Her zamanki gibi soğuk olan zeminin dokunuşunu hisseden Subaru’nun bilinci gerçekliğe çekildi.
Karnının üzerinde yatarken gözlerini açtı ve ağzındaki pisliği tükürdü. Ve çevresine bakarak loş bir karanlıkla karşılaştı.
――Mezardaki Yargılama odasındaydı.
İşlerin sona erdiği noktada, yeni dünyasına başlamıştı.
Bir parçası dönmeyi başardığı için rahatlamış olsa da kendisini bekleyen aynı cehennemin varlığı kalbini sıkıştırıyor, yakasını bırakmıyordu.
Kafasını sallayan Subaru, yeni çıkmazın uğursuz düşüncelerini silkinip attı.
Sonra da ayağa kalkıp kıyafetlerindeki tozu silkeleyerek etrafını taradı―― ve odanın köşesine yığılmış olan Emilia’yı buldu.
[Subaru: ……]
Ama tam ona doğru koşmak ve seslenmek üzereyken tereddüt etti.
Aklını kurcalayan şey dönüşünden hemen önce yaşanan olaydı―― yani Emilia’nın kucağında ölüşü ve onunla paylaştığı öpücük.
İstemsizce parmağını dudaklarına götürdü ve kuru hissiyatı karşısında kaşlarını çattı.
Subaru’nun yüzü, son anlarında kustuğu kan yüzünden perişan halde olmalıydı. Emilia’nın hangi düşünceyle kendisini öpmüş olabileceğini anlayamıyordu. Ama sevgiyle anımsanacak güzel bir hatıra olmadığı kesindi.
Ölümün kıyısındayken yaşandığı için bunun gerçekleştiğini hatırlasa da elle tutulur herhangi bir his veya duygu barındırmıyordu.
Bu Subaru’nun ilk öpücüğüydü, haliyle Emilia ile paylaştığı ilk öpücük de oluyordu. Ama ölümün bariyeriyle engellendiği için kayda değer bir izlenim bırakmamıştı.
[Subaru: ――――]
Yine de Subaru’nun tereddüdü bu pişmanlığın bir sonucu değildi.
O öpücüğün yansıttığı şey bir duygusallık değildi, daha ziyade Emilia’yı çevreleyen tehlikelerin yoğunluğunu ifade ediyordu. ―― Subaru’ya tutunma şekli tamamen gerçeklikten aykırıydı.
Puck kendisini göstermeyi reddediyor, köylülerden ve Sığınak sakinlerinden gelen baskıların ardı arkası kesilmiyordu. Ve son desteği olan Subaru’yu da kaybedince kalbi sonunda kırılmıştı.
Sonucunda kızın düştüğü durum buysa, şu ana kadarki döngülerde ne olmuştu?
[Subaru: …………]
Subaru 4 kez Sığınağı terk ederek Köşke gitmişti. Ve geri dönebildiği tek sefer son döngüsüydü. ―― peki diğer üç döngüde Emilia’ya ne olmuştu?
O döngülerde de Büyük Tavşan saldırısı yaşanmıştı. Yani Emilia akıl sağlığını koruyabilse bile karşılaşacağı sonun ne olacağını tahmin etmek kolaydı. Ama o zamanlarda aklından ne geçiyordu?
[Subaru: Sanki sormamın bir mantığı varmış gibi…… Eğer her gidişimde böyle oluyorsa yanında kalmaktan başka çarem yok……]
Durumları hiçbir açıdan ümit vaat etmiyordu.
Her şeyi sonraya bırakıp kendisini yaşananlardan kopartabilirdi ama bu anlamsız olurdu.
Mükemmel geleceğe ulaşmak için en kötü olasılıkları varsaymalıydı.
Dünyanın daima en zalim yüzünü göstereceğini varsaymalı, en akıl almaz kaderlere hazırlıklı olmalıydı.
Yani Emilia, Beatrice, Elsa ve Roswaal’la ilgili senaryolar daima mümkün olanın en kötüsü olacaktı.
[Subaru: Yapmam gereken şey……]
Emilia’yı delirmekten korumak, Sığınak insanlarını Büyük Tavşandan kurtarmak, Köşkteki arkadaşlarını Elsa’nın zalimliğinden kaçırmak. ――Bunun çok tehlikeli ve vahim bir yol olduğuna hiç şüphe yoktu.
――Gerçekten yapılabilir mi ki?
Subaru’nun zayıf kısmı bu soruyu soruyor, bahaneler ve kaçış rotaları hazırlıyordu.
――Yapılabilir veya yapılamaz yok, yapılacaklar var.
Subaru dişlerini sıkarak içindeki zayıflığı susturdu ve yeminini tekrarladı.
Yapması gerekenler mümkün olduğunca çok kez denemek, engelleri temizlemek, galibiyet şartlarını garantilemek, kronolojiyi ayarlamak ve zamanı en uygun şekilde kullanmaktı.
Kalbi her hayal kırıklığında darmadağın olsa bile, asla şahit olmak istemediği şeylere şahit olsa bile, mükemmel geleceğe yaklaşabildiği sürece sorun yoktu.
İşte bu yüzden――
[Subaru: ――Emilia. İyi misin?]
Uzanarak yere yığılmış olan sevimli kızın omuzlarını sarstı.
Subaru’nun dokunuşuyla irkilen Emilia’nın gözbebekleri açıldı ve bilinci Yargılamalardan gerçekliğe döndü.
Subaru, kızın açılan gözlerinde kendi yansımasını gördü. Emilia ise yaşlı gözleri ve geçmişinin acısıyla Subaru’ya sıkı sıkıya tutundu.
Emilia’nın destek arayışını kabullenen Subaru, kızı kucakladı ve zihnindeki sözünü sessizce tekrarladı.
――Emilia’yı ve kurtarılması gereken herkesi sonuna dek koruyacaktı.
Çünkü dünyada bunu yapabilecek tek kişi Natsuki Subaru’ydu.
※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※
Subaru, son döngüsünde elde ettiği karman çorman bilgileri toparlamaya başladı.
En önemlisi Roswaal L. Mathers hakkındaydı.
Gözlerinin önünde hayatını kaybeden ve Büyük Tavşanın yemeği olan Roswaal.
Roswaal, Subaru’nun Ölümden Dönüşünü biliyordu.
‘’Ölümün’’ tetikleyici olduğunu bilmese de Subaru’nun ‘’Geri Sarma’’ gücünden haberdardı.
Gerçi Subaru, Roswaal’ın bunu Sığınağa vardıktan sonra mı önce mi öğrendiğini bilmiyordu, muhtemelen Roswaal’ın İncilinde yazılı olmalıydı.
Subaru, bir önceki döngüde Roswaal’ın İncilini görememişti. İncil Roswaal’ın cüppesindeyse tavşanlar tarafından yutulmuş olmalıydı. Roswaal’ın evinde kalmış olsa bile, Subaru koşarak onu alacak halde değildi.
Bu yüzden içinde neler yazdığını görme şansı olmamıştı.
――Ya da Roswaal’ın nihai hedefinin ne olabileceğini.
Eğer Roswaal yalnızca İncilde yazanlara göre hareket ediyorsa, son anda neden hayatına sırtını dönmüştü? ――Belki de yanıt bizzat İncilde yatıyordu.
Roswaal büyük ihtimalle canı pahasına İncile itaat etmişti.
Subaru Roswaal’ın İncilinin hangi formatla yazıldığını bilemiyordu ama içinde Petelgeuse’inki gibi talimatlar ve sahibinin kaderi ile ilgili notlar olmalıydı.
Petelgeuse, olaylar Cadı Tarikatı İncilinde yazanlardan saptığında kendi muhakemesi ile doğaçlama yapıyor, sonuçları yazılana ulaştırmaya çalışıyordu.
Ama Roswaal’ın durumu çok farklıydı.
Roswaal dünyayı ‘’Geri Sarmanın’’ mümkün olduğunu biliyordu ve gelecek yazılandan farklı ilerlediğinde kendi canını feda ederek bu yanlış seyirden kurtulabiliyordu.
Yani gerçeklik yazılarla farklılaştığında Petelgeuse doğaçlama yapıyordu. Roswaal ise en ufak bir ayrılığa bile karşıydı, yazılanı tam anlamıyla gerçekleştirmek zorundaydı.
İncilleri olduğu için tehlikeli taraflardı ve İncilleri de büyük oranda aynı şeyi barındırıyor olmalıydı ama yaklaşım bağlamında tamamen farklıydılar.
İkisinin İncillerine bağlılıklarını kıyaslayan Subaru, Roswaal’ın yaklaşımını daha yanlış buluyordu.
――Problem Roswaal’ın İncilinin içeriğindeydi.
Eğer Sığınak ve Köşkteki saldırılar İncilde yazılıysa, bu trajediler Roswaal’ın dilekleri gerçek olana dek tekrarlanacak demekti.
Sığınaktaki kar yağışı bile Roswaal’ın İncil kehanetlerine katkı sağlıyordu. Yani muhtemelen kar yağışı da tüm döngülerin bir parçasıydı.
Subaru’nun şu ana dek fark etmemesinin tek sebebi ise olayların o Köşk için yola çıktıktan sonra yaşanması ve zamanında dönüp bunları görememesiydi.
Roswaal, Sığınaktaki kar yağışını Emilia’yı izole etmeye bağlamıştı.
Ama bunun maksadı neydi ki?
Zaten böyle dolambaçlı yöntemler kullanmasa bile kızın üzerinde fazlasıyla katlanılmaz bir baskı mevcuttu. Görev duygusu ve etrafındakilerin beklentisi Emilia’yı huzursuz ve güçsüz hale getiriyor, buna rağmen Yargılamalara girmeye itiyordu.
Subaru yanından ayrıldığı anda ise yolunu kaybediyor ve terk edilmiş, kırılgan bir ruh haline giriyordu.
Roswaal’ın hedefi bu muydu ki?
Ama Emilia “herkesin hatırına” rol yapmayı keserse Sığınak asla özgürleşemezdi. Ve Sığınak özgürleşmezse Büyük Tavşan saldırısından asla kaçılamazdı.
Roswaal’ın Emilia’ya önelik tavrının ve hareketlerinin etki ettiği çok fazla alan vardı.
Her şeyden öte, Roswaal’ın Büyük Tavşan tarafından tüketilmeden önce sarf ettiği sözler vardı.
――Senin için gerçekten ama gerçekten önemli olan şeyi bul ve onun dışındaki her şeyi bir kenara at.
Roswaal ona bu cümleleri fısıldamıştı.
Eğer bunu yaparsan benim gibi olabilirsin.
Subaru’nun Roswaal gibi olmak isteyip istememesi başka bir meseleydi. Bu cümlelerin altındaki esas ima, Roswaal’ın kendisi için en önemli şey dışında her şeyi bir kenara bıraktığı ve bu noktaya öyle geldiğiydi.
Hatta bu uğurda canını bile ortaya koymuş―― en ufak bir şüphe duymamıştı.
Eğer her şey İncilin içeriğine dayalıysa: Emilia izole edilecek ve olaylar tam olarak Roswaal’ın niyetlendiği gibi ilerleyecekse, Roswaal uğruna her şeyi bir kenara attığı arzusuna ulaşabilecek miydi?
Ya da daha önemli bir soru mu vardı: Roswaal neden tüm bunları Subaru’ya anlatmıştı?
Her halükarda――
[Subaru: Bana her şeyi bırakmamı söylüyorsan… bunu yapmamın imkanı yok.]
Emilia önemliydi.
Ama Subaru’nun kurtarmak, korumak ve yanında tutmak istediği sayamayacağı kadar çok kişi daha vardı.
Subaru’nun kısıtlı dünyasından silinecek tek bir kişi bile o dünyayı renksizleştirirdi.
Açgözlü ve bencil Subaru, buna izin veremezdi.
Ve bu yüzden Roswaal’ın tavsiyesine uymayacaktı.
[Subaru: Roswaal…… Ben―― asla senin gibi olmayacağım.]
#Yeni döngümüze hoşgeldik arkadaşlar. Bakalım elde ettiğimiz yeni bilgi kırıntılarıyla daha ileri gidebilecek miyiz. Ve bir de Subaru'nun bu döngüdeki tavrı nasıl olacak sorusu var tabii.
Bu arada sonunda evime dönmüş bulunuyorum, yani bundan sonra bölümler sabit saatlerimize dönüyor gözünüz aydın :)
O zaman bir sonraki bölümde görüşmek üzere!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..