Re:Zero Kasaneru IF - Kısım 10

avatar
6292 5

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Re:Zero Kasaneru IF - Kısım 10


Çevirmen : Clumsy 

 

――Subaru ne zaman boş bir rüyadan uyansa bir boğulma hissi tadardı.

 

Fakat bu defa oradan salınışı çok erken olmuştu. Belki de sebep, Natsuki Subaru’nun uykusundan uyanırken farklı bir şekilde yapılanıyor oluşuydu.

 

[Subaru: ……]

 

Sertçe hareketlenen Subaru elini terden sırılsıklam olan alnına götürdü. Bu, uykudan uyandığınız zamankinden daha soğuk bir terdi, daha ziyade ölürken dökeceğiniz tere yakındı.

 

Her halükârda Subaru’nun bedeni odasındaki kanepenin üzerindeydi ve penceresinden güneş ışıkları sızmaktaydı.

 

[Subaru: Sabah… vakti mi?]

 

Kesilmiş olması gereken boynuna dokunarak yavaşça ayaklandı. Kafasının zeminde bir yerlerde yatmadığından emin olduktan sonra da kapının üzerindeki Büyülü Saat Kristalini kullanarak saati kontrol etti.

 

Kristal açık yeşil bir ışıltıya sahipti, yani sabahın erken saatleriydi. Şimdi akılda kalan soruysa『Hangi』sabah olduğuydu!

 

[Subaru: …………..]

 

Subaru bunu bulmak için takmakta olduğu kolyeye dokundu. Bir zincirle bağlı olan siyah kristal, Subaru’nun gerçekliğini Rüya Kalesine bağlamaktaydı.

 

Avcunda tutmakta olduğu kristalden ılık bir hissiyat ve bir nabız yankılanırken Subaru’nun nabzı bu nabızla kaynaştı. Beliren beyaz ışık dünyanın tamamıyla değişmekte olduğunun kanıtıydı.

 

[Subaru: ………….]

 

Subaru gözlerini açmış ve kendisini bir kez daha uçsuz bucaksız, çimenlik bir arazide bulmuştu. Kafasını çevirdiğinde de tepeyi gördü. Çiçek bahçesinin hemen yanında, şemsiyenin altında, beyaz masanın diğer tarafındaysa masaya dönük şekilde, siyah kıyafetlerle fincanındaki çayı yudumlayan cadıyı görebiliyordu.

 

Tepeye, cadının bulunduğu noktaya yöneldi.

 

[Subaru: Hey, hangi gün…]

 

[Echidna: …….]

 

Ellerini masaya yerleştirmiş, zarif bir şekilde çay saatini sürdüren cadıya bu şekilde bağırmaya başlamıştı. Fakat cadı herhangi bir yanıt vermeyerek karşısındaki sandalyeyi işaret etmekle yetindi. O sandalye boştu ve önünde, ziyaretçisi için bir fincan çay hazırlanmıştı. Subaru’ya sunduğu çay partisine katılmanın minimum şartı buydu――

 

[Subaru: Lanet olsun, içeceğim, içeceğim!]

 

Fincanı dudaklarına götüren Subaru tüm çayı tek yudumda içti. Ve tam taze hazırlanmış çayın sıcaklığıyla gözleri kocaman açılırken,

 

[Subaru: Ghhhuaa――!?]

 

[Echidna: Voaa―!? Bir saniye, bir saniye. Gerçekten bunu yapmak zorunda olmadığını biliyorsun, değil mi?]

 

[Subaru: Kapa çeneni! Memnun edilmesi zor bir cadıyı oynuyorsun, bunun tek sebebi senin böyle problemli süreçler konusunda ısrarcı olman… ――Ghha, ghhk gh]   

 

Subaru soluk borusunda kalan çay yüzünden boğulurken Echidna sandalyesinden alelacele kalktı. Sonra da öksürüğü dinene dek Subaru’nun sırtını sıvazladı. Ağzındakileri fışkırtan Subaru,

 

[Subaru: Eh, çay nasıldı?]

 

[Echidna: Hh, bu sefer iyiydi. Ayrıca demlemek için o kadar uğraştığım çayı kustun ya, gerçekten sana ne diyeceğimi bilemiyorum. Ve masaya da kustun, böyle pis bırakmak ayıp olur.]

 

Echidna suçunu düzeltmeye çalışarak ağzını silen Subaru’ya kafasını salladı. Ardından Subaru’nun kustuklarıyla lekelenen masaya bakarak yavaşça parmaklarını takırdattı. Ve masa erirmiş gibi yavaşça parçalanıp ufalarak ortadan kayboldu.

 

[Echidna: Gel hadi, sandalyeyi bile birazcık pisletmişsin. Beni konuşurken ayakta durmaya zorlayacak adam nadir bulunur… Gerçekten günahkâr birisin.]

 

[Subaru: Alt tarafı boğulup çayı çıkarttım! ――Konuşmamız gereken bundan çok daha önemli şeyler var.]

 

Kendisiyle dalga geçen Echidna ile lak lak etmeyi bir kenara bırakan Subaru parmağını kaldırdı. Teyit etmesi gereken bir şey vardı.

 

[Subaru: Bugün günlerden ne? Kisdam’ın 14ü… öyle olmalı, değil mi?]

 

[Echidna: ….]

 

[Subaru: Echidna?]

 

[Echidna: Sadece biraz gerilmeni istedim. Fazla sabırsız olursan elinden kaçıracakların olur.]

 

[Subaru: ――Echidna!]

 

Cadının oyunlarına ayıracak vakti yoktu. Echidna ise omuzlarını silkerek,

 

[Echidna: Doğru. Endişelenme.『Ölümün』seni bu sabaha geri döndürdü. Görünen o ki en son başlangıç noktan bu sabaha çevrilmiş. Bunun olacağından emin miydin?]

 

Subaru’nun sorusunu yanıtlayan Echidna karşı atağa geçmişti. Subaru ise『Ölümden Dönüşle』aynı sabaha döndüğünü teyit ettiği için rahatlamıştı. Ve bu rahatlıkla, Echidna’nın sorusu karşısında kafasını salladı.

 

[Subaru: Yo, tam olarak emin değildim. En kötü ihtimalle bir önceki kayıt noktasına döneceğimi düşünmüştüm.]

 

[Echidna: Bir önceki noktan iki ay öncesiydi. O zamandan bu yana güçlerini kullanarak pek çok iyi şey yaptın.]

 

[Subaru: Belki. Elsa bile her defasında şaşırıyor, ne akıl sır ermez bir his.]

 

Suikastçı Elsa bile kendisini öldürmesini isteyen işvereninin akıl sağlığını sorgulamıştı. Buna rağmen kararsızlığını çabucak bir kenara atıp itaat etmişti; acil durumlarda『Ölümden Dönüş』kullanmak için mükemmel bir araçtı.

 

[Subaru: Demek『Ölümden Dönüşüm』beni bu sabaha getirdi.]

 

[Echidna: Evet, öyle. Demek ki… Seni yeni problemler bekliyor olabilir.]

 

Gözlerini kapatan Echidna, kaşlarını çatan Subaru’nun söylemine onay vermişti.『Ölümden Dönüşünün』başlangıç noktası ve yeni kayıt noktası değişmişti. Bu da『Ölümden Dönüşü』kullanmadan üstesinden gelemeyecekleri zorlukların yaklaştığının habercisiydi.

 

Başka bir deyişle bunun anlamı――

 

[Subaru: Hala gücünden faydalanmak zorundayım, haksız mıyım?]

 

[Echidna: Sorun değil, kontratımız bu şekilde. Hem bugüne dek gücümü adayarak sana pek bir şey kazandırmadım. ――En iyi ihtimalle tüm gücümle buradan senin işlerine burnumu sokmaya çalışırım.]

 

[Subaru: Tüm gücünle… bana yardım etmeye çalışsan daha iyi olurdu.]

 

[Echidna: … Bir cadı başkalarının avcuna düşmemelidir. Yalnızca bana verilen talimatı yerine getirecek olursam diğer cadılara kötü örnek olurum.]

 

Bakışlarını kaçıran Echidna utancı andıran bir duygu işlenmiş bu sözlerle uzun, beyaz saçlarını okşadı. Subaru, cadının göğsünde bir şeyler uyandırabildiğini düşünmese de savaş arifesinde güzel bir şey gördüğünü hissetmişti.

 

[Subaru: Her neyse, sana güveneceğim,『Açgözlülük Cadısı』.]

 

[Echidna: Öyle yapacağına eminim. Yaklaşan kargaşayla yüzleşmen için seni burada bekliyor olacağım. Hatta sonu gelmeyen merakımı tatmin etme konusunda daha işbirlikçi olursan beni mutlu edersin…]    

 

[Subaru: Bunu yapmayı reddediyorum. Senin sonu gelmeyen merakını tatmin etmeye kalkarsam içimdeki insani kısımların kuruyup ölmesi an meselesi olur. Kim sonsuz seçimleri tek tek deneyerek seni tatmin etmeye kalkar ki?]

 

[Echidna: Gerçekten yazık.]

 

Görünen o ki Echidna’nın jestiyle, yaklaşan savaş öncesi çay partisi sona ermişti.『Ölümden Dönüş』noktası beklenmedik bir şekilde değişmiş olsa da Subaru ilk hamlesini yapma şansı elde etmişti.

 

[Subaru: İlk hamleyi yapmak için『Ölümden Dönüşü』kullanırsam sürpriz bir saldırı gerçekleştirebilir miyim?]

 

Subaru bunu düşünerek tepeden alçalmakta, onu gerçekliğe götürecek kapıya ilerlemekteydi. Bu sırada Echidna arkasından hafifçe seslendi.

 

[Echidna: Düşündüm de…]

 

[Subaru: Evet?]

 

[Echidna: 『Ölümden Dönüş』noktanın değiştiğinden emin değilsen neden『Ölümden Dönüşü』kullandın ki?]

 

[Subaru: Aah, çünkü――]

 

Çünkü――

 

※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※

 

Hayal dünyasının kapısından çıkan Natsuki Subaru’nun bilinci yeniden gerçekliğe çekilmişti.

 

[Subaru: ……]

 

Kapının üzerindeki Büyülü Saat Kristalinin gösterdiği vakit henüz değişmemişti. Subaru her zamanki gibi önce banyoya yöneldi. Yüzünü yıkadı, dişlerini fırçaladı, sahte bir gülümseme takınma zahmetine girdi ve en sonunda hızlıca kıyafetlerini değiştirdi. Ve tam işini bitirdiğinde…

 

[???: … Subaru-sama, uyanık mısın?]

 

Tam kapının dışarıdan tıklatılış sesi kulaklarına ulaştığında, vakitlice kanepesinden kalktı. Ardından elini kapının kulpuna yerleştirdi ve kapıyı açtı.

 

[???: Ben―]

 

[Subaru: Hey, günaydın, Petra. Bu sabah da pek tatlı görünüyorsun.]

 

Kapının ansızın açılışı öteki tarafında bulunan Petra’nın gözlerini irileştirmişti. Fakat Subaru’un kendisiyle şakalaştığını görünce bir kahkahayla karşılık verdi.

 

[Petra: Tanrım, lütfen beni böyle şaşırtma.]

 

[Subaru: Pardon, pardon. Ee, Petra, bana selam vermeyecek misin?]

 

[Petra: Gerçekten azıcık bile pişman olmadın mı? Hmph… neyse, günaydın, Subaru-sama. Yine muhteşem bir sabah.]

 

Subaru’nun uçarı tavırlarından bahsetme gereği duymayan Petra sevimli bir gülümseme sunmaya devam etmekteydi. Sözleri『Ölümden Dönüşten』önceki sabahla tıpatıp aynıydı. Bu yüzden sıradaki diğer sözleri de tıpatıp aynı olacaktı.

 

[Subaru: Katılıyorum, sahiden de muhteşem bir sabah. Ve Petra bugün de çok tatlı görünüyor, bundan bahsetmeme bile gerek yok.]

 

[Petra: Subaru yine aynı şeyleri söylüyor… Ah ama ormanın ötesindeki gökte bulutlar var, hava öğleden sonra kötüleşebilir gibi görünüyor. Öğleden sonrası için alışveriş planlarım vardı, umarım güneşli kalırrrrr.]

 

Kızın yaşına uygun bir tavırla istekleri üzerine konuşuşunu dinleyen Subaru kahkaha atmaya başladı. Bunu gören Petra yanaklarını şişirse de Subaru alelacele verdiği [Pardon, pardon] yanıtıyla konuşmaya devam etti.

 

[Subaru: Ama için rahat olsun, Petra. Bugün güneşli olacak. Bulutlar yanlış izlenim veriyor, sıkıntı olmayacak. Sana garanti verebilirim.]

 

[Petra: Ha? Gerçekten mi? Çok yardımcı oldu… Ama nerden biliyorsun ki?]

 

[Subaru: Şey, biliyorum çünkü…]

 

Petra şüpheli bir şekilde başını kaldırmış, Subaru’nun yanıtı karşısında gözlerini irileştirmişti. Ona tüm dişlerini göstererek gülümseyen Subaru ise kızın sorgusunu şu şekilde yanıtladı:

 

[Subaru: ――Çünkü sırf bunun için hayatı ve ölümü riske atarak geri döndüm.]

 

※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※

 

Yeşil bir çimenlik, tepedeki bahçenin kokusu, sabit bir pozisyonda bulunan beyaz bir şemsiye ile beyaz bir masa, yas tutar gibi siyah elbiseler içerisinde, zarif bir şekilde çay fincanını tutan siyah elbiseli, beyaz saçlı bir kız.

 

Çayının tadından doğan ılıklık, cadının tasasız bir şekilde iç çekmesine müsaade etmişti.

 

[Echidna: Onları kurtarmak, korumak, başkalarını onlardan uzak tutmak için canını vererek katkıda bulunmak… Ne erdemli, ne asil bir davranış, gerçekten de herkesin saygısını hak ediyor. Ayrıca bunu bir defa yapmakla kalmadı, sonsuz zorluğa meydan okuyarak tekrarlıyor, bu izlenimi vermemesi mümkün değil.]

 

Elini göğsüne götüren cadı, bir kontrat oluşturduğu oğlanı değerlendiriyordu.

 

Gerçeklik tarafından sonu gelmeyen darbeler almasına rağmen çaresizce ideali arayan biriydi. Yalnızca birinin sevgisinden ötürü güçlerin en çarpığı olan『Ölümden Dönüşe』sahip olmuştu.

 

[Echidna: ――Fakat etrafındakileri korumak için『Ölümden Dönüşe』canını adamak iki ucu keskin bir kılıç gibi. Kendi canı hakkında çok küçümseyici, başkalarının canının değeri konusundaysa çok inatçı. Kişinin kendi canının değeri kalmazsa diğer kıymetlilerin canları da çaresizce bir öneme kavuşur. Bu defa, o kıymetli diğer kişilerin canları dışında hiçbir şey öngörülemez. Bu kadarı apaçık…]

 

Nerede olursa olsun, ne zaman olursa olsun, kesinlikle temizlenemeyecek şeylere tutunma şeklindeki bu yalın tavır apaçık aptallıktı.

 

[Echidna: ——Sen gerçekten de beni tatmin edebiliyorsun.]

 

Sevdalanmış bir genç kız gibi yanakları kızaran cadı, orada olmayan oğlanı düşünüyordu.

 

O oğlan kristal mücevher aracılığıyla geçidi aşmış, dünyadaki her şeyi cadının avuçlarına sermişti. Ve her zorluk veya üzüntüyle sarsılışında kendisini bilinçsizce cadıya bel bağlar halde buluyordu.

 

Bir kukla haline gelse bile ruhunu su üstünde tutabilmek için cadının kışkırtmalarına teslim oluyordu.

 

Yalnızca hava durumunu kontrol etmek için tereddütsüzce『Ölümden Dönüşü』kullanacak bir akıl yapısına dahi fark etmeden ulaşıvermişti.

 

[Echidna: Ama içinin rahat etmesini isterim. Ben de değer biçtiğin o canları korumak için tüm kalbimle bilgeliğimi öne süreceğim. Bunun için sen de—―]

 

―Bir cadının sonu gelmeyen merakını tatmin edeceksin, senden suç ortağın olarak buna devam etmeni istiyorum.

 

Bundan böyle oğlanın üzerine sonu gelmez bir ıstırap ve akıl almaz bir kader çökecekti.

 

Zorluklar çetin olsa da aşılmaları mümkün görünmese de cadının yardımını alan oğlan, birbirlerine verdikleri güç ve bilgelikle onları aşabilir hale gelecekti.

 

『Açgözlülük Cadısının』sunduğu şey kavurucu bir sevgiydi.

 

[Echidna: Ah, yine de――]

 

Ulu kapıdan geçen oğlan, koruma sunmak için depar atan oğlan, koruması meyve veren oğlan ve o oğlanın koruması sonucunda doğan pek çok korku dolu kalp… Cadı bunları düşünerek iç çekti.

 

Ebediyen çözüme kavuşmayacak bir teklif ve yine de onu ölecek olsa dahi sonsuza dek esir alacak bir muamma.

 

Ah, yine de――

 

[Echidna: ――Neden aşk daima yitmek zorunda ki?]

 

 #Ve böylece ilk if hikayemizin sonuna geldik. Daha önce de söylemiştim ama Subaru'nun çok zorlandığı dönemlerde acaba Echidna'nın teklifini kabul etse mi ya diye düşünmüştüm. Bu hikayeyse bana iyi ki etmemiş dedirtti. Evet, herkes sağ, her şey 'görünürde' normal. Reinhardt ve Elsa bile ekiplerine yardımcı oluyor. Ama biricik Ottocum gitmiş, Emilia adeta bebeğe dönmüş, Beatrice'in yaşamak için hiçbir sebebi yok, Subaru ise yaşayan bir ölü kıvamında. Ram'ın çok sevdiğim iğneleyici tavırları bile değişmiş. Bence hiçbirimizin okumak istemeyeceği bir dünya olurmuş, katılmayan varsa fikirlerini duymak isterim :)
Haftasonu meşgul olacağım arkadaşlar, bir de çevirdiğim diğer serinin premiumu için bir gün ayırmam lazım. Haftaiçi ilk fırsatımda arc5le sahalara dönüş yapıyorum. Yeniden hemen hemen herkesin mutlu olduğu, biricik döngümüzde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46402 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr