Cilt 4 Bölüm 123B [ Suya Yansıyan Mutluluk ] (3/3)

avatar
3387 4

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 4 Bölüm 123B [ Suya Yansıyan Mutluluk ] (3/3)


Çevirmen : Clumsy 

 

Fortuna: “...Sana sadece yüzünü yıkamanı söylediğimden eminim, peki her yerini sırılsıklam ederek dönmeyi nasıl başardın? Anneni şaşırttın.”

 

Hayrete düşen Fortuna, eve sular damlatarak gelen kızını karşılarken iç çekmişti.

 

Saçları havluyla güzelce kurutulmuş olsa da beyaz kıyafetleri tenine yapışmıştı ve eteğinden damlalar dökülmekteydi.

 

Emilia: “Üzgünüm Anne. Birazcık... biiiiirazcık uyku mahmuruymuşum.”

 

Fortuna: “Uyku mahmurluğundan kurtulman için yüzünü yıkamanı söylediğimi biliyorum ama buna bayağı enerji harcadığın ortada. Gerçekten ne kadar büyürsen büyü çocukluktan çıkamıyorsun. Seni bu halde gören oldu mu?”

 

Muhtemelen, ‘Bu sıçana dönmüş halini birinin görmesi utandırıcı olur’ demek istemişti.

 

Ama -mucizevi bir şekilde- dönüş yolunda hiç kimseye rastlamamıştı.

 

Emilia: “Hayır, sıkıntı yok. Sadece Arch gördü.”

 

Fortuna: “Hmm... Arch. Ehh, eğer sadece oysa... gerçi Arch’ın son zamanlarda sana eskisinden daha farklı gözle baktığından şüpheleniyorum ama...”

 

Emilia: “Anne?”

 

Fortuna: “Ah, emm, yo, yok bir şey. Hadi gel artık.”

 

Emilia bakışlarını indirmişti. Fortuna ise uysal bir bakış attıktan sonra Emilia’nın başını okşadı ve elini tutarak eve soktu. Fakat Emilia’nın kıyafetlerinden hala su damlamaktaydı.

 

Emilia: “Anne, ev sırılsıklam olacak.”

 

Fortuna: “Sonrasında sileriz olur biter. Her neyse, bir havlum var, onunla kendini kurula, sonra da odanda üstünü değiştir. Sen dönünce kahvaltı hazırlayacağım.”

 

Bu ev, mana katılarak oyuk bir ağaçtan şekillendirilerek yapılmıştı. Fortuna’nın elinden çıkan ev yalnızca iki kişi için oldukça büyüktü. İkinci katta ikilinin ayrı ayrı odaları bulunuyordu, birinci katta ise mutfak ve yemek alanı mevcuttu.

 

Üzerine düşününce lüks bir oda kullanım şekliydi.

 

—'Üzerine düşününce' de pek garip bir ifade şekliydi.

 

Fortuna: “Hadi işe koyul bakalım.”

 

Emilia: “Wagh”

 

Düşüncelere dalan Emilia suratına havlunun bastırılışıyla isyankâr bir şekilde Fortuna’ya baktı. Fakat annesinin bakışlarını ve ellerini beline yerleştirişini görünce çabucak teslim oldu.

 

Havlu yüzüne yansıyan güneş gibi kokuyordu. İkinci kattaki odasına ilerlerken kendisini kurulamaya başladı.

 

Odası oldukça sadeydi.

 

Aynı şey Fortuna için de geçerliydi ancak Emilia anlamsız dekorasyonlardan bilhassa hoşlanmıyordu. Olabilecek en az mobilyayla döşenmiş odasında yalnızca birkaç ekstra eşya bulunuyordu. Emilia içlerinden biri olan, kıyafetlerinin bulunduğu ahşap kutunun yanında çömelmişti. İçerisinden rastgele bir kıyafet çıkartarak çabucak ıslak kıyafetlerini değiştirdi.

 

Emilia odası gibi giyimi konusunda da bir güzelleştirme çabası sarf etmiyordu.

 

Üstünü başını örtecek yeterlilikte kısa kollu bir kıyafeti başından geçirmiş, sonra da iç çamaşırlarını değişerek odadan ayrılmıştı. —Bu esnada kıyafet kutusunun yanındaki objeye bakmamak için bilinçli bir çaba sarf etmişti.

 

Emilia: “Fortuna Anne, ben kıyafetlerimi kendim yıkayacağım, o yüzden...”

 

???: “Tanrım. Bence bu bir evlat için harika bir hareket.”

 

Emilia: “—”

 

Emilia çamaşırlarını bir sepete koyarak merdivenlerden inerken bir adamın sesiyle karşılanmıştı.

 

O nazik, sevecen sesi duymak nefesini hızlandırırken bakışlarını yemek masasına çevirdi.

 

Genellikle masayı yalnızca Fortuna ve Emilia çevrelerdi, dolayısıyla üç sandalyeden biri fazlalıktı. O sandalye belli birinin ziyaretlerinde kullanılır, Fortuna tarafından evin derinliklerinden getirilirdi.

 

O sandalyede oturan kişiyse tabii ki tanıdığımız,

 

Emilia: “Juice.”

 

Juice: “Aynen öyle, seni yeniden görmek çok güzel, Emilia-sama. Seninle ilgili kayda değer bir değişiklik oldu mu?”

 

Emilia: “Benimle ilgili mi? Yo, her şey her zamanki gibi. Juice, çooook uzun zaman oldu. Bugün geleceğini bilmiyordum, nasıl oldu da geldin?”

 

Juice: “Bilmiyor muydun? Parmağıma sizinle önceden iletişime geçmesini söylediğimden emindim...”

 

Ilıman yüzlü adam, Juice, elini düşünceli bir şekilde çenesine götürdü. İyi huylu biriydi ve gerçekten canı sıkılmış görünüyordu. Fakat Emilia suçluyu bulmuştu.

 

Bakışlarıyla Juice’i atlayarak eli ağzında, kahkahasını bastıran Fortuna’yı gördü.

 

Emilia: “Anne, bu sırrı kendine saklamışsın.”

 

Fortuna: “Huhu, öyle mi yapmışım? Belki de sadece unutmuşumdur.”

 

Emilia: “Sanmıyorum. Juice'in sandalyesi burada ve üç kişilik yemek hazırlıyorsun.”

 

Fortuna: “Ah, keskin gözler. Genelde biraz ayarsız oluyorsun ama bu konularda algın çok yerinde.”

 

Fortuna Emilia’ya göz kırparak kaldırdığı tabağı uzattı.

 

Fortuna: “Hadi gel de masayı kurmama yardım et, Lia. Tek başına yemek yapamıyorsun, hiç değilse ortalığı düzenleme konusunda yardımını alabileyim.”

 

Emilia: “Hrmp... konuyu değiştiriyorsun. Ayrıca yemek yapamama sebebim de bana öğretmemen.”

 

Fortuna: “Kesin tuzla şekeri karıştırırsın ve doğru düzgün bıçak tutamayan bir kızı mutfağa sokmak beni çok korkutuyor.”

 

Emilia'nın itirazlarını bastıran Fortuna masaya tabakları dizmeye başladı. Emilia da memnuniyetsiz görünüşüne rağmen boyun eğmiş bir şekilde onu takip etti.

 

Bu sırada Juice, sandalyesinde oturarak yemeklerin kokusunu içine çekmekte ve gülümsemekteydi.

 

Juice: “Sofrana iştirak etmek büyük bir ayrıcalık, Fortuna-sama. Ne kadar yaşarsam yaşayım bunun verdiği keyif hiç azalmıyor.”

 

Fortuna: “İşte yine rahatlıkla böyle şeyler söylüyorsun.”

 

Juice: “Yalnızca içten hislerimi dile getiriyordum?”

 

Fortuna: “Ben buna hilekarlık derim.”

 

Juice sıkıntılı bir görünümle başını kaldırmıştı.

 

Emilia ise bu etkileşimi izleyerek gülümsemekteydi. Onların bu halini görmek bile Fortuna’nın kendisine boyun eğdirdiğini unutmasına yetmişti.

 

Emilia: “Annemin yemekleri seni bu kadar mutlu ediyorsa sen de burada yaşasana Juice.”

 

Fortuna: “Nee—Emilia!”

 

Masanın ortasına sebzelerle dolup taşan koca bir tabak yerleştiren Emilia konuşmaya katılarak lafı bu noktaya taşımıştı. Fortuna ansızın paniklemiş bir görünümle ve suratı kıpkırmızı kesilerek göz ucuyla Juice’e baktı.

 

Fortuna: “Bö-böyle delice şeyler söyleme. Juice’in işi başından aşkın, takviminde bir boşluk yaratıp bizi görmeye geliyor ve...”

 

Juice: “Teklifin beni fazlasıyla mutlu etti, Emilia-sama. Mümkün olsaydı minnettar olurdum. Sahiden olurdum.”

 

Fortuna aceleyle itiraz ederken Juice sakin bir şekilde yanıtlamış, ikili birbirinin tam zıttı cevaplar vermişti. Juice’in ifadesiyle duraksayan Fortuna sandalyesine çökerek kendisini ufalttı. İkiliyi izleyen Emilia ise kendi sandalyesine yerleşti.

 

—Önünde gerçekleşen bu sahne ona fazlasıyla doğal gelmişti.

 

Emilia: “Anne, Juice, ikinizin de itirazı yoksa bunu yapmalısınız bence. Hiç kimse size engel olacak değil. Ah… tabii ben engel olmuyorsam?”

 

Fortuna ve Juice’in birbirinden hoşlandığı ortadaydı.

 

Belki de bu işi bu noktadan daha ileri taşımama sebepleri Emilia’nın varlığıydı.

 

Fakat Emilia’nın endişesinin—

 

Fortuna: “Olmuyorsun.”

 

Juice: “Olmuyorsun.”

 

—yersiz bir endişe olduğu ikilinin ağzından anlatılmıştı.

 

Emilia'nın gözleri irileşti. Fortuna ve Juice ikilisiyse aynı şeyi söylediklerini fark ederek birbirine döndü ve gülmeye başladı.

 

Emilia: “Gördünüz mü, gerçekten çoook iyi anlaşıyorsunuz.”

 

Fortuna: “Bizimle dalga geçmeyi bırak, Emilia. Juice, şuna bir şey söyle.”

 

Juice: “Aynen öyle, Emilia-sama. Fortuna-sama muhteşem bir insan. Eğer gereğinden fazla kalırsam onu nahoş söylentilere maruz bırakabilirim.”

 

Emilia: “Hrrmpf. Bence bunun için artık çok geç.”

 

Juice Fortuna’yı överek sorumluluğu kendi üstüne almıştı. Bu sırada Juice’i izleyen Fortuna’nın bakışlarına yerleşen hüznü gören Emilia parmağını kaldırdı.

 

Emilia: “Sonuçta herkes evden her çıkışımda bana Fortuna Anne ve Romanée-Conti Babaya sıkıntı çıkarmamamı söylüyor.”

 

Bunu duymanın ikiliyi nasıl da serseme çevirdiğini izlemek bayağı eğlenceliydi.

 

Emilia ellerini ağzına götürerek kahkahasını bastırdı, nefes alışını düzene koydu ve-

 

Emilia: “Ciddiyim. Geçen geç saatlere kadar oturup bana verdiğin eski kitaplar arasındaki farklılıkları ve haritaları düzenlerken… herkes babamın işlerine yardımcı olduğum için beni övdü.”

 

Fortuna: “K-kim dedi onu...”

 

Emilia: “Sokağın karşısındaki Tehena-san, Mitto-san ve Tansei nine.”

 

Fortuna: “Ah o üç dedikoducu...!”

 

Suratlarının havada süzüldüğünü hayal eden Fortuna dudaklarını öfkeyle ısırmaktaydı.

 

Kaşlarının da aynı öfkeyle kalkışı suratını birazcık korkutucu kılmıştı.

 

Emilia ‘neyse neyse’ diyerek devam etti.

 

Emilia: “Herkes böyle düşünüyor.  Ve ben de, ee, ben, ıı, bu şeyi düşündüm, bayağıca, sonra da, hmmm, aaah… şey…”

 

Juice: “Emilia-sama, kendini bu konuda düşünmeye zorlaman gerekmiyor.”

 

Emilia: “Y-yo! Bence iyi olur! Ama birazcık Annem elimden alınıyor gibi geldiği için sakin davranamıyorum!”

 

Geri kalan herkes tamamen hazırken ikili ve Emilia kararsız davranıyordu.

 

Onların sorunu bir yanaydı ama Emilia, kendi duygularının onların kararlarını etkilememesini tercih ederdi.

 

Sonuçta Emilia'nın bakış açısı bile onların harika bir ikili olduğunu söylüyordu.

 

Emilia: “Bence çoook güzel olur. Siz ikiniz de bunu düşünmelisiniz.”

 

Fortuna ve Juice sessizdi.

 

Emilia: “Sizi ne ormandaki biri ne ben ne de bir başkası durduracak. Kimsenin bunun kötü olduğunu ve bunu yapamayacağınızı söylemesine izin vermeyeceğim!”

 

Emilia bu coşkulu konuşmasının sonunda ellerini masaya geçirdi.

 

Fakat o anda fazla tutkulu davrandığını fark ederek afalladı. Ve ikili kendisine bakarken saçlarını ve oturuşunu düzeltti.

 

Emilia: “V-ve bu yüzden... Gerisini siz gençlere bırakıyorum.”

 

Fortuna: “Sahiden, Emilia, nereden geliyor bu laflar?”

 

Fortuna kıpkırmızı kesilen Emilia’nın yorumu karşısında hayret etmişti. Fakat o ifade yerini çok geçmeden bir kahkahaya bıraktı.

 

Fortuna: “Hee, huhuhu.”

 

Juice: “Ahaha, Emilia-sama... gerçekten de büyümüşsün. Başka türlü düşünerek muhakememde hata etmişim.”

 

Fortuna: “Öyle yapmışsın, Juice. O benim gurur kaynağı kızım, tabii ki büyüyecek.”

 

Juice: “Evet, onu hafife almışım.”

 

Fortuna ve Juice birbirlerine bakarak gülmekteydi.

 

Atmosfer daha da hassas bir hal almıştı ve Emilia kendi ifadelerinin bu duruma bir değişiklik getirdiğini hissedebiliyordu.

 

İkili sıcacık bir hava taşımaktaydı.

 

Paylaştıkları bakışlar da kesinlikle eskisinden farklıydı.

 

—Korkunç derecede mutlu bir sahneydi.

 

Fortuna: “...Emilia?”

 

Fortuna Emilia’ya bakarak seslendi.

 

Emilia ise nefesini tutarak yüzünü ellerinin arasına gömdü. Paniklemiş bir şekilde gözlerinden dökülmekte olan yaşları silerek zoraki bir “Ah” sesi çıkarttı.

 

Emilia: “Sa-sanırım gözüme toz kaçmış. Çoook büyük bir toz.”

 

Fortuna: “Çok mu büyük? İyi misin?”

 

Emilia: “İyiyim, sadece yumruk ebadında.”

 

Juice: “İ-iyi olacağından emin misin?”

 

Emilia: “İyiyim!”

 

Emilia gözlerini hırsla ovarak ayağa kalktı.

 

Masayı terk etti ve ikinci kata yöneldi.

 

Emilia: “Gerçekten iyi bir göz damlası damlatacağım. Gözlerim o kadar tazelenecek ki dökülecekler.”

 

Fortuna: “Gözlerin çok tatlı bir ametist tonu, Emilia, onları heba etme. Aynı abiminkiler gibi ve sevimliler.”

 

Emilia: “Ve senin gözlerinle de aynı renkteler, anne.”

 

Belki de bu yanıtı beklemiyor olan Fortuna'nın gözleri şaşkınlıkla açılmıştı. Juice’in bu ifadeye güldüğünü gören Emilia da onun gülüşüne eşlik etti.

 

Ve gülümseme eşliğinde merdivene adımını attı, bakışlarını ikiliye çevirdi.

 

Emilia: “Siz kahvaltınızı edin. Hemen döneceğim.”

 

Fortuna: “Soğuyunca güzel olmaz, o yüzden gerçekten de hemen dön.”

 

Emilia: “Mm, hemencecik.”

 

Juice: “O zaman huzur içerisinde senin dönüşünü bekleyeceğiz, Emilia-sama.”

 

Fortuna ve Juice’in vedalarını işiten Emilia derin bir nefes aldı.

 

Onlara, masadaki ikiliye son bir bakış attı.

 

Emilia: “—Sizi seviyorum.”

 

Ve bu sözlerle odasına döndü.

 

Kapıyı arkasından kapatarak içindeki tüm havayı bir iç çekişle bıraktı.

 

İç organları sıkışmış gibi hissediyordu. Toparlanmak için yanaklarını tokatladı, başını salladı ve odanın köşesine yürüdü.

 

Emilia'nın giysi kutusunun yanında ince bir bezle örtülü, yine ince ve uzun bir nesne durmaktaydı.

 

Emilia şu ana dek ona erişmeyi düşünmemişti ama-

 

Emilia: “Yüzleşmezsem başlamaz.”

 

Kendisini cesaretlendirdi.

 

Parmağını dudaklarının üzerinde gezdirip o ılıklığı anımsayarak örtüyü çekti.

 

Örtü yere düştü.

 

Ve ardında Emilia’yı baştan ayağa sergilemesi gereken cilalı, uzun bir ayna belirdi—

 

???: “—Bu ideal mutluluk sahnesi sana bir şey bahşetti mi?”

 

—Fakat aynada, Emilia’nın yerine beyaz saçlı bir cadı sergilenmekteydi.

 

#Eveet gerçekten de aile saadeti ve mutluluk taşan bir sahneydi. Juice'in aslında böyle bir insan olabileceğini okuyunca ona üzülüyorum. Keşke Fortuna-Juice için böyle bir mutluluk mümkün olabilseydi...
Keşkeleri bir kenara bırakırsak Emilia yargılama olayını çözmüş gibi görünüyor, cesaretini topladı, örtüyü kaldırdı ve beyaz saçlı cadımızla karşılaştı. Eğer böylece ikinci yargılamayı da geride bırakabilirse daha önce hiç görmediğimiz üçüncü yargılamayı görebiliriz. 
Ama sıradaki bölümümüz Subaru-Beatrice konuşmasıyla geçecek. Orada görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44338 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr