{???: İri biri geliyor.}
――Biliyorum, evet, farkındayım.
{???: İri biri arkanda, geliyor, hemen arkanda.}
――Biliyorum dedim ya, aklımda işte, merak etmeyin.
{???: Öleceksin. İşin kesin bitti. Zavallıcık.}
―― Bu kadar karamsar olmasanız olmaz mı!?
Hayvanlara Fısıldama İlahi Koruması, koşmakta olan Otto’nun kulaklarına uyumsuz bir ses silsilesi taşıyordu.
Bu sesler ormanda yaşayan böceklere ve çeşit çeşit canlıya aitti ve Otto, akla yatkın olanları bin bir güçlükle dikkate almaya çalışıyordu.
İlahi Korumasını keşfedeli yirmi, kontrol etmeye başlayalı on yıl olmuştu. Ve onca zamandır hiç böylesine pervasız bir şekilde kullanmamıştı.
Adını temize çıkarmak için kullandığı seferde canlı sayısının sınırlı olduğu bir şehirdeydi.
Ama bu devasa ormandaki sesler Otto’nun direnebilme kapasitesini fazlasıyla aşmaktaydı.
Hava, gökyüzü, yapraklar, toprak, taşlar… Orman canlıları için sayısız yer mevcuttu. Tüm o gizli yaratıkların seslerini dinlemekse yüzden fazla kişinin aynı anda konuşmasına tanık olmak gibiydi.
Yalnızca kulaklarıyla da işitmiyordu.
Hayvanlara Fısıldama İlahi Koruması Otto’nun algılarını çalıştırmasını gerektiriyordu. Yani söylenenleri sindirmek için beynini bir hayli genişletmeliydi.
[Otto: Bh……g]
Başında yankılanan keskin acı bedeninin sarsılmasına yol açmıştı. Bir ağaca yaslanıp suratındaki terleri silerken üzerine sızmış olan birkaç damla kanı fark etti.
Burnu kanıyordu. Bu kanayış, beyninin sınırlarının ötesinde zorlandığının kanıtıydı. Aralıklı baş ağrısının ve kulaklarının çınlayışının da azalma belirtisi gösterdiği yoktu.
[Otto: Ah… Bilmiyordum. Demek ki İlahi Korumamı aktif tutunca böyle oluyormuş. Bayağı meşakkatliymiş, değil mi…… tamamen hoş ve uyumlu olmadığı kesin. Ne acı ama…]
Böylece burnundan akan kanları sertçe silip alnını ovuşturan Otto koşturmaya devam etti.
Kulakları çınlamaya devam etse de İlahi Korumasını durdurmaya niyeti yoktu. Bu kovalamacayı bir başına atlatamazdı.
Daha önce de bahsedildiği üzere bu sesler, kendisini Garfiel’in hareketleriyle ilgili bilgilendirmekteydi. Yaratıklar Otto’nun gözleri görevi görüyor ve Otto’nun sürekli dönüp arkasına bakmasına gerek kalmıyordu.
İnsanlardan farklı irade ve arzular barındıran böcek ve hayvanların yardımını almanın başka insanlarda nasıl bir düşünce doğuracağından emin değildi ama kolay bir iş olmadığı kesindi. Düşünme şekilleri sahiden de insanlardan farklıydı.
Onları keyiflendiren ve üzen bambaşka şeyler mevcuttu. Birinin normal bulduğunu bir diğeri fazlasıyla abartı bulurdu. Ve onlarla neye dayanarak pazarlık edileceğini bilmenin hiçbir yolu yoktu.
Böcekler ve hayvanlarda da zeka arttıkça bireysel farklılıklar büyüyordu. Yaşadıkları alan bile bazı böcek tiplerinin tamamen farklı yönelimleri olmasına yol açıyordu.
Neyse ki Otto önceden kısa ama hayati bir çaba sergilemişti de Garfiel’den başarılı bir şekilde kaçabiliyordu.
――“Acaba Subaru Emilia’yı buldu mu ve doğru düzgün bir konuşma gerçekleştirebildiler mi?” diye merak ediyordu.
Amaç onlara konuşacak zaman tanımaktı―― ve Otto bu zamanı bir nebze daha uzatmak için bunca zorluğa katlanıyordu.
Subaru tahminlerinde hatalıysa ve Emilia’yı bulamazsa her şey boşa gidecekti. Peki Otto neden Subaru için tüm bunları yapıyordu?
Aklını acısından uzaklaştırmak ve kendisini başka bir şeyle meşgul etmek için bu düşüncelere dalmıştı.
Subaru hayatını kurtarmıştı ve Otto da bu borcu ödeme niyetiyle yardım ediyordu. Bu doğruydu.
Subaru onu bir arkadaş olarak görüp yardımını istemişti ve haliyle Otto’nun ona yardım etmeyi seçmesi de gayet doğaldı. Bu da doğruydu.
Ama Otto sırf bu sebeplerden ötürü kendinden istenenin bile ötesine geçecek kadar çetin ceviz miydi sahiden?
[Otto: ……Ahh, anlıyorum.]
O anda aklına gelen şey her şeye anlam kazandırmıştı. Kendisini gülümsemekten alamıyordu. Bunu fark etmek her şeyi basitleştirmişti.
Otto’nun Subaru’ya olan güveni ve ona ettiği yardım şaşırtıcı bir şekilde basit bir temele dayanıyordu.
[Otto: Köşeye sıkışmak, vazgeçmek, hiç kimsenin seni anlayamayacağını düşünmek…… Sanırım bu hissi herkesten iyi biliyorum.]
Hayvanlara Fısıldama İlahi Koruması başkalarının duyamadığı şeyleri duyma gücüydü.
Ve Otto, farklı yaratıkların sesini işitip normalde bilmemesi gereken şeyleri bildiği için diğer insanlar tarafından nahoş bulunurdu. Bir zamanlar dostu olan kişileri yitirmişti ve artık ailesini de göremiyordu. Otto için İlahi Koruması özel durumlar dışında fayda etmeyen lüzumsuz bir araçtan fazlası değildi.
Ama bu İlahi Korumaya sahip olmak tecrübelerini değiştirmişti.
İlahi Koruması yüzünden dışlanarak başkaları tarafından yanlış anlaşılmanın verdiği acıyı öğrenmişti. Bir şeyleri bilip hiç kimseyle paylaşamamanın doğurduğu yıkımı tatmıştı. Ve bu da onu, “Ne de olsa kimse anlamayacak.” diye düşünecek hale getirmişti.
Otto’ya açılmadan önce bu cümlelerin her biri Subaru için de geçerliydi. Otto’nun Subaru’ya güvenme sebebi de buydu. Subaru'nun bugününün kendi geçmişini nasıl da yansıttığını görerek bir kez daha koşmaya başlamıştı. İşte bu kadardı.
Otto yalnızca Natsuki Subaru’yu kurtarma arzusunda değildi. Bu sayede kendi geçmişini, Otto Suwen’i de kurtarmak istiyordu.
[????: Sonunda buldum seni…… lanet olasıca!!]
[Otto: ――Gh!?]
En içten düşüncelerinden birine erişmiş olan Otto, Hayvanlara Fısıldama İlahi Korumasından gelenler dışında bir ses daha işitmiş ve omzundaki darbeyle yere yığılmıştı.
Bir müddet yana doğru yuvarlanarak yumuşak toprağın üzerinde durakladı.
[Otto: Bhh, pf! N, ne…… ghu!]
[Garfiel: Çok fena, di mi?!]
Ağzına dolan yaprakları tüküren Otto ayağa kalkmaya çalışırken karnına bir tekme yemişti. Ardından ciğerlerindeki tüm havayı alan bir tekmeyle daha buluştu ve toprak zeminde savruldu.
Başı öyle fena dönüyordu ki düşünceleri bulanıklaşmıştı. Beynine oksijen gitmiyor, bedenindeki kan pıhtılaşıyor, damarları yalnızca acıyı dağıtıyordu.
#Ne çektin be Otto! Sahiden de Subaru ve Otto çok benziyor. Yaşadıklarını kimseye anlatamama, kimse tarafından anlaşılamama, yalnızlaşma... Hepsini hem Subaru ile bolca okuduk hem de son bölümlerde Otto'nun hayatında gördük.
Ve ne yazık ki kovalamacanın sonuna geldik gibi görünüyor. Otto bu seferi de atlatabilir mi, Garfiel ne kadar ileri gider, bizi neler bekler hiç bilemiyorum doğrusu. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..