İnişinin etkisi toprakta yayılırken Garfiel yavaşça sırtını düzleştirmişti.
Bu defa burnunu kırıştırma sebebi koku almak değil, öfkesini sergilemekti. Ardından boynunu kütürdetti, keskin dişlerini sıktı ve hiddet dolu gözlerini dümdüz önüne dikti.
Önünde arka arkaya iki vagon bulunmaktaydı.
Garfiel’in öldürücü varlığı yer ejderlerinin ekstrem bir telaşa kapılmasına, sürücününse sakinleştirmek adına onlara seslenmek zorunda kalmasına yol açmıştı.
Sürücü, Garfiel için tanıdık bir simaydı.
[Garfiel: Tam da kim olabilir diye merak ediyodum, bu bizim gürültücü velet diil mi! Hah! Tahmin etmeliydim. O piç bu işin içine anca seni katabilirdi.]
[Otto: Bu ifade şekli fena halde…… ah, neyse. İnsanların benim hakkımda ne düşündüğünü gayet iyi biliyorum…]
Garfiel ellerini pantolonunun ceplerine sıkıştırırken başı dertte görünen, uzun gri saçlı sürücü―― yani Otto buruk bir gülümseme sunmaktaydı.
Dizginleri becerikli bir şekilde kontrol ederek telaşlanan ejderleri sakinleştirmeyi başarmış ve hafifçe iç çekmişti.
[Garfiel: Bi bok yokmuş gibi davranıyonuz ama yer ejderleri genelde onları tehdit etme konusunda ciddi olduumda pılını pırtısını toplayıp kaçar.]
[Otto: Bunun olmaması için bir hayli uğraşmam gerekirdi, bilesin. Hem ayrıca onları geleceğin konusunda önceden uyarmıştım.]
[Garfiel: Ha――?]
Az önce duyduklarına inanamayan Garfiel’in kulakları Otto’nun ifadesi karşısında seğirmişti.
Parmaklarını istemsizce alnına götürüp bir adım öne çıkarak Otto’ya ne kast ettiğini sormaya niyetlendi.
[Garfiel: Bu da ne demek oluyo? Kaostan faydalanıp sıvışabilceeni düşündün ama bana yakalandın. Böyle olmadı mı?]
[Otto: Evet, tamamen haklısın. Biz tüccarlar için kaotik durumlardan faydalanmak bir geçim şeklidir. Ama bu yalnızca ucunda güzel bir ödül olduğunda ve kazasız belasız başarıya erişilebileceğinde geçerlidir……]
[Garfiel: …………]
Otto yüzünü ellerine gömmüş, planları mahvolmuş gibi bir tavır takınmıştı. Ancak onun sözlerindeki ve tavırlarındaki sükûnet Garfiel’in kafasını iyice karıştırmaktaydı.
Bu planları mahvolan birinin tavrı olamazdı ki! Hatta tam olarak Roswaal’ın her şey avcunun içerisindeyken takındığı surat değil miydi bu?
[Garfiel: Bu tavır ve bu sıçtıımın ifadesi…… dünyada en çok nefret ettiğim göte tıpatıp benziyosun!]
[Otto: İşte korkunç bir tarif daha…… ama netleştirmek adına kimden bahsettiğini sorabilir miyim acaba? Gerçekten bu saatten sonra ilişkimizi ilerletmek isterim.]
[Garfiel: Hah! Senle ben mi? Güldürme beni moron. ―― Dünyada en çok nefret ettiğim o göt şu anda Sığınağın en iyi odasında yan gelip yatmak ve VIP muamelesi görmekle meşgul.]
[Otto: Anlıyorum, anlıyorum… kalbinin düştüğü kişinin rakibine sırılsıklam aşık olması zor olmalı. Bu kötü durumunu anlayabiliyorum.]
[Garfiel: Kahrolasıca ağzını zorla kapatmamı mı istiyon? Oy?]
Garfiel, Ram’la ilgili hisleriyle dalga geçen Otto’dan duyduğu rahatsızlığı anlatmak adına dilini şaklatmıştı.
Evet, Garfiel isteseydi bu işi kaba kuvvete başvurarak çözebilirdi. Bu kaçış teşebbüsü Garfiel tarafından öğrenildiği anda başarısızlığa mahkûm olmuştu.
Bu saatten sonra bir yere gidecekleri yoktu. Ama güç kullanarak ısrarcı olmadıkları sürece Garfiel’in de boş yere şiddet uygulaması gerekmiyordu.
İlk işi bu meseleyi çabucak halledip Sığınağa dönmek olmalıydı.
Çünkü önceliği Sığınağın güvenliğini sağlamaktı ve bu da ufak bir dikkat dağınıklığından fazlası değildi.
[Garfiel: Her neyse, kaçış planınız başarısız oldu. O or*spu çocuğu burdaysa dışarı çıkmasını söyle. Bu boku çevirdiği için özür dilemeye başlasa iyi eder yoksa sonu acı olur.]
Garfiel’in öfkesini ve hayal kırıklığını bir yere dökmesi gerekliydi. Ayrıca o gencin ―― Natsuki Subaru’nun―― böyle bir iş çevirirken ne düşündüğünü de bilmek istiyordu.
Yargılamaları aşıp Sığınağı özgürleştirmekle ilgili böbürlenişinin üzerinden sadece birkaç gün geçmişti.
Cesareti kırılsa dahi bu hamleyi yapmak için çok erkendi. Açıkçası bu, bahane aramak olurdu.
Ve tam Garfiel onu bu düşüncelerle vurmaya hazırlanırken――
[Otto: Ehh, ne yazık ki bu talebini yerine getiremeyeceğim.]
[Garfiel: Ha?]
[Otto: Fark etmedin mi? Senin de söylediğin gibi dünyada en çok nefret ettiğin adamın ifadesini takınmış durumdayım. Bu durumda benden o adamın yapmayacağı bir şey yapmamı bekleyemezsin, değil mi?]
[Garfiel: ――――]
Garfiel, Otto’nun dolambaçlı ve muğlak cevabına anlam verememişti.
Ama bunların öylece geçip gitmesine izin veremeyeceği şeyler olduğunun bilincindeydi. Ve her şeyden önce, sırf Otto’nun tiksindiği o kişinin―― Roswaal’ın―― ifadesini takınmış olması bile her şeyin planına uygun ilerlediğinin göstergesiydi.
[Garfiel: …… Ne bok planlıyon, oy!]
[Otto: Oh doğru. İkimizin de tanıdığı o surattan bahsediyorsak buna “Kesinlikle bir şeyler planlıyorum” suratı diyebiliriz herhalde?]
Otto sincice bir şeyler yapmış edasıyla burnunu ovuştururken Garfiel, manzaradaki garipliği yeni fark etmiş olarak gözlerini kısmıştı.
Karşısında iki vagon, iki yer ejderi ve Otto bulunmaktaydı. ――Diğer vagonun sürücü platformuysa boştu.
Aslında durum bundan da fazlasıydı.
[Garfiel: Nasıl oldu da… ejderler çılgına dönüp vagonları sarsarken… içerideki piçlerden hiçbiri kahrolasıca suratını göstermedi?]
[Otto: Hmm, neden olabilir acaba?]
Otto omuz silkip aptalı oynuyor, Garfiel’in küle dönen suratıyla vagonlara yaklaşışı karşısında hiçbir şey yapmıyordu. Bu sırada Garfiel çevik bir hareketle vagonlardan birinin ardına atlayarak yolcu tarafının kumaşını kaldırma işine girişmişti.
İçeride ne olduğunu gördüğündeyse dişlerini sağır edici bir sesle sıkmaya başladı.
[Otto: ――Orada hiç kimse yok, fark ettin mi?]
[Garfiel: Hadi canım…… gh. Ne bok dönüyo! Vagonla birlikte ilerleyen kahrolasıca bi kalabalığın leş kokusunu almıştım……!]
Tükürükler saçarak yolcu kısmına adımını atan Garfiel’in cümlesi yarıda kesilmişti.
Çünkü ayaklarının altı, yani yolcu kısmı, bir kıyafet yığınıyla donatılmıştı.
Erkeklere, kadınlara, yetişkinlere ve çocuklara ait sayısız kıyafet oraya yığılmıştı. Bu manzarayla karşılaşan Garfiel’in yanaklarıysa bu basit oyuna kandığını fark etmenin etkisiyle buruşmaktaydı.
#Otto'nun bu serseri tavırları çok hoşuma gidiyor ya. Son zamanlardaki cesur ve yardımsever halleri bir harika. Garfiel'in dumur olması da içimin yağlarını eritmedi değil
Bu arada Garfiel'in en çok nefret ettiği kişinin Roswaal olduğunu da öğrenmiş olduk, demek ki Subaru'yu Roswaal'a benzettiği için sevmiyormuş. Eminim Roswaal bu benzetmeden çok memnun kalırdı.
Peki Garfiel bu oyuna ne tepki verecek, görmek için okumaya devam!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..