[Subaru: Haa…]
Bu sözleri işiten Subaru hafifçe iç çekti.
Dürüst olmak gerekirse içinden [Evet, haklısın] gibi bir şeyler geçirmişti.
Birine bu şekilde tutunmayı ve dayanmayı ummuyor değildi. Tabii ki umuyordu. Tam da Otto’nun söylediği gibi güçsüz ve eksik olduğunun farkındaydı. Her şeyi tek başına çözebileceğine en ufak bir şekilde ikna olmuş değildi.
Zaten tüm bu zamanı kendi eksikliklerini Echidna ve Roswaal’ın yardımıyla telafi etmeye çalışarak geçirmemiş miydi?
Ancak eline geçen şey, onların işbirliği yerine yeni yaralar ve öğrenmek istemediği gerçekler olmuştu.
Otto’nun önerdiği şeyi çoktan denemişti. Ama hiç işe yaramamıştı, kapılar sımsıkı kapanmıştı.
[Subaru: ――Hah.]
[Otto: Bu kadar komik olan ne?]
Subaru'nun kalbindeki harap sonuç yüzüne de yansımaya başlamıştı. Bunu gören Otto tatminsiz bir şekilde kaşlarını çattı, Subaru ise kızarık ve şiş suratıyla bakışlarını Otto’nunkilerle buluşturdu.
[Subaru: Her şeyi yanlış anlamışsın.…… Yardım istemiyor falan değilim. İşe yarayabilecek her şeyi denedim. Birilerine…… düşünebildiğim herkese bel bağlamayı denedim ama yine de……]
Umutlarına ihanet edilmişti ama pes etmeye gönlü olmayarak kendisiyle kalakalmıştı.
Nihayetinde ‘’korumak’’ ve ‘’kurtarmak’’ zorunda olduğunu düşündüğü Emilia bile söylemlerini reddetmişti. Ve ancak o zaman Emilia’ya başından beri ‘korunmaya ihtiyacı olan zayıf bir kişi’’ gözüyle bakıyor olduğunu fark edebilmişti.
Türlü türlü şeyleri tecrübe eden, pek çok kişiyle tanışan, gösterişli sözler sarf eden, her şeyi yoluna koyacağını haykıran, ölme kararlılığını reddedip yaşama kararlılığını kucaklayan ve birazcık da olsa ilerlediğini varsayan Subaru’nun yaptığı tek şey yerinde saymak olmuştu.
Bu çıkmazı değiştirebilecek tek bir şey dahi göremiyordu. Artık zoraki gülümsemesi bile kurumuş, yanaklarında soğuk ve kaskatı bir ifade kalmıştı.
Bunu izleyen Otto’nun dudakları, Subaru’nun sessiz ağıtı karşısında titreşti.
[Otto: ……Ama benden en ufak bir yardım istediğini anımsamıyorum, Natsuki-san.]
[Subaru: ――――]
[Otto: Ben bel bağlamaya değecek biri değilim ve benden yardım istemek anlamsız olur…… Beni böyle görüyorsun, değil mi? Yoksa senin gözlerinde…… ben de mi korunması gerekenlerden biriyim?]
Otto’nun duygularını bastırmak isterken çıkan titrek sesi kelimelerini daha da sarsıcı bir hale getirmişti.
Bu Otto’nun öfkesinin, kederinin ve birikmiş tüm duygularının yalnızca ufacık bir yansımasıydı.
Otto’nun taşan duygularından etkilenen Subaru, bu sözlerin kendisini farkında olmadan yaraladığını görerek hızlıca başını salladı.
[Subaru: Yo, yanılıyorsun…]
[Otto: Nasıl yanılıyor olabilirim? Yanılmam tuhaf olurdu doğrusu. Madem yanılıyorum neden burada tek başına oturuyor da bana hiçbir şey anlatmıyorsun?]
[Subaru: Sana olanları anlatmama sebebim…… sana güvenmemem değil. Bu konuda yanılıyorsun.]
[Otto: ――――]
Başını sallayan Subaru’nun gözleri hareket halindeydi.
Bu sırada Otto sessizleşmiş, yeşil gözbebeklerini Subaru’ya kilitlemekten başka bir şey yapmaz hale gelmişti.
Bu bakışlardaki baskı Subaru’nun gözlerini indirmesine ve elini alnına koyarak kelimelerini bulandırmasına sebep oluyordu.
Otto’ya güvenmiyor değildi. Otto bu döngülerde Subaru’yu korumak için canını riske atmış ve hiçbir kazancı olmamasına rağmen yanında kalmıştı. Subaru bunun için samimi bir şekilde minnettardı ve ona arkadaşım derken yalan söylemiyordu.
Ama Otto’ya gerçekleri nasıl söyleyebilirdi ki?
Söz konusu Echidna veya Roswaal olsa onlar Subaru’nun şartlarını anlayabilirdi, bunda sıkıntı yoktu. Tabu ihlal edilmezdi ve konuşmak mümkün olurdu.
Ancak Otto ile durum bu şekilde değildi. Sadece Otto da değil, Emilia, Ram veya diğer Sığınak sakinleri Subaru’nun durumundan haberdar değildi.
Subaru Cadıdan veya Ölümden Dönüşten bahsetmeden içinde bulunduğu çıkmazı açıklayamazdı ki! Ona yaşanacaklardan, Büyük Tavşandan ve Köşk saldırısından bahsedecek olsa dahi―― bunları nasıl bildiğini açıklayamayacaktı.
O zaman Otto’nun kendisine inanması için ne söyleyebilirdi? Böyle bir şeyin olacağını ümit dahi edebilir miydi?
Yeterince güçlü olmadığını, yeterince zeki olmadığını ve fazlasıyla işe yaramaz olduğunu biliyordu.
Ve bu yüzden eninde sonunda, başkalarından yardım almadan elinden bir şey gelmeyeceğini, gerekli yardımı elde etmenin kendi işi olduğunu anlamıştı.
Ancak bu işte de başarısız olduğu için paydos halindeydi.
[Subaru: Açıklayamam. Kafam karman çorman…… senin de söylediğin gibi her şey allak bullak ve…… söyleyeceğim şeyleri ispatlamamın bir yolu yok.]
[Otto: …………]
[Subaru: Sana söylesem bile hiçbirine inanmayacağın şeyler söz konusu…… nasıl açıklayayım ki…… söz konusu senken veya geri kalan herkesken……]
[Otto: ……Neden denemiyorsun?]
[Subaru: ――Huh?]
Subaru’nun ‘bana inanmak için hiçbir sebebin yok’ dediği Otto’nun yanıtı bu olmuştu.
Bu sözler karşısında istemeye istemeye başını kaldıran Subaru, Otto’nun kollarını bağlamış bir şekilde kendisine bakmakta olduğunu fark etti.
[Otto: Neden anlatmayı denemiyorsun? Hiç mantıklı gelmese ve sözlerin kafanın karışıklığı yüzünden saçma sapan çıksa da sana müdahale etmeyecek ve seni sonuna dek dinleyeceğim.]
[Subaru: Yo ama bu……]
[Otto: Artık…… dökül!! Sana havalara girmeyi kesmeni söylememiş miydim!?]
Otto ayağıyla yeri tekmeleyip daha fazla sabrı kalmadığını ifade etmişti.
Sonra da parmağını gözleri irileşen Subaru’ya doğru kaldırdı.
[Otto: Hiç kanıtın olmadığı ve kimsenin sana inanmayacağıyla ilgili mızmızlanmaya vaktin varsa neden o vakti kafanda biriken her şeyi dökmek için kullanmıyorsun!? Bu oturup sızlanmaktan daha yapıcı bir yöntem değil mi!?]
[Subaru: Böyle söylesen bile……I! Sana bu ıvır zıvırdan bahsettiğimde bana inanmanın imkanı yok……!]
[Otto: ――Dök artık şu ıvır zıvırı! Bittiğinde “Sana inanıyorum.” diyeceğim! Çünkü arkadaşlar böyle yapar!!]
――Subaru’nun beyninde arapsaçına dönen her şey Otto’nun bağırışıyla infilak etmişti.
Otto’nun sözleri gerçek bir temele dayanmıyordu, mantığı da hiç ikna edici değildi.
Ama duraklamış haldeki Subaru’yu sırtından iteklemek için yeter de artardı bile.
[Subaru: Peki… hiçbirine inanmanı beklemiyorum ama……]
Böylece içinde tuttuğu tüm problemleri tek tek seslendirdi ve bunu yapması uzun bir vakit dahi almadı.
#Aslanım Otto ya, ben seviyorum valla bu çocuğu. Başta para kazanmak için her şeye dahil olmuş olsa da son döngülerde gerçek bir dost olabileceğini pek çok kez gösterdi.
Neticede düşmanların karşısında durmak yürek ister, dostların karşısında durmaksa daha da fazlasını...
O zaman bakalım Otto'nun tüm bu problemlere tepkisi ne olacak, okumaya devam!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..