Cilt 5 Bölüm 1 [ Daima Bir Ziyaretçiyle Başlar ] (3/3)

avatar
8253 6

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 5 Bölüm 1 [ Daima Bir Ziyaretçiyle Başlar ] (3/3)


Çevirmen : Clumsy 

 

‘Kedi’ kelimesi aklına uzun kuyruğu sallanan gri bir kedi ruhunu getirmişti. Subaru’nun onunla ilgili hisleri karmaşıktı ve eninde sonunda geri döndüğü vakit konuşmaları gereken şeyler olacaktı.

 

Subaru: “Kızı için sormalıyım.”

 

Beatrice: “Benim aklıma da Bubby gelmişti ama Petra onu daha önce görmüş olmalı, sanırım. Yani o olamaz, doğrusu. Petra, nasıl bir kediden bahsediyorsun, sanırım?”

 

Petra: “Ona senin de kedi demen çok tatlı, Beatrice-chan.”

 

Beatrice: “Pet! Ra!”

 

Beatrice kendisiyle alay eden Petra’ya öfkeli bir karşılık verirken Petra rahat bir şekilde “Pardon, pardon” diyerek düşüncelere daldı.

 

Petra: “Sanırım aslında bir kedi değildi. Daha önce öyle bir şey görmemiştim ama galiba kedi ırkından bir yarı insandı. Gerçi yarı insanları düşününce aklıma hep Garfiel Abi geliyor.”

 

Subaru: “Garf karışık bir ırktan geliyor ve bariz yarı insan özelliklerine sahip değil. En iyi ihtimalle yakından incelediğinde gözlerinin keskinliğini fark edebilirsin. Ve sanırım keskin dişlerinden bahsetmek de mümkün. Garfiel’in söylediğine göre dişleri kemirgenlerin kesici dişleri misali daima büyümeye devam edecekmiş ve uzunluklarıyla keskinliklerini ayarlaması için sert nesneleri çiğnemesi gerekliymiş. Bu yüzden Ram ve Frederica’nın onu köşkün tırabzanlarını yerken yakalayıp deliye döndüğüne sık sık şahit oluyoruz.”

 

Subaru: “Neyse, demek yarı insan olduğu anlaşılan bir yarı insan geldi. Kedi ırkındansa muhtemelen bir yaratık adamdır ve onlardan birkaç tane tanıyorum.”

 

Başkentte oldukları şüphesizdi ama Costuul’da da pek çok yaratık cinsi yarı insan bulunuyordu. Yarı İnsan Hayranı Roswaal’ın topraklarında yarı insanlara yönelik ayrımcılık çözüleli çok olmuştu. O, burayı yarı insanlar için daha yaşanılası bir yer haline getirmişti. Ya da hiç değilse tavşan kulaklı yerli barmen öyle söylüyordu. Ama vaktinin çoğunu köşkte geçiren ve boş vakitlerinde Costuul’dansa Arlam Köyüne giden Petra doğal olarak yarı insanlara pek aşina değildi.

 

Petra: “Anladım. O zaman bir dahaki boş günümde bana Costuul’u gezdirir misin?”

 

Subaru: “Olur tabii ki. Eminim alışveriş gibi şeyler için de oraya gitmeye alışır ve orada bir sürü arkadaş edinmek istersin.”

 

Subaru üzerine pek düşünmediği bu sözü vermiş, Petra da yumruğuyla bir sevinç gösterisinde bulunmuştu. Beatrice ise iç çekerek Subaru’ya buruk bir şekilde gülümsemekle yetindi.

 

Subaru: “Veeeee işte geldik. Biricik konutumuza dönmüş bulunuyoruz.”

 

Konuşmaları esnasında kapılar görünür hale gelmiş ve Subaru kızları tutmakta olan ellerini havaya kaldırmıştı. Esnemek zorunda bıraktığı kızların protestolarını duymazdan gelirken kendi duruşunu düzeltiyor ve köşkü izliyordu.

 

Bu, yanan eski köşkün yerini alan yeni köşktü. Dışarıdan öncekiyle aynı batı havasını taşıyordu ve benzer şekilde dizayn edilmişti. Ön kapıyla giriş arasında mesafe mevcuttu ve çakıl yolun iki tarafı bahçe çimleriyle kaplıydı. Sağ tarafta bir süs havuzu bulunuyordu, sol tarafsa takip eden yolla birlikte köşkün yan tarafına uzanıyordu, orada da vagonların park alanı ve yer ejderleri için ahırlar vardı.

 

Süs havuzu rengarenk çiçeklerle çevrelenmişti ve her gün sabit bir saatte çiçekleri sulamaktaydı. Çiçekliğin bir kısmınıysa Subaru ve Petra’nın sebze bahçesi kaplıyor, mevsiminde taze sebze hasat etmelerini sağlıyordu. Ekin bol olduğunda sonuç takdire şayan oluyordu.

 

Ön bahçeyi ve çakıl yolu geçen grup, kocaman çifte kapıya ulaşmıştı. Kapı tokmağı Mathers ailesi arması şeklini taşıyor, yırtıcı kuş motifiyle sahiden de Mathers’ların ana mülkü hissi veriyordu.

 

Subaru: “Ahırda yabancı bir vagon gördüm. Sanırım ziyaretçiye ait.”

 

Petra: “Bir ejder vagonuydu ama çeken Patrasche-chan gibi değildi. Bir ejder değil, daha ziyade iri bir köpekti.”

 

Subaru: “İri bir köpek tarafından çekiliyordu… belki de…”

 

İçindeki yaratık ansiklopedisini gözden geçiren Subaru, ziyaretçinin kimliğiyle ilgili bir ipucu edinmişti. Fakat o daha kesin bir yanıta ulaşamadan sonuç kendisini gösterecekti. Şöyle ki,

 

???: “Oh! Merhabaa bayım, çooooooook uzun zaman oldu. Görüşmeyeli iyi misin!?”

 

Aptalca neşeli, tiz bir ses Subaru’ya son süratle ulaşmış, kapıyı açar açmaz onu irkiltmişti. Petra buruk bir şekilde gülümserken Beatrice Subaru’nun elini hafifçe sıkmaktaydı. Göz ucuyla bu tepkileri alan Subaru ise önünde sıçrayan figürü inceliyordu.

 

Ufaktı. Petra’dan kısa fakat Beatrice’ten azıcık uzundu. Yani bir çocuk boyunda olduğu söylenebilirdi ama ulaşabileceği maksimum boy bu da olabilirdi. Bedeni kısa, turuncu tüylerle kaplıydı ve kalkık kedi kulakları pek sevimliydi. Gözleri merak doluydu, geveze ağzıysa haylaz bir şekilde kıvrılmıştı. Uzun, turuncu örgüsü son derece feminendi ve üzerine mükemmel uyan beyaz cüppesi onu bütünüyle daha da sevimlileştiriyordu.

 

Onun için iki ayaklı bir kedi denilebilirdi ve bir bağlamda kedi severlerin rüyasıydı. Kedi halkına aitti—ve Subaru, onu tanıyordu.

 

Subaru: “Mimi! Görüşmeyeli bayağı olmuştu. Bakıyorum da her zamanki gibi enerjiksin!”

 

Mimi: “Mhm! Yupp! Über süper enerjiğim! Doğru bildin, bayım! Ve daha da büyüdüm, artık bir yetişkinim. Hmhmhm!”

 

Elini kalçasına yerleştiren Mimi, kuyruğu sağa sola sallanırken böbürlenircesine sırıtıyordu. Yalnızca canlı, enerjik bir kız çocuğu gibi görünüyor olsa da Demir Diş denilen ve yaratık adamlardan oluşan bir paralı asker ordusunun yardımcı kaptanıydı, ayrıca hatırı sayılır bir savaş gücüne, yine pek çok da şaşırtıcı özelliğe sahipti. Zamanında Beyaz Balina ve Petelgeuse mücadelelerinde Subaru’ya yardımcı olmuştu ve onun herkesle arkadaş olabilme meylini paylaşıyordu. Belki de tüm bu meseleler esnasında sıkı dost olabilmelerinin altında yatan şey buydu.

 

Yeri gelmişken, Demir Diş aslında Emilia’nın siyasi rakibi olan Anastasia Hoshin’in ordusuydu, bu da onları düşman kılıyordu. Fakat Mimi’ye düşmanca davranmak tamamen uygunsuz kaçardı.

 

Subaru: “Onca yolu geldiğin için teşekkürler. Doğru ya, önce sizi tanıştırayım. Buradaki sevimli hizmetçi Petra. Kendisi köşkümüzde çalışan geleceği parlak hizmetçi oluyor. Ve bu bariz şekilde ürkek loli de Beatrice.”

 

Mimi: “Tamamdır! Anladım! Adı Petra olan hizmetçiyle senin bebeğin! Anlaşıldı! Bunu unutmayacağım!”

 

Beatrice: “Be-beni fena halde uygunsuz bir şekilde anımsayacakmış gibi geliyor, doğrusu…!”

 

Beatrice tir tir titreyerek Subaru’nun arkasında saklanıyordu. Mimi’den ve sınır tanımayan dobra tavırlarından korkmuş gibi bir hali vardı. Mimi ise merhametsizce ona atılarak,

 

Mimi: “Ne? Öyle büzüşürsen asla benim kadar büyüyemezsin! Hadisene, açığa çık, çık açığa bakalım!”

 

Beatrice: “Ne, yo, ne, dur, sanırım! Betty küçük olmasını umursamıyor, hem sen de böyle bir şey söyleyemeyecek kadar küçüksün, doğrusu!”

 

Mimi: “Hmhm! Lafa bak. Benim içim kocaman, o yüzden dışım da çok geçmeden içime yetişecek! Patron öyle diyor!”

 

Beatrice: “Saçmalık, sanırım!”

 

Mimi Beatrice’i öne çekmiş, üzerinde tam bir hakimiyet kurmaya başlamıştı. Beatrice kendisini kurtarması için Subaru’dan medet umuyordu fakat Subaru onun utangaçlığına rağmen arkadaş edinmesini izlemekten keyif alıyor, onu bir baba sıcaklığıyla izlemekle yetiniyordu.

 

Petra: “Umm, Subaru-sama. Beatrice-chan sana tam bir dehşet içerisinde bakıyor.”

 

Subaru: “İnsanlar zayıflıklarının üstüne giderek olgunlaşır. Beako yeniliklere biraz fazla zıt, o yüzden meydan okuyucu bir zihniyete geçmesi iyi olur. Onu sessizce izlemekle yetinelim, annesi.”

 

Petra: “A-annesi mi… ta-tabii öyle yapalım.”

 

Subaru sessizleşen ve suratı kızaran Petra’ya baktığında hatasını fark etmişti. Fakat bu saatten sonra hatasını düzeltmek ortalığı iyice karıştıracağı için müdahale etmemekte karar kıldı. Sonra da ilgisini Beatrice’i ellerinden sımsıkı tutmuş şekilde odada daireler çizen Mimi’ye çevirdi.

 

Subaru: “Ee, sen buradaysan diğerleri… erkek kardeşlerin ve Ricardo da mı burada? Ayrıca o lanet olasıca Julius’un haber vermeden gelmemiş olmasını yeğlerim.”

 

Anastasia’nın Şövalyesi, Julius Juukulius, Subaru’yla oldukça karmaşık bir ilişkiye sahipti. Subaru onunla yüz yüze geldiklerinde nasıl davranacağından şüpheliydi. Anastasia’yla baş etmekte de zorlanacağını biliyordu fakat yine de o, Julius’a nazaran daha tercih edilesi biriydi. Neyse ki Mimi kafasını sallayarak Subaru’nun endişelerini ortadan kaldırmak üzereydi.

 

Mimi: “Hayır. Hetaro da Tivey de Patron da Julius da Leydim de burada değil! Sadece ben varım! Bir başıma geldim! Hmhm!”

 

Subaru: “Bu çok etkileyici falan ama… hiçbiri yoksa sen neden geldin ki?”

 

Mimi: “Ummm, ahhh, oh doğru ya!”

 

Mimi Beatrice’in üzerine atılmadan önce kafasını sallamış, Beatrice onu desteklemek için uğraşırken de ışık saçan bir gülümsemeyle sözlerine devam etmişti.

 

Mimi: “Sizi bir partiye davet etmeye geldim! Leydim hadi hep birlikte takılalım dedi! Ben de sizi çağırmaya geldim! Acayip heyecanlıyım! Acayip! Heyecanlı!”

 

#Bugün şu Mimi karakterine bir bakmak için animedeki bir iki bölüme kısacık göz attım. En baştan tekrar izleme isteğim geldi doğrusu, ilk fırsatta yapacağım galiba. Ama Julius karakteriyle ne yaşadıklarını anımsayamadım, izlerken de denk gelemedim. Bana bir hatırlatsanıza sevabına :) 
Bu arada Beatrice çok tatlı olmadı mı? Yeni hallerine bayılıyorum, bunları animede izlemeyi çok isterim.
Her neyse, parti davetimizi aldığımıza göre bizi bol karakterli, bol koşuşturmalı, canlı bölümler bekliyor olabilir. E öyleyse okumaya devam arkadaşlar, tekrar görüşmek üzere! 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr