Cilt 4 Bölüm 119 [ O Zaman Ve Şimdi, Değişmeyen Sevgi ] (2/3)

avatar
3540 2

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 4 Bölüm 119 [ O Zaman Ve Şimdi, Değişmeyen Sevgi ] (2/3)


Çevirmen : Clumsy 

 

 

Emilia: “—oop”

 

Echidna elini kaldırarak parmaklarını şaklattı.  

 

Emilia’nın görüşündeki her şey çarpıklaşırken orman manzarası değişti ve ayaklarının altındaki zemine değme şeklindeki yanlış hissiyatı değişirken aniden sendeledi.

 

Kafasını kaldırdı. Ormanın bu tanıdık kısmına yıkım uğramamıştı.

 

???: “Hayır! Anne, hayır! Lütfen beni bırakma!”

 

Ağlayan bir çocuğun tiz sesini işiten Emilia’nın kafası çevrildi.

 

Gördüğü şey tanıdık bir ağaçtı—içi oyulan ve küçük bir çocuğa sığınak olacak şekilde düzenlenen yer, annesinin ve kendisinin deyimiyle Prenses Odası.  

 

Fortuna ve ağlayan genç Emilia girişin dışında konuşmaktaydı.

 

Emilia Fortuna'nun göğsüne sarılmış, Fortuna ise kızını omzundan kavramıştı.

 

Emilia: “Fortuna Anne...”

 

Genç Emilia annesinin ağladığını göremiyordu ama büyük Emilia net bir şekilde görebilmişti.

 

Emilia daima asil, büyüleyici, güçlü, saygın olan, en ufak bir zayıflık sergilemeyen annesinin hararetli bir şekilde gözyaşlarına boğulacak kadar kederlenip yaralanacağını asla hayal edemezdi.

 

Annesinin ağlayışını izlemek Emilia’nın sınırına ulaşmasına yol açmıştı.

 

Bu defa ellerini yanaklarına zamanında götürememiş, gözyaşları birbiri ardına dökülmeye başlamıştı.

 

Buna tanık olmak, annesinin suratını görmek anlamasına yol açmıştı.

 

Şüphesi olduğundan değildi fakat şu saniyede bir kez daha ikna olmuştu.

 

Emilia: “Fortuna Anne... benim gerçek annemdi...”

 

Onu doğuran annesi -her kimse- Emilia için hiçbir önem arz etmiyordu.

 

Fortuna’nın kendisinin sadece bu rolü üstlenen ikinci bir şahıs olduğu yönündeki ısrarları Emilia’ya gerçek annesinin kim olduğunu asla unutturamamıştı.

 

Emilia, kıymetli ve saygın Fortuna Annesinin ağzından çıksa bile bu sözleri kabullenemezdi.

 

Emilia: “Seni seviyorum Fortuna Anne...”

 

Hiç kimse bu hissi değiştirecek bir şey söyleyemezdi.

 

???: “Fortuna-sama—!”

 

Emilia’yı sıkı sıkı tutan Fortuna’nın arkasından bir adam seslenmişti.

 

Fortuna yüzünü kıyafetinin kollarıyla silerek gözyaşlarını temizledi ve yüzünü konuşan kişiye çevirdi.

 

Bakışları hafif kıyafetler içerisindeki bir elf erkeğine çevrilmişti.

 

Bu kişi köyde yaşayan elflerden biriydi ve Emilia için de tanıdıktı.

 

Fortuna: “Arch, köy ne durumda?”

 

Fortuna tarafından olağan bir şekilde sorgulanan adam yaklaşmaktaydı. Fortuna’nın ağladığını fark etmiş görünüyordu fakat bu konuya değinmeden başını salladı.

 

Arch: “Her yerde aynı. Kardinalin astları ve köyün erkekleri karşılık veriyor ama...”

 

Fortuna: “Demek iyi görünmüyor...”

 

Fortuna başını eğerek mücadelenin kötü durumu karşısında dudaklarını ısırdı.

 

Emilia ise tedirgin bir şekilde annesine bakıyor, hiçbir şey söylemeden kıyafetlerine tutunarak titriyordu.

 

Arch kızın titremekte olduğunu fark etmişti.

 

Arch: “Her şey yolunda, korkmana gerek yok Emilia. Biz köylülere, yetişkinlere güven. Hem ayrıca annen de çok güçlü ve çok korkutucu biri.”

 

Emilia: “Mm, mm...”

 

Fortuna: “Arch, ‘korkutucu’ kısmı gerçekten gerekli miydi? Tanrım...”

 

Fortuna öfkeli bir şekilde kollarını kavuşturdu. Ama Arch’ın dolaylı anlatımına başıyla onay verdi. Bu konuda tamamen kötümser kalamazlardı ve bakışları Prenses Odasına çevrilmişti. 

 

Fortuna: “Burada saklanmak işe yaramayacak, değil mi?”

 

Arch: “Ne kadar can sıkıcı olsa da ormanda kalırsak bizi bulmaları yakındır. Acaba amaçları şey olabilir mi?”

 

Fortuna: “Muhtemelen ormanın derinlerindeki mühür. Onu nereden öğrendiler ki? Ve bir de o kadın!”

 

Fortuna Pandora’nın varlığına yönelik özel bir düşmanlık sergileyerek hayal kırıklığı içerisinde dudaklarını ısırdı ve başını kuvvetlice salladı.  

 

Fortuna: “Sorun değil ama her halükârda ben gidiyorum. Bu ormanın en güçlü savaşçısı benim, ayaklarımı sürümemin zamanı değil.”

 

Arch: “Hayır! Savaşan biz olacağız! Fortuna-sama, sen Emilia’yı alıp ormandan ayrıl!”

 

Fortuna: “Kaçmak bize ne kazandıracak? Barışçıl arazilerimiz bizden çalınacak… bu mantıkla beni durduramazsınız. Buradaki sorun bizim kaybetmemiz değil. Problem onların mührü açığa çıkartması!”

 

Fortuna Arch'ın bağırışına daha da yüksek bir tonla karşılık vermişti.

 

Ve onu azarladığı için utanarak devam etti.

 

Fortuna: “Üzgünüm.”

 

Fortuna: “Bana gücendiğini biliyorum. Gerçekten hepinizin bu işe bulaşması için hiçbir sebep yok. Emilia ve ben buraya gelerek… size ihtiyacınız olmayan yükler bindirdik.”

 

Arch: “Hayır! Sanki herhangi birimizin böyle düşünmesi mümkünmüş gibi!”

 

Fortuna: “Arch...”

 

Arch Fortuna’nın pişmanlık dolu sesine hiddetli bir tepki verdi, böyle bir şey söylemesine müsaade edemezmiş gibiydi. Yüzü kızarmış, uzun elf kulakları öfkeyle sivrilmişti.

 

Arch: “Lütfen sürekli bizi kendi sorunlarından uzak tutmaya çalışmayı bırak! Uzun ömürlerimiz yüzünden bu süre göz açıp kapayıncaya dek geçmiş gibi gelebilir… ama olsun! Burada aynı zamanı geçirip aynı şeyleri gördük! Bunu unuttun mu!?”

 

Fortuna hiçbir şey söylemedi.

 

‘Mührü açığa çıkarmak’ hem halka ifşa etmek hem de olduğu yerden çıkarmak anlamına gelebilirdi, iki türlü de uygundu. Dilin mucizeleriydi işte…

 

Arch: “Kim senin hakkında kötü düşünebilir ki! Böylesine borçluyken, sana, abine… Emilia’nın annesine… Borçlarımızı utanmazca unutmamızı nasıl beklersin!”

 

Duygu patlaması yaşayan Arch adeta gözyaşları içerisinde Fortuna’ya yalvarıyordu.

 

Henüz genç sayılan elf kesik nefeslerle dizlerinin üzerine çökerek Fortuna’ya dönmüştü. Fortuna ise gözlerini sessizce kapattı.

 

Fortuna: “Üzgünüm. —Bir kez daha ailemin beklentilerini boşa çıkardım.”

 

Arch: “Fortuna-sama... B-ben fazla ağır konuşm...”

 

Fortuna: “Yo, söylediklerin önemliydi. Özür dilerim, Arch. Ve teşekkür ederim.”

 

Fortuna diz çökmüş haldeki Arch’a teşekkür ederek elini uzattı. Arch ise anlık bir tereddütten sonra Fortuna’nın elini tutarak sessizce ayaklandı.

 

Fortuna yüzünü Emilia’ya çevirdi.

 

Fortuna: “Emilia. Annenin herkesi koruma konusunda önemli bir rolü var. Kısacık bir süreliğine birbirimizden ayrılacağız.”

 

Emilia: “Y-yapma, Anne. Ben... Ben...”

 

Fortuna: “Lütfen. Sadece kısacık bir süreliğine, o yüzden lütfen dinle. Arch’la birlikte giderek ormanı terk et. Bu orman… yakında çoook tehlikeli olacak.”

 

Ağlamanın eşiğinde olan ve kafasını sallayan Emilia ile konuşan Fortuna bakışlarını Arch’a çevirdi. Kararlı menekşe gözleriyle attığı bakış Arch’ın cılız bedenini kaskatı etmişti.

 

Arch: “For-Fortuna-sama... Ben-”

 

Fortuna: “Arch. Henüz gençsin ve önünde uzun bir gelecek var. Lütfen Emilia’yı al ve… Yaşamak için zor bir dünya olduğunu biliyorum ama bir umut olmalı.”

 

Arch: “Ben... Her şey sona ermiş gibi konuşmayacağım! Be-ben de son ana dek herkesle birlikte ormanda kalacağım!”

 

Fortuna: “Lütfen, Arch. Emilia… O benim... benim abimin ve yengemin kızı…”

 

Arch: “—!”

 

Bu kırılgan bir kadının sesiydi, Fortuna’nın kuvvetinden ve asaletinden yoksundu.

 

Bu kadının ve annenin -Fortuna’nın- sesini işitmek Arch’ın yüzünden yaşlar dökülmesine yol açmıştı.

 

Arch yüzünü ellerinin arasına gömerek hıçkırmaya başladı.

 

Arch: “Bu hiç adil değil...! Böyle bir şey duymuşken reddetmenin imkânsız olduğunu biliyorsun…! Ben de herkesle birlikte savaşmak istiyorum! Ama!”

 

Fortuna: “Üzgünüm. Lütfen her şeyi çocuklara yıktığım için bizi bağışla.”

 

Fortuna ellerini ağlamaklı genç adamın omuzlarına koyarak affını dilemişti.

 

Arch ise hiçbir şey söylemeden Fortuna’nın talebini kabul etti.

 

Artık Fortuna’nın ikna etmesi gereken tek kişi Emilia idi.

 

Fortuna: “Emilia”

 

Emilia: “Hayır! Be-ben seninle birlikte olmak istiyorum, Anne! Lütfen! Lütfen diyorum! Lütfen seninle olmama izin ver! Ben istemiyorum, yalnız kalmak istemiyorum…”

 

Fortuna: “Hiç de yalnız değilsin. İyi dinle.”

 

Emilia anlaşılmaz bir şekilde bağırmaya başlamıştı. Ellerini kulaklarına bastırıyor ve annesinin vedasının her kelimesini engellemeye çalışıyor, bu da büyük Emilia’da kendi çocukluğunun yanaklarını öfkeyle çekme isteği uyandırıyordu.

 

Sebepse itaatsizliğini cezalandırmak değildi. Fortuna’nın söyleyeceği tek bir heceyi dahi kaçırmamaktı.

 

Fortuna: “Emilia.”

 

Fortuna yere çökerek Emilia’ya sarıldı.

 

Emilia’nın kollarını sarıp kulaklarını tıkamasını engelledi ve kızı başını ona dayarken yanaklarını onun gümüş saçlarına sürttü. Herkesten çok sevdiği kişiyi dokunarak zarar görmekten korumak ister gibiydi.

 

Fortuna: “Annen daima senin yanında olacak. Gözlerini kapattığında hatıralarına dolacak. Kendi kendini sardığında kalbinde sıcaklığı çoğalacak. Seslendiğinde sesin aynı göğün altında yankılanacak. Sen ve Annen daima birlikte olacaksınız. Daima, daima, sonsuza dek… birlikte.”

 

Emilia: “Yalancı. Yalancı, yalancı, yalancı... Yalan söylüyorsun, Anne...”

 

Fortuna: “Emilia. —Söz veriyorum.”

 

Emilia annesinin sözlerini boş birer teselli olarak değerlendirip hiçe saymaya çalışıyorken Fortuna gözlerinin içerisine bakarak bu cümleyi kurmuştu. ‘Söz’ kelimesi Emilia’nın nefesini tutup çenesini kapatmasına yol açtı.

 

Fortuna'nın bakışlarını takip ederek uzattığı avcuna bakan genç Emilia da avcunu Fortuna’nınkinin üzerine yerleştirdi.

 

Fortuna: “Emilia ve Annesi daima birlikte olacak. Sana söz veriyorum.”

 

Emilia: “S-ssen, gerçekten… benimle olacak mısın?”

 

Fortuna: “Evet, gerçekten. Annen seni dünyadaki herkesten çok ama çooook seviyor, Lia.”

 

Hassas bir şekilde söylenen ‘Lia’ kelimesi hem genç hem de büyük Emilia’nın gözlerindeki yaşları boşaltmıştı.

 

Geçmişin Emilia’sı da şimdinin Emilia’sı da hıçkıra hıçkıra ağlıyor ve bağırıyordu…

 

Emilia: “Fortuna Anne... B-ben de seni seviyorum… seviyorum, seviyorum…”

 

Emilia: “Seni seviyorum. Seni seviyorum, Fortuna Anne. Seni seviyorum, çoook seviyorum, çoook değerlisin…”

 

İki Emilia da aynı duygularla kendilerine sunulan sevgiye delice karşılık vermişti.

 

Seslerini zorluyor, bedenlerini ona yaklaştırıyor, kalplerindeki tüm o hisleri başka türlü ifade edemeyecekmişçesine sergiliyorlardı.

 

Fortuna: “Seni seviyorum, Lia.”

 

Fortuna’nın ılık dudakları yanaklarına, gözkapaklarına ve alnına dokunuyordu.

 

Fortuna onunla dokunuşlar, kucaklayışlar paylaşmakta serbest olmasına rağmen bir anne olarak sevgisini göstermekte geç kalmıştı, böyle şeyleri asla yapmazdı— Bu yüzden bu an, Fortuna’nın kendisini kalbinin derinliklerinde ilk defa Emilia’nın annesi olarak kabullenişiydi.

 

Fortuna: “—Sana güveniyorum, Arch.”

 

Arch: “... Anlaşıldı.”

 

Kızına olan mutlak sevgisini sergilemiş olan Fortuna yeniden ayağa kalkarak genç adama seslenmişti. Arch ise ağlamakta olan Emilia’yı Fortuna’dan alıp sımsıkı tutup Fortuna’ya başını iyice eğerek karşılık verdi.

 

Fortuna: “Güvenle uzaklaşın.”

 

Arch: “Öyle yapacağım... Evet, öyle yapacağım! Emilia’ya... bu kıza hiç kimsenin zarar vermesine müsaade etmeyeceğim!”

 

Fortuna'nın yanakları rahatlamıştı.

 

Ormanın derinliklerindeki bir yolu işaret etti.

 

Fortuna: “Bu yol. Sana yalvarıyorum.”

 

Arch: “—”

 

Arch bu sözlerin ardından hiçbir şey söylemeden Fortuna’nın işaret ettiği yola doğru koşturmaya başladı.

 

Koşturan adamın kucağındaki Emilia ise omzunun ardından kafasını çevirdi—ve giderek uzaklaşan annesine baktı. Hiçbir ses çıkarmadan haykırdı.

 

Fortuna'nın keskin gözleri son derece hassaslaşarak yumuşadı…

 

Fortuna: “—Seni seviyorum, Emilia.”

 

#Taze bir anne olarak bu bölümde fazlaca duygulanmış olabilirim 
Gerçekten Emilia'nın yargılamasını okumayı iple çekiyordum, beklediğime de değiyor. Yeni karakterleri, heyecanları, verdiği bilgilerle bu bölümleri pek sevdim. Şimdiyse Fortuna'nın kaderini mi göreceğiz yoksa Emilia'yı mı takip edeceğiz sorusunun cevabını merak ediyorum. O zaman bu cevabı almak için uzunca bir bölümde tekrar görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr