[Daphne: Bir şey düşünmüyorum aslında~? Öyle ya da böyle~, şu veya bu~, midem düşünmekle dolmuyor~. Haa ama ayrım bu gece kırmızı et mi balık mı yiyeceğim şeklinde olsaydı~, o zaman düşünmek çok da aptalca olmayabilirdi~]
[Echidna: Söz konusu sen olunca idrak seviyesi konusunda şikayetçi olamıyorum Daphne…… anlaşılan bu yalnızca ilgini çekme meselesi. Bunu da tahmin etmeliydim sanırım.]
Tüm cadılar arasında en ılımlı mizaçlının Daphne olduğu söylenebilirdi.
Ama problem şu ki varlığı diğer canlılara bir musibet ifade ediyordu ve bu da mizacından bağımsız olarak diğerleriyle birlikte yaşamak için uygun olmaması sonucunu doğuruyordu.
[Sekhmet: Yani sonuç olarak... Haa. Paralel Evrenler üzerine konuşsak da, huu. Hiçbir işe yaramayacak, haa… değil mi… huu.]
Bu gerici yorumu konuşmaya dahil eden kişi, hala masaya yayılmış halde olan Tembellik Cadısıydı. Uzun saçlarının sağladığı battaniyeyle sarmalanan kız, önce Echidna’ya sonra da koklanmakta olan Daphne’ye bakmıştı.
[Sekhmet: Bu düşünce şeklini ve farklı evrenlerin varlığını kabullensen bile, haa. Bunları gerçek anlamda bilmenin veya tecrübe etmenin imkânı yok, huu. Yani onlar yalnızca dokunulamaz baloncuklardan ibaret olacak, haa. Dokunduğun anda patlayacak ve ortadan kaybolacaklar, huu.]
[Echidna: Sahiden de gerçekçi bir bakış açısıyla bakarsan durum bu şekilde. Paralel Evrenlerin varlığının farkında olsak bile onları gözlemleme şansımız yok. Paralel gerçekten de uygun bir tarif. Asla buluşamayan iki çizgi ―― Paralel Evrenler paralel uzantıdaki farklı dünyalar anlamına gelir.]
[Minerva: ―― “Ama İkinci Yargılama bu duruma uymuyor”, değil mi?]
Sekhmet’in argümanını özetleyen Echidna’nın çıkarımı, Minerva’nın çetrefilli müdahalesiyle bölündü. Minerva’nın tatlı yüzü öfkeyle kızarmıştı.
[Minerva: Echidna bu konuda konuşuyorsa ulaşmak istediği bir amacı olmalı. Haksız mıyım? Yakaladım seni, değil mi? Acıyan yerlerini dürtmüşüm gibi hissetmiş olmalısın. Eğer yakalanmak istemiyorsan saklamak isteyeceğin bir şeyler yapmamalıydın.]
[Echidna: Hiçbir şey söylememiş olmama rağmen bana öfkelenmişsin. Benim de canım sıkılabilirdi, bilesin…… Ama neyse, bunu inkâr edemem. Sonuçta İkinci Yargılama sahiden de bu şekilde işliyor.]
Minerva’nın masaya yumruğunu koyduğunu gören Echidna, hafifçe uzanarak siyah kaplı bir kitap çıkarttı.
Bu, Echidna’nın dünyanın Geçmişi, Bugünü ve Geleceğine dair yasaklı bilgiler barındıran kitabıydı ―― “Dünyanın Hatıraları”.
Bilgiye olan açlığın vücut bulmuş hali olan Echidna, canı istediğinde dünya tarihindeki tüm bilgilere erişebiliyordu. Ama bu kitabın gücünü kullanmayı tiksindirici buluyor, pek tercih etmiyordu.
[Echidna: İkinci Yargılama kişinin kalbini okur ve geçtiği tüm yol ayrımlarını bulur ―― buna “Pişmanlık” da denilebilir. Dünyanın Hatıraları farklı tercihler yaptığında oluşabilecek “Erişilemez zamanları” yaratır. İkinci Yargılama, kişinin geçmişiyle yüzleşmesi olan İlk Yargılama ve geleceğiyle yüzleşmesi olan Üçüncü Yargılamaya kıyasla daha kolay geçilir.]
[Minerva: Daha kolay geçilir derken?]
[Echidna: Bu kişinin dünyayı Daphne gibi görüp göremediğiyle alakalıdır. Sekhmet’in de dediği gibi Paralel Evrenler sonsuza dek ayrı kalan, karşılaşılamayacak çizgilerdir. Pişmanlık ve özlemden bağımsız olarak, ulaşılmaları imkânsızdır.]
[Minerva: Ve senin Yargılaman da kişilere bu çizgileri gösteriyor!]
Minerva’nın ifadesindeki rahatsızlığı gören Echidna, hafifçe omuz silkti.
Ve elini beyaz saçlarının arasından geçirerek, ayağa kalkmış olan Minerva’ya sakin bir şekilde cevap verdi.
[Echidna: İkinci Yargılama pek çok insan için kolaydır. İkinci Yargılama gerçekten yaşanmış bir geçmişin üstesinden gelmektense “Olabileceklere” dokunmakla yetinir. Bunu kabullenmek ya da reddetmek kişinin kendi bileceği iş…… ve kişinin yapması gereken tek şey, şu anı, gerçek dünyayı kabullenmek.]
[Minerva: Gerçek dünya……]
[Echidna: Ve burada da rasyonellik olayına dönüyoruz. Sekhmet, Daphne ve hatta sen bile buna kolaylıkla erişebilirsiniz. ――Bunu yapabildiğinizde de Yargılamayı geçmiş oluyorsunuz.]
Echidna’nın açıklamasını dinleyen Minerva, başını gönülsüzce salladı. Gerçekten Echidna’nın söylediği gibiyse bu Yargılama düşündüğü kadar zor olmamalıydı.
Oradaki tüm Cadılar――hatta benliğine hakim olan tüm insanlar Yargılamayı rahatlıkla geçebilirdi.
[Daphne: Öyleyse~, Subarun~, neden bu kadar zorlanıyor~? Subarun benliğine hakim olmayan biri gibi görünmüyor~]
[Echidna: ――Onun durumu… hmm]
Subaru’yla olan anılarını tazeleyen Daphne, her nedense çiğneme hareketleri yapmaya başladı. Ve onun bu tavrına göz yuman Echidna ise gözlerini kapatarak sözlerine yoğunlaştı.
[Echidna: İkinci Yargılama Paralel Evrenlere dair bir gözlem. Bir bakıma kişinin pişmanlıklarının sonuçlarına şahit oluşu. Daha önce de söylediğim gibi, kabullenmek veya reddetmek kolay. ――Hatta kişinin yapması gereken tek şey, işlerin bu şekilde ilerlemediğini kabullenip rasyonel davranmak.]
“Ama” diye devam etti.
[Echidna: Onun durumunda bu işlemiyor. İkinci Yargılamanın onu bu kadar etkilemesi beni bile şaşırttı. ――Gerçekten beklenmedikti.]
[Daphne: Hmm~ Hmm~…… Keyiften dört köşe olduğunu koklayarak anlayabiliyorum Dona-Dona~]
[Minerva: Ne zaman tahmin etmediği bir şey olsa seviniyor zaten. Garip pislik…… ümitsiz vaka.]
[Echidna: Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş. Benim arkadaşımsınız diye siz de bu durumdan muaf değilsiniz.]
Daphne kıkırdarken Minerva öfkeyle pufladı. Eğer dikkatli dinleyen olursa Sekhmet’in tarafından gelen hafif horlama sesleri de işitilebilirdi. Her cadının tepkilerini gözlemleyen Echidna, sandalyesinde sallanmaya başladı.
[??????: Dona~, Typhon da acıktı~]
Çayırlıkta küçük adımlar atan ufak bir kız görünmüş ve masaya doğru sıçrayan kız, Echidna’ya seslenmişti.
Yeşil saçlı, kestane tenli ve bembeyaz gülümsemeli kız, Gurur Cadısı Typhon’du.
Bu alengirli sohbete katılmak istemeyip zamanını çayırda koşturarak geçiren kızı gören Echidna da gülümseyerek karşılık verdi.
[Echidna: Seni sıktığımız için üzgünüm. Çayına gelince…… ekstra tatlı mı yapayım? Normal ikramlardan ister misin?]
[Typhon: Hepsi olur~. Koşmak tüm gücümü tüketti, yiyip içip dinlenmek istiyorum~]
Tüm bunları inanılmaz bir enerjiyle söyleyen Typhon, Sekhmet’in yanındaki sandalyeyi çekerek oturdu. Sonra da bir eliyle Sekhmet’in uzun saçlarıyla oynamaya, diğeriyle de Echidna’nın parmağını şaklatarak hazırladığı ikramları tüketmeye başladı.
Bu, Typhon’un doğasını bilmeyenlerin yüzünü gülümsetebilecek bir sahneydi.
[Echidna: Typhon’u ararken sen de yorulmuş olmalısın?]
[???????: B-…… bu doğru değil……gerçi… T-Typhon iyi bir kız ve güçleri …… benim üzerimde… işe yaramıyor, bi-biliyorsun? Ya-yani sorun yok. İdare ediyorum.]
Echidna’ya doğru bakan ve Typhon’un ardından çay partisine dahil olan kız, kekeleyerek ve zayıf bir gülümsemeyle bu yanıtı vermişti.
Beline ulaşan pembe saçları olan kızın şok edici, fani bir havası vardı. İlgi çekici hiçbir özelliği olmasa da her nedense insanın bakışlarını üzerine çekiyordu.
Her şeyden öte, hareketleri ve ifadesiyle kişinin bam teline dokunan küçük bir hayvan izlenimi veriyordu.
[Echidna: Otursana, Camilla. ――Seni bir sebep uğruna davet ettim.]
[Camilla: Bi-bir şeyler mi……ba-başlıyor? Ko-korkunç……olmayacak, değil mi?]
[Echidna: Seni korkutmayacak veya canını acıtmayacak. ――Yalnızca bir şeyleri harekete geçirmek için yardımına ihtiyacım var.]
Yanına oturan Camilla―― yani Şehvet Cadısı, ürkek bir şekilde Echidna’ya bakıyordu. Echidna ise ona bir gülümsemeyle karşılık verdi ve kollarını uzattı.
[Echidna: ――Sevginle kayıp küçük bir kuzucuğu kurtarmanı istiyorum.]
Echidna, titreyen Cadıya bu sözleri sarf etti ve uzattığı kollarını sundu――
#Çay partisinin sonuna gelmiş bulunmaktayız. Keşke biraz daha sürseydi de Cadıları biraz daha tanısaydık. Bir kısmıyla Subaru'nun münasebetleri sayesinde tanışmıştık. Ama Camilla hakkında bir şey bilmiyoruz. İnsan Şehvet Cadısı diyince hanım hanımcık giyimli ve kekeleyen bir kız beklemiyor tabii.
Bu arada ikinci Yargılamanın mantığını ve nasıl çözümlendiğini öğrendik. Aynı şekilde üçüncü Yargılamanın 'gelecekle yüzleşme' temalı olduğunu da. Üçüncüyü gerçekten iple çekiyorum, acaba Subaru ne çeşit bir gelecekle yüzleşecek?
E hadi okumaya devam!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..