Cilt 4 Bölüm 84 [ Ret x Ret x Ret ] (2/2)

avatar
5435 5

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 4 Bölüm 84 [ Ret x Ret x Ret ] (2/2)


Çevirmen : Clumsy 

 

Roswaal’ın konutundan çıkan Subaru, ay ışığı altında dolanmaktaydı.  

 

[Subaru: ――Ben şimdi ne yapacağım?]

 

İçinden çıkılamaz görünen bu soruyu mırıldanıp zihninde defalarca tekrarlanan kelimeleri dışarı vurduğunda aldığı tek cevap yankısız bir sessizlik oldu.

 


Sorusu hiç kimseye ulaşmamış, boğazında kalıcı bir boşluk hissi bırakarak hiçliğin içerisinde yitip gitmişti.

 

Kelimenin tam anlamıyla çıkmazdaydı.

 

Şu anda ne Roswaal’ın ne de Echidna’nın yardımını alabilirdi. Echidna ile işbirliği yapmak fiziksel olarak, Roswaal’la işbirliği yapmaksa duygusal olarak imkânsızdı.

 

Subaru bu olasılıkları gözden geçirmişti.

 


Roswaal’ın Elsa’nın işvereni olması ve Köşke yönelik saldırıyı planlaması Emilia’yı kışkırtmak için olabilirdi―― ya da daha ziyade Subaru’yu Yargılamalara yöneltmek içindi.

 

Elsa Subaru’nun Köşke ne zaman varacağını tam olarak biliyor gibiydi. Bir de muhtemel muhbir Frederica’nın ölümü ile Elsa’nın gizli geçitleri ve Yasak Kütüphaneyi bilişi vardı. Her şey değerlendirildiğinde geriye kalan şüpheliler Ram ve Roswaal’dan ibaretti.  

 

Ancak Ram’ın Roswaal’a olan katıksız sadakati göz önüne alınırsa Roswaal’ın işine yaramayacak herhangi bir şey yapmasına sebep olmazdı, yani geriye yalnızca Roswaal kalıyordu. ――Ama Subaru bu olasılığı daima zihninden uzak tutmuştu. Sebebi gerçek olmasını istemeyişi değil, gerçek olamayacağını düşünmesiydi.

 

[Subaru: Eğer Roswaal Elsa’nın işvereniyse o zaman……]

 

Emilia’nın nişanının çalındığı ve Subaru’nun bu dünyaya geldiği gün yaşananlar da mı Roswaal’ın talimatlarının sonucuydu?

 

Eğer İncildeki metinler Subaru’nun varlığını, Ölümden Dönüş Otoritesini ve Emilia’nın galibiyetinin zaruriliğini öngördüyse o gün yaşananlar Subaru’nun bir müttefik olmasını sağlamak için gerekli görülmüş olabilirdi.

 

Yani o günkü çılgın çabaları, Emilia’yı kurtarmak için üç kere ölüşü ve Emilia’ya adını sorduğunda aldığı gülümseme… Hepsi Roswaal’ın oyununa bir katkı mıydı?

 

[Subaru: Eğer her şey kehanetlere uygun ilerliyorsa…… Rem’in varlığının çalınışı, Sığınağın tuzağa düşürülüşü… hepsi birilerinin planının parçası mıydı……?]

 

Öyleyse Subaru’nun çaresizce mücadeleleri, birinin çektiği iplerin ucunda dans etmekten başka bir şey ifade etmiyordu.

 

Peki Emilia dışında her şeyi boş vermek bu süreçteki tek yol muydu? Tüm yollar tıkanmışken gerçekten başka bir seçenek kalmış mıydı?

 

[Subaru: Neyim ben, aptal mı? ……Yo, gerçekten aptallık ediyorum. Bu tam da Roswaal’ın sahip olduğu beyinsizce düşünme şekli…… eğer aynı şeyin bana da olmasına izin verirsem, ben……]

 

İncil mutlak değildi. Hiç kimse bunu Petelgeuse’nin İncilindeki kehanetleri bizzat baştan yazan Subaru’dan iyi anlayamazdı.

 

Geleceğe yönelik talimatlar veren İncil tamamen güçlü değildi. Roswaal ise ne zaman yazılan metinden farklı bir şey gerçekleşse bu dünyadan vazgeçiyor ve umudunu bir sonrakine bağlıyordu――

 

[Subaru: ――huh?]

 

Az önce garip bir noktaya değindiğini hissetmişti. Roswaal’ın İnciliyle ilgili kafa yorar ve yaşanan olayların üzerinden dikkatle geçerken bir şeylerin ciddi derecede ters olduğu hissine kapılmıştı. Ama bunu tam olarak dile dökemiyordu.

