Çevirmen: Limon

Konuştuğu Vietnamcayı sadece oradaki Vietnamlılar anladığı için, Yang Chen daha fazla sözlerini yumuşatarak konuşmadı ve, ‘’Daha sessiz bir yere gidelim, anlatırım.’’

Adamın gözünde bir ışık titredi, ama kafasını salladı ve Yang Chen’in yolu üstlenmesine izin verdi.

Tek kelime anlamaksızın, Lin Kun aceleyle müdahale etti, ‘’Bay Long! Bu ne demek oluyor? Ben senin işvereninim, ne oldu az önce öyle!? Neden yakalamıyorsun onu!? Sana para ödedim!!’’

‘’Rahatsız etme beni!’’ Soyadı Long olan bu adam elindeki Desert Eagle’ı havaya kaldırdı, kara namlu ucunu aniden Lin Kun’un anlına dayadı ve hışırtılı bir şekilde, ‘’Senin tarafından kiralandık sadece, nasıl çalıştığımız konusunda da, bize emir verecek konumda değilsin!’’

Lin Kun o kadar korkmuştu ki yere kıç üstü düştü, soğuk terler akıtarak terledi ve tek kelime dahi edemedi.

Yang Chen adamı tenha bir köşeye doğru getirirken Lin Kun’a dönüp bakmayı sallamadı bile. Kimsenin ne olup bittiğini anlayamaycağını sağlama aldıktan sonra, döndü ve Vietnamca sordu, ‘’Neden ’Süzülen Köpek Balıkları’ Huaxia’ya geldi, siz  ‘Sarı Alev Demir Brigade’ den korkmuyor musunuz?’’

‘’Süzülen Köpek Balıkları’’ ve ‘’Sarı Alev Demir Brigade’’ i duyan adamların gözbebekleri küçüldü, adamın elindeki Desert Eagle aniden Yang Chen’in kafasına doğruldu. Boğuk bir sesle sordu, ‘’Kimsin dedim sana!? Neden bizi tanıdın, ‘Sarı Alev Demir Brigade’ ile ilişkin ne!?’’

Yang Chen kafasını sallayarak sert bir şekilde gülümsedi, ‘’Eğer Sarı Alev Demir Brigade’den olsaydım, buradan canlı çıkabilir miydiniz?’’

‘’Kimsin o zaman?’’ Adam hiçte rahatlamamıştı. Karşısındaki bu adam onda kasvetli bir his uyandırıyordu, ona baktıkça hisleri daha da şaşırıyordu.

Yang Chen bir an için düşündü, ve ufak bir tereddütle göğüs cebinden birşey çıkardı.

Küçük bir göğüs cebinden silah çıkamazdı, bu sebepten adam bunu tehlikeli olarak algılamadı. Sadece Yang Chen’in ne çıkardığını sessizce izledi.

‘’Bunu tanıdın mı?’’

Yang Chen’in cebindfen çıkardığı şey küçük bir yüzüktü, ortalama bir nişan yüzüğü boyutundaydı. Yüzüğün malzemesi platinyum gibi görünüyordu, fakat yıllarca kullanılması sebebiyle parıltısı epey azalmıştı. Üstünde dekore edilmiş her hangi değerli taş yoktu, metal bir yüzüktü sadece. Tuhaf olan şey ise,  yüzüğün üzerinde parıldayan mürekkebimsi desenler vardı, desenler o kadar karmaşıktı ki bakınca bir insanın gözünü döndürebilirdi.....

Yüzük ilk bakışta biraz tanıdık geldiyse de, dikkatli bakınca üstüne işlenen Latince kelimeler aniden kanını dondurdu ve dili tutuldu!

Bu yüzüğü önceden çetesinin arasında olan bir dökümanda görmüştü. Yüzüğün varlığı sadece bir efsaneden ibaretti.

Ancak, bu yüzüğü hayatı boyunca görmeseler de, hatırlamış olmalılardı, özellikle üstüne işlenen Latince kelimeleri. Bu Latince kelimeler Antik Romalılardan kalmıştı. Uzun süre önce yiten bir dildi, fakat bu gizemli dilde hayatları boyunca unutmaya cüret dahi edemeyecekleri isim de denilebilecek bir kelime vardı.

Çünkü, bu yüzüğe sahip olan kişi belli bir bölgede üstün güce sahipti, ayrıca bu kişi onların ruhunun derinliklerinden saygı duydukları bir kişiydi!

Yang Chen adamın yüz ifadesini gördü, ve zaten anladığını farketti. Yüzüğünü tekrardan gömlek cebinde geri koydu. Kimse dünyayı alt üst edebilecek bu yüzüğün basitçe her gün bu adamın cebinde durduğuna inanmazdı.

‘’Pekala, bir tepki vermeyin. Benim ‘Süzülen Köpek Balıkları’mın ahmaklar tarafından kurulduğuna inanmıyorum.’’ Yang Chen dosthane bir şekilde adamın geniş omuzlarına hafifçe vurdu.

Adamın tüm vücudu ürperdi, tekrar kendine geldi. Yang Chen’in sıcak gülümsemesini görünce, kışın zemheri soğuğunu hissetti, kutup soğuğunu. Bu adamın geçmişte yaptığı şeyleri düşünürken, soğuk soğuk terledi, bacakları titredi ve dizlerinin üstüne çöktü. Hatta kafasını yerin dibine bile sokmak istedi...

‘’Seni.... Emrindeki Long Zanyi seni selamlıyor kralım!’’ Long Zanyi kekelerken bağırdı.

Yang Chen kaşlarını kaldırdı, ‘’Sana Long Zanyi deniliyor, eğer öyleyse, Long Zanhuang senin erkek kardeşin mi?’’

‘’Evet, saygıdeğer kralım!’’ Long Zanyi secde eder gibi elleri ve ayakları hala yerdeydi ve saygıyla cevap verirken kafasını kaldırmaya cüret bile edemedi.

Yang Chen iç çekti, ‘’Kalkabilirsin, burası Huaxia, ve benim krallığımın bir parçası değil, görgü adap takınmak zorunda değilsin.’’

Long Zanyi Yang Chen’in onu azarlamaya niyeti olmadığını gördü, ve dikkatlice ayağa kalktı, üç adım geri gitti, ve sonra ayağa kalktı. Yang Chen’e olan bakışı tamamen değişti. Kaplan gibi gözleri saygı ve değer ile parıldıyordu!

‘’Onunla gerçekten tanıştı mı?’’ Konuşan adam kardeşinin ağzından sanki tanrı benzeri bir şeyden söz ediyormuş gibi konuştu. ‘’Gerçekten gözünün önünde gördü yani!?’’

‘’Evet.’’ Yang Chen aniden birşey düşündü ve, ‘’Kral olarak çağırılmaktan hoşlanmıyorum, bir mahsuru yoksa hitabet şeklinizi değiştirin, bana diğer adımla seslenebilirsiniz.’’

‘’Evet! Pluto Eksalansları!’’ Long Zanyi sanki bu ismi söylemek şanlı bir olaymış gibi gururla bağırdı.

Long Zanyi’nin kim olduğunu anladığını görünce, Yang Chen daha fazla fuzuli konuşmadı ve açıkça sordu, ‘’Neden Süzülen Köpek Balıkları burada, Huaxia’ya girmeyi yasaklamasam bile, ağabeyin Long Zanhuang dikkatli olmasıyla bilinirdi ve basit hatalar yapmazdı.’’

Long Zanyi saygıyla yanıtladı, ‘’Eksalansım, Süzülen Köpem Balıkları sadece Huaxia’nın bir kaç kıyı kesiminde bulundu, ve bu bölgelerde nakliyat işleri yaptı, bu sayede Sarı Alev Demir Brigade’in fazla dikkatini çekmedik. Bu sefer Lin Kun’dan bir iş aldık çünkü bize teklif ettiği iş kıyıda köşede bitirilebilecek düşük riskli bir işti. Bu sebepten, üzerinde düşündükten sonra işi kabul ettik.’’

‘’Sizi tutabilecek kadar parası var mıydı?’’ Yang Chen merakla sordu.

‘’Söylentilere göre parasını bütün hisselerini satarak elde etmiş.’’ Long Zanyi cevapladı. ‘’Böyle basit bir iş için bile anca yetti.’’

‘’Böyle basit bir iş’’ kelimesini ettikten sonra, Long Zanyi birşeylerin yanlış gittiğini anladı. Nasıl bu iş basit olurdu!? İcabına bakmaları gereken adam gözlerinin önünde duruyordu!

Dediği şeyi değiştirmek istedi fakat ne diyeceğini bilemedi, ve garip bir şekilde sessiz kaldı.

Yang Chen takmamış gibi görünüyordu, aklında Lin Kun’un Yu Lei International’da sahip olduğu tüm hisselerini satmış olduğu ve bu sayede bu paralı askerleri tuttuğu sonucuna vardı. Bunun komik olduğunu düşündü. Kiralamak için herşeyini sattığı bu paralı askerlerin kendi emrindeki adamlar olduğu için, bu durum Lin Kun için gerçektende büyük şanssızlıktı.

‘’Long Zanyi, kardeşlerini alıp gidebilirsin, burdaki işleri ben hallederim.’’ Dedi Yang Chen.

‘’Eksalansları, Lin Kun’u öldürmemizi ister misin? Kendi ellerinizle yaparsanız elinizin boşuna lekeleneceğinden endişe ediyorum.’’ Long Zanyi’nin gözlerinde nefretle bir ışıltı parıldadı, içinde Lin Kun’u parçalara ayırmak geçiyordu, neredeyse onu tüm paralı asker cemiyetinin gülünç kaynağı yapacaktı!

Ölüm meleğini cehenneme mi yollamak istiyorsun? Şaka mı bu? Cehennem ekselanslarının oyun yeri gibi bişey!

Yang Chen kafasını iki yana salladı, ‘’Git Lin Kun’u bağla, bir köşeye at, ardından gidebilirsin. Gerisiyle ben ilgilenceğim. Burda kaldığınız sürece, Sarı Alev Demir Brigade’i tedirgin ediyorsunuz.’’

‘’Dediğini yapacağız, Eksalansları!’’

Long Zanyi başka birşey demedi, itaat etmek asker olarak onların başlıca göreviydi, dahası da bu emir en yüksek mertebedendi.

Köşeye sıkıştırılmış Lin Kun çok sinirliydi. Bu aptal askerler, tüm parasını onlara harcamasına rağmen silahlarını işverenlerinin üstüne doğrultmuşlardı. Onlara ihtiyacı olmasa, en azından bir kaç defa bıçaklamayı isterdi!

O anda, Long Zanyi’nin geldiğini gördü, ve anında sabırsızlıkla gülümsedi, ‘’Bay Long! Şu adi veleti yakaladınız mı!?’’

Long Zanyi cevap vermedi. Vietnamcayı kullanarak emrindeki en yakın iki adamla konuştu, ve bu adamlar usulca kafalarını salladılar. Bir kaç dakika içinde Lin Kun’u bağlamak için bir ip aldılar.

Lin Kun’un gücü bu adamların gözünde hiçbirşeydi, bir çocuğu bağlar gibi bağladıktan sonra direk yere fırlattılar.

‘’Aptallığın seni uzun zaman önce cehenneme göndermiş olmalıydı.’’ Long Zanyi bu cümleyi öfkeyle söyledi, ve Lin Kun’a bir tekme savurup bilincini kaybettirdi.

Herşeyin icabına bakıldığında, Long Zanyi ıslık çaldı ve bir anda her taraftan askerler çıktı, hep bir ağızdan selam durdular.

Long Zanyi bir emir verdikten sonra, anlamını sadece kendilerinin bildiği bir sloganı hep bir ağızdan söylediler.

Hemen ardından, Lin Ruoxi ve Mo Qianni’yi kaçıran bu adamlar mesele daha da karmaşıklaşmasın diye mekandan vınladılar.

İki kadın bu olanlara akıl sır erdiremezken, Yang Chen yüzünde rahatlık ve tatminkar bir gülüşle onlara doğru geldi.

‘’Yang Chen, bu ne demek oluyor?!’’ Mo Qianni sormadan duramadı, az önce çok zor şartlar altındayken durum şimdi nasıl tam tersine döndü!?

‘’Söyleyeceğim, Bayan Mo, konuşmadan önce ipleri çözmemi bekler misin? Acıdan korkmuyorsun, fakat sanırım benim güzel tatlı karım Ruoxi’nin canı yanıyor.’’ Yang Chen sevgiyle Lin Ruoxi’ye baktı, ve beceriklilikle düğüm düğüm olmuş ipi çözdü.

Lin Rouxi ona derin bir bakış attı, ve boğukça konuştu, ‘’Neredeyse bizi bağlayanlardan daha çabuk çözdün.’’

Yang Chen afalladı, arından tuhafça güldü. İçinden düşündü. Bu çok doğal, bunlar benim işim....

İki kadın bağlarından kurtulduktan sonra, yavaşça ayağa kalktılar, bileklerini ovuşturarak tekrar Yang Chen’e garipçe baktılar. Neticede, olup biten herşey çok garipti, bu adam nasıl herşeyi böyle halledebildi ki?

‘’Biliyorum aklınızda çok fazla soru işareti var, fakat lütfen ilk önce arabaya binin. Önce ikinizi hastaneye götüreceğim, ardından size anlatacağım.’’ Dedi Yang Chen.

‘’O zaman o.....’’ Lin Ruoxi dudaklarını ısırdı ve yerde şuursuzca yatan Lin Kun’a doğru baktı.

(ÇN: Keyifli okumalar..)