[Subaru: ――Huh?]
Az önce kendisine ne söylendiğini anlayamayan Subaru, şaşkın bir homurdanma sesi çıkartmakla yetinmişti.
Gözleri irileşmiş, ağzı olabildiğince açılmıştı. Emilia’ysa düşüncelerini kelimelere dökmeyi sürdürerek Subaru’yu izlemekteydi.
[Emilia: Benim için böyle hisler beslemen, böyle şeyler söylemen ve tüm bunları yapman beni mutlu ediyor. Kendimi güvende hissediyorum ve sana çok bağlanıyorum……Ama benim için kaçış rotaları aramana izin veremem.]
[Subaru: Y-yo, bu…… tek taraflı bir mesele değil ki!]
[Emilia: Bu mücadeleye baş koyma kararını veren bendim. Gitmem gereken bir yer, aşmam gereken bir kapı var ve bunu atlatabilmek için elimden gelenin en iyisini yapmalıyım. Bahane üretmek istemiyorum.]
Subaru dudaklarını sımsıkı hale getirmiş ve Emilia’nın azimli gözlerinin etkisinde kalmıştı. Kızın kararlı çehresi inatçı bir hava yayıyordu. Bu, Subaru tarafından sürüklenmedikçe izini bulamayan güçsüz, küçük bir kızın çehresi değildi.
Ama neden? Kalbi sorulara gömülen Subaru başını salladı.
[Subaru: Emilia, bu kararlılığını mükemmel buluyorum. Ama Yargılamalar sana uygun değil. Oraya hiçbir planın olmadan girmek, hele kazanma şansın da bu kadar…… azken... Bunun asil bir şey olduğunu sanmıyorum.]
[Emilia: ……Şansım az geliyor sanırım.]
[Subaru: …………]
Emilia Subaru’nun ifadesi karşısında buruk bir şekilde gülümsemişti. Kaşlarının bir nebze alçalmış olmasının tek sebebi bunların Subaru’nun dürüst düşünceleri olduğunu fark edişiydi.
Ve Subaru da onu rahatlatacak doğru kelimeleri bulamadığı için korkunç yetersizlikte bir insan olduğunu hissetmekteydi.
[Subaru: Hiç değilse birkaç ipucu bulmamı bekleyemez miyiz? Birazcık zamanım olursa ben…… senin için her şeyi daha kolay hale getirebilirim. O zaman endişelenmene gerek kalma……]
[Emilia: Hayır, yapamazsın Subaru. Bir şekilde biliyorum. ――Mezardaki Yargılamaları aşmak için bir kestirme veya arka sokak yok.]
[Subaru: ――――]
[Emilia: Garip bir durum. Ama biliyorum işte. Kendimi meydan okumaya doğru düzgün hazırlamadığım sürece sonuç daima aynı olacak. Bunu da biliyorum.]
[Subaru: Aa……]
Emilia’ya karşı çıkacak kelimeleri yoktu. Yargılamaların ardındaki detayları tamı tamına bilmiyor olsa da Emilia’nın hislerine katılıyordu.
Yargılamaya durmaksızın meydan okumak ne içeriği ne de sonucu değiştirecekti. Meydan okuyan kişiyi her defasında aynı şartlar ve aynı içerikler karşılayacaktı. Kendine ait şeyler daimi kalırken meydan okuyan kişinin kalbindeki değişiklik farklı sonuçlar verebilecekti―― bunlar da Echidna’nın zevkine kalmıştı.
Subaru’nun avutma girişimlerinin hedefi olan Emilia’nın Yargılamalar konusundaki anlayışı Subaru’nun tahmin ettiğinden çok daha fazla gibiydi.
Yine de Subaru çaresizce kelimelerini toplamaya çalışırken konuşan Emilia oldu.
[Emilia: Söyle, Subaru. ――Neden bana yardım etmek istiyorsun?]
[Subaru: ――――]
Bu, en son dile getirildiğinde muazzam önem taşıyan bir soruydu.
Subaru bu soruyu yanıtlamak için nasıl çaresizce mücadele etmişti? Ona bu cevabı verebilmek için ne kadar zorluğun üstesinden gelmişti?
Ve tam da bu yüzden aynı soruyu bir kez daha işittiğinde hiç tereddüt etmeden cevap verebildi.
[Subaru: Sana yardım etmek istiyorum… çünkü seni seviyorum. ――Çünkü seninle ilgili her şeyi seviyorum.]
[Emilia: ――Mn. Evet, biliyorum. Subaru, beni seviyor.]
[Subaru: ――――]
[Emilia: Ve bu da beni geeeeeerçekten mutlu ediyor. Geeeeerçekten güvende hissettiriyor. Ve geeeeerçekten sana bağlanmamı sağlıyor. Ve beni izleyecek bir sen varken geeeerçekten elimden gelenin en iyisini yapabilecekmişim gibi geliyor.]
Ellerini göğsüne koyan ve yanakları hafifçe kızaran Emilia gözlerini kapatmıştı.
Tüm duygularını bir kerede akıtmak istercesine [Ve bu yüzden] diye devam etti.
[Emilia: Bir şeyler yapman gerektiği düşüncesine takılıp kalma. Sen beni izlerken de elimden gelenin en iyisini yapabilirim. Bir şey yapmak istiyorsan ve bencilliğimi mazur görebileceksen yanımda kalmanı isterim. Ve beni desteklemek için arkamda durmanı.]
[Subaru: Emilia……]
[Emilia: Sendelediğim vakit elin arkamda olacaksa tekrar ayağa kalkabileceğimi bilirim. Ve tereddüt ettiğimde de yanımda olmanı isterim, Subaru.]
[Subaru: ――――]
[Emilia: Teşekkür ederim… önümde yürüdüğün, taşları kaldırdığın, yolun pürüzlerini aldığın, çitleri kestiğin ve bana el verip rehberlik ettiğin için teşekkür ederim. Ama sanırım benim için bunu yapmaya devam edersen senin için bir yükten ibaret olacağım. Benim içimse uyduruk kaydırık bir hal alacak.]
[Subaru: Kim ‘’uyduruk kaydırık’’ der ki…… art…]
Her zamanki repliğini gerçekleştirmeye çalışsa da sözlerinin arkasını getirememişti.
Subaru göğsünde dalgalanan duyguları daha fazla dizginleyemeyecek gibiydi. Bu tarifsiz, akıl almaz hissiyat da neydi ki? Reddedemeyeceği bu hisse kapılmamak için dişlerini sıkarak konuşmaya devam eden Emilia’yı dinledi.
[Emilia: Daima senden aldım, aldım ve aldım…… bu yüzden bu kez işlerin farklı olmasını istiyorum. Her başarısızlığımda seni ve diğerlerini endişelendirmek beni rahatsız ediyor…… bunun bir daha yaşanmayacağından emin olmak için bir an önce bu işin üstesinden gelmek adına her şeyimi vereceğim.]
Nutku tutulan Subaru’nun karşısındaki Emilia’nın yüzünde kolayca göze çarpmayan, yüreklendirici bir gülümseme mevcuttu.
[Emilia: Bu yüzden lütfen yanımda kal ve ben elimden geleni yaparken beni izlemeye devam et. ――Senden tek isteğim bu, Subaru.]
※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※
[Subaru: ――――hk!!]
Rüzgârı yarıp geçerek, bacaklarını açarak koşan Subaru’nun kalbi küt küt atmayı kesmiyordu.
Yamaçta tehlikeli bir şekilde attığı her adımda çarpan dallar yüzünü keserek acıtıyor, ayakları sayısız kez takılıyor ama her şeye rağmen çılgınca koşmaya devam ediyordu.
[Subaru: ――――!!]
Sessiz bir çığlık atıp boğazını yırtılma aşamasına gelene dek genişletirken yeşilliklerin arasından görünen gecenin bulutsuz göğüne, soluk ay ışığına eşlik eden parlak yıldızlara bakarak devam ediyordu.
――Sanki içindeki tüm aptallığı dışarı dökmek ve içini bomboş hale getirmek ister gibiydi.
――Emilia’nın o son ve kararlı gülümsemesi gözlerinin ardında kazılı kalmıştı.
Emilia’nın gülümsemesi, Emilia’nın kararlılığı ve Subaru’nun yersiz kibri. En sonunda göğsünü içerden yakan o şiddetli dürtüyü anlayabiliyordu.
Ve anladığı için bir saniye bile hareketsiz kalmaya katlanamıyordu. Emilia’nın yanından ayrıldıktan sonra ormana koşturmuş, bir hayvan gibi amaçsızca ilerlemeye başlamıştı.
Hareketsiz kalmaya, uykunun kollarında saklanmaya izni yoktu. Emilia’yı düşündüğü anda kendisini alevlere boğan o şey―― o hisse “Utanç” deniyordu.
Utanç Subaru’nun tüm benliğinde hüküm sürüyor, durmasını yasaklıyordu.
[Subaru: Ben……Ben……!]
Kahrolasıca aptal. Gerçekten, gerçekten, umutsuz, adam edilemez bir aptalım.
Subaru, Roswaal Emilia’yı hor görür ve ona “şey” derken öfkeye kapılmıştı. Dişlerini sıkmış, çığlık atmış ve Roswaal’ın onu aşağılamasına izin vermeyeceğini söylemişti.
Ama hemen sonrasında Emilia ile karşılaştığında onun için yapmak istediği şeyleri sıralamış, reddedildikten sonraysa bir şeylerin farkına varmıştı――Emilia’nın kararlılığından, azminden ve gücünden en çok şüphe duyan kişi Subaru’nun ta kendisiydi. Onu koruması gerektiğini düşünmüş, üzülmesini veya acı çekmesini istememişti――
Bu bahaneye sığınarak Emilia’yı her zorluktan korumak konusunda beynini yormuştu. Onun yerine Yargılamalara girmiş, bu imkânsız hale geldiğinde kestirme yollar aramış ve ona dair bir umut bile olmamasına rağmen devam etmişti. Bu sırada en kötü ihtimalle Büyük Tavşanla alakalı bir şey yapabilirdi. Ama Subaru başından beri zihnini Emilia’nın Yargılamaları almasını gerektirmeyen bir çözüm yolu arayarak meşgul etmişti.
Subaru Emilia’yı korumak ve güvenceye almak gibi bencilce planlar yaparken Emilia ise tek başına geçirdiği gecelerde kararlılığını sağlamlaştırmış, kaçmak yerine Yargılamalara devam etmeyi seçmişti.
Tek istediğiyse Subaru’nun bu kararlılığı desteklemesiydi. Ama onu daha en baştan silen kişi Natsuki Subaru’dan başkası değildi.
[Subaru: ――――!]
Subaru, bunu fark ettiği anda inanılmaz bir utançla dolmuştu.
Yanıtına ihtiyaç duyan Emilia’ya inandırıcı olmayan şeyler sıralamış, endişeli kızı sarsarak uzaklaşmış, resmen kaçıp gitmişti. Sonra da ayakları onu ormanın bu noktasına getirmişti.
Bu tavrı da Başkentte Emilia’ya karşı sergilediği bencilliği andırıyordu.
Emilia’nın düşüncelerini umursamadan, yalnızca yeni kazandığı Otoritesini düşünerek hiçbir açıklama yapmaksızın bencilce davranmış, aralarında bir uçurum açılmasına yol açmıştı.
Bunlar yaşandığı, Emilia'ya yönelik hislerini onayladığı ve ifade edebildiği için şu anda ayaktaydı.
――Ama yeniden hata yapmıştı.
Emilia’nın yaralarını ve sorumluluklarını üstlenmek, onun hatırına yolu açmak istemişti.
Emilia ile gurur duysa da bunu hiç kimseye göstermemişti. Eskisine nazaran bir miktar ilerleme kaydetmiş gibi görünse de―― aslında değişen hiçbir şey yoktu.
Yalnızca yaralarını saklamakta daha usta hale gelmişti. Yaralarıyla ilgili böbürlenmesini sağlayan ego tatminini susturmaktan öteye gitmemişti.
Bencilliğini hala Emilia’ya empoze ediyor ve haklı olduğunu söylüyordu.
[Subaru: Ben…… Ben……gh]
Nefesi kesilerek soluk soluğa koşarken kafasına kalın bir dal daha çarptı. Acıyla geriledi ve ayakları yerden kesildi.
Yana doğru yığıldı, etrafı kirle ve yapraklarla kaplanarak yatmaya başladı.
Soğuk toprak sırtındaki tüm ılıklığı çekerken ve kesik kesik nefesler alırken bakışlarını doğruca gökyüzüne dikmişti. Ağaçların arasındaki açıklıktan gece göğünü izliyordu.
Sokak lambalarının olmadığı bu dünyada hava temiz, yıldızlar parlaktı. Yıldızlı göğün altında uzanan, bilmediği takımyıldızlarıyla çevrilen Subaru, kendi küçüklüğünün, geleceğin bilinmezliğinin, elle tutulur korkusunun ve karman çorman duygularının girdabına kapıldığını hissediyordu.
Üzerine ani bir bitkinlik çökmüştü, bilincini daha fazla açık tutamayacaktı.
Bu fırtınalı vakit hem bedenini hem de zihnini yorgun düşürmüş, sayısız sancıyla dolmasına, yavaşça karanlığa çekilmesine yol açmıştı.
Ölümden Dönüş. Cadıların çay partisi. Roswaal’ın niyetleri. Kendisinin kibri. Ve Emilia’nın kendi ayakları üzerinde durma konusundaki kararlılığı.
Bu düşüncelerle dolup taşan Subaru ne yapacaktı――
#Bu bölüm Emilia'yı takdir ettim. Demek ki ilk gün kendi kendine bu kararlılığa erişiyormuş da zamanla kırılıyormuş.
Subaru da gerçekten öküzlüğünü belli etti. Kıza moral vereceğine yargılamayı geçme şansın bu kadar azken uğraşma, başka bir yol bulalım falan diyor. Neyse ki sonradan yaptığının farkına vardı ama bakalım bu konuşma döngüde bir değişiklik yaratacak mı, okumaya devam!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..