 

[Subaru: Ne… garip olan….. bir şey var. Ama ne……!?]

 

İmkânsız bir bilmeceyle karşılaşmış gibiydi, bir ışık parçası bulabilmek adına sisi aralamaya çalışıyordu.

 

Roswaal’ın İncili. İçeriğine uygun hareket ediliyor. Beatrice’in İncili. Cadı Tarikatının İncili. Sahibi öldüğünde yeni kehanetler gelmiyor. Boş sayfalar. Kehaneti takip eden sonuçlar. Kehaneti takip etmeyen sonuçlar―― şu anda yaşanan ve içerikten sapmış olan olaylar.

 

[Subaru: Hala bir şey bulamadım. ――Bir adım ötemde ama ona erişemiyorum işte…]

 

Yapbozun tüm parçalarına sahip olduğunu hissetse de bir görüntü elde edemeden önce hepsi dağılıp duruyordu. Ama bu yok sayamayacağı bir gayretti.

 

Ne zaman böyle takılıp kalsa küçük ipuçlarını birleştirerek çıkış yolunu buluyordu.

 

Bu kez de farklı olmayacaktı. Eğer parçaları tek tek birleştirebilirse――

 

[???: ――Subaru?]

 

[Subaru: Mn?]

 

Adının seslenilişi Subaru’nun bilincini düşünce denizinden çıkartmıştı.

 

Suyun yüzeyine çıktığında ay ışığının altında öylece dikilmekte olduğunu fark etti ve gümüş saçları ışıldayarak savrulan Emilia’nın bakışlarıyla yüzleşti.

 

Bu beklenmedik karşılaşmaya yönelik şaşkınlığını gizleyemedi ve kalbine bir acı saplanırken elini kaldırarak lafa girdi.

 

[Subaru: Oh, Emilia……tan. Burada ne yapıyorsun? Saat bayağı geç, bilirsin?]

 

[Emilia: Aynısı senin için de geçerli, Subaru. Çok geç saatlere kadar ayakta kalırsan boyun uzamaz.]

 

[Subaru: Ben… sanırım ergenliğimi tamamladım sayılır, yani bu konuda çok endişeli değilim……]

 

Emilia olağan sohbetlerinin dışında bir konu açmış ve Subaru da bu yanıt karşısında sakinliğini bir nebze kazanarak Emilia’nın yanına doğru kaynamıştı.

 

Sığınağın ortasındaki açık bir alandaydılar. Kendisini kuru bir çeşmenin yosunlu taşına yaslayan Emilia, gümüş saçları gece rüzgarında savrulurken yanındaki Subaru’ya bakmaktaydı.

 

Onun hüznünün çekiciliği ve menekşe gözleri Subaru’nun güçsüzleşmiş kalbine tatlı bir heyecan katıyordu.

 

[Emilia: Uyuyamadım, o yüzden birazcık dolaşmaya çıktım…… Peki ya sen, Subaru?]

 

[Subaru: ……Aah, ben de aynı şekilde. Yastığını çeksen uyuyamayacak biriyim ve Otto da şaşırtıcı şekilde gürültülü horluyor.]

 

[Emilia: Böyle şeylerden etkilenmene geeeeerçekten şaşırdım, Subaru.]

 

Emilia sessizce kahkaha atmış ve elini dudaklarına götürmüştü. Onu bu şekilde izleyen Subaru, bu geceki Ölümden Dönüşünden beri Emilia ile ilk defa görüştüklerini fark etmişti.

 

Subaru’yla bağlantısız noktalarda insanların eylemleri genellikle her döngüde aynı şekilde gerçekleşirdi. Yani bu da demek oluyordu ki Emilia her döngüde İlk Yargılamanın gecesinde uyuyamıyor ve yürüyüşe çıkıyordu.

 

Çay partisine davet edilmek, Garfiel tarafından tehdide uğramak, Lewes’in gerçek kimliğini keşfetmek, Roswaal’ın karanlık entrikalarını öğrenmek―― Subaru tüm bunlarla meşgulken Emilia da değişiyordu.

 

[Emilia: ……Canın sıkkın görünüyor, Subaru.]

 

[Subaru: Mn, sanırım. Çok da değil gerçi.]

 

[Emilia: Hmm, yalancı. Her zamanki Subaru olsaydın daha…… üşütük olurdun sanırım?]

