9. Bölüm

avatar
457 4

Ölümün Yolunda - 9. Bölüm


Kız boynuna yaslanan bıçağa baktı. Ardından korkuyla konuştu.

" Biz sadece kötü olup olmadığınızı anlamaya çalışıyorduk."

Li Feng bunu duyunca hiddetle bağırdı.

" Canavara benzer bir halimiz mi var?"

Kız canavar kelimesini duyunca şaşkın bir yüzle sordu.

" Canavar mı?"

O anda Li Feng kızın yüzünü gördü. Kızın yüzü sanki ne anlattığını hiç anlamamış birine benziyordu.

İnanamayarak sordu.

" Dur bir dakika... Siz hiç Damnatorumla karşılaşmadınız mı?"

Kız hayatında ilk kez duyduğu bu kelimeyi söyleyen Li Feng'e aval aval baktı.

Ardından mırıldanarak sordu.

" Damnatorum ne?"

Li Feng olayların gidişatına şaşırmıştı. Acaba cidden bu insanlar hiç Damnatorum ile karşılaşmamış olabilirmiydi. Hızlıca sordu.

" Böyle olmayacak... Size hiç gelip de Dünyanın karanlık enerji tarafından işgal edildiğini söyleyen biri olmadı mı?"

Kız bunu duyunca şaşkınlıkla Li Feng'e baktı. Ardından cevap verdi.

" Evet, yüzünde garip bir maske olan biri geldi. Ama konuşması bittikten sonra hepiniz uyuya kaldık. Ve uyandığımız da dışarıda insanları öldüren bir sis vardı. O zamandan beridir içerideyiz."

Cidden de buradaki insanların hiç Damnatorum ile karşılaşmadığını anlayan Li Feng oflayarak iç çekti.

" Off... Bu zahmetli olacak."

O anda kızın sözlerinde ki ayrıntı aklına geldi.

" Biz derken... Kaç kişisiniz?"

Kız birkaç saniye düşündükten sonra cevap verdi.

" Otuz civarı insanla birlikteyiz."

Li Feng birkaç saniye düşündü. Ve o anda gülümseyerek kıza emir verdi.

" İyi o zaman beni onlara götür."

Bunu söyledikten sonra bıçağını kızın boynundan çekti. Ve kızın elindeki silahı aldı.

Kız boynundaki bıçağın kaldırılmasıyla ikiletmeden Li Feng'i götürmeye başladı. 

Önce bulundukları reyondan çıkıp marketin bir köşesine gittiler ve metal bir kapının önünde durdular.

Metal kapının üstünde depo yazan bir tabela vardı. Kapı içeri hiç hava girmeyecek şekilde tamamen boşlukları örtüyordu. 

Kız hiç beklemeden kapıyı açtı. Ardından içeri girmesini işaret ederek yana çekildi.

Li Feng kızın içeriyi işaret ettiğini görünce hızlıca içeri girdi. 

İçerisi insanlarla doluydu. Birkaçı geçtikleri köşelerde yemek yiyor ve birkaçı ise kendi aralarında sohbet ediyordu.

Li Feng şaşkınlıkla etrafına bakarken ayaktaki birkaç kişi onu fark etti. Ve hızlıca bağırdılar.

" Sende kimsin!"

" Bayan Ju'yu Bırak hemen!"

Onların bağırmalarını duyan diğerleri ise hemen buldukları silahları alarak Li Feng'in karşısına geçti.

O kadar kalabalık olmuşlardı ki Li Feng'in gözü az da olsa korkmuştu. Ama hemen bu korkusunu yenerek mızrağını kaldırdı ve savunma pozisyonuna geçti.

İki tarafta birbirine gergin bir şekilde bakarken bir ses ortalıkta yankılandı.

" Sakin olun. Ne yaptığınızı sanıyorsunuz. Adam Bayan Ju'ya birşey yapmıyor ki."

Li Feng şaşkınlıkla sesin geldiği yere baktı. 

Bu otuzlu yaşlarda bir adamdı. Adam eski asker olmalıydı ki vücudu formda idi. Ayrıca büyük ihtimal doğuştan olmalı, vücudu baya iriydi. Buda görenlere korku yayıyordu.

Li Feng'e bağıran kalabalık cidden Ju-Hee'nin yan taraftan onları kahkaha atarak izlediğini görünce utanarak geri çekildiler.

" Peki."

" Özür dileriz."

Adamların geri çekildiğini gören Li Feng mızrağını yavaşça indirdi. Ardından gözlerini diğerlerini durduran adama çevirdi.

O anda Ju-Hee gülmekte olduğu yerden kalkarak iri cüsseli adamın karşısına geçti.

" Bay Sung. Bu adamlar bize anlatılan kötü varlıklar değiller. Ama kötü varlıklarla karşılaşmışlar. Bize onları anlatabilirler."

İsmi Sung olan adam sakın ve derin bir şekilde Li Feng'e baktı. Ardından elini davet edercesine kaldırarak seslendi.

" Peki. Şöyle geçelim."

Li Feng adamın onu davet ettiğini görünce gülümseyerek onları takip etmeye başladı.

Bay Sung'u takip ederken bir anda gözüne Gao Fei ve diğerleri ilişti. 

Onlarda Li Feng'i tanımış olacaklar ki hareketlenerek ayağa kalktılar. Ama başlarında bekleyen iki silahlı adam tarafından durduruldular.

Li Feng bunu görünce sakin ve bekleyin işareti yaparak yoluna devam etti. Gao Fei ise işareti gördükten sonra diğerlerine de anlatıp yerine oturdu.

Li Feng Bay Sung ile deponun ikinci katına çıkan bir platformdan çıktı ve müdürün ofisine benzeyen bir odaya girdi. 

Ardından koltuklardan birine oturan Bay Sung'un karşısına geçti.

O anda platformdan başka biri çıkarak Bay Sung'un yanında durdu. Bu yirmili yaşlardaki bir gençti.

Genç sessizce dururken Bay Sung sordu.

" Kimsiniz peki. Niye buraya geldiniz."

Li Feng bu soruyu duyunca dürüst olmaya karar verdi. Olanları olduğu gibi anlatmaya başladı.

" Aslında buraya yiyecek almak için gelmiş..."

Fakat sözü genç adam tarafından bölündü. Yüzü resmen nefret kusan bir ifadeye sahipti.

" Ben dedim işte. Bunlar elimizdeki yiyeceği almaya geldiler. Bence onları hemen öldürmeliyiz."

Bay Sung bu anı atarlanmayı görünce sinirle bağırdı.

" Kapa çeneni!"

Ardından sanki bir öğrenciyi düzgün yetiştirememiş bir usta ifadesiyle özür diledi.

" Özür dilerim. Burada hala düzeni sağlayamadıkta."

Li Feng'te bu fırsatı kaçırır mı. Hızlıca lafı gediğine koydu.

" Sorun değil. Birkaç başıboş köpeğin havlaması beni rahatsız etmez."

( Uyyyyyy...)

Başıboş köpek lafını duyan genç adam öfkeyle Li Feng'e hareketlendi.

" Sen kime di..."

Ama Bay Sung tekrar onu susturdu.

" Sus artık Mo Fan."

Mo Fan bunu duyunca dişlerini gıcırdatarak sustu. Ama patlamaya hazır bir bomba olduğu her halinden belliydi.

Bay Sung iç çekerek konuştu.

" Hadi git diğerlerine yemek dağıtımında yardım et."

Mo Fan kovulduğunu anlayınca itiraz etmek istedi.

" Ama..."

Fakat Bay Sung'un bu seferki sert sesi onu korkuttu.

" Git dedim."

Mo Fan yavaşça ofisten çıktı. Onun çıktığından emin olan Bay Sung hızlıca sorgusuna başladı.

" Neyse konumuza dönelim. Yani buraya yiyecek almaya geldiniz öyle mi?"

Li Feng başını onaylarcasına salladı.

" Evet."

Bay Sung sakin bir şekilde konuşansına devam etti.

" Fakat buradaki herşey şuan bize ait. Bu sorunu nasıl çözmeyi planlıyorsun?"

Li Feng sabahtan beri bu anı bekliyordu. Gülümseyerek cevapladı.

" Aslında bay Sung anlaşabiliriz diye düşündüm."

Bay Sung şaşkın bir şekilde sordu.

" Anlaşma?"

Li Feng aklındaki Fikri ortaya koydu.

" Ben size bilgi vereyim siz de bize bize, gereken şeyleri verin. Hem isterseniz bizimle gideceğimiz yere kadar da gelebilirsiniz."

Bay Sung birkaç saniye bunu düşündükten sonra kabul etti.

" Pekala. Sen bize bilgi ver. Bende sana yiyecek ve diğer gerekenleri vereyim."

Li Feng anlaşmanın kabul edildiğini görünce mutlu bir şekilde anlatmaya başladı.

" Tamam. Öncelikle sizin de yanınıza gelen o maskeli adam bizimde yanımıza geldi."

Bay Sung bunu duyunca şaşkınlıkla sordu.

" Sizede mi geldi..."

Li Feng hemen cevapladı.

" Evet . Bize de geldi. Bu olay başladığında biz okuldaydık. Ve bir anda çığlıklar duyduk. Sonrasında sis her tarafı kapladı."

Birkaç saniye durduktan sonra anlatımına devam etti.

" İlk başta herkes spor salonuna toplandı. Sonrasında ilk yaratıkla orada karşılaştık. Okulumuzun müdürü bir Damnatorum'a dönüşmüştü."

Bay Sung ilk kez duyduğu bu kelime karşısında şaşırdı.

" Bu Damnatorumlar tam olarak nasıl birşeyler?"

Li Feng Damnatorum açıklamaya başladı.

" Sistemin anlattığına göre karanlık enerji yüzünden canavarlaşan varlıklar. Normal insan gibi gözükseler de farklar mevcut."

Ju-Hee bile pür dikkat dinliyordu. Hemen sordu.

" Nasıl farklar?"

Li Feng detaylı bir şekilde açıkladı.

" Gözleri donuk bir renk alıyor ve dişleri ve tırnakları uzuyor. Ayrıca sivrileşiyor. Damnatorumların en büyük tehlikesi ısırıkları. Isırıkları diğer insanları da Damnatorum'a çeviriyor."

Ju-Hee bunu duyunca cevapladı.

" Yani bildiğimiz zombi gibi..."

Zombi lafını duyan Bay Sung şaşırdı.

" Zombi?"

Ju-Hee bunu duyunca yakındı.

" Hiç mi filim izlemedin Amca Sung. Ah yaşlılar..."

Bunu duyan Boya Sung hızlıca itiraz etti.

" Hayır birçok filim izledim."

Ju-Hee bunu duyunca inanmaz bir bakış atarak sordu.

" Mesela?"

Bay Sung hemen izlediği filimleri saymaya başladı.

" Hababam sınıfı, baba, çöpçüler kralı..."

Ju-Hee bu isimleri duyunca bıkkın bir tavırla onun sözünü kesti.

" Tamam... Tamam yeter! Bu ne ya...!"

Ama Li Feng takdir eder bir tonda karşı çıktı.

" Bence çok güzel filimler izliyor. Ben sevdim."

Bunu duyan Ju-Hee hemen konuyu değiştirdi.

" Konumuza dönebilir miyiz!"

Li Feng tamam dercesine kafasını sallayarak konuşmasına devam etti.

" Neyse ayrıca bir şey daha öğrendik. Bu yaratıkların bedenlerini özümseyerek seviye atlayabiliyoruz. Ve bu bizi daha güçlü yapıyor."

Bay Sung bunu duyunca temkinli bir şekilde sordu.

" Hmm... Peki başka tür canavar gördünüz mü?"

Li Feng hiç istemediği birşeyi hatırlayınca acıyla konuştu.

" Evet. Bir tanede avcı gördük. Avcılar korkunç yaratıklar. Karşılaşmamayı dilerseniz iyi olur."

Bay Sung başını sallayarak tamam dedi. Ardından biraz düşündü ve bir şeyi fark ederek sordu.

" Peki. Buraya ne ile geldiniz? En yakın okul buraya kilometrelerce uzak."

Li Feng bu soruyu soracaklarını tahmin etmişti. Hızlıca yanıtladı.

" Aslında buraya otobüsle geldik. Kaçarken okulun otobüsünü aldık."

" Peki nereye gidiyorsunuz?"

Li Feng hemen gidecekleri yeri söyledi.
" Kızıl Orkide semtine."

Bay Sung bunu mantıklı buldu. Biraz düşündükten sonra aklındaki soruyu Li Feng'e sordu.
" Otobüs kaç kişiyi alabilir?"

Li Feng kendinden emin bir tonla cevapladı.

" Buradaki herkese yeter merak et..."

O anda platformdan Gao Fei çıktı.

" Li Feng!"

Gao Fei'nin sesi telaşlı idi. Li Feng bunu duyunca tedirgin bir şekilde sordu.

" Ne oldu Gao Fei?"

Gao Fei yorgun bir şekilde kekelemeye başladı.

" Bizi bırakmıştı... Lar ve be... Ben..."

Li Feng daha fazla bekleyemeyerek konuştu.

" Ne oldu direk söylesene!"

Gao Fei birkaç saniye soluklandıktan sonra hızlıca anlattı.

" Otobüs... Otobüs gitmiş..."

Li Feng bunu duyunca dondu kaldı. Yavaşça mırıldandı.

" Ne! Gitmiş mi!"

Gao Fei öfkeli bir şekilde haykırdı.

" Evet otobüs'ü birileri çalmış."

Onların bu yıkık hâlini gören Ju-Hee birkaç saniye düşündükten sonra yavaşça konuştu.

" Aslında buraya bir kilometre uzakta bir otobüs terminali var. Oradan birkaç otobüs bulabilirsiniz."

Li Feng bunu duyunca şaşırdı. Ardından birkaç saniye düşündü.

" Hmm..."



__________________________________________________




Yazar Notu => 

\_______________/



Merhaba sevgili okuyucularım. Bu bölüm sevgili Tolga Sezer uğruna gelmiştir. 

Hepinize iyi okumalar...

( Yorum atın lannn!!!!)












Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44734 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr