Cilt 4 Bölüm 80 [ Kaba Bir Dil ] (2/2)

avatar
4260 5

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 4 Bölüm 80 [ Kaba Bir Dil ] (2/2)


Çevirmen : Clumsy 

 

Otto Hayvanlara Fısıldama İlahi Korumasına sahip oluşu sayesinde hayvanlar, böcekler ve çeşitli yaşam formlarıyla konuşabiliyordu. Doğal olarak bu Patrasche ile de iletişim kurabileceği anlamına geliyordu.

 

Patrasche yaralanmasına rağmen Subaru’yu dışarı çıkartmakta ısrar ederken ne düşünüyordu?  ――Hareketlerinin temelinde ne yattığını irdelemek Subaru’yu huzursuz ediyordu.

 

Ancak Otto, Subaru’nun talebi karşısında gönülsüz görünerek kaşlarını çatmıştı.

 

[Otto: Açıkçası bunu yapmamayı tercih ederim, Natsuki-san.]

 

[Subaru: Hadi ama, böyle yapma lütfen.]

 

[Otto: Patrasche-chan’a fısıldadıklarına bakılırsa… Natsuki-san, Mezarda Yargılamalara girmiştin, değil mi? Bu sabahın sonrasında Yargılamalar için nitelik kazandığından şüphelenmiştim ama gördüğüm kadarıyla… başarısız olmuşsun sanırım?]

 

[Subaru: ……Yeah, büyük ölçüde.]

 

Subaru, Cadılarla olan zorlu etkileşim yüzünden hafızası ve aklı bir miktar karışmış olsa da bu döngüde İlk Yargılama konusunu diğerlerine açma fırsatı bulamadığını biliyordu. Yalnızca Garfiel’le konuşmuş ve akabinde Mezara tekrar girerek İkinci Yargılama sonrası Cadıların çay partisine katılmıştı.

 

Subaru’nun perişan halinin tek sebebi Yargılama değildi ama Otto’nun yanlış fikrini düzeltmeye gerek görmediği için başını sallayarak onaylamakla yetinmişti.

 

Bunu duyan Otto omuzlarını düşürerek iç çekti.

 

[Otto: Bunu neden yaptığınla ilgili birkaç tahmin yürütebiliyorum…… ama yaptığın şey aptalcaydı, Natsuki-san. İçeride yaralandın ve üzerine bir de ejderini endişelendirip bizi bu konuma getirdin. Patrasche-chan’ın keskin sezgileri var, başına bir şeyler geldiğini sezmiş olmalı. Bu yüzden beni kenara iterek aceleyle koşturdu…… ve yaraları da aynı sebepten oluştu.]

 

[Subaru: ――――]

 

Otto aynı düşünce hattında kalarak aynı sonuca erişmişti. Subaru da bu kadarını tahmin edebilmişti. Ancak esas soru Patrasche’nin kendisi için neden bu kadar ileri gittiğiydi? Otto’dan sormasını istediği şey de buydu.

 

[Otto: Ne? O bakış da neyin nesi? Az önce söylediğinde gerçekten ciddi miydin yani?]

 

[Subaru: Bunu geçelim mi artık, sana şaka yapacak bir halim varmış gibi mi geliyor?]

 

[Otto: Darmadağın bir haldeyken bile korkunç şakalar yapmanın bir yolunu bulabileceğine eminim, Natsuki-san. Bu konuda şaka yapıyor olsan daha mutlu olurdum. ――Sahiden bilmiyor musun?]

 

Bu sessiz soruya karşılık verme fırsatı bulamayan Subaru, Otto’nun bakışlarının altında ezilmeye başlamıştı.

 

Otto inanamaz gibiydi, Subaru’ya bir aptalmış gibi bakmaktaydı. Subaru’nun göremediği büyük bir mesele falan mı vardı ki?

 

Hiçbir yanıt bulamayan Subaru ise huzursuzca kıpırdanıp kaşlarını çatmaya, iyice kafası karışık bir hal almaya başladı. Alnında terler beliriyor, aklına hiçbir şey gelmiyordu. Bunu gören Otto bir kez daha iç çekti.

 

[Otto: İlahi Korumam düşündüğün kadar güçlü değil, Natsuki-san. Fikir paylaşımı yapmama olanak tanıyor ancak bu, cevabını tercüme edebileceğim anlamına gelmez. Senin söylediklerini anlayabilsem de aracı olarak davranıp bunu bir başkasına iletemem, burada bir nüans var.]

 

[Subaru: ――――]

 

[Otto: “Yine de yap” der gibisin. Peki, yapabilirim ama…… gerçekten… ne işe yarayacağını… anlamıyorum…]

 

Başını eğip tatminsizliğini belli eden Otto, ne olursa olsun Subaru’nun talebini yerine getirmeye karar vermişti.

 

Böylece hala burnunu Subaru’ya sürtmekte olan Patrasche’ye yaklaştı ve simsiyah tenini narince okşamaya başladı.

 

{Otto: ――――}

 

Otto’nun açılan ağzından çıkan ses tiz ve tuhaftı. İnsan konuşma şekliyle hiçbir benzerlik taşımayan bu ses, Hayvanlara Fısıldama İlahi Korumasının ürünüydü, kelimeleri yer ejderlerinin anlayabileceği bir tona çevrilmişti.

 

Patrasche başını kaldırarak benzer tizlikte bir sesle karşılık verdi. Bunu işiten Otto ağzını tekrar açtı ve bu tiz sohbet bir müddet süregeldi. Ta ki, 

 

[Otto: Bu konuda hmm…… uumnnn, bu iletişimi kurmak için doğru kelimeleri bulmak zor. Ejderlerin duygularını ifade etme şekilleri insanlardan farklıdır, yani yalnızca hissedebildiğim şeyleri nasıl ifade edebileceğimi bilemiyorum……]

 

[Subaru: Lafı dolandırmayı bırak. Söyle artık lütfen.]

 

[Otto: Lafı dolandırıyor değilim…… ugh, cidden baş belası bir durum! Yani bunu doğru şekilde aktarmak için ciddi bir süre düşünüp taşınmam lazım.]

 

Başını kaşıyan Otto düşünürken birkaç kez bakışlarını kaldırdı, ardından tekrar eğdi. Subaru sabırsızlanıp kıpırdanmaya başladığında da iç çekerek açıkladı.

 

[Otto: Tamamdır, söylüyorum. Seçtiğim kelimeler… muhtemelen… anlatabileceğim en iyi şekil olacak.]

 

[Subaru: Peki…… Patrasche ne dedi?]

 

[Otto: Mmmnn, “Bana sesli bir şekilde söyletme.” gibi bir şey söyledi.]

 

[Subaru: ――huh?]

 

Otto utangaç bir şekilde yanaklarını kaşırken Subaru’nun gözleri irileşti.

 

Subaru Otto başka bir şey söyler mi diye bir müddet daha beklese de başka bir sözcüğün geldiği yoktu. Onun afallamış halini gören Otto ise [Ehh] diyerek devam etti.

 

[Otto: Patrasche-chan “Bana sesli bir şekilde söyletme.” dedi. Bana kalırsa bu cümle gayet yerinde.]

 

[Subaru: Ona sesli bir şekilde…… neyi söyletmeyeceğim…..?]

 

[Otto: Nasıl algılamak istersen algılayabilirsin. Bana kalırsa “Gerçekten anlaman için dile getirmeme gerek var mı?” gibi bir anlamda kullanmış olmalı.]

 

Subaru’nun kafa karışıklığının arttığını gören Otto bir parmağını kaldırarak, [Dinliyor musun?] diye devam etti.

 

[Otto: Birinin tehlikede olup olmadığından emin olmamana rağmen beklemeye dayanamıyor ve ona koşuyor, kendi yaralarına aldırış etmeden harekete devam ediyor, o kişi uyanana dek yanında kalıyor ve uyandığını gördüğün anda için rahatlayarak gülümsüyorsan―― Bence bir ejder de bir insan da olsan karşındaki insana karşı bu tavırları sergilediğinde ne hissettiğin bir hayli açıktır.]

 

[Subaru: a――]

 

[Otto: Yani Patrasche-chan olmasan da “Bana sesli bir şekilde söyletme.” cümlesinin ne anlama geldiğini tahmin edebiliyor olmalısın. Tavırlarından çözemiyorsan da aptalsındır. Gerçekten şanslısın, değil mi?]

 

Otto’nun kızgın sorusunu işiten Subaru, sahiden de ne kadar aptal olduğunun farkına varmıştı.

 

Bu farkındalıkla hala yanında durmakta olan Patrasche’ye döndü ve kendisine dönük rahatlamış bakışlarıyla karşılaştı. Patrasche ise Subaru’nun zihnindeki değişikliği fark edip uzun kuyruğunu savurarak ayaklandı.

 

[Patrasche: ――――]

 

Bir kez daha burnunu yaklaştırdı ve Subaru’nun eli de doğal bir şekilde onu sevmeye uzandı.

 

Avcunu ejderin sert, çıkıntılı teninde gezdiren Subaru, sesi titreyerek lafa girdi.

 

[Subaru: Ee, um…… benden hoşlanıyorsun, huh.]

 

[Patrasche: ――――]

 

[Subaru: Beni seviyorsun… bu yüzden bana yardım ettin… huh.]

 

Subaru’nun göğsündeki ağırlık bir anda ortadan kalktı. Patrasche bu cümlelerin karşısında hafif bir ses çıkarttı ve utancını gizlemek ister gibi bir hareketle burnunu Subaru’nun avcuna yerleştirdi. Subaru ise tenindeki bir aşınma hissiyle kaşlarını çatarken ağzını açtı.

 

[Subaru: Ou.. a……]

 

[Otto: Natsuki-san?]

 

Yanaklarında bir sıcaklık vardı.
Bu bir gözyaşıydı. Farkına bile varmadan gözlerinden yaşlar dökülmeye başlamıştı. Yaşlarını hızlıca silmeye çalışsa da gizlemek için çok geç kalmış, Otto bu manzarayı çoktan fark etmişti.

 

[Otto: Sen… yer ejderinin sana olan bağlılığını fark ettiğin için mi ağlıyorsun… Natsuki-san…….]

 

[Subaru: Yoyoyo…… ondan değil…… zamanlama çok iyi gelişti sadece…… ugh, gerçek olamayacağını düşünürken ve hazırlıklı değilken aniden cevabı aklımda buldum……]

 

Bu ilhamın zamanlaması, Subaru’nun çaresizce bastırmaya çalıştığı pek çok hissin taşmasına yol açmıştı.

 

Subaru, Cadıların çay partisindeyken ölmek istemediğini keşfetmişti. Sevdiği insanları korumak istediği gibi bu sürecin sonunda onların yanında yer alabilmeyi de istiyordu.

 

Onların kendisini umursamasına değip değmediği sorusunu yanıtlamaksa çok zor gelmiş ve bunu çözeceğine yemin etmişti.

 

Ve işte şimdi Patrasche, karşılıksız sadakatiyle karşısında durmaktaydı.
Daha hiçbir şey yapmadan böyle bir olayla karşılaşmışken ne yapabilirdi ki?

 

Kendisine ıstırap çektiren sorunun yanıtını, uyandığında yanı başında bulduğu Patrasche’den almıştı.

 

Patrasche Subaru’nun kabusunu sezmiş, kendisini yaralamak pahasına içeriye dalarak onu kurtarmıştı. Subaru hiç değilse Patrasche için bu kadar değerliydi.

 

[Subaru: Bu dersi senden alacağımı beklemezdim. ――Teşekkürler, Patrasche.]

 

Kendisine yönelik sadakatle cevabını almış olan Subaru, Patrasche’yi daha da yoğun duygularla okşamaya başlamıştı. Ve ayaktaki Patrasche de bu dokunuşlar karşısında boynunu uzatmayı sürdürüyordu. Tüm bu süreç boyunca kuyruğunu mutlulukla sallamayı da bir an olsun kesmemişti.

 

[Otto: Patrasche-chan’la olan bağını onayladığına göre artık iyi misin, Natsuki-san?]

 

[Subaru: Yeah, bu bana çok yardımcı oldu, teşekkürler…… Artık iyi miyim derken?]

 

[Otto: Fiziksel ve zihinsel olarak diyorum. Yargılama senin için çok zor olmuş olmalı, haksız mıyım? Yalnızlıktan ağlar gibi görünüyordun ve Emilia-sama da aynı durumdaydı.]

 

Subaru tam Otto’nun gözlemlerine itiraz etmek üzereyken ne kadar kırılgan görünmüş olabileceğinin farkına vardı ve ağzını kapattı. Ardından düşüncelerini Emilia’ya kaydırdı.

 

[Subaru: Kolay olmadığı kesin. Ama sanırım benimki Emilia’nınkine kıyasla daha kolay. Daha da önemlisi, benim için endişelenmiş olman….. senin de beni sevdiğin anlamına mı geliyor?]

 

[Otto: Lütfen bu durumu antipatik bir şeye çevirmez misin!? Yalnız hissetsen bile aşmaman gereken çizgiler vardır! Patrasche-chan yetmedi de şimdi önüne gelen herkese bu soruyu mu soracaksın?]

 

[Subaru: Soramaz mıyım? Açıkçası şu anda kendimi onaylamakla onaylamamak arasında bir noktadayım, yani bir cesaretlendirici mesaj daha almak isterim.]

 

[Otto: Peki, peki, olağan haline dönmüş olduğunu görmek güzel…… Benim sana yönelik endişelerim tamamen ilerideki işbirliğimize dayalı, yanlış anlamamanı umarım.]

 

Subaru’nun geri dönen eksantrikliğinin işaretlerini sezen Otto kollarını iki yana açarak böyle söylemişti.

 

“İlerideki işbirliği” oldukça kasıntı bir ifade ediş şekliydi ama tüccar kimliğini vurgulamak isteyen Otto için gerekli bir söyleyişti.

 

[Otto: Seninle olan ilişkim, Margrave Mathers’la samimi ilişkiler geliştirmemi sağlamaya yönelik Natsuki-san. İleride herhangi bir problem çıkarsa veya hayatım tehlikeye girecek olursa tabanları yağlar, bacaklarım elverdiğince hızlı şekilde kaçarım. Bunu hatırlamanı isterim.]

 

Otto’nun bu insafsız açıklaması aralarındaki üstü kapalı iletişim düşünüldüğünde çok da kalpsizce sayılmazdı. Ancak Otto’nun bugüne kadarki eylemleri dile getirilmemiş olsa da onun nazik bir kalbi olduğunu göstermişti.

 

[Subaru: Doğru, yeah. Sen…… aslında hayır.]

 

Subaru tam Otto’nun realist ifadesini başını sallayarak kabul edecekken duraksadı.

 

Bu noktada göğsüne saplanan bir çarpıklık hissiyle karşılaşmıştı. Ardından aklında beliren yanıtla [Haa] diyerek iç çekti.

 

[Otto: ……Ne oldu?]

 

[Subaru: Şimdi hatırladım. Yeah, hatırladım… hatırladım.]

 

Kafası karışan Otto’nun karşısında birkaç kez başını sallayan Subaru, elini kafasına götürdü ve boynunu eğdi.

 

Subaru ve Otto Sığınaktaki döngülerde pek çok kez birlikte çalışmıştı. Ve Subaru da her defasında bir gerçeği görmüştü. Ve bu gerçeği gördüğü için,

 

[Subaru: İlk tehlikede tabanları yağlayacaksın…… huh.]

 

[Otto: Yeah, ya ne sandın. Çok bariz değil mi? Sen veya başka biri hakkında endişelenmek için sebebim yok. Hayat olan yerde umut vardır derler……]

 

[Subaru: Kaçmayacaksın.]

 

[Otto: ――Huh?]

 

Otto realist tutumunu umursamaz bir tonla sürdürmeye çalışırken Subaru’nun mırıldanışını işitmişti.

 

Otto’nun gözlerinin irileştiğini gören Subaru ise bakışlarını doğruca Otto’nun gözlerine dikti.

 

[Subaru: ――Beni bırakıp kaçmayacaksın, Otto.]

 

Otto, Subaru’ya yardım etmek için şiddet yanlısı Garfiel’in kullandığı gizli konuta sızmıştı.

 

Ve Subaru’nun tüketilmesini engellemek için köylülerle birlikte kalarak canavarlaşan Garfiel’e karşı koymaya çalışmıştı.

 

Kendisini kalpsiz kelimelerle yansıtıp kötü bir insan gibi davranmaya çalışsa da Subaru bunun gerçek olmadığını biliyordu. Çünkü--

 

[Subaru: Otto. ――Sen benim arkadaşımsın.]

 

 #Tekrardan merhaba! Subaru'nun duygusal anlar yaşadığı bir bölümle döndük. 
Hepimiz Patrasche'nin Subaru'ya olan sevgisini anlamışken bizzat şahit olan Subaru'nun aklına yeni dank etmesi biraz enteresan oldu. İşte bunlar hep özgüvensizlik.
Ve Otto-Subaru ilişkisi de her zamanki rutiniyle devam ediyor, biraz atışmalı, biraz dostluklu :)
İki bölüm atacağım demiştim, bir sonraki hemen ardından geliyor, okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44260 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr