememişti.
‘’Merak etmeyin hanımefendi, mağazamızı çok güzel bir fotoğrafla donattınız, bunları yarı fiyatına satacağız.’’ Tezgahtar kadın kibarca gülümsedi ve, ‘’ Normalde 6400 dolar üstünde bir fiyatı var, fakat bu seferlik size 3 takımı hediye edeceğiz ve sizden sadece 3000 dolar alacağız.’’
Yang Chen’e 3000 dolar tabii ki ucuzdu, o da çabucak ödemeyi yapmak için kartını çıkarttı.
Li Jingjing pişmanlık duymasına karşın, 3000 dolar aylık maaşının yarısıydı, çocukluğundan beri alınan kıyafetlerinin toplamı bile 3000 dolar etmeyebilir diye düşünüyordu, ta ki bugün ona birden bire 3000 dolarlık kıyafet alınana dek.
‘’Pekala prensesim, geç olmaya başlıyor, şu anda bir çok insan işten dönüyor, dönüş yolunda fena trafik vardır. Heavenly’e vardığımızda saat 6 falan olur, gidelim.’’
Li Jingjing bu parayı gelecekte Yang Chen’e ödiyeceği düşüncesini kafasına soktuktan sonra, o düşünceleri ardında bıraktı, ve mutluca Yang Chen’in elini tutarak mağazadan ayrıldılar.
Fakat tam ikisi asansöre binerken, Li Jingjing’in telefonu çaldı, ve telefonu açtı. Mesuliyet yüklü bir tonla, ‘’Üzgünüm grup lideri Jian, bu öğle kardeşimle halletmem gereken bir iki mesele vardı, kardeşim şu an benimle. İyi niyetleriniz için teşekkürler.’’
Telefonu kapatmasını bekledikten sonra, Li Jingjing gülümsedi ve, ‘’Arayan İngiliz grup liderimdi. Bugünün toplantısını o organize etti. Beni okula almaya gittiğini ve orda olmadığımı söyledi fakat ben orda değilmişim, bende ona oraya seninle gittiğimi söyledim, o da onayladı.’’
‘’Senin şu grup lideri erkekti, değil mi?’’ Yang Chen’in kulakları hassastı, ve telefonda ki adamın sesinin mutsuz geldiğini açıkça söyleyebilirdi.
‘’Aynen.....’’ Li Jingjing başını aşağı eğdi.
‘’Sana kur yapıyor mu?’’ Yang Chen dalga geçercesine sordu.
Li Jingjing telaşla kafasını sağa sola salladı ve paniklercesine konuştu ‘’Onunla benim aramda hiçbir şey yok, büyük kardeş Yang, hatta bana verdiği çiçekleri bile öteki kadın öğretmenlere tek tek dağıttım!’’
Yang Chen gülse mi ağlasa mı bilemedi, kızın masum düşünceleri onda deli gibi yanaklarını mıncırma isteği uyandırdı, ‘’Sanırım hayal gücüne fazla kapılmaması gereken sensin. Hadi gidelim, daha fazla beklemesinler.’’
ÇN: Arkadaşlar ben yeni çevirmeniniz Limon, umarım beğenirsiniz, keyifli okumalar.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..