Cilt 4 Bölüm 71 [ Sonların Listesi ] (2/2)

avatar
4451 5

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 4 Bölüm 71 [ Sonların Listesi ] (2/2)


Çevirmen : Clumsy 

 

 Kafatası çatlamış cesedin önünde diz çöken bir kız mevcuttu.

 

Bu kadar yüksekten düşen hiçbir insanın bedeni darbeden sağlam kurtulamazdı. Kafatasının içeriğiyle birleşen siyah saçları yere yayılmış, kan kırmızısı bir ölüm çiçeği açmıştı.

 

{――――}

 

Bilinç hissinin değişimi artık şaşırtıcı olmamaya başlamıştı.

 

Subaru, farkındalığı zorla elinden alındığı andan itibaren böyle bir sahnenin gelmesini bekliyordu. Ama bilinci yerine geldiğinde görmeyi beklemediği manzara――

 

[???: Son ana dek saçmalıklar savurdu…… şimdi yapılabilecek… hiçbir şey yok……]

 

Ölümüne düşen Subaru’nun bedeni yerde yatıyordu. Yanında durarak bu sözleri sarf eden kişi ise pembe saçlı bir kızdı――Ram.

 

Her zamanki kusursuz görünümünden eser yoktu, hizmetçi üniformasının üzerinde görünür yırtıklar ve kesikler mevcuttu. İfadesiz tutmaya çalıştığı yüzünde ise dayanılmaz bir karmaşa ve öfke göze çarpıyordu.

 

Subaru’nun ölümünden pişman olmaktan ziyade―― bu sonuca öfkelenmiş gibi duruyordu.

 

Sert bir şekilde kafasını kaşıyan Ram, arkasını döndü.

 

[Ram: Tüm bunlar tasarılarına uygun muydu, Beatrice-sama? Yoluma çıkmanın sebebi……]

 

[Beatrice: ――――]

 

Bir ithamda bulunmanın ortasında olan Ram’ın yüzü katılaşmış, sesi kesilmişti.

 

Hafif pembe gözbebeklerinde, Subaru’nun cesedine doğru diz çökmüş olan Beatrice’in yansıması görünüyordu. Elbisesini kirleteceğinden endişelenmeyen kız, öylece yere oturmuştu―― onu bu halde gören Ram’ın da gözleri dalgalanıyordu.

 

[Ram: Beatrice-sama……]

 

[Beatrice: ――neden?]

 

Sessizce mırıldanmıştı.

 

Ram’ın varlığını umursamayan Beatrice, gözlerini yalnızca ölü Subaru’nun üzerine kilitlemişti.

 

Mavi gözlerinin kenarlarından akan gözyaşlarını Subaru bile görebiliyordu.

 

――Beatrice ağlıyordu.

Hem de Subaru öldüğü için.

 

Bu gerçek Subaru’nun kalbine bir bıçak misali saplanmış, suçluluk doğurmuştu.

 

Subaru, var olmayan gözlerinin derinliklerinin kalbini acıtan bu acıyla ısındığını hissediyor, o küçük, minicik kıza sarılıp ona herhangi bir şey söylemek istiyordu.

 

Ancak bunu yapmak için ne bacağı vardı ne kolları ne de ağzı…

 

[Beatrice: Sen… o kişi değilmişsin…… Hiç değilse… bunu biliyorum…… ama……]

 

İfadeden yoksun suratıyla fısıldayan Beatrice, gözlerinden yaş akıtmaya devam ediyordu.

 

Bu yürek burkucu bedenin önündeki Ram ise bir şeyler söylemekten vazgeçmiş haldeydi. Bunun yerine iç çekti, küçümseme dolu gözlerini Subaru’nun boynu inanılmaz bir açıyla bükülmüş cesedine çevirdi.

 

[Ram: Ne saçmalık… Bizi seviyormuş―― gerçekten kurtarılacak gibi değil.]

 

※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※

 

{Erişilemez bir zamana şahit ol}

 

※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※

 

Bizzat havanın kendisi donmuş gibiydi, dünyada beyaz, sisimsi bir soğuk hüküm sürüyordu.

 

Donmuş orman her rüzgârda dağılıyor, manaya susamış bu doğada varlığını sürdüremiyor ve toza dönüşüyordu.

 

Ağaçlar, sokaklar, yaratıklar ve tüm dünya beyaza dönüyor, kristal parçacıklar etrafa yayılıyor ve Beyaz Son dünyayı yavaşça tüketiyordu.

 

{――――}

 

Subaru bu kez dünyanın sona erişine şahit oluyordu.
Onun bilincinin beyazlaşışı gibi bu dünya da kendi soğuk ve acımasız sonunu bekliyordu.

Ancak-

 

[???: ――Demek geldin.]

 

Atmosferi sarsan, kasvetli ve uyumlu bir ses işitilmişti.

 

Bunu sağır edici bir patlama ve sarsılma izledi, dev yaratığın devrilişinin etkisiyle arazi yeniden şekillendi.  Ağaçlar çatırdayarak devrildi, düşen şeyler kar taneleri gibi dağılarak yok oldu ve orman dümdüz, çorak bir arazi halini aldı.

 

Ormanı düzleştiren şey devasa, dört bacaklı, gri tüylü, kedicil bir yaratıktı.

 

Yaratığın sürüsüne bereket dişlerinin yarısı kırılmıştı ve bu kılıcımsı dişlerin arasından beyaz bir sis kaçmaktaydı. Yaratık hafifçe yana devrilmiş şekildeydi ve altın rengi gözbebekleri, önündeki bir şeye odaklanmıştı.

 

Ve kasılmayı andıran titreyişler eşliğinde,

 

[Yaratık: Utanç verici…… Bunun olabileceğini biliyordum ama değiştirme şansım olmadı.]

 

[???: ――Durumu az çok kavradım. Kesinlikle ayıplanası.]

 

Yaratığın sözleri yenilgisine sızlanma amaçlı değildi, yalnızca gerçekleri kabulleniyordu. Ve onu cevaplayan ses de son derece net ve zarifti.

 

Sona ermekte olan dünyadaki bu seste en ufak bir güçsüzlük veya cansızlık belirtisi yoktu. Dimdik ve kararlı bir şekilde duran bu kişi, ak rüzgârlarla kırmızı saçları savrulan, mavi gözlü bir genç adamdı.

 

[Genç Adam: Emilia-sama ve Subaru artık bu dünyada yok sanıyorum?]

 

[Yaratık: Lia uyuyor, ebediyen. Onun olmadığı bir dünyanın var olmasına gerek yok. Onu korumakta başarısız olduğum için ben de en az o çocuk kadar suçluyum――]

 

[Genç Adam: Yani bu yüzden dünyayı yok mu edeceksin?]

 

[Yaratık: Engelleneceğimi biliyordum. Ama yeminim gereği bunu yapmak zorundaydım.]

 

Ejderha pençesi kınından çıkarılmış olan parlak çelik, Yaratığın burnuna dönüktü―― yani gerçek formundaki Puck’ın. Ve kılıcın sahibi olan Kılıç Azizi Reinhard da sessizce başını sallıyordu.

 

Mavi gözlerinde derin, coşkun bir keder mevcuttu.

 

[Reinhard: Pişmanlığını anlıyorum. Ve ben de aynı hissi taşıyorum. Ama bu, öfkeni acımasızca bu arazilerden çıkarabileceğin anlamına gelmiyor. Hareketlerin ve yeminin bu dünyaya kaos getiriyor. ――Ve ben buna asla müsaade edemem.]

 

[Puck: Bu adaletsiz olur diye mi?]

 

[Reinhard: Evet, bu adaletsiz olur diye. ――Ben Adaletin sembolüyüm. Hataları düzelten kılıcım. Ve bu yüzden, seni burada katledeceğim Ulu Ruh-sama.]

 

Kütlelerindeki yoğun uyuşmazlığa rağmen güç dengesinin kimin lehinde olduğu çok açıktı.

 

Gerçek formundaki Puck bile Reinhard’ın telaşsız ifadesini bozamamış, ölümün döşeğine gelmişti. Reinhard’ın uzattığı kılıcı ile basit bir gümüş kemer çizişi, ruhun varlığını ikiye bölecekti.

 

Reinhard, kılıç ustalığını açığa çıkartan yoğun aurasıyla bu gerçeği iddia eder gibiydi.

 

[Puck: ――kh]

 

Bu ses, Reinhard’ın kaşlarını çatmasına yol açtı.
Subaru’nun bedensiz bilinci bile yetersiz hisleriyle bir kafa karışıklığı duyumsamıştı.

 

Kısa ve aralıklı olan bu sesin ne olabileceğini anlamak zordu.

 

Zordu, çünkü insan, bu sesin kulağa geldiği gibi olduğuna inanmakta zorlanıyordu.

 

[Puck: Kh, kheheh……haha, hhahaha!]

 

[Reinhard: ――Bu kadar komik olan ne?]

 

Boğazı titreyen ve ölümün eşiğinde olan Puck’ın yüzü kahkahalar eşliğinde seğiriyordu.

 

Ölecek veya yaşayacak oluşu başka birinin elindeyken ve eylemlerine ket vurulmuşken gülüyordu. Buna anlam veremeyen Reinhard da sorusunu yöneltmişti.

 

Ama Puck bu tepkiyi daha da komik bulmuşa benziyordu.

 

[Puck: Bu kadar komik olan mı ne? E komik, tabii ki komik. Reinhard, sen…… yo, sonradan görme olan sen, ne bilebilirsin ki?]

 

[Reinhard: …………]

 

[Puck: Şimdi hatırlıyorum. Nasıl olması gerektiğini hatırlıyorum. Anlamam uzun sürdü. Ve anladıktan ama senin bunu hala bilmediğini fark ettikten sonra öyle komik buldum ki kendimi tutamadım.]

 

Sesinin tonunda ve tınısında Puck’a hiç uymayan bir şeyler vardı.

 

Puck’ı kedi formunda defalarca görmüş olan Subaru, ilk defa sözlerinde böyle bir kötülük seziyordu.

 

Bu Emilia’nın ölümünden sonra hıncını Subaru ve Petelgeuse’den alışından farklıydı. O zaman Puck yine her zamanki Puck’tı.

 

Ancak az önce doğruca Reinhard’a yönelttiği kahkahaları bugüne dek gördüğü Puck gibi gelmemişti, tamamen farklıydı――

 

[Reinhard: ……Daha fazla zayiat olmayacağından emin olacağım. İlla birinden nefret etmek istiyorsan benden nefret et.]

 

[Puck: Senden nefret etmiyorum, Reinhard. Sen bir kahramansın. Ve bir kahraman, kahramanlık rolünü yerine getirmelidir. Görevini gerçekleştirdiğin için sana gücenmiyor veya seni suçlamıyorum.]

 

[Reinhard: ――――]

 

[Puck: Sen bir kahramansın, Reinhard. ――Olabileceğin şey de bundan ibaret.]

 

En sonunda şu ana kadarki en kin dolu ifadesini kullanmıştı.

 

Son hecenin ağzından çıkışı sonrasında ise Reinhard’ın kılıcı başının üzerine kalktı ve kılıç ustalığını tek hamlede sergileyerek―― parıldayan kılıcının kenarında yoğun bir ısı ve enerji yarattı.

 

Göğü yaran, havayı delen, dünyayı sarsan mana spirali, uzanan kılıcın hizasındaki her şeyi ikiye ayırıyordu―― ve ışık yerleştikçe Subaru’nun bedensiz gözlerinin önündeki dünya dağılıyordu.

 

[Reinhard: ――――]

 

Şiddetli kılıç saldırısının bitişinde ise, beyazlıklarla ve soğukla kuşatılan dünya yeniden doğmuştu.

 

Dağılan dünya onarılmış, mana spirali bir halka halinde atmosfere geri dönmüştü. Çatlayan topraklarda çiçekler beliriyor ve açıyordu. Delinip geçilen havaya bir ılıklık gelmiş, yarılan göğün içerisinden gün ışıkları sızmaya başlamıştı.

 

Kılıç Azizinin saldırısı, dünyaya hem son hem de yeni bir başlangıç getirmişti.

 

――Saldırıya uğrayan devasa yaratık ise en ufak bir iz dahi bırakmadan yok olmuştu.

 

Daha birkaç saniye önce su götürmez bir şekilde orada olan yaratığın koca bedeni, hiçbir yıkım belirtisi göstermeden hiçliğe karışmıştı.

 

{――――}

 

Reinhard, tiz bir ses eşliğinde Şövalye Kılıcını kınına soktu.

 

Kırmızı saçlarını okşayan rüzgar eşliğinde gözlerini kıstı ve göğe bakarak seyircisiz bir şekilde iç çekti.

 

[Reinhard: ――Felt-sama kesinlikle üzülecek.]

 

Bu şekilde fısıldadı ve gözlerini kapattı.

 

※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※

 

{Erişilemez bir zamana şahit ol}

 

※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※

 

{Erişilemez bir zamana şahit ol}

 

※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※

 

{Erişilemez bir zamana şahit ol}

 

※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※

 

{Erişilemez bir zamana şahit ol}

 

※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※

 

{Erişilemez bir zamana şahit ol}

 

※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※

 

{Erişilemez bir zamana şahit ol}

 

※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※

 

{Erişilemez bir zamana şahit ol}

 

※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※

 

{ Erişilemez bir zamana――}

 

 # Beatrice'in Subaru'nun ölümüne ağlayışı üzücüydü. Subaru'nun normal hayatına döndüğünde o kızı/ruhu mutlu edebilmesini isterim.
Reinhard-Puck olayı ise kafa karıştırıcı. Acaba Puck neden Reinhard'a bu kadar ağır konuştu ve 'ben anladım ama sen hala bilmiyorsun' derken ne kast ediyordu? 
Bu bölümler Subaru için işkence gibi oluyor ama bu sayede yeni bir şeyler öğrenebiliriz diye düşünüyorum. Belki Elsa'nın kendisini öldürdüğü seferlerden birine de gider ve bilgilenir.

Bu arada yarından itibaren Subarusuz ama konuyla bağlantılı 3 ara bölüm okuyacağız. 
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere!

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46402 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr