3. Bölüm

avatar
499 5

Ölümün Yolunda - 3. Bölüm


Mahoa gururla övünür iken Li Feng şaşkın şaşkın ona bakıyordu. Ejderha Kral mı? Yani başka ejderhalar da mı vardı?

Li Feng"in düşünceli bir hale büründüğünü gören Mahoa sakin bir sesle anlatımına devam etti.

" O sözcünün size anlattığı karanlık enerji şeytani bir enerji çeşididir. Bu enerji ile canavarlar güçlenir ama aynı zamanda sizde güçlenebilirsiniz. Size verilen sistem bu amaçla yapıldı. Bulduğu bütün enerjileri kullanarak bedeninizi güçlendiriyor. Bu güçlendirme baya kolay. Ama anlaşılması kolay olsun diye sizin Dünyanızda ki oyun sistemlerine benzetebilirim istersen. Böylece mantığı anlarsın." 

Ejderha bunları söyledikten sonra ağzını açarak birkaç tuhaf sesler çıkardı. Sanki büyü yapıyor gibiydi. 

Sesler bittikten sonra bir anda Li Feng'in başına tarif edilemez bir ağrı girdi.

Bu ağrı o kadar fazlaydı ki neredeyse acıdan bayılacakdı.

Acı beş dakika boyunca devam etti ve bir anda kesildi.

Li Feng şaşkınlıkla acı yüzünden kapattığı gözlerini araladı. Ama gördüğü şeylerle dona kaldı.

Ne zaman gözünü birşeye odaklasa önünde saydam bir pencere beliriyordu. Ve pencere ona gördüğü şeylerle ilgili bilgi veriyordu.

Li Feng yeni edindiği yeteneğe alışmaya çalışırken bir anda aklına kurnazca bir fikir geldi.

Gözlerini çaktırmadan ejderha'ya çevirdi ve onun penceresine göz atmaya başladı. Ama gördüğü şeyle donakaldı.

Ejderhanın üstünde beliren pencerede şunlar yazıyordu.


İsim = Mahoa

Sınıf = ( Titan )

Seviye = 4680

Bilgileri =

Asla alt edilemeyen Ejderha Kral. Onu yenmeye çalışan kişilerin ruhları sonsuza kadar bu diyarlarda hapis kaldı.


Ejderha Li Feng'in onun bilgilerine baktığını fark etmişti. Ama bekleyerek onunla kendisi arasındaki farkı göstermek istemişti.

Birkaç saniye daha bekledikten sonra Li Feng ejderha ile konuşmaya başladı. 

" Ben ne zaman uyanabileceğim?"

Ejderha sakin bir sesle anlattı. " İstediğin zamana seni buradan çikarabilirim. Ayrıca merak etme. Ben senin sisteminin bir parçası olduğumdan dolayı seninle zihninden hep konuşabilirim."

Li Feng bunu duyduktan sonra çok mutlu oldu. Ejderhanın ona çok yardımı dokunmuştu.

Tebessüm ederek " Teşekkürler efendi ejderha." Dedi. 

Ardından ejderha tekrar garip kelimeler söylemeye başladı. Kelimeler sanki sihirliydi.

Kelimeler bittikten sonra Li Feng'in gözü tekrar karardı ve derin uykusuna devam etti.

Li Feng uykusuna devam ederken ejderha başını Li Feng'in ejderhanın bedeni yüzünden göremediği bir bölgeye çevirdi.

Bu bölge diğer yerlerin aksine zemini parlayan taşlardan oluşuyordu. Taşlar sanki devasa bir yuvarlak çizmişti. 

Yuvarlak yapının kenarlarında garip semboller mevcuttu. Ve bu semboller her saniye yanıp sönüyordu. 

Sembollerle süslenmiş bu yuvarlak yapının en ortasında ise kocaman bir taht bulunuyordu.

Taht sanki görenlere ölümü hatırlatıyordu.

Ama ejderha bundan hiç etkilenmedi.

Sakin bir şekilde tahtın üstünde oturan iskelete bakıyordu.

Bu iskeletin kemikleri etrafa simsiyah dumanlar saçıyordu. Gözlerinin içindeyse kırmızı parmaklıklar mevcuttu.

Sanki büyü ile canlandırılmış bir iskelet savaşçı gibiydi. Ama bu diğer iskeletlerin aksine ezici bir baskı yayıyordu.

İskelet yavaşça hareket edip ayağa kalktı. Ardından ejderha'ya bakarak kadim bir sesle konuştu.

" Onu sana bırakıyorum. O kişiye ulaşana kadar ona yardım et. Bu senden son ricamdır." 

Bunu söyledikten sonra iskelet yavaşça dağıldı. Ve bir daha kalkmamak üzere toprağa düştü. 

O anda ejderhanın altındaki cesetlerin üstüne bir damla göz yaşı düştü. Ve kısık bir yakınma savaş alanında yankılandı.

" Hoşçakal eski dostum..."

Li Feng gözlerini hafifçe aradığında ilk gördüğü şey hala spor salonunda olduğuydu.

Ama bu sefer bir sessizlik etrafa çökmüştü.

Yavaşça yerden destek alarak ayağa kalktı. Ve kendi etrafında dönerek etrafı inceledi. 

Herkes hala uykuda idi. Ama uyuduklarını bilmeyen biri onları ölü sanabilirdi. 

Li Feng birazcık daha etrafa bakmayı düşünürken yüksek bir ses kafasının içinde yankılandı.

" Naber velet?"

Bunu hiç beklemeyen Li Feng korkudan yerinde zıpladı. Ardından kızgın bir şekilde dışından konuştu. 

" Beni korkuttunuz efendi ejderha. Bir anda öyle şeyler yapmayın lütfen."

Ejderha Li Feng'in korkmuş halini görünce kahkaha atarak itiraz etti.

" Neden? Ben konuşmazsam sana kim yardım edecek."

Li Feng ejderhanın hala yüzsüzlük yaptığını görünce sitem etti.

" Ama bir anda bağırmanız yardım etmeye girmiyor."

Ejderha bir anda dalga geçer halini bırakarak ciddi bir tona büründü.

" Velet sana çok önemli bir sır vereyim mi?" 

Li Feng ejderhanın çok ciddi bir hale büründüğünü görünce şaşırdı. Ve merakla cevapladı.

" Dinliyorum..."

Ejderha çok önemli bir sırrı paylaşırmışçasına  sesini alçalttı. Ve yavaş bir şekilde konuşmaya başladı.

" Aslında... Aslında ... İçinden konuşsanda seni duyabilirdim. Yani şuan kendini boş yere rezil ediyorsun... Hahahaha..."

Li Feng önemli birşey beklerken ejderhanın onunla dalga geçtiğini fark edince öfkeyle sitem etti.

Ardından ejderha ile konuşmayı bıraktı. 

Ejderha Li Feng'in ona trip attığını görünce kahkahasını daha da şiddetlendirdi.

Kahkaha birkaç saniye sürdükten sonra bitti. Ardından ejderha Li Feng'den özür dilemeye başladı. 

Ama ne kadar konuşursa konuşsun Li Feng onunla iletişim kurmadı.

Ejderha Li Feng'in ilgisini çekecek birşey ararken spor salonunun girişindeki iki canavarın cesedini fark etti.

Ardından içinden gülerek konuşmaya başladı. 

" Madem benimle konuşmak istemiyorsun, o zaman bende şu iki canavarın cesedlerinden neler elde edebileceğini ve nasıl elde edebileceğini söylemiyorum..."

Bunu duyan Li Feng anında bir R atarak konuşmaya başladı. 

" En sevdiğim efendim. Size nasıl yardımcı olabilirim? Aslında sizi duymak isterdim ama çok önemli birşeyi düşündüğüm için dalmışım. Lütfen beni affedin. Ben sizin sözlerinizi dinlememeye nasıl cüret ederim!"

Ejderha keskin bir dönüş atan Li Feng'i görünce kahkahayı bastı.

Bu çocuğun para gözlülüğü onu gülmekten öldürecekti.

Sakin bir şekilde anlatmaya başlamıştı ki  bir ses onların konuşmasını böldü. 

Öğrenciler uyanmaya başlamıştı. Teker teker herkes kalkıyordu. 

O anda uyanan öğrencilerin üstlerinde saydam pencereler beliriyordu.

Hepside aynı yazılara sahipti. Ad ve seviye. Ama hepsinin seviyesi birdi.

Ama Li Feng onlara fazla dikkat etmedi.

Hemen kapının girişindeki cesetlerin yanına gitti. 

Ardından ejderhayı dinlemeye başladı.

" Her canavar bir eşya düşürme şansına sahiptir. Tabi ki de ne kadar güçlü canavar o kadar iyi eşya. Neyse, gördüğüm kadarıyla bu canavarlar ilk seviye. "

O anda ejderha Li Feng'in seviyeleri bilmediğini hatırladı.

" Ha... Doğru sana seviyeleri anlatmadım. Doğal olarak sayı olan seviyelerde yüksek olan daha güçlüdür. Ama birde sınıflar vardır."

Ejderha birkaç saniye duraksadıktan sonra anlatımına devam etti.

" Sınıflar bronz, gümüş, altın, platin, elmas, zümrüt, bilge, kral ve imparatordur."

O anda Li Feng şaşkınlıkla ejderha'ya bakmaya başladı.

Ejderha bu bakışı fark etmiş olacak ki gülerek yanıtladı.

" Biliyorum. Benim sınıfım niye titan diye soracaksın. Ama şöyle anlatayım. Senin hayatın boyunca benden başka titan görmen bile mümkün olmayabilir. Çünkü bir titan bu Dünyada bulunsaydı bir hafta içinde Dünyanız yok olurdu."

Ejderha bunu söyledikten sonra Li Feng donakaldı. Koca bir gezegeni bir haftada yok etmek mi? Bu nasıl bir güçtü?

Li Feng'in düşünceleri ejderhanın anlatmaya devam etmesiyle bölündü. 

" Canavarlardan enerji ve eşya almak istiyorsan önce elini ölü canavar bedenine koyarak özümse demelisin. Bu sayede sistem senin izninle ölü canavarın bedenindeki karanlık enerjiyi özümseyecektir.  Aynı zamanda şanslıysan canavarın bedeninden bir eşyada düşecektir. Ama bak tekrar ediyorum. Bu tamamen şansa bağlı."

Li Feng yavaşça eline Müdür Xi'nin ölü vücuduna koydu.

Sonra yavaşça özümse dedi. O anda Müdür Xi'nin bedeni dumana dönüşerek Li Feng'in göğsünden içeri girdi. 

Li Feng şaşkınlıkla etrafına baktı. Bu neydi şimdi? Bütün bedeni mi özümsemişti?

O anda dumana dönüşen Müdür Xi'nin bedeninin içinden bir parlaklık havada süzülmeye başladı. 

Li Feng şaşkınlıkla ışığa bakarken ejderha kafasının içinden sitem ile " Şanslı velet!" Dedi. 

Li Feng ejderhayı duyunca bir eşya elde ettiğini anladı.

Mutlu bir şekilde parlaklığa elini uzatıp onu tuttu. 

Parmakları parlak cisme deyince bir anda bir soğukluk elini kapladı. Bu bir bıçaktı.

Bıçak normal ve şatafatsız bir dekorasyona sahipti. 

Li Feng odaklanarak bıçağa baktı ve saydam bir bilgi penceresinin ortaya çıkmasına neden oldu.

İsim = Yok

Sınıf = ( Bronz )

Seviye = 1

Bilgilendirme =

Normal bir bıçak.

Ne yani normal bir bıçak mı kazanmıştı? Öfkeyle içinden küfretti. 

Sonra ayağa kalkıp ejderha'ya soru sormaya başladı.

" İki canavar demiştin. İkincisi nerde?"

Ejderha az önceki şans yüzünden surat asarak cevap verdi.

" Yanda yatan kafası ezilmiş öğretmeni görmüyor musun? İşte o ikinci canavar."

Li Feng şaşkınlıkla ölü öğretmene baktı. 

" Ama nasıl olur? O öğretmen insandı. Hem Müdür Xi ona saldırdı."

Ejderha yavaşça açıklamaya başladı.

" Bu canavarlar sizin Dünyanızda ki zombilerle benzerlik gösterirler. Eğer küçük bir ısırık bile alırsan onlardan birine dönüşürsün."

Li Feng içinden " Peki..." Diyerek öğretmenin yanına çömeldi. Sonra onuda özümsedi.

O anda bedenden bir parlaklık daha ortaya çıktı. Ejderha öfkeyle kükredi.

" Hay şansına ama velet!"

Li Feng övünerek konuştu.

" Heh biraz şanslıyımdır."

Ejderha kıskançlıkla

" Biraz mı?!" Diye sordu.

Ejderhanın kıskançlığını hiç önemsemeden Li Feng parlak ışığı aldı. Bu bir paraydı. Ama  bu normal bir para değildi. 

Bronz kaplama bir madeni paraydı. Li Feng ne olduğunu önemsemeden onu cebine attı. 

Sonra ejderha ile konuşmaya başladı.

" Peki bu canavarlarla ilgili bana birkaç tüyo verir misin?"

Ejderha en iyi olduğu şey olan anlatımına başladı.

" Bu canavarlar sese ve kana baya bir duyarlıdırlar. O yüzden çok fazla ses çıkarmamaya dikkat et."

O anda Li Feng korkuyla bağırdı. O kadar korkmuştu ki dışından bağırmıştı. 

" Ah lanet olsun!"

Ejderha bir anda bağıran Li Feng'i görünce şaşkın bir şekilde sordu.

" Ne oldu?"

Li Feng korkuyla etrafına bakarken cevapladı.

" Biz uyumadan önce zil dakikalar boyunca çalmıştı. Yani bu şeyler sese duyarlı ise şuan buraya geliyorlar..."

O anda kapalı spor salonunun çatısından çarpma sesleri geldi.


Bölümdeki Kelime sayısı = 1200 ( yaklaşık olarak )

_____________________________________________

Yazar Notu =>

\_____________/


Merhaba çok sevgili okuyucularım. Sözler okuyabilesiniz diye hızlıca yazmaya çalışıyorum. Şuan bir günde üç bölüm attım. İnşaallah boş vaktim oldukça daha da fazla atacağım. 

Yorum atmayı unutmayınnnnnnn!!!!!!

Hepinize keyifli okumalar :)








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44778 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr