Cilt 4 Bölüm 120 [ Elior Ormanı, Ebedi Buzullaşma ] (8/9)

avatar
3406 2

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 4 Bölüm 120 [ Elior Ormanı, Ebedi Buzullaşma ] (8/9)


Çevirmen : Clumsy 

 

 

—Dondurucu bir rüzgâr bıçağı havada ıslıklar çalarak Pandora’nın bedenini parçalara ayırdı.

 

Fışkıran kanı anında donmakta, kan kırmızı buz çiçekleri peşi sıra oluşmaktaydı.

 

Merkezdeki tek bir buz kütlesinin etrafına yayılan kan rengi taçyapraklarla buzun ve ölümün şaheseri meydana gelmişti.

 

Pandora: “Bu oldukça tehlikeliydi. Tüm bunlar nereden geliyor böyle—”

 

Emilia: “Geber.”

 

Buzdan çubuklar Pandora’nın uzuvlarını yere saplıyor, yerden çıkan bir buz mızrağı Pandora’yı kasığından başına dek delip geçiyor, donuk bedeni tiz sesler eşliğinde parçalara ayrılıyordu.

 

Pandora: “Lütfen sakin ol. Eminim konuşarak anlaşabiliriz.”

 

Emilia: “Geber.”

 

İki taraftan gelen buz topları Pandora’yı sıkıştırıyor ve onu bir kan yığınına dönüştürüyordu.

 

Pandora: “Artık durmalıyız. Sen nazik doğalısın ve başkalarına zarar verebilecek bir kız değilsin. Annen sana bunu öğretmedi mi?”

 

Emilia: “Geber.”

 

Dönen bir buz bıçağı Pandora’yı ayağından beri yakalamış ve kırmızı şerbetini fışkırtmaya başlamıştı.

 

Pandora: “Seni böyle görmek anneni üzerdi. Ne gerçek annen ve baban ne de Kardinal Petelgeuse bunu arzulardı.”

 

Emilia: “GEBER!”

 

Beyaz bir sis Pandora’nın bedenini örterek buzdan bir heykele dönmesine yol açtı. Devasa bir buz kılıcı onu parçacıklara ayırdı ve Pandora heykelini toprağa savurdu.

 

Fakat bu yıkım fırtınası ve kana susamışlığa rağmen,

 

Pandora: “Bir çıkmaza girdik. Görünen o ki beklediğimin tam tersi bir etki doğdu.”

 

Emilia: “Geber, Geber, Geber, Geber!!”

 

Bağıran, kollarını savuran Emilia, Pandora’ya buzlu bir yıkım gönderiyordu.

 

Fakat tüm darbeleri ulaşsa da Pandora kötü bir ölüm tatsa da göz açıp kapayıncaya dek tamamen toparlanmış bir şekilde geri gelmeyi sürdürüyordu.

 

Emilia: “Hahhh! Hahhh! Hauhhh!”

 

Emilia büyü kullanma limitlerine erişmek üzereydi.

 

Kendisine uygun olmayan büyüleri ardı ardına tekrarlayışıyla suratı kızaran Emilia’nın alt bedeni donmaya başlamıştı.

 

Genç bedenine çektiği uçsuz bucaksız mana bir yıkım doğuruyor ve içinden zamanında kaçamıyordu.

 

Pandora: “Güç gösterisi kapasiteni aşıyor, bu yüzden soyundan ötürü bedenine verdiğin zarardan bile kaçınamayacaksın. Bir cadının kanı karmadan kaçamaz. —Belki de bu orman, bu gücü uyandırmaman için gerekliydi.”

 

Emilia başını sessiz bir ret şeklinde salladı. Sağ bacağı tamamen donmuştu ve ayağa kalkabileceği bile muammaydı. Dizlerinin üzerine çökerken kana susamışlıkla ışıldayan gözlerini Pandora’ya çevirmişti.

 

O keskin, uğursuz bakışların hedefi olduğunu gören Pandora başını salladı.

 

Pandora: “En kıymetli hedefimin önünde duruyor olmam pek üzücü ama sanıyorum ki bugünlük geri çekileceğim. Beni kibarca kapıyı açmak konusunda daha fazla dinlemeyecekmişsin gibi görünüyor.”

 

Emilia: “Geber, Geber, Geber, Geber, Geber...”

 

Pandora: “Bugünü senin soyuna tanıklığım ve yeni bir Günah Kardinali yaratımıyla da yeterince iyi sayacağım. Hedefimeyse başka bir gün ulaşacağım."

 

Bencil bir mantık, başkalarını hiçe sayma ve tamamıyla benmerkezcilik.

 

Pandora durumdan elini eteğini çekmiş görünürken görüşüne beyaz parçacıklar girdi.

 

Kar.

 

Emilia'nın hiddetli büyü gösterisi çığırından çıkmış, hava ekstrem şekilde çarpılmış ve kar yağışı başlamıştı.

 

Önce hafif bir serpintiden ibaretti fakat kar giderek kuvvetlenmeye başladı ve çok geçmeden şiddetli bir rüzgârın örtülüşüyle fırtına denilebilecek bir hal alındı.

 

Pandora: “Görünüşe bakılırsa bir sonraki konuşmamızda yüz yüze bakabilmemiz için bile seni her şeyden uzaklaştırmakla başlamak durumundayım.”

 

Pandora başını gökten indirerek beyaz dumanlar eşliğinde nefes almakta olan Emilia’ya doğru yürümeye başladı.

 

Emilia nefret ettiği bir düşmanın yaklaşıyor olmasına rağmen kımıldayamıyordu. Bedeni çoktan beline dek donmuştu ve artık kollarını dahi kaldıramıyordu.

 

Pandora: “Bu çılgınca gücü doğurdun ve uzun bir uykuya dalacaksın. Peki bu buzullaşmış ormanın manası tamamen tükenecek mi yoksa seninkiyle kıyaslanabilecek güçte bir varlık aksini gerçekleştirebilecek mi? Hangisi olursa olsun buzun altında geçireceğin sürenin kısa olmayacağından şüpheleniyorum.”

 

Emilia: “Geber, Geber!”

 

Pandora: “Üzülerek söylüyorum ki gebermeyeceğim. Sanırım sen de ben de bu buz eriyene ve tekrar görüşene dek hayatta ve sağlıklı kalacağız. Ve o vakit geldiğinde işleri şu anki mizacıyla yürütemeyeceğimiz kesin. İşte bu yüzden...”

 

Pandora'nın beyaz parmağı Emilia’nın alnındaki soğukluğa temas etti.

 

Emilia'nın menekşe gözleri tiksinme doluydu. Pandora ise hiçbir düşmanlık taşımadan gülümsüyordu.

 

Pandora: “BUGÜNE BAĞLI TÜM ANILARIN BENİM VARLIĞIM OLMAKSIZIN BÜTÜNLENECEK.”

 

Emilia: “—Ah,”

 

Pandora: “Onları gönlünce süslemekte özgürsün. Aynen öyle. Sözünü tutmak için elinden geleni yaptın. Bu gerçeği kalbine kazır ve şu anki halinle devam edebilirsen beni memnun edersin.”

 

Bedeni göğsüne dek donmuş olan Emilia’nın suratı seğirmiş, bakışları odağını yitirmişti.

 

Gözleri dönüyor ve zihni yağmalanırken ağzından salyalar akıyordu.

 

Zihni ufalanıyordu.

 

Anılarının arka planı ayrım gözetmeksizin ve duygusuzca değiştiriliyordu.

 

Yaptığı konuşmalar silinerek uzaklaşıyor, kesinlikle işitmediği hakaretlerin saldırısına uğruyordu.

 

Önemli bir şeyse silinmiyordu—bir söz.

 

Sözünü tutmuştu ve asla unutmayacağı tek şey buydu. Tabii sözlerini tutmayı da asla unutmayacaktı.

 

Sözünü tutmuştu. O söz tutulmuştu.

 

Hiç kimse onun sözünü tuttuğunu inkâr edemezdi.

 

Pandora: “Kalbin ne sonuca varacak ve bir dahaki karşılaşmamızda bana nasıl bir gülümseme sunacaksın? Mükemmel kavuşmamızı hevesle bekliyor olacağım.”

 

Kar fırtınası ormanda öfkeyle hüküm sürmekteydi. Pandora uzun, dağınık saçlarını tutarak yürümeye başladı.

 

Şuursuzca dizlerinin üzerine çöküp kalan Juice yarı yarıya kara gömülmüştü. Pandora ona bir şeyler fısıldadı. Juice ise güçsüz bir ifadeyle ayağa kalktı.

 

Böylece ikili, Pandora ve Juice, karlı ormanı yan yana terk etti.

 

Emilia’nın elinden gelen tek şey gidişlerini izlemekti.

 

Buz suratına dek ulaşmış ve farkındalık yalnızca gözlerini terk etmemişti.

 

Emilia bakışlarını yere indirerek bir şeyi fark etti.

 

Önündeki zeminde doğal olmayan bir kar yığını mevcuttu.

 

O beyaz, karlı manzaranın ortasında biri kendisine sarılırmış gibiydi.

 

Emilia: “—”

 

Ağzı kımıldamıyordu. Artık gözlerini bile kapatamıyordu.

 

Bedeni donmuştu ve kalbi buz tutuyordu. Emilia’nın bilinci—

 

Emilia: “—orad,”

 

—erimeyen buzun içerisinde bir asır geçirecekti.

 

Bir ruh, onu arayan ve yalnızca onun hatırına bu dünyada canlanan ruh onu bulana dek…

 

—İşte Emilia o zamana dek buzun içerisinde kalacaktı.

 

#Dünkü yanıtlarınızın komikliği ve güzelliğine bir karşılık vermek istedim, bugüne de yeni bir bölümle başlayın dedim :) Son iki bölümümüz biraz kısaydı ama bir sonraki bölüm bunun iki katı kadar olacak merak etmeyin. 
Emilia'nın geçmişinin neden değiştiğini, kar fırtınasının ve asırlık uykusunun nasıl başladığını öğrenmiş, onu kurtaran ruh meselesine de hafifçe değinmiş olduk. Ve Pandora'nın bahsettiği buluşmayı ben de iple çekiyorum, bir sonraki karşılaşmaları ne zaman ve nasıl olacak sorusu çok merak uyandırıcı.
O zaman geçmişini açığa çıkaran Emilia'nın Echidna ile yapacağı sohbet için bir sonraki bölümde görüşmek üzere!

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr