Asia eliyle bir yaptı:
-Plan oldukça basit. İlk olarak siz ekipmanlarınızla beraber gökdelenin en üst katına çıkacaksınız.
.
.
.
Reno sözünü bitirir bitirmez ikisi de tüm güçleriyle gökdelene doğru koşmaya başladılar. Aldıkları hızla gökdelenin en üst katına doğru zıpladılar.
-WOAH!
Reno gökyüzünde çığlık çığlığa çırpınıyordu. Akay ise buna alışıkmış gibi yüzünde ciddi bir ifadeyle süzülüyordu. İkisi de kollarını başlarını koruyacak şekilde pozisyon aldırdılar. İkisi birlikte gökdelenin devasa camını parçalayarak içeriye daldılar. İçerideki iki kişi tam el sıkışmak üzereyken kırılan camların etkisiyle yere düştüler. Reno içeri girer girmez dengesini kuramayıp yere düştü. Akay ise dizlerini kırarak dengesini kurmayı hızlıca başardı. Ardından doğrulup belindeki silahı çıkardı. Yerde yatan adamlardan birisi kendisine doğrultulan silahı gördüğünde korkudan dili tutuldu.
-A-aa.. -a.
—Malları ver.
Yerde yatan adam elindeki çantayı kucağına alıp sıkıca sarıldı.
—Sana malları ver dedim.
Adam korkudan terlemeye başlamıştı birkaç kelime sarf etmeye çalıştı ama bir cümle kuramadı. En sonunda Akay sinirlendi ve adamın burnuna bir tekme yapıştırdı.
—SANA SİKTİĞİMİN MALLARINI VER DEDİM!
Adam burnunu tutmak için kucağındaki çantayı bıraktı. Akay hızlıca eğilip çantayı adamdan aldı. O sırada yeni ayağa kalkmış olan Reno ise onları izliyordu. Akay çevresine dikkatlice baktığında ise diğer iş adamının yerden çoktan kalkıp odadaki beyaz koltuğun arkasına saklandığını fark etti. Adamın yanına gidince telefonla konuştuğunu gördü.
—SİKTİR!
Akay telefonla konuşan adamı tam alnının ortasından vurdu. Silah ilk önce tüm odada daha sonra ise tüm koridor da yankılandı. Saniyeler önce bembeyaz olan koltuğun rengi saliseler içinde değişmişti.
-NE YAPIYORSUN LAN SEN?
Reno, Akay’ın yakasına yapıştı.
-NEDEN ONU ÖLDÜRDÜN?
Akay yakasına yapışan Reno’yu sertçe geri itti.
—Kes sesini ahlak bekçisi. Buraya oyun oynayama gelmedik.
-SEN… SEN SÖZ VERMİŞTİN! İNSANLARIN HAYATLARI SENİN İÇİN BİR TÜR ŞAKA MI?
O sırada sanki bir orduymuş gibi koridordan ayak sesleri yaklaşmaya başladı.
—Şimdi iyi çocuk olmanın zamanı değil Reno. Gitmemiz gerek.
Reno öfkeli gözlerini Akay’dan, girdikleri camın tam karşısında duran sağlam cama çevirdi.
-Bunu sonra konuşacağız Akay.
Reno tüm gücüyle koşup cama omzuyla çarptı. Reno camın kırılan parçalarıyla beraber aşağı düşmeye başladı.
Akay koşmaya hazırlandı ama tam hareket edecekken yerdeki iş adamı Akay’ın bacağına sıkıca sarıldı ve hareket etmesine izin vermedi.
Akay iş adamının yüzüne baktığında onun deliler gibi sırıttığını gördü. Ayrıca burnundan çıkan kanlar Akay’ın pantolonuna bulaşmıştı. Akay iğrenerek iş adamının yüzüne baktı:
—TIPKI ONA BENZİYORSUN!
Hala düşmekte olan Reno gökdelenden gelen iki el ateş sesini duyunca daha da sinirlendi.
.
.
.
İkisi de aşağıya ayakkabılar sayesinde güvenlice inip arabayı park ettikleri ara sokağa ulaşmıştı. Akay kana bulanan çantayı silkeleyip içini açtı. Çantanın içinde altı küçük tüp vardı. Tüplerin içindeki sıvının mor rengi göz alıyordu. İçini kontrol ettikten sonra arabanın içine çantayı koyup ayakkabılarını değiştirmeye başladı. Reno ise öfkeli bir şekilde onu izliyordu. En sonunda Reno konuşmaya başladı:
-Hiç değişmemişsin.
Bu cümle Akay’ın bir süreliğine duraksamasına neden oldu. En sonunda başını ayakkabılardan Reno’ya çevirdi. Reno ise Akay’ın hiçbir duygu belirtisi göstermeyen gözlerine baktıktan sonra kararından emin oldu.
-Sen hala aynı katilsin.
Akay onu umursamamaya çalıştı. Yaptığı işi yapmaya devam etti.
-Sen bir insanın kıymetini, değer verdiğin birisinin sandalyesi boşalıncaya kadar fark edemeyeceksin.
Akay ayakkabıları giyip ayağa kalktı. Reno’nun burnunun dibine kadar girip onun gözlerinin içine baktı.
—Endişelenme. O sandalyeler uzun bir süredir boş.
.
.
.
Asia eliyle iki yaptı:
-İkinci adım olarak oradan sağ çıkıp size verdiğim takımları giymelisiniz.
.
.
.
Arabaya binip yola çıktıklarından beri siyah bir araba tarafından takip ediliyorlardı. Akay gözlerini aynalardan yola doğru çevirdi.
—Reno, Takip ediliyoruz.
Reno umursamaz bir tavırla:
-Öyle mi?
Akay aynalardan onları takip eden siyah arabayı izliyordu. En sonunda arabada bir hareketlilik fark etti. Siyah arabanın şoförü elini camdan dışarıya çıkarıp yumruğunu havaya kaldırdı. Arkalarında bulunan tek bir araba aniden yan yana aynı model onlarca arabayla dolmuştu.
—SİKTİR SİKTİR SİKTİR!
Reno en sonunda dayanamayıp koltuktan kalkıp arkasına baktı. Arkasındaki araba sayısını görünce şok oldu. Sonra ise kendini toparlayıp Akayla konuşmaya başladı.
-Ah en sonunda bunun olması kaçınılmazdı.
—NE YAPMALIYIZ!?
Reno karşısına çıkan yol ayrımını fark etti.
—SOLA DÖN!
Akay sorgulamadan soldaki yola girdi. Arkalarındaki arabalar ise Akay’ın külüstür arabasına her geçen saniyede daha da yaklaşıyordu.
Arkalarından gelen araba sürüsü ateş açmaya başladı. Kurşunlar birbiri ardına arabayı delik deşik ediyordu. Kurşunlardan birisi Akay’ın yanağını sıyırdı. Tam o sırada Reno tekrardan bağırdı.
—TEKRAR SOLA DÖN!
Akay arabayı kaydırarak mükemmel bir ani dönüş yaptı. Daha sonra ise direksiyonu toparlayıp ilerlemeye devam etti. Onları takip eden birkaç araç onlara ayak uydurabilmiş ancak diğerleri bir süreliğine arkada sıkışmıştı. Akay vitesi beşe takıp önündeki arabaları makas atarak geçmeye başladı. Arkalarındaki arabalar hala ateş açılıyordu ama bu sadece arabaya zarar veriyordu. İşin en kötü kısmı ise arkalarından onlara doğru son sürat gelen iki motorcuydu. Onlara hızla yaklaşan motorculardan birisi sağa diğeri ise arabanın soluna doğru geçti. Akay bunu fark ettiği anda bir eliyle Reno’nun omzunu tutup aşağı doğru bastırdı ve bağırmaya başladı:
—EĞİL!
Motorcular tek elleriyle tuttuğu uzi ile arabanın yanına geçip tüm bir şarjörü boşaltmıştı. Akay’da bir sorun yoktu ama kurşunlardan birisi Reno’nun omzuna isabet etmişti. Reno acı içinde inledi:
-AHH!
En azından Akay’ın hızlı tepkisi sayesinde ölmemişlerdi. Akay şarjörler tamamen bittiğinde kafasını kaldırıp yola baktı. Sağ tarafa bir dönüş olduğunu gördüğünde arabayı sağ tarafa doğru kaydırdı. Arabanın arkası soldaki motorcuya çarpıp onu yere düşürdü. Sağdaki ise hızlı tepki verip yavaşladı. Bu sefer arabayı zor toparlayan Akay yeni bir yol arıyordu. O sırada Reno ise üzerindeki tişörtü yırtıp kurşun yarasını sarıyordu. Akay en sonunda şehrin içine girdiğini fark edince endişeleri ve umutları eşit derecede arttı.
Neon ışıklar gecenin etkisiyle çevreyi rengarenk aydınlatıyordu. Arkasından gelen bir motorcu ve ondan fazla araba dışında oldukça güzel bir geceydi. Arabayı sürekli kaydırarak şehrin içinde dolaşıyordu. En sonunda Akay arabadaki sessizliği bozdu:
—Saat kaç?
Reno acı içinde kolunu kaldırıp saate baktı:
-20:17.
—Geç kalacağız.
-Asia’yı özleyeceğini hiç düşünmemiştim.
Akay gülümseyerek karşısından gelen arabalara baktı. Ters şeride girdiğini karşısından gelen tırı görünce fark etti. Adrenalin yüzünden ne yaptığının bile farkında değildi. Tır korna çalarak yavaşlamaya başladı. En sonunda tır Durmayı başardı ama Akay’ın durmak gibi bir niyeti yoktu. Arabayı kaydırarak tırı yanladı ve bir 360 atarak ara sokaklardan birisine arabayı soktu.
—N-n… Ne yaptım lan ben az önce?
Akay bile yaptığı harekete şaşırmıştı. Ara sokakların derinlerine doğru arabayı sürüp iyice gizledi. Arabadan dışarıya çıkıp elindeki silahla çevreyi kontrol etti. Etrafta kimsenin gözükmediğinden emin olduktan sonra arabanın torpido gözünü açarak içerisinden Reno’nun yarası için işe yarar bir şeyler aradı. En sonunda Reno, Akay’ın bileğinden tutup başıyla durması için bir işaret yaptı.
-Asia ile buluşmaya git. Benim bunun çaresine kendim bakarım.
—Reno saçmalama! Bu küç-
-Sana merak etmemeni söyledim. Bu tür yaralarla kendim başa çıkabilirim.
Akay itiraz etmek istese de Reno ısrarcıydı. Reno en sonunda Akay’ı ikna etmeyi başardı. Daha sonra Akay, Asia’nın arabaya koyduğu takım elbiselerden birisini giymeye başladı. Eline çantayı alıp boştaki eliyle yakasını düzeltti.
—Kendine dikkat et.
-Tamam tamam, endişelenme.
Akay gittiğinde Reno gülümseyip arkasına yaslandı.
-Gerçekten hiç değişmedin… Pislik herif.
.
.
.
Eliyle üç yapan Asia planı anlatmaya devam etti:
-Daha sonra SkyLine kumar merkezine gelip benimle buluşacaksınız.
.
.
.
Akay hala etrafta kendilerini arayan siyah arabaları gördü. Arabalar şehrin için fır dönüyordu. Akay onların bu haline gülerek yoluna devam etti. Kalabalık sokaktaki herkes yürümeyi kesmiş ve sokağın ortasındaki dev ekrana odaklanmıştı. Ekranda ise son dakika haberleri vardı.
-Sayın seyirciler. Bir son dakika gelişmesiyle karşı karşıyayız. Az önce elimize geçen bilgilere göre ünlü iş adamı Hray Swetch bir suikasta uğradı. Olayın üzerine-
Akay Haberi izlemeyi bırakıp yoluna devam etti. İlerlerken insanların konuştuklarını da dinliyordu.
-Vay be! Buraya oldukça yakın öyle değil mi?
-Gerçekten de öyle! Bu korkutucu.
Akay gözlerini kapattı ve gülümseyerek yürümeye devam etti. İçinden ne kadar ünlü olduğunu düşünüyordu. Tam o sırada omzuna birisi çarptı. Gözlerini açınca karşısında oldukça tanıdık gelen bir kadın yüzü gördü.
—Ah üzgünüm.
-Sorun değil.
Akay kızın gözlerinin içine bir süre baktı.
-Beyefendi bir sorun mu var?
—Daha önce bir yerde karşılaşmış mıydık?
Kız bu beklenmedik sorunun üzerine biraz düşündü ve Akay’a bakarak gülümsedi:
-Sanmıyorum.
-Ah peki… Üzgünüm
Akaya çok tanıdık gelen bu yüz onun bir süre afallamasına neden olmuştu. En sonunda ayrılarak ikisi de yollarına devam ettiler. Akay en sonunda SkyLine kumar merkezinin önünde duruyordu. Karşısında duran yaklaşık altı katlı, Renkli ışıklarla donatılmış binaya bir süre baktı.
—Ah… bu ortamı özlemişim.
Akay yüzündeki gülümsemeyle kapının girişine doğru ilerledi.
.
.
.
Asia eliyle dört yaptı ve gülümsemeye başladı.
-Daha sonra ise patlamaya hazır olun!
.
.
.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..