Roswaal’ın bedeni Subaru’nun gözleri önünde küçüldü ve donakaldı. Eşleşmeyen gözleri olabildiğince açıldı ve dudakları hafifçe titremeye başladı.
Her zamanki kendinden emin tavrı, her şeyi bilen ve ilgisiz havası ve acayipliği――bir kenara atılmıştı.
[Roswaal: Bu… ne anlama geliyor olabilir……]
[Subaru: Ne demek ne anlama geliyor olabilir?…… Ne anlatmak istiyorsa o anlama geliyor işte.]
Subaru, Roswaal’ın tutuk sesine istemsizce, sarsılmış bir sesle karşılık vermişti.
Tanıdığı Roswaal’a hiç benzemeyen bir sesi işitmek hafifçe yutkunmasına ve kurumuş boğazının nemlenmesine yol açmıştı.
[Subaru: Echidna… niteliğimi elimden aldı. Bırak taklitlerin üzerindeki komuta otoritesini, Mezara adımımı atmak bile başımı döndürüyor…… Artık seninle aynı durumdayım, istesem de deneyemiyorum.]
[Roswaal: Neden…… yo… bu nasıl olabilir…… Sen Mezardaki Yargılamaları geçecektin…… aksi takdirde Sığınağın özgürleştirilmesi… ve onun dileği……]
Bir elini dudaklarına götüren Roswaal, şüphe dolu bir ifadeyle boş bir şekilde mırıldanmıştı.
Bu beklenmedik yoğun tepkiyi alan Subaru, söylemlerinin intikam almaktan öteye gittiğini fark etmiş, ne diyeceğini bilememişti. Subaru yalnızca bu döngüsünde değil, genel olarak tanıştıkları ilk günden bu yana Roswaal’ı hiç böylesine paniklemiş bir halde görmemişti. Acaba kelimelerinin hangi kısmı onu bu derece şok etmiş olabilirdi?
Bu düşünceleri bırakıp yutkunarak şöyle dedi:
[Subaru: İncilinde… Yargılamaları geçeceğim mi yazıyor?]
[Roswaal: ――――]
[Subaru: İşler İncilinde yazılanlarla paralel gitmediğinde her şeyden vazgeçmeye hazır olduğunu biliyorum. Ama Yargılamaları tamamlamanın benim işim olduğuna karar verdiysen…… şu anda gerçekleşemeyecek.]
İlk Yargılamadaki galibiyet nasıl taşınıyorsa Cadılar da Subaru’nun Ölümden Dönüş anılarını aynı şekilde paylaşıyordu. Açgözlülük Cadısının Rüya Kalesi, bu dünyanın kurallarının ötesinde bir mekandı.
Yani Subaru Ölümden Dönse bile Rüya Kalesindeki anıları silinmeyecekti. Bu yüzden oradayken kurtulmuş hissediyor ve Echidna’ya biraz daha bağlılık duyuyordu. ――Ve bu yüzden biliyordu.
Ölüp Mezara dönse bile niteliği geri gelmeyecekti.
Tekrardan Echidna’nın onayını alması gerekiyordu. Ama Echidna’nın onayını almak için Mezara girmeye, Mezara girmek için de niteliğe ihtiyacı vardı.
――Özetle Subaru, Yargılamalara meydan okuma ihtimalini yitirmiş durumdaydı.
[Roswaal: Peki… niteliği geri kazanmanın bir yolu var mı……]
[Subaru: Eğer varsa da sen benden daha iyi biliyorsundur. Sen bile bilmiyorsan ben nereden bileyim?]
Roswaal’ın silik fısıltısını dinleyen Subaru, bir olasılığın varlığını hissetmişti.
Echidna, Subaru’nun Mezardan çıkışından beri verdiği mücadeleleri izliyor olabilirdi. Kendi elini reddeden ve Satella’nın elini tutan Subaru’nun ne yaptığını merak ediyor olmalıydı.
Eğer Subaru çıktığı yolda başarısızlıklara boğulur ve insafa gelerek reddettiği Cadının kapısında ağlarsa belki Echidna’dan bir yardım eli daha alabilirdi.
――Ama Echidna’nın uzatacağı eli tutarsa Satella’ya söylediği her lafı ve kalbinde beliren her duyguyu bir kenara atmış olacaktı.
Nihayetinde Emilia’yı en uygun geleceğe eriştirebilirdi. Yalnızca bununla kalsa bile yolda bin parçaya bölünmekten iyiydi.
[Roswaal: Bu dünyayı sıfırlarsan niteliklerin alınmadan önceki bir ana dönebilir misin……?]
[Subaru: Bir şeyleri yanlış anlamış gibisin, benim gücüm mutlak değil. Öyle hiçbir bedel ödemeden istediğim yer ve zamana dönemiyorum…… ayrıca döndüğüm noktada da geç kalmış olacağım. Dönersem niteliğim alınmış olacak ve yine Mezara giremeyeceğim.]
[Roswaal: Anlıyorum……]
Roswaal’ın sesi güçsüzdü ve çehresi ansızın yaşlanmış gibi görünüyordu.
Roswaal daima yaşını tespit etmeyi imkânsız kılan belli bir gençlik havası taşırdı. Ancak şu anda omuzları düşmüş ve o özelliği ortadan kalkmış durumdaydı.
Çok ama çok uzun süredir bir hayale tutunan ve önü bir engelle kapatılan bir adamın acılı ifadesine sahipti.
Subaru, ilk defa o palyaço makyajının altında bir insan olduğunu hissedebiliyordu.
Ancak Roswaal ne kadar aksini dilese de bu gerçek bir sonuca bağlanamayacak, bir şeyi çözemeyecekti.
[Subaru: Ben de senin kadar kaybetmiş durumdayım, Roswaal. Ama birlikte çalışır ve bu mesele üzerine konuşursak eminim bir sonuca ulaşabiliriz.]
[Roswaal: ――――]
[Subaru: İşleri İncilinde tarif edildiği şekle sokmak bayağı zor olabilir ama yazılanlar her şeyin sonu olmak zorunda değil. Büyük ölçüde uyduğu sürece…… hoşuna gitmese de belki bir orta yol bulabiliriz……]
[Roswaal: ……yeterli değil.]
[Subaru: ――huh?]
Subaru Roswaal’ı ikna etmek için bir yol arayışındaydı. Ancak gözleri boş bakan ve Subaru’nun söylediği hiçbir şeyi duymama olasılığı olan Roswaal, kendi kendine mırıldanmıştı. Subaru ise bu cümle karşısında ağzını açarak bir adım ilerledi.
Roswaal az önce ne dedi? Yanlış mı duymuştu?
Bir adım daha yaklaştığında Roswaal’ın fısıltılarını net olarak işitmeye başladı.
[Roswaal: ――Seni köşeye sıkıştırmak için yaptığım onca şey yeterli olmadı mı?]
[Subaru: Ne?]
[Roswaal: Şartları bilmiyorum ama Echidna kararından döndüyse aranızda büyük bir şey geçmiş olmalı. Aranızda açılabilecek büyük uçurumdan önce senin kararlılığını sağlamlaştırmam ve Yargılamalara girmeni sağlamam gerekiyordu…… Başaramadım.]
[Subaru: ――――]
[Roswaal: Seni daha çok sıkıştırsaydım……her şeyi kurtarmaya çalıştığın takdirde senin için en önemli olanı kaybedeceğini fark ettirebilseydim…… o zaman bunlar yaşanmazdı……]
[Subaru: Dur, Roswaal. Dur.]
Ne söylemeye çalışıyordu? Subaru bunun mutlaka duyması gereken, belirleyici bir şey olduğu hissine kapılsa da duymak konusunda tereddütlüydü.
Çünkü dinlemeye devam ederse burada durmayı sürdüremeyecekti. Bundan emindi.
Bu kelimelerin içerisinde çok uzun zamandır şüphelendiği bir gerçek yatıyordu.
Ama kalbindeki şüpheleri netleştirememişti çünkü Roswaal’ın bunu yapmak için bir sebebi olmadığı fikrine takılıp kalmıştı. Tabii duyduğu ufak güvenin de payı vardı.
Ancak Roswaal’ın söylemek üzere olduğu şeyler bu güveni daimi olarak zedeleyecekti.
Bu olmadan önce bir şeyler söylemeliydi. Ama ne kadar uğraşırsa uğraşsın doğru sözcükleri bulamıyor, bu sırada zaman hızla ilerliyordu.
[Roswaal: Seni ve Emilia’yı Sığınağa getirttim, Garfiel’in eğiliminden haberdardım…]
[Subaru: ――――]
[Roswaal: Emilia-sama’yı dehşetini bile bile Yargılamalara girmek için zorladım ki onun yaraları seni harekete geçirebilsin……]
[Subaru: Dur, lütfen dur. Du――]
Ve――
[Roswaal: Sana erişemediğin bir yerde bulunan sevdiğin kişileri kaybetmenin kaçınılmaz olduğunu gösterip seni mükemmelleştirmek istedim…… ama hiçbiri, hiçbiri yeterli olmadı.]
―― Roswaal, bu cümlelerle Köşkteki trajedilerin pimini çeken kişi olduğunu itiraf etmişti.
#Bir süre önce bu bölümü kaydederken yanlışlıkla son cümleyi okuyup ohaaa demiş ve bu bölümün gelmesini merakla beklemiştim.
Eminim çoğumuzun aklından Roswaal'ın bir hinlik yapacağı geçmiştir, zaten adam hedefleri uğruna herkesi harcayabilen biri. Yine de bu yaptıklarını alenen itiraf etmesini beklemiyordum.
Subaru'nun bu duruma tepkisini de çok merak ediyorum doğrusu, bir sonraki bölümde görüşmek üzere!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..