 

[Subaru: Birinin ‘üşütük’ dediğini duymayalı epey olmuştu……]

 

Bu tarz bir sohbet gerçekleştirmeyeli de epey olmuştu. Bu düşünce Subaru’nun yanaklarını rahatlamayla yumuşattı. [Gördün mü?] diyen Emilia Subaru’nun yanaklarını işaret ederek gülümsedi.

 

[Emilia: Gülümsedin işte. Benim önümdeyken hep gülümsemeye çalışırdın Subaru. Ama az önce bunu yapamamıştın.]

 

[Subaru: ――――]

 

[Emilia: Acı verici……bir şeyler mi oldu? Eğer endişelendiğin bir şey varsa……ve bana anlatmak istersen, seni dinlerim.]

 

Az önce gergin olan yanakları yumuşayan ve endişeli sözlerle karşılanan Subaru, göz kapaklarının ardında biriken ısıyı kontrol etmek için çaresizce bir mücadele veriyordu.

 

Emilia’nın nazik, şefkatli kelimeleri tüm bedenine işlemişti. Dört bir yanı kuşatılmış, çaresiz kalmış ve çıkmaza girmiş, tutunduğu son umut dalı da kesilmişti. Neredeyse o şefkatli ellere tutunmak isteyecekti.

 


Bu yalpalanan inancı da, daha az önce vermiş olduğu kararlılığı sürdüremeyişi de acınası ve hayal kırıklığına uğratıcıydı.

 

[Subaru: Bu…… benim problemim. Bu yükü sana taşıtamam.]

 

[Emilia: …………]

 

[Subaru: Senin benden çok daha fazla yükün var, haksız mıyım? Yargılamadan sonraki halini düşünüyorum da….. gerçekten toparlanabildin mi?]

 

[Emilia: Mn, sizi endişelendirdim. Benim nahoşluğumdu, değil mi? Üzgünüm.……Ben zihnen hazır olmadığım bir problemle karşılaştım sanırım.]

 

Subaru uzaklara bakıp konuyu değiştirmeye çalışırken Emilia da güçsüz bir gülümseme takınmayı başarmıştı.

 

Ardındaki çeşmeye yaslanırken gece göğüne bakıyor, dikkatini dağıtmaya çalışıyor gibiydi.

 

[Emilia: Gerçekten…… Hiç hazır değildim. Bugünlere yüzleşmem gereken pek çok şeyden kaçarak geldim ama…]

 

[Subaru: Bunun kötü bir şey olduğunu düşünmüyorum…  Hoşlanmadığın şeylerden kaçmanın nesi yanlış ki? Sürekli nahoş şeylerle yüzleşmen eninde sonunda onları yeneceğin anlamına mı gelir? Hem kim onları yenmen gerektiğini söylemiş ki? Eğer uzaklaşıp başka bir yol bulacaksan ve o yolda devam etmeyi tercih edeceksen…… insanlar gerçekten bunun için seni suçlayabilir mi?]

 

[Emilia: Subaru……?]

 

Subaru’nun dilinden dökülen bu sözcükleri dinleyen Emilia’nın kaşları çatıktı. Ama onun bu kafa karışıklığını fark etmeyen Subaru devam ediyordu.  

 

[Subaru: Echidna Yargılamaları oluşturdu, Roswaal bizi bilerek buraya sürükledi ve Garfiel de önümüze çıkıp duruyor. Herkes bu şeyleri kendisi için yapıyor. Ne halt isterlerse yapmakta özgürler ama neden bizi bu işe sürüklediler ki? Ve bir de onların beklentilerini karşılamıyoruz diye bizi eleştiriyorlar……. Bizden ne bok istiyorsunuz ha!?]

 

[Emilia: ――――]

 

[Subaru: Kafam patlamak üzere ve daha fazla düşünemiyorum. Ve yine, yine, yine yeni problemler yığılmaya devam ediyor…… bir de hepsi benim suçum mu yani? Beni güldürmeyin. Beni güldürmeyin. Beni――]

 

Tam biriken duyguları ve açıklanamaz öfkesi yüzünden sersemlemeye başlamışken――

 

――Başının arkası yumuşak avuçlarla sarıldı ve bedeni aşağıya doğru çekildi. Başı bir yumuşaklığa çekilmiş olan Subaru, istemsizce nefes almayı kesmişti.

 

Yüzü sıcak ve hassas bir dokunuşla sarmalandı. Bu ılıklığın arasında işittiği kalp atışı afallayan bilincine neler olduğunu izah etmişti―― Emilia’nın göğüslerine yatırılmış haldeydi.

 

[Subaru: Aa, aah――?]

 

[Emilia: Sakin ol. Sessiz ol. Ağırdan al ve kalbimin sesini dinle.]

 

[Subaru: ――Nn]

 

[Emilia: Kendini o kararlı ritme bırak, yavaşça nefes al ve ver…… bunu tekrar et. Sakinleştiğinde sırtıma hafifçe vurursun. O zamana dek bu şekilde kalabilirsin.]

 

Kulağına ulaşan fısıltının verdiği zevk omurgasını karıncalandırmış ve soluk alış verişini hızlandırmıştı. Çılgın hislerinin yaptığı patlamanın yerini tüm bedeninde kaynayan kanının işkencesi almıştı.  

 

Nasıl bu hale gelinmişti? Emilia’nın sakin kalp atışlarını dinliyordu ama kendi kalbi göğsünden çıkmak üzere gibiydi.

 

Ama paniklemiş kalp atışları bile Emilia’nın nefes alışıyla birlikte çözülmeye başlamıştı. Saçları Emilia’nın avuçları tarafından narince okşanıyordu. Onun fısıltılarına itaat etmiş, derin bir nefes almış, vermiş ve ciğerleriyle kalbi normale dönene dek bu rutini tekrarlamıştı.

 

Sonra da Emilia’nın sırtına hafifçe dokundu. Emilia’nın elleri bu sinyalle uzaklaşırken Subaru da ayrılmaya olan gönülsüzlüğüne direnerek ayaklandı.

 

[Emilia: Şimdi sakinleştin mi?]

 

[Subaru: ……Birazcık.]

 

Emilia’nın parlak menekşe gözleriyle karşı karşıya gelen Subaru hafifçe iç çekti. Emilia ise [Sevindim] derken yüzüne rahatlamış bir gülümseme yerleştirdi. Utancından kızarmamak için elinden geleni yapan Subaru, başını hafifçe salladı.

 

[Subaru: Az önce kendimden geçtiğim için üzgünüm… Gerçekten sana bu şekilde sıkıntı vermek istemezdim.]

 

[Emilia: Hiç de sıkıntılı hissetmedim.]

 

[Subaru: Ama sen benden çok daha fazla şey yaşıyor olmalısın… buna hiç şüphe yok. ……Elimden gelseydi seni tüm bunlardan kurtarırdım…… böyle düşünüyordum.]

 

[Emilia: Subaru……]

 

Emilia’nın yanında daima havalı tarafını göstermeye çalışıyordu.
Ama sadece onun yanında olmak isteyen utanç verici, güçsüz, mağrur bir işe yaramazın tekiydi.

 

[Subaru: Hiçbir şey yolunda gitmiyor… aslında ben…… az önce Roswaal’la konuşmuştum. Sığınağı özgürleştirmenin Yargılamalardan başka bir yolu olup olmadığını sordum.]

 

[Emilia: Huh?]

 

[Subaru: Gerçek şu ki, senin yerine Yargılamaları geçmemin en iyi seçenek olduğunu düşünmüştüm…… ama artık yapabileceğimi sanmıyorum. O yüzden hiç değilse en az acı verici kısa yola sapalım dedim ama o da işe yaramadı. Ben… ne yapacağım…… Üzgünüm, işe yaramazın tekiyim……]

 

[Emilia: Subaru――]

 

Ölümden Dönüş sayesinde birçok kez tekrarlama fırsatı bulsa da tek bir çözüm dahi elde edememişti. Ne kadar içler acısı bir durumdu bu?

 

Eğer biraz daha başarılı olsaydı İkinci Yargılamada karşılaştığı o trajik sözleri önleyebilirdi.

 

Ve şimdi de içinde bulunduğu bu acınası durum konusunda yapabileceği bir şeyler olmalıydı――

 

[Subaru: Ama bir yolunu bulacağım. Artık acı ve çile çekmeyeceğinden emin olacağım. O yüzden lütfen, güven bana…]

 

[Emilia: ……Subaru]

 

[Subaru: Yeah?]

 

Emilia gözyaşlarıyla ıslanan gözlerini Subaru’ya çevirmişti. Bu yaşlı gözlere bakan Subaru, bütünleyici parçanın yitmeyeceğinden emin olarak kararlılığını sağlamlaştırdı.

 

Emilia’yı koruyacak, Sığınağı savunacak, Köşktekileri kurtaracak ve her şeyi düzeltecekti.

 

Önündeki yolda en ufak bir umut ışığı olmasa bile o――

 

[Emilia: Bu şekilde hissetmen beni sevindirdi. Gerçekten. ――Ama bu nezaketi kabul edemem.]

 

Ancak sözüm ona sağlamlaştırdığı o kararlılık, gözlerinde sarsılmaz bir inat olan kızın sözleriyle geri çevrilmişti.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr