Bölüm 4: Kefaret

avatar
113 0

Ötediyar'ın Efendisi - Bölüm 4: Kefaret


Antalya'nın kavurucu sıcağında, Yüzbaşı Levent ve Yüzbaşı Kaan, Mercedes CLS'nin klimalı koltuğunda rahatlamış bir şekilde Polis Karakolu'na doğru ilerliyorlardı. Arabanın siyah metalik gövdesi, güneş ışınlarının altında parıldıyordu.

 

Levent, koltuğunda oturmuş, Antalya'nın renkli sokaklarını izliyordu. Uyandığından beri garip bir şekilde nerede olduğunu sorgulamamıştı. Televizyonu ilk açtığında Kuzey-Irak operasyonunda şehit düşen askerlerin haberi vardı.

 

“Antalya güzel şehir değil mi?”

 

“Evet, severim Antalya’yı. Doğma büyüme buralıyım nasıl olsa.”

 

Levent Alanya da doğmuş ve en güzel yıllarını orada geçirmişti. İmkanları olan güzel bir şehirdi. Yabancı uyruklu insanlarla dolu olduğu için çok küçük yaşta dünyaya olan bakış açısını değişmesini sağlamıştı.

 

“Kimi kimsen var mı?”

 

“Anne, babam dışında bir ablam ve abim var. Abim evli. Ablam ise geçen sene nişanlandı. Evlenmek için benim dönmemi bekliyor. Doğrusu uzun zamandır onlara haber vermedim. Pek de uzak değil, uğrayabilir miyiz?”

 

Kaan gülümseyerek başını iki yana salladı.

 

“Önce işlerimizi halledelim mi?”

 

“Pekala, öyle yapalım.”

 

Levent kolunu camdan dışarı çıkartıp klimanın keyfini çıkardı. Kaan arabayı kavşaktan döndürdü ve Antalya İl Emniyet Müdürlüğü Binası’na doğru sürdü.

 

Levent uyandığından beri ilk defa kaşlarını ilgiyle kaldırdı.

“Bunlar neyin protestosunu yapıyorlar?”

 

Emniyet Müdürlüğü’nün kapısında bir grup kalabalık toplanmış, ellerinde pankart ve megafonlarla protesto yapıyorlardı. Levent’in şaşırmasının nedeni kalabalığın toplanmış olması değil, sloganlarıydı.

 

Protestocular arasında başı çeken üniversiteli bir genç elindeki megafonu ağzına yakınlaştırdı. “Bu şehrin dedektifleri ne işe yarıyor? Yetersizlikle suçluyoruz! Sokaklar iblislerle dolu, insanlar güvende değil!”

 

“Geçen hafta evime bir iblis girdi. Dedektifler saatler sonra geldi ve hiçbir şey yapamadılar! İblis hala evimde dolaşıyor! Evime dönemiyorum!”

 

“Artık yeter! Bu şehrin daha fazla dedektife ve daha iyi güvenliğe ihtiyacı var!”

 

“Yetkililere sesleniyoruz: Ya bu şehrin güvenliğini sağlayın ya da istifa edin!”

 

Kalabalık inanılmaz öfkeli gözüküyordu. Ellerinde pankartlarla sloganlar atıyor, polise baskı uyguluyorlardı. Emniyetin kapısındaki güvenliklerde kalabalığı öfkelendirmemek için hiçbir karşılık vermiyorlardı.

 

Levent bu sahneyi acı gözlerle izledi.

 

Kaan, “Onlara çok üzülüyorum. Aralarındaki birkaç hain onları kışkırtıyor ve onlarda buna kanıyor,” dedi.

 

Kalabalığı en ufak bir şekilde umursamadan direksiyonu kırdı ve emniyetin arka kapısından girdi. Arabayı yeraltı otoparkına bıraktı.

 

“Bir yılda çok şey değişmiş. Beni en çok şaşırtan da halkın mantalitesi ve İl Emniyet Müdürlüğü’nün aldığı fon…”

 

Hatırlarından farklı bir binaydı. Son teknolojiyle donatılmış özel yapım bir duvar tasarımına sahipti. Cyberpunk bir diziden fırlamış gibiydi adeta!

 

“Beni takip et. İl Emniyet Müdürü’ne rapor vereceğiz. Ardındansa seni operasyon üssümüze götüreceğim. Orada gerçekleri öğreneceksin.”

 

“Emniyet Müdürü’ne mi rapor vereceğim?”

 

Emniyet Genel Müdürlüğü’nün değil Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bir subayıydı. Ortak operasyonlar dışında Emniyet’ten birine rapor vermek zorunda değildi.

 

“Evet, artık TSK üyesi değilsin.”

 

“Ne?”

 

Levent kaşlarını çatarak Kaan’a baktı.

 

“Terhis edilmemin imkanı yok.”

 

Resmi görev süresinin bitmesine daha zaman vardı. O bitmeden önce terhis edilmesinin imkanı yoktu. Ayrıca pek çok gizli operasyonda yer almıştı. Bu da onu vaz geçilmesi zor biri haline getiriyordu.

 

“Özürlüye ayrıldın.”

 

“Nasıl?”

 

“TSSB’in var değil mi?”

“…”

 

Travma Sonrası Stres Bozukluğu onun için büyük bir engeldi. Hâlâ bir çocuk gördüğünde vücudunda titremeler nüksediyordu. Sık sık kabus ve halüsinasyon görüyordu. Bu birilerine liderlik edecek bir subay için ölümcül bir engeldi.

 

“Bu TSK için sıkıntı olabilir fakat Mistik için sıradan bir durum. Nedenini birazdan öğreneceksin… İl Emniyet Müdürü’ne rapor vermek zorundayız çünkü bundan sonra sen Türk Silahlı Kuvvetleri’ne değil Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bağlısın.”

 

Levent cevap vermedi ve duvarlara odaklandı. Haşmetli binanın soğuk ve resmi atmosferi biraz gerilmesine neden oldu. Neden bilmiyordu ancak kalbinde garip duygular uyanmıştı. Gizemlerle dolu bir bölgeye adım atmış gibi hissediyordu.

 

Kaan ona çok az bilgi vermişti. Son bir yılda neler olduğuna dair hiçbir bilgisi yoktu. Ancak savaş alanında törpülenmiş içgüdüleri ona bir şeylerin farklı olduğunu söylüyordu. Garip bir şekilde pek fazla görevli bulunmuyordu. Bu Levent’in daha da tedirgin olmasına neden oldu. Buradaki görevlilerde garip bir şekilde onlara bakmamak için ekstra çaba gösteriyorlardı.

 

“Görmezden gel.”

 

Levent bir şey söylemeden duvarlara baktı. Koridor duvarlarında kahraman polislerin portreleri asılıydı. Emniyetteki her vatansever bu duvarda kendi fotoğrafının bulunmasını isterdi.

 

“Geldik.”

 

Kaan kendine çeki düzen verdikten sonra saygıyla ahşap kapıyı tıklattı. Levent’te vücudunu dikleştirmişti.

 

“İçeri girin.”

 

İçeriden gelen sert sesi duyan Kaan kapıyı açtı ve selam verdi.

 

“Mistik, Teşhis ve Yetenek Belirleme Birimi Yüzbaşı Kaan Acar.”

Müdür Kaan’ı görünce kafasıyla selam verdi ve doğrudan Levent’e baktı. İl Emniyet Müdürü’nün karşılığı TSK’da hemen hemen Tuğgerenal’e denkti. Bu yüzden Levent saygı da kusur etmeden dikkat pozisyonunda selam verdi.

 

“Beşinci Komando Tugayı, Üçüncü Komando Taburu’ndan Yüzbaşı Levent Özdemir! Esenlikler dilerim müdürüm!”

 

“Rahat.”

 

Kaan elini beliyle birleştirdi ve raporunu verdi. Müdür kafasını ciddi bir şekilde salladıktan sonra Levent’e baktı.

 

“Yeni mi uyandın?”

 

“Altı ay oldu, müdürüm.”

 

“Gerçekler senin için biraz trajik olacak. Güçlü kalmaya çalış…”

 

Levent ne olduğunu anlamasa da saygı da kusur etmedi.

 

“Sağ olun, Müdürüm!”

 

“Çıkabilirsiniz.”

 

“Emredersiniz Müdürüm!”

 

İkili odadan çıktıktan sonra Kaan hiçbir şey söylemeden asansöre doğru yürüdü. Levent’te müdürün tavsiyesinin ardındaki anlamı düşünüyordu. Kaan’ın hiçbir şey söylemediğini görünce sinirli bir şekilde, “Bu kadar gizem yetmedi mi? Askeri İstihbarat bu kadar gizemli davranmıyor,” dedi.

 

Kaan istifini bozmadı. Aksine Levent’in bu davranışını anlıyormuşçasına gülümsedi. “Endişelenme birkaç dakikaya her şeyi öğreneceksin.”

 

Ceketinin iç cebinden bir kart çıkarttı ve açılan asansörün içerisindeki acil durum telefonunun düğmelerinin altındaki bölmeye soktu. Ardından 0213407000 numaralarını girdi. Anahtarı çıkardığında Levent’e baktı.

 

“Acelemiz var.”

 

 

Levent asansöre bindikten hemen sonra asansörün kapısı kapandı ve hızlı bir şekilde dördüncü kata çıktı. Emniyet binası dört katlıydı. Ancak şaşırtıcı bir şekilde asansör dördüncü katta durmak yerine bir üst kata, beşinci kata çıktı.

 

“Gizli kat mı?”

 

“Alışık değil misin böyle şeylere?”

 

“…”

 

Levent boş boş Kaan’a baktı. Kaan ise bunu hiç önemsemeden açılan kapıdan içeriye girdi. Levent, Kaan'ın peşinden içeri girerken aklından bir sürü soru geçiyordu. Bu gizli kat da neydi? Kaan burada ne yapıyordu? Neden bu kadar gizemli davranıyordu?

 

Ofis loş bir şekilde aydınlatılmıştı. Duvarlar koyu renkli ahşap panellerle kaplıydı ve zeminde kalın bir halı vardı. Mobilyalar modern ve minimalist tarzda döşenmişti. Büyük cam pencereden rahatlıkla tüm şehir görülebilirdi. Bu, Levent’in daha da garibine gitmişti. Emniyet binasının beşinci gizli bir katı olsa dahi bu kadar yüksek olamazdı.

 

Ancak Levent'in aklı karmakarışıktı ve buna odaklanmadı. Onun yerine ofisteki diğer kişilere baktı.

 

Ofisin merkezindeki toplantı masasında oturmuş ve ciddi bir şeyler hakkında konuşan beş kişilik bir grup vardı. Üç kadın onunla aynı yaşlardaki diğer ikisi neredeyse ellili yaşlarını devirmiş ihtiyarlardı. Levent ve Kaan’ı görünce işlerini bırakıp selam verdiler.

 

“Merhaba, Kaptan?”

 

“Bu yeni arkadaşımız mı?”

 

‘Kaptan mı?’ Levent bu kişilerin Kaan’a seslenişlerini biraz garip buldu. Aynı zamanda kadınların ona sempati duyduğunu hissetti. İhtiyarlar ise bir okyanus kadar durgundu. Kaan’a bile sadece başlarıyla selam vermişlerdi.

 

“Evet, daha sonra tanışırsınız.”

 

“Güçlü kal!”

 

Masadakilerin ona motive vermesiyle Levent daha da gerildi.

 

“Gel benimle.”

 

Kaan ofisinin cam kapısını açtı ve Levent’i içeriye buyur etti.

 

 

“Her şeye hazır mısın?”

 

Levent çalışma masasının bir kenarına oturdu. Kaan da onun hemen karşısına oturmuştu. Ortam biraz garipti, Kaan kendini sakinleştirmeye çalışıyordu ve biraz da düşünceli görünüyordu. Çalışma masasının üzerindeki dosyalardan birini Levent’in önüne bıraktı.

 

“Şimdi açıklayacaklarımın büyük kısmı halktan gizli tutuluyor. Onlar bu bilgilerin sadece bir kısmına vakıf.”

 

“Anladım.”

 

Levent böyle gizli sırlara alışıktı. Bu yüzden Kaan’ın bu uyarısını tuhaf bulmadı. Bazı şeylerin halktan gizli tutulmasını destekliyordu.

 

Kaan’ın verdiği dosyayı aldı ve dikkatlice açtı.

 

Onu ilk karşılayan şey Mistik’in amblemiydi. Kanatlı bir gülün içerisinde hilal ve kuzey yıldızı sembolleri. Biraz aşağıya inince bunun bir vaka dosyası olduğunu gördü. Ufak bir ön tanıtım vardı.

 

Doğaüstü Varlıklar Genel Müdürlüğü, İblis Avcıları Daire Başkanlığı

 

Vaka No: 2023-12-16-001

 

Tarih: 2023-12-16

 

Saat: 22:30

 

Dosyayı oluşturan kurumların ismini ilk defa duyduğundan bunun bir şaka olduğunu düşündü. Doğaüstü Varlıklar Genel Müdürlüğü mü? İblis Avcıları Daire Başkanlığı mı? Devletin böyle aptalca isimlere sahip kurumlar oluşturma imkanı yoktu.

 

Kaan’a baktı ve bunun bir şaka olduğunu söylemesini bekledi.

 

Ancak Kaan’ın yüzünde gülümseme niyetine hiçbir şey yoktu.

 

‘Bir saniye 16 Aralık mı?’

 

Levent’in yüzündeki ifade yerini ciddiyete bıraktı.

 

Zaman bilgisinin altında yer alan Yer bilgisini görünce başından aşağıya kaynar sular döküldü.

 

Yer: Kuzey-Irak, Sat Dağı

 

Levent’in vücudu aklına gelen anılar nedeniyle titremeye başladı. Başı dönmeye başladı, midesi bulanıyordu.

 

‘Sat Dağları’na yirmi kilometre ötedeydik!’

 

“Güçlü kal,” dedi Kaan sert bir şekilde. “Korkak olma da devamını oku. Neden sadece senin hayatta olduğunun cevabı orada.”

 

Kurban: █████████ Müfrezesi

 

Şüpheli: Karga

 

Olay: [█████] Harekatı esnasında görev yapan yirmi bir kişilik █████████ Müfrezesi’nin 16 Aralık 22.30 esnasında bilinmeyen bir varlık tarafından saldırıya uğradı. Kurtulan tek kişinin Müfreze Komutanı Yüzbaşı [ÇIKARILDI] olduğu onaylandı.

 

Soruşturma: Olay yerini incelemeye gelen Sektör-31 Dedektifleri bunun Seviye 2 bir İblis Kont tarafından yapılmış olabileceğine kanaat getirdi. Saldırı izlerinden ve mistik enerji izlerinden yola çıkarak Sektör-34’te yapılan Gece Yarısı Katliamı’nın arkasındaki Karga olduğu düşünülüyor.

 

Soruşturma Durumu: Devam ediyor. Şüphelinin kimliğine dair herhangi bir kanıt bulunmamaktadır.

 

Soruşturma detaylarını okuyan Levent’in alnında ter damlaları birikmişti. Mide bulantısı yüzünden suratını ekşitti. Bir anda başı dönmeye, dosyayı tutan elleri titremeye başladı. Bu titreme bir saniyeden kısa bir sürede tüm vücuduna sıçradı.

 

“Kurtaramadım, başaramadım, hepsi benim hatam, hepsi benim hatam, daha dikkatli olmalıydım…”

 

Dosya elinden kayıp düştü.

 

---

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46895 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr