BİR ŞEYLER OLUYOR!

avatar
285 0

PALADİN - BİR ŞEYLER OLUYOR!



Karanlığın yoğunluğu, duvarların üzerini örterken yuvarlak masanın tepesindeki beyaz ışık kaynağı cübbelilerin üzerlerine düşüyordu. Fakat, cübbeler kişilerin yüzlerini örttüğünden kimsenin siması görülmüyordu.


Genç bir kızın sesine sahip cübbeli, “Mahkeme sonuçlanmış,” dedi. “Ona ne yapacağız?”


Yaşlı ve bilge sesli cübbeli, “Kurtaracağız,” dedi. “Amacımız için ona ihtiyacımız var.”


Olgun ve ateşli bir sese sahip cübbeli, “O güçsüz bize sadece yük olur,” dedi.


Yaşlı cübbeli, “Hâlâ olaylara tek bir noktadan bakıyorsun Xlia,” dedi. “Önemli olan gücü değil. Yaptıkları.”


Genç bir kız sesine sahip cübbeli, “Ne demek istediğini anlıyoruz Wilour,” dedi. “Onu kaçırırsak bizden olduğunu düşünecekler. Ve, kellesine ödül koyacaklar. Fakat, bizim gibi bir gruba sizce katılır mı?”


Loris, ellerini göğsünde birleştirerek, “Bizimle aynı düşünceye sahip,” dedi. “Bu şehrin içine yerleşmiş bizler bu düzeni yıkacağız. Ve, o çocuk sayesinde gözler üzerlerimizden çekilecek. Ve, bizde daha kolay şehrin surlarına yayılacağız.”


Wilour, cübbesini indirerek ak sakallarını okşamaya başladı. “Her şeyden önce Tanrı Avcısı'nın Palaxcus Şehri'yle bir bağı var mı bunu öğrenmeliyiz. O zamana kadar sadece Suryi denen genç hakkında diğer şehirlere bilgi yaymamız gerekiyor.”


Xlia'da cübbesini indirerek kırmızı ojeli, uzun tırnaklarını incelerken, “Eğer bize ihanet ederse cezasına ben karar verebilir miyim?” diye sordu. Ve, tüm grup üyeleri hiç düşünmeden başlarıyla onaylayarak kabul ettiler. Bu durumdan memnun olan Xlia dilini kırmızı rujlu dudaklarında gezdirirken sadisttik kişiliğini ortaya çıkararak, “Genç bir erkek... oldukça lezzetli olmalı,” dedi.


Muhafız'lar Suryi'nin kollarından tutup çar çabuk zırhlı at arabasına bindirdiler. Alexia'ysa gencin karşısına, Muhafız'ların yanına oturdu. At arabası hızla harekete geçerek güney kapısından dışarıya çıktı. Alexia, öfke dolu bakışlarını gencin üzerine dikmiş bir an olsun gözünü kırpmıyordu. Bu durumdan rahatsız olan Suryi kadının öfkesi altında ezilmediğini göstermek için lakayt bir tavırla, “Senin gibi bir gü-” yüzüne doğru yediği sert bir yumrukla burnu kırıldı ve kafasını geriye doğru çarparak bilincini yitirdi.


“Artık bir mahkumsun. O yüzden, haddini bil. Şeytan Kapısı Hapishanesi'nde beraber çok vakit geçireceğiz.”


Gökyüzü... çimenler... her şey!.. Siyahtı. Gök yüzünde sanki yapıştırıcıyla tutturulmuş bir ay vardı. Onun dışında siyah çimenlerin soğukluğu içine doğru işlerken ayaklarının çıplak olduğunu hatta tamamıyla çıplak olduğunu gördü. Suryi, nerede olduğunu anlamaya çalışırken etrafı görmesini engelleyen yoğun kara sisin içinde bir şeylerin hareket ettiğini görüyordu. Yeşil renkte, insan bedenini andıran görünüşleriyle kara sisin içinde geziniyorlardı.

Suryi, neler olduğunu anlamaya çalışırken aklına bir anda gelen bir bilgiyle kanı dondu.


“Golem...”


Korkuyla donup kaldığı sırada arkasında bir hareketlenmeyi hissetti fakat bu seferki yeşil renkteki organizmalardan farklıydı. Daha ağır ve daha güçlü. Suryi, korkuyla arkasını döndüğünde karşısında devasa cüsseli, bedeni tamamıyla ziftle kaplı, kocaman beyaz gözleri olan bir Golem'le karşı karşıya kaldı. Golem, hantal elini havaya kaldırarak Suryi'ye savurdu. Suryi kendisini arkaya doğru atarak darbeden kaçındı fakat darbenin şiddetinden oluşan şok dalgası göğsüne çarparak onlarca metre savrulmasına neden oldu. Suryi, tekrar ayağa kalkmaya çalışırken kan kusmaya başladı. Ağzından kovayla boşanırcasına kan kusuyordu. Kanı, siyah çimenleri ıslatırken çimenlerin soğukluğu gencin kanına işledi. Ve, yerdeki kanda etraftaki karanlıkla birleşerek bir bütün oldu.


Suryi, korkuyla ayağa kalktığında bedeninde herhangi bir ağrının veya sancının olmadığını fark etti. Merakla çıplak bedenini incelerken Golem'in ayağının altında ezilmekten son anda kaçındı.


“Ne?”


Golem, ağır adımlarla gence yaklaştığı sırada Suryi arkasını dönüp Golem'den uzaklaşmaya çalıştı. Suryi, o kadar hızlıydı ki kendi hızına kendisi de inanamıyordu. Fakat, göğsünde hissettiği inanılmaz bir soğuklukla Golem'in karşısında durduğunu fark etti. Fakat, çoktan tekme göğsüne inmişti ve bir kez daha onlarca metre savrularak yere düştü. Fakat, bu sefer kan kusmadı. Suryi, neler olduğunu anlamak için akıl süzgecinden geçirirken ellerinin ve kollarının karanlıkla kaplandığını fark etti. Ve, Golem'in cüssesinin daha da büyüdüğünü...


Golem'in göğsünden çıkan siyah dokungaçlar birer kazığa dönüşerek Suryi'nin üzerine fırladılar. Suryi, kendisini sola atarak ilkinden kaçındı. Ardından bir kez daha kendisini can havliyle sola atarak ikinciden kaçındı ancak havada dengesini kaybederek yere düşerken son anda bedenini üç yüz altmış derece saat yönünün tersine döndürdü. Ardından kazığın üzerine elini koyarak bedenini boş bir yere attı. Ve, göğsünü bir kazık delip geçti. Kazık, Suryi'nin bedenini deştikten sonra oğlanı da peşinden sürükleyerek yere çakıldı.


Suryi, ayaklarını yerde sürterek son bir umutla kazıktan kurtulmaya çalışıyordu. Fakat, kazık yerinden bir milim bile kıpırdamıyordu. Ancak, Suryi'nin de pes etmek gibi bir niyeti yoktu. Kazık bedenine girdiği andan itibaren karanlık ağırlığı ve soğukluğuyla beraber Suryi'nin damarlarına ve iç organlarına hızla nüfuz ediyordu. Suryi'nin bedeni zamanla güçsüzleşmeye başlarken göz bebekleri yavaş yavaş yok olamaya, gözler tamamıyla beyaza bürünmeye başladı. Bu sırada Suryi güçten düşmüş yumruklarının altıyla kazığı yumrukluyordu. İç organları ve kanı tamamıyla karanlıkla kaplandığında Suryi'nin bedeni Golem gibi ziftle kaplandı, gözleriyse yuvarlak beyaz halkalara dönüştü. Golem, kazığı gencin bedeninden çıkardı ve genci ayağından yakalayıp, havaya kaldırdı. Ardından ağzını açarak genci ağzına doğru bıraktı.


“Haddini bil!”


Tüm karanlık bir anda devasa bir enerjiyle patlayarak yok oldu.


“Başım... Resmen patlayacak...”


Suryi, başındaki inanılmaz ağrıyla gözlerini açarken sıcak ve temiz bir yatakta, ahşap bir evin içinde olduğunu ve başucunda uyuya kalmış kendi yaşlarında güzel bir köylü kızını gördü.  






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46884 